• Sonuç bulunamadı

Konular Düşünelim

1

CİNSİYET, TOPLUMSAL CİNSİYET VE FARKLILIKLAR

Cinsiyet ve toplumsal cinsiyet, farklılıkla ilgilidir ve genellikle birbiriyle karıştırılır. Her ikisi de, başarılı bir arabuluculuk süreci için olası çatışmaların, bu çatışmalara verilen farklı tepkilerin tespitinde ve farklılaşan ihtiyaçların analizinde önemlidir.

Genel olarak bakıldığında cinsiyet, kız ve erkek çocukları ile kadın ve erkekler arasındaki biyolojik fark olarak tanımlanır. Bu açıdan da yaş, etnik köken, dinî inanç gibi diğer top- lumsal ve kültürel konumlardan bağımsız farklılıkları ifade eder (Sida Gender Tool Box, 2015). Hepimiz kız ve erkek çocuklar olarak doğarız ancak ailemiz ve toplum bize nasıl kadın ve erkek olacağımızı öğretir. Bu öğrenme, aileden başlayarak sokak, okul, medya, çalışma yaşamı gibi kamusal alana ait kurumları da içine alacak şekilde genişleyen bir dizi toplumsallaşma süreci içinde gerçekleşir.

Tutumlar, sosyal olarak öğrendiğimiz ve benimsediğimiz toplumsal cinsiyetle ilişkilidir. Toplumsal cinsiyet bir toplumda kadın olma ve erkek olma sürecinin toplumsallığına işaret eder. Tam da bu nedenle biyolojik olarak farklı cinsiyet özelliklerine sahip olan bireylerin toplumsal olarak kendilerinden beklenen rollere uygun davranışlarda bulun- ması toplum tarafından onaylanır. Bu rollere uygun olmayan davranışlar ise yerilir. Bu durum, çoğu zaman toplumsal koşullar açısından eşitsizliklere ve ayrımcı ön yargılara neden olur.

Toplumsal cinsiyet, farklı cinsiyet özelliklerindeki bireylerin birbirleriyle karşılaştırıldığın- da güce erişim, yaşam fırsatları, dezavantajlar ve aynı olaylara karşı geliştirilen farklı stra- tejiler açısından nasıl konumlandıklarını analiz etmek için kullanılan bir kavramdır. Bu açıdan, biyolojik cinsiyet özelliklerine göre ayrıştırılmış veriler, toplumsal cinsiyet analizi için önemli bir temel teşkil eder. Toplumsal cinsiyet analizi, bireylerin farklı biyolojik cin- siyetleri ile yaş, cinsiyet tercihleri, etnik köken, sınıfsal konum gibi farklılıklarının kesiştiği noktalarda farklı kadınlık ve erkeklik hâllerinin toplumsal olarak nasıl oluştuğuyla ve ne tür eşitsizliklere yol açtığıyla ilgilidir (Sida Gender Tool Box, 2015). Bu nedenle toplumsal cinsiyet analizi, toplumsal cinsiyet temelli eşitsizliklerin fark edilerek farklı nüfus grupları- nın ihtiyaçlarının karşılanması için tarafsızlığı ve insan haklarını geliştirebilmenin önemli bir aracıdır.

