• Sonuç bulunamadı

Fatih Etrüsk kralları döneminde Roma. Çağdaş etrüskolojinin bulguları ve özellikle günümüz İtalyan

ROMA KLANLAR DÜZENİNİN

I. Latium ve Roma’da ekonomik ve toplumsal ilerleme

3. Fatih Etrüsk kralları döneminde Roma. Çağdaş etrüskolojinin bulguları ve özellikle günümüz İtalyan

arkeologlarının (Ducati, Pallottino, vb.) çalışmaları, Roma’nın ilk dönemlerinin tarihini biraz aydınlattı. Artık, örneğin, M.Ö. VII. yüzyılda, Etrüsklerin özellikle Latium ve Campania’nın önemli bir kesimini kapsayan geniş bir imparatorluk kurmuş oldukları biliniyor. Etrüsklerin egemenliğine giren eski Yedi Tepe köyleri bir Etrüsk kentine dönüşüp Etruria’nın Latin eyaletinin başkenti oldular. Roma adı da büyük bir olasılıkla Etrüsk kaynaklıdır. Roma, galiplerin etkisi altında, bir zanaat üretimi ve ticaret merkezi oldu, surlarla çevrildi ve kanalizasyonu yapıldı; Romalılar burayı baş tapınakları olarak kabul ettiler. Latin ve Romalıların bu dönemde, ekonomik yaşam ve gelenekler alanında Etrüsklerden aldıkları etkiler, maddi ilerlemelerine

(daha gelişmiş bir sapan, meslek ve yapı teknikleri, Atriumlu yeni bir ev tipi, para, alfabe) ve üretimin gelişmesine (köle emeğinin daha yaygın kullanımı) katkıda bulundu.

Roma geleneğinin aktardığına göre, M.Ö. VI. yüzyılda, Roma’da üç Estrüsk kralı egemenlik sürdü: Roma söylencelerinde yalnızca “Lucomon” adıyla geçen Lucius (ya da Cneius) Tarquinius Priscus (Eski Tarquinius) günümüze ulaşan bir Etrüsk freskine ve üzerindeki yazıya bakacak olursak, Eski Tarquinius’u deviren Etrüsk savaşçısı Mastarna’dan başkası olmayan Servius Tullius ve nihayet, Roma geleneklerinin bir kan dökücü despot, bir cellat ve halkı ezen bir zalim olarak aktardıkları II. Lucius Tarquinius ya da Tarquinius Superbus (Görkemli Tarquinius). Bütün olasılıkları göz önünde tutacak olursak, Etrüsk fatihi bu üç hükümdarın yönetimi, ülkenin eski krallarının yönetimine kesinlikle benzemeyen despotik bir özellik taşımaktaydı.

Geleneğin aktardığına göre, “Servius Tullius’un reformları”

bu dönemde yapıldı. Roma krallarının değişik zamanlarda aldığı önlemler dizisi bu krala mal edilmektedir. Engels, bu önlemlerin özellik ve ilkesini şöyle tanımlamaktadır: “Demek ki, Roma’da da, daha sözde “krallık” kaldırılmadan önce, kişiler arasındaki kan bağına dayanan eski toplumsal düzen yıkıldı ve onun yerine, yeni toprak dağılımına ve servet farkına dayanan yeni bir devlet kuruluşu getirildi.”13

Hiç kuşkusuz bu değişikliklerin temel nedeni, üretimin gelişmesiyle güçlenen plebler ile Etrüsk egemenliği döneminde üstünlüklerinden çok şey yitirmiş olan patriciler arasındaki mücadelenin yoğunlaşmasıydı. Klanlar düzeninin yıkılışının hızlanması bu mücadelenin doğal sonucuydu. Öte yandan, yabancı efendilerin çıkarları da eski yapının ortadan kalkmasına yardımcı oluyordu, çünkü soylu patricileri de

sıradan plebler gibi kendi uyrukları olarak görüyorlardı.

Bunun sonucu olarak, halk içinde, genslerle ilişkiye göre değil, yalnızca servet durumuna göre bir farklılaşma başladı.

Her beş yılda bir (lustrum) nüfus ve mal sayımı (census) ve yurttaşların servetlerine ve ödedikleri vergilere göre yer aldıkları beş “sınıf” içindeki dağılım sayımları yapılıyordu.

Bu sayımda ilerici bir ilke söz konusuydu, çünkü genslerin mülkü değil fakat kişisel mülk hesaba katılıyordu.

Tarım egemen olduğu için, temel mülk biçimi topraktı.

Toplam olarak 20 jugerum (5 hektar) toprağa sahip olanlar, en yüksek, birinci sınıf census’a (vergi) yazılıyordu. Daha sonra, M.Ö. III. yüzyılda, as’ın (bakır sikke birimi) değeri iyice düşüp, yarım kiloluk bir bakır külçenin değeri küçük bir bakır düzeyine inince, bu normal pay 100.000 as’a yükseldi. Bu payın dörtte üçüne (75.000 as) sahip olanlar ikinci sınıfa, yarısına (50.000 as) sahip olanlar üçüncü sınıfa, dörtte birine (25.000 as) sahip olanlar dördüncü sınıfa ve nihayet sekizde birine (12.500 as) yani 2 jugerumluk (1/2 hektar) sahip olan küçük mülk sahipleri beşinci sınıfa giriyorlardı. Hiç toprağı olmayanlar ve bunların yanı sıra, “sınıf dışı” sayılan meslek erbabı ve tüccarlar, tam deyimiyle “proletarii” (proleter) denilen yoksullarla birlikte census listesinde ancak “kelle hesabı” yer alıyorlardı.

Servete göre yapılan bu yeni sınıflamadan, başta askerlik hizmeti (militia) ve vergi (tribut) olmak üzere çeşitli yükümlülüklerin sınıflandırılmasında yararlanılıyordu. Kent, banliyösüyle birlikte, dört bölgeye (tribut) bölünmüştü; her tributun özel olarak seçip görevlendirdiği yaşlılar, yükümlülükleri, mensup oldukları sınıfları dikkate alarak bu bölgelerin sakinleri arasında para ve hizmet olarak pay ediyorlardı. Patriciler olsun, plebler olsun, herkes artık

askerlik hizmeti yapmak zorundaydı; herkes toprak serveti oranında, kendi hesabına silahlanacaktı. En zenginlerin savaşa atlı katılmaları gerekiyordu ve atlılar 18 centuria (100’lük takım) oluşturuyorlardı; birinci sınıf yurttaşlar hafif zırh (40 centuria) giyiyorlardı; hiçbir savunma zırhı taşımayan üçüncü, dördüncü sınıf yurttaşlar, örneğin, sapancı er (50 centuria) olarak görev yapıyorlardı ve nihayet, topraksız yurttaşlar ve proletariiler saf dışı beş centuria (borucular, silahlı işçiler) oluşturuyorlardı. Roma ordusunun iki lejyonu (legio) böylece 193 centuria’dan meydana geliyordu.

Bu yeniden örgütlenme, genslerde ister yer alsın ister almasın eski Roma nüfusunun bütün öğelerini birbirine karıştırıyordu. Plebler, bu konuyla ilgili geleneğe göre, eskiden yapmadıkları askerlik hizmetini yapmak zorunluluğu getiren yeni yükümlülüklere karşın, kendilerini bu alanda patricilerin eşiti durumuna getiren “Servius Tullius reformu”nu doğuştan soylu sınıfa karşı kazandıkları ilk zaferlerden biri olarak kabul ettiler ve bu kralı, bir

“velinimet” sayıp uzun süre büyük saygı gösterdiler.

Daha sonra “comitia centuriata”ya dönüşecek olan kuruluşun tohumları büyük bir olasılıkla bu dönemde atıldı.

Bununla birlikte, başlangıçta bunların daha sonra kazandıkları halk meclisi nitelikleri yoktu, yalnızca askerî (toplanma, geçit töreni) özellikleri vardı, çünkü Etrüsk krallarının despotik iktidarlarını sınırlandırabilecek bu kuruluşu kabul etmiş olacaklarını düşünmek hemen hemen olanaksız.

4. Etrüsk egemenliğinin yıkılması ve krallık döneminin