• Sonuç bulunamadı

KORE SAVAŞI’NIN SEBEPLERİ

Belgede Kore Savaşı ve Türk Kamuoyu (sayfa 37-41)

II. Dünya Savaşı’ndan galip çıkan müttefikler arasındaki anlaşmazlıklar düşman yenildikten sonra gün yüzüne çıkmaya başlamıştı. Dünya, kapitalist ve komünist olarak ikiye ayrılmıştı. Kıtalar, ülkeler, şehirler hatta milletler bile ikiye bölünmüştü. Kısa bir süre sonra, devletler arasında yaşanan sürtüşmeler askeri bloklaşmalara neden oldu. II. Dünya Savaşı’nın bitmesinden dört yıl sonra 1949’da Batılılar NATO’yu kurdular. Doğu Bloğu da NATO’dan altı yıl sonra 1955’de Varşova Paktı’nı kuracaktı.

1949 yılında NATO’nun kurulması ile Avrupa’daki Sovyet yayılmasının önüne güçlü ve kararlı bir engel çıkmış oldu. Bu nedenle Sovyet yayılması yönünü Avrupa’dan Asya’ya çevirmek zorunda kaldı. Kore Asya kıtası’nın stratejik bir bölgesinde yer alıyordu. Kore, Asya’ya ayak basmak için gayet avantajlı bir tramplen durumundaydı. Güney Kore’de ve Japonya’da Amerikan kuvvetlerinin bulunduğu düşünülürse, Amerika’nın stratejik bakımdan kuvvetli bir durumda olduğu açıktı. Sovyet Rusya, komünistler Çin’de duruma hakim olana kadar bu duruma tahammül gösterdi. Fakat Çin 1949 yılının sonunda komünist rejimin idaresi altına girince, Sovyet Rusya’nın Asya’daki kuvvet pozisyonu kuvvetlenmiş oldu72.

Mao’nun Çin’deki başarısı, özellikle Çin Hindi, Filipinler ve Endonezya olmak üzere tüm Asya’da devrimci hareketleri teşvik etmişti. Bu durum ilk bakışta Sovyet stratejisine de uygun görünüyordu ve üstelik Şubat 1950’de Çin ile Sovyet Rusya arasında bir ittifak antlaşması imzalanmıştı. Fakat Mao’nun komünist modelinin başarı kazanması, Stalin’in dünya komünist liderliğini tartışılır bir duruma getirebilirdi73. Aynı dönemde Amerika’nın Japonya ile bir antlaşma yapma girişimi içinde olması, Asya’da çıkarları ve gerçekleştirmek istediği hedefleri olan Sovyet Rusya’yı tedirgin ediyordu.

Kore’de, Komünist Çin ve Sovyet Rusya tarafından desteklenen ve kışkırtılan Demokratik Kore Halk Cumhuriyeti, bütün Kore’yi komünist bir rejim altında birleştirmek istemekteydi ve bu birleştirmeyi silah kullanarak gerçekleştirmek için büyük bir taarruz ordusu kurmuş bulunuyordu. 1949 sonbaharından itibaren üstünlük Kim İl

72 Fahir Armaoğlu, a.g.e., s. 454-455.

Sung’un eline geçmişti. Kim İl Sung, bütün Kore’de seçimlerin yapılmasından sonra ülkeyi birleştirmeyi hedeflediğini açıklamıştı. 38. paralelin güneyine yönelik sızmalar başlamış ve Pyongyang Hükümeti’ne bağlı gerillalar ülkede tedhiş hareketlerine girişmişti. Nihayet 1949 yılının Ekim ayında Pyongyang Hükümeti, BM Genel Sekreteri’ne Kore’yi zorla da olsa birleştirmeyi amaçladıklarını açıkça belirtmiştir. Bununla da yetinmeyen Kim İl Sung, BM’yi, Kore halkının egemenliğini kullanmasına set çeken ve emperyalistlerin oyuncağı bir kuruluş olarak nitelendirmiştir74.

Güney Kore’de ise seçim sonunda yönetime gelen Syngman Rhee iktidarı, yönetimde bocalayıp duruyordu. Ekonomik açıdan fakir, demokratik bakımdan yetersiz olan Syngman Rhee, çok büyük sorunlarla uğraşıyordu. Demokratik Kore Halk Cumhuriyeti’nin uğraştığı tek sorun ise Syngman Rhee’nin yönetimini devirmekti. Bunun için de sınır baskınları, sabotajlar, gerilla çalışması ve propaganda yapılıyordu. Ekonomik baskı ise arttırılıyordu. Güney Kore’ye Kuzeyden yapılan her türlü sızmaya, şantaja ve siyasi olaya karşın, Syngman Rhee, Güney Korelilerin Sovyetlerin aleti olacak bir birleşmeyi reddetmesini sağlamıştı75.

Cumhurbaşkanı Sygman Rhee’ye karşı, tutucu eğiliminden ötürü, mecliste ve halk arasında kuvvetli bir muhalefet vardı. Muhalif 11 milletvekilinin tutuklanması ve muhalefet lideri Kim Kao’nun öldürülmesi büyük bir tedirginlik yaratmıştı. Güney Kore’nin ekonomik durumu da iyi değildi. Rüşvet ve yolsuzluk artmış, hayat pahalılığı halkı bezdirmişti. Bütün bunlara Kuzeylilerin komünist propagandası da eklenince işler, daha da tehlikeli bir hal alıyordu. Güneye sızan ajanlar ve gerillalar için ise ortam her geçen gün biraz daha uygun bir hale geliyordu76.

Amerika’nın askeri ve ekonomik yardımları da bir anlam ifade etmiyordu. Amerika’nın Avrupa’dan Asya’ya kadar uzanan alan üzerinde türlü sorunlarla baş etmesi gerekiyordu. Bu nedenle Kore’deki sorun, Amerika açısından ikinci hatta üçüncü dereceden bir sorundu. Hatta 12 Ocak 1950’de Amerikan Dışişleri Bakanı, Washington’da Milli Basın Kulübü’nde gazetecilerle yaptığı bir konuşmada, Kore ve Tayvan’ın Amerika’nın Uzak Doğu’daki güvenlik koridorunun dışında kaldığını

74 Mim Kemal Öke, a.g.e., s. 15.

75 Kore’de Cereyan Eden Muharebelerden Alınacak Dersler, s.28. 76 İbrahim Artuç, a.g.e., s. 28.

açıklamıştı. Bu yeni bir durum değildi. Amerika 1947’de Kore sorununu BM’ye götürmeden önce Ruslara bu konuda güvence bile vermişti. Amerikan siyasetçiler bir tek savaş ihtimali düşünüyorlardı ve ordularını da ona göre hazırlıyorlardı. O savaş da yeni bir dünya savaşı olacaktı. Böyle bir savaşta ise Kore ve Tayvan’ın pek önemi yoktu. Amerikan Dışişleri, Avrupa’daki durumu çok iyi anladığı halde, Asya’da olanları pek bilmiyor ve iyi değerlendiremiyordu. Avrupa büyük bir savaş olmadan parçalanamazdı. Buna karşın Asya uçurumun kenarındaydı77.

Aslında savaşın belirtileri, Asya’da dört yıldan beri ortadaydı. Asya’da Milliyetçi Çin Hükümeti yenilmişti. Çin Hindi’nde komünistlerin idare ettikleri bir savaş sürüp gidiyordu. Merkezi Moskova’da bulunan dünya komünizmi, nükleer güçten çekinmeden saldırgan politikalarını sürdürüyordu. Bu saldırgan politikanın Batı aleminde meydana getirdiği tedirginlik, bir savunma antlaşması imzalamalarına neden olmuştu. Fakat NATO’ya rağmen henüz Batılılar bir mücadeleye hazır değildi78.