Tüm vatandaşlara yönelik olarak sunulan arabuluculuk hizmetinin herkes için ulaşılabilir olması, biyolojik cinsiyet farklılıklarına karşı geliştirilen tutumun tarafsız, adil ve eşitlik ilkesine uygun olmasını gerektirir. Arabuluculuk toplumsal cinsiyet eşitliğini temel al- malıdır. Modül 3’te daha detaylı şekilde ele alındığı biçimiyle arabuluculuk, çatışmaların çözümü ve yönetimi açısından en etkili çözüm yollarından biridir ve temelinde tarafsızlık, adil olma ve eşitlik ilkesi (bk. Modül 3) yatar. Çünkü çatışmaya neden olan tutumların ve inançların biyolojik cinsiyet, cinsiyet tercihleri, sınıf, etnik köken, dinî inanç vb. ile bi- çimlenen farklı güç ilişkileri çerçevesinde ele alınması gerekir. Arabuluculuk sürecinde toplumsal cinsiyet bakış açısı, çatışma içerisinde yer alan aktörlerin iletişim tarzlarını, çatışma davranışını, ve ihtiyaçlarını anlayabilmek açısından önemlidir. Tarafsız, adil ve eşit bir arabuluculuk süreci geliştirmek için toplumsal cinsiyet bakış açısı önemlidir. Ara- buluculuk sürecinde dört noktada kapsamlı bir çerçeve sunar (Mason, Hess, Gasser ve Federer, 2015): Müzakere edilecek konuların (güvenlik, güç paylaşımı, ekonomi, sosyal konular vb.) belirlenmesinde, arabuluculuk sürecine katılımın sağlanmasında, sürece ilişkin memnuniyetin geliştirilmesinde ve tüm bu konular açısından gerekli olan mekâna ve lojistiğe ilişkin düzenlemelerin gerçekleştirilmesinde.

Tarafsız, adil ve eşit bir arabuluculuk süreci geliştirmek için toplumsal cinsiyet bakış açısı önemlidir. Arabuluculuk sürecinde dört noktada kapsamlı bir çerçeve sunar (Mason, Hess, Gasser ve Federer, 2015): Müzakere edilecek konuların (güvenlik, güç paylaşımı, ekonomi, sosyal konular vb.) belirlenmesinde, arabuluculuk sürecine katılımın sağlanmasında, sürece ilişkin memnuniyetin geliştirilmesinde ve tüm bu konular açısından gerekli olan mekâna ve lojistiğe ilişkin düzenlemelerin gerçekleştirilmesinde.

2 TOPLUMSAL CİNSİYET İHTİYAÇLARI

Arabulucuların güç dengesizliğinin bulunduğu durumlarda tarafsızlığını koruyabilmesi ancak toplumsal cinsiyet farkındalığıyla mümkündür. Böyle bir farkındalık için arabulucu- lar değerlendirmelerini yaparken kendilerine şu soruları sorabilirler:

● Kadınlar ve erkekler aynı ihtiyaçlara, olanak veya kısıtlılıklara ve kaynaklara mı sahip? Eğer değillerse, nasıl farklılaşıyorlar?

● Arabuluculuk sürecinde planlanan eylemler kadın ve erkekleri nasıl etkiliyor? Bu etki- lerin farklı sonuçları neler?

● Kadınlar ve erkeklerin çatışan ihtiyaçları veya sınırlılıkları, tarafsız bir arabuluculuk sürecinde nasıl ele alınabilir?

Yukarıdaki sorulara etkili cevaplar verebilmek toplumsal cinsiyet ihtiyaçlarını, dikkate almayı gerektirir. Toplumsal cinsiyet ihtiyaçları, pratik ve stratejik ihtiyaçlar olarak ikiye ayrılır. Pratik ihtiyaçlar, kadın ve erkek olarak gündelik yaşamımızda bizden beklenen rol ve sorumluluklarımız açısından rahatlama yaratan konulardaki ihtiyaçlarımızdır. Stratejik ihtiyaçlar ise bu rol ve sorumluluklarımızı yerine getirirken karşılaştığımız eşitsizliklerin dönüşümü için önemli olan ihtiyaçları ifade eder.

Aslında pratik toplumsal cinsiyet ihtiyaçlarının dikkate alınması, arabuluculuğun adliyede yürütülen süreçten farkını ortaya koyması açısından önemlidir. Nitekim yapılan çalışma- lar, iş yerlerinden izin almak veya evden çıkmak ve adliyeye gelmek zorunda kalmanın, kadınlar için ilave maliyet olarak görüldüğünü göstermektedir. Çocukların bırakılacağı yerlerin olmaması da kadınların adalete erişimini zorlaştıran bir konudur. Pratik toplum- sal cinsiyet ihtiyaçları, kadın ve erkeklerin erişebildiği, kontrol edebildiği veya yararlana- bildiği kaynak ve fırsatlar açısından farklılaşan ve çoğu zaman eşitsizlik yaratan ilişkileri dikkate almayı ifade etