• Sonuç bulunamadı

Kavmini Uyar›p Korkutmas›

Belgede KURAN'DAN GENEL B LG LER (sayfa 51-55)

Hani, babas›na ve kavmine: "Siz neye kulluk ediyorsunuz?" demiflti.

Demifllerdi ki: "Putlara tap›yoruz, bunun için sürekli onlar›n önünde bel büküp e¤iliyoruz." Dedi ki: "Peki, dua etti¤iniz zaman onlar sizi iflitiyor-lar m›? "Ya da size bir yarariflitiyor-lar› veya zarariflitiyor-lar› dokunuyor mu? "Hay›r"

dediler. "Biz atalar›m›z› böyle yaparlarken bulduk. (‹brahim) Dedi ki:

"fiimdi, neye tapmakta oldu¤unuzu gördünüz mü? Hem siz, hem de es-ki atalar›n›z? ‹flte bunlar, gerçekten benim düflman›md›r; yaln›zca alemlerin Rabbi hariç ki beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur; Ba-na yediren ve içiren O'dur; Hastaland›¤›m zaman baBa-na flifa veren O'dur; Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur, Din (ceza) günü hatalar›m› ba¤›fllayaca¤›n› umdu¤um da O'dur;" (fiuara Suresi, 70-82) Hani babas›na ve kavmine demiflti ki: "Sizler neye tap›yorsunuz? Birta-k›m uydurma yalanlar için mi Allah'tan baflka ilahlar istiyorsunuz? Alem-lerin Rabbi hakk›ndaki zann›n›z nedir?" (Saffat Suresi, 85-87)

"Siz yaln›zca Allah'tan baflka birtak›m putlara tap›yor ve birtak›m yalan-lar uyduruyorsunuz. Gerçek flu ki, sizin Allah'tan baflka tapt›kyalan-lar›n›z, si-ze r›z›k vermeye güç yetiremezler; öyleyse r›zk› Allah'›n kat›nda aray›n, O'na kulluk edin ve O'na flükredin. Siz O'na döndürüleceksiniz." (Anke-but Suresi, 17)

Hani babas›na ve kavmine demiflti ki: "Sizin, karfl›lar›nda bel büküp e¤ilmekte oldu¤unuz bu temsili heykeller nedir? "Biz atalar›m›z› bunla-ra tap›yor bulduk" dediler. Dedi ki: "Andolsun, siz ve atalar›n›z apaç›k bir sap›kl›k içindesiniz." 'Sen bize gerçe¤i mi getirdin, yoksa (bizimle) oyun oynayanlardan m›s›n?" "Hay›r" dedi. "Sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir, onlar› kendisi yaratm›flt›r ve ben de buna flehadet eden-lerdenim. Andolsun Allah'a, sizler arkan›z› dönüp gittikten sonra, ben si-zin putlar›n›za muhakkak bir tuzak kuraca¤›m." (Enbiya Suresi, 52-57)

Hz. ‹brahim'in Duas›

"Rabbim, bana hüküm (ve hikmet) ba¤›flla ve beni salih olanlara kat;

sonra gelecekler aras›nda bana bir do¤ruluk dili (lisan-› s›dk) ver. Beni nimetlerle-donat›lm›fl cennetin mirasç›lar›ndan k›l, babam› da ba¤›flla, çünkü o flafl›r›p sapanlardand›r. Ve beni (insanlar›n) diriltilecekleri gün küçük düflürme, Mal›n da, çocuklar›n da bir yarar sa¤layamad›¤› gün-de." (fiuara Suresi, 83-88)

Kendilerine onlar›n gerçekten ç›lg›n ateflin arkadafllar› olduklar› aç›k-land›ktan sonra -yak›nlar› dahi olsa- müflrikler için ba¤›fllanma dileme-leri Peygambere ve iman edenlere yaraflmaz. ‹brahim'in babas› için

ba-¤›fllanma dilemesi, yaln›zca ona verdi¤i bir söz dolay›s›yla idi. Kendisi-ne, onun gerçekten Allah'a düflman oldu¤u aç›klan›nca ondan uzaklafl-t›. Do¤rusu ‹brahim, çok duygulu, yumuflak huyluydu. (Tevbe Suresi, 113-114)

Hz. ‹brahim'in Putlar› K›rmas›

Sonra y›ld›zlara bir göz att›. "Ben, do¤rusu hastay›m" dedi. Böylelikle arkalar›n› çevirip ondan kaçmaya bafllad›lar. Bunun üzerine onlar›n ilahlar›na sokulup: "Yemek yemiyor musunuz?" dedi. "Size ne oluyor ki konuflmuyorsunuz?" Derken onlar›n üstüne yürüyüp sa¤ eliyle bir dar-be indirdi. (Saffat Suresi, 88-93)

Böylece o, yaln›zca büyükleri hariç olmak üzere onlar› paramparça et-ti; belki ona baflvururlar diye. "Bizim ilahlar›m›za bunu kim yapt›?

fiüp-hesiz o, zalimlerden biridir" dediler. "Kendisine ‹brahim denilen bir gen-cin bunlar› diline dolad›¤›n› iflittik" dediler. Dediler ki: "Öyleyse, onu in-sanlar›n gözü önüne getirin ki ona (nas›l bir ceza verece¤imize) flahid olsunlar." Dediler ki: "Ey ‹brahim, bunu ilahlar›m›za sen mi yapt›n?"

"Hay›r" dedi. "Bu yapm›flt›r, bu onlar›n büyükleridir; e¤er konuflabiliyor-sa, siz onlara soruverin. Bunun üzerine kendi vicdanlar›na baflvurdular da; "Gerçek flu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler. Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunlar›n konuflamayacaklar›-n› sen de bilmektesin." Dedi ki: "O halde, Allah'› b›rak›p da sizlere ya-rar› olmayan ve zaya-rar› dokunmayan fleylere mi tap›yorsunuz? Yuh size ve Allah'tan baflka tapt›klar›n›za. Siz yine de ak›llanmayacak m›s›n›z?"

(Enbiya Suresi, 58-67)

Dedi ki: "Yontmakta oldu¤unuz fleylere mi tap›yorsunuz? Oysa sizi de, yapmakta olduklar›n›z› da Allah yaratm›flt›r." (Saffat Suresi, 95-96)

Hz. ‹brahim ve Nemrut

Allah, kendisine mülk verdi diye Rabbi konusunda ‹brahim'le tart›flma-ya gireni görmedin mi? Hani ‹brahim: "Benim Rabbim diriltir ve öldürür"

demiflti; o da: "Ben de öldürür ve diriltirim" demiflti. (O zaman) ‹brahim:

"fiüphe yok, Allah günefli do¤udan getirir, (hadi) sen de onu bat›dan ge-tir" deyince, o inkârc› böylece afallay›p kalm›flt›. Allah, zalimler

toplulu-¤unu hidayete erdirmez. (Bakara Suresi, 258)

Hz.‹brahim'in Yak›lmak ‹stenmesi

Dediler ki: "E¤er (birfley) yapacaksan›z, onu yak›n ve ilahlar›n›za yar-d›mda bulunun." (Enbiya Suresi, 68)

Dediler ki: "Onun için (yüksekçe) bir bina infla edin de onu ç›lg›nca ya-nan ateflin içine at›n." (Saffat Suresi, 97)

Biz de dedik ki: "Ey atefl, ‹brahim'e karfl› so¤uk ve esenlik ol." Ona bir düzen (tuzak) kurmak istediler, fakat biz onlar› daha çok hüsrana u¤ra-yanlar k›ld›k. (Enbiya Suresi, 69-70)

Böylelikle ona bir tuzak haz›rlamak istediler. Oysa biz, onlar› alçalt›lm›fl-lar k›ld›k. (Saffat Suresi, 98)

Hz. ‹brahim ve Hz. ‹smail

Onu ve Lut'u kurtar›p içinde, alemler (insanl›k) için bereketler k›ld›¤›m›z yere (ülkeye) ç›kard›k. (Enbiya Suresi, 71)

Böylelikle, onlardan ve Allah'tan baflka tapt›klar›ndan kopup-ayr›l›nca ona ‹shak'› ve (o¤lu) Yakup'u arma¤an ettik ve her birini Peygamber k›l-d›k. (Meryem Suresi, 49)

(‹brahim) Dedi ki: "fiüphesiz ben, Rabbime gidiciyim; O, beni hidayete erdirecektir." "Rabbim, bana salihlerden (olan bir çocuk) arma¤an et."

Biz de onu halim bir çocukla müjdeledik. Böylece (çocuk) onun yan›n-da koflabilecek ça¤a eriflince (‹brahim ona): "O¤lum" dedi. "Gerçekten ben seni rüyamda bo¤azl›yorken gördüm. Bir bak, sen ne düflünüyor-sun." (O¤lu ‹smail) Dedi ki: "Babac›¤›m, emrolundu¤un fleyi yap. ‹nfla-allah, beni sabredenlerden bulacaks›n." Sonunda ikisi de (Allah'›n em-rine ve takdiem-rine) teslim olup (babas›, ‹smail'i kurban etmek için) onu al-n› üzerine yat›rd›. Biz ona: "Ey ‹brahim" diye seslendik. "Gerçekten sen, rüyay› do¤rulad›n. fiüphesiz Biz, ihsanda bulunanlar› böyle ödüllendiri-riz." Do¤rusu bu, apaç›k bir imtihand›. Ve ona büyük bir kurban› fidye olarak verdik. Sonra gelenler aras›nda ona (hay›rl› ve flerefli bir isim) b›-rakt›k. ‹brahim'e selam olsun. Biz, ihsanda bulunanlar› böyle ödüllendi-ririz. fiüphesiz o, Bizim mümin olan kullar›m›zdand›r. (Saffat Suresi, 99-111)

Rabbi ona: "Teslim ol" dedi¤inde (O:) "Alemlerin Rabbine teslim oldum"

demiflti. (Bakara Suresi, 131)

Hz. ‹brahim ve ‹smail'in Mekke'ye Gelifli

Hani ‹brahim: "Rabbim, bu flehri bir güvenlik yeri k›l ve halk›ndan Allah'a ve ahiret gününe inananlar› ürünlerle r›z›kland›r" demiflti de (Allah: "Sadece inananlar› de¤il) inkâr edeni de az bir süre yararland›-r›r, sonra onu ateflin azab›na u¤rat›r›m; ne kötü bir dönüfltür o" demifl-ti. (Bakara Suresi, 126)

Hani ‹brahim flöyle demiflti: "Bu flehri güvenli k›l, beni ve çocuklar›m›

putlara kulluk etmekten uzak tut. Rabbim, gerçekten onlar insanlardan birço¤unu flafl›rt›p-sapt›rd›. Bundan böyle kim bana uyarsa, art›k o ben-dendir, kim bana isyan ederse elbette Sen, ba¤›fllayans›n, esirgeyen-sin. Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklar›mdan bir k›sm›n› Beyt-i Haram yan›nda ekini olmayan bir vadiye yerlefltirdim; Rabbimiz, dosdo¤ru na-maz› k›ls›nlar diye (öyle yapt›m), böylelikle Sen, insanlar›n bir k›sm›n›n kalblerini onlara ilgi duyar k›l ve onlar› birtak›m ürünlerden r›z›kland›r.

Umulur ki flükrederler. Rabbimiz, flüphesiz Sen, bizim sakl› tuttuklar›m›-z› da, a盤a vurduklar›m›tuttuklar›m›-z› da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir fley Allah'a

gizli kalmaz. Hamd, Allah'a aittir ki, O, bana ihtiyarl›¤a ra¤men ‹smail'i ve ‹shak'› arma¤an etti. fiüphesiz Rabbim, gerçekten duay› iflitendir.

Rabbim, beni namaz›(nda) sürekli k›l, soyumdan olanlar› da. Rabbimiz, duam› kabul buyur. Rabbimiz, hesab›n yap›laca¤› gün, beni, anne-ba-bam› ve müminleri ba¤›flla" (‹brahim Suresi, 35-41)

Belgede KURAN'DAN GENEL B LG LER (sayfa 51-55)