Tahsin Yazıcı, Kuzey Korelileri tecavüz harbine hazırlayan ve sevk eden Sovyet Rusya’nın Kore Savaşı’ndaki amaçlarını şu şekilde belirtmiştir: “Kore’nin bütününü

komünist hâkimiyeti altına alarak canlı cansız varlıklarını kendi menfaatlerine hadim kılmak,

Çin Mançuryasını güneyden kuşatmak,

Henüz zayıf olan Japonya’yı kendi tarafına çekmek, Japon tehdidini Rusya ve Çin’den uzakta tutabilmek için Kore’yi ileri bir karakol olarak kullanmak,

Bazı memleketlerde muvaffakiyetsizliğe uğramış olan komünizm hareketlerinden kırılan ümitleri canlandırmak ve taze bir hareket yaratmak,

Dünya efkârında hüküm süren emniyetsizliği iktisadi huzursuzluğu artırarak yeni propagandalarla komünizm nüfusunu geliştirmek”79.

Sovyet denetimindeki Kuzey Kore’nin yapacağı kısa ve başarılı bir savaş, Amerika ile barış görüşmelerinde bulunan Japonya’yı korkutup Amerika’ya üs vermekten caydırabilirdi. Asya’da ilerleyen Mao’nun genişleme eğilimini ve ününü

77 Kore’de Cereyan Eden Muharebelerden Alınacak Dersler, s. 28. 78 A.g.e., s. 3.

sınırlandırabilirdi. Ayrıca bu savaş, Stalin’in Batı’ya karşı anlamlı bir hareketi olabilirdi80.

Sovyetlere göre, Amerika’yı Asya Kıtası’ndan atmanın zamanı gelmişti. Kore’de kazanılacak bir zafer Amerika’nın Japonya’dan da atılmasını kolaylaştırabilirdi81.

Rus, Çin ve Kuzey Kore liderleri, Ocak 1950’de Pekin’de yaptıkları bir toplantıda Güney Kore’nin işgalini görüşmüşlerdir. Kış boyunca 38. enlem dairesi yakınlarına, Rusya’dan gemilerle taşınan askeri malzemelerin korunması için büyük depolar yapıldı. 105. Zırhlı Tugay Personeli T–34 Rus Tankları üzerinde eğitime tabi tutulurken, kuzeyli havacılar da Yak uçakları üzerinde eğitime başlamıştı.

8 Haziran 1950 günü, Kuzey Kore’nin başkenti olan Pyongyang’da gazeteler Demokrasi Mücahitleri Cephesi Merkez Komitesi’nin bir bildirisini yayınladı. Bu bildiride Merkez Komitesi’nin, Kuzey ve Güney Kore’de yapılacak seçimler sonucunda kurulacak olan birleşik Kore parlamentosunu, Kore’nin Japon işgalinden kurtuluşunun beşinci yıl dönümünden önce, Seul’de toplamaya çalışacağından söz ediliyordu. Bildiride, BM himayesine ve Amerika’nın desteğine dayanan Syngman Rheee başkanlığındaki Güney Kore Cumhuriyeti’nden hiç söz edilmemişti. Aynı bildiri Rus haber ajansı TASS tarafından İzvestia Gazetesi’nin 10 Haziran 1950 tarihli sayısında yayınlanmıştır. Bu gazetenin Batılılar tarafından görüldüğü bir gerçektir. Kuzey Kore, Uzak Doğu’da bütün dünyayı kendisiyle uğraştıracak ve binlerce insanın hayatına mal olacak bir savaşın çıkacağını hissettirmişti82.

Aynı gün, BM Kore Komisyonu, iki Kore arasındaki ilişkileri düzeltmek amacıyla, Kuzey Kore temsilcileriyle 38. paralel üzerinde buluştu. Bu buluşmada Kuzey Koreliler, Kore’nin barış yoluyla birleşmesini istediklerini ileri sürdüler. Buna rağmen, 15 gün sonra savaş ilan etmeden 38. paralel üzerinden baskın tarzında taarruza geçerek Kore’nin barış yoluyla birleştirilme ümidine de son vermiş oldular83

80 Oral Sander, a.g.e., s. 248. 81 Fahir Armaoğlu, a.g.e., s. 455.

82 Kore’de Cereyan Eden Muharebelerden Alınacak Dersler, s. 3-4.

Belgede Kore Savaşı ve Türk Kamuoyu (sayfa 37-41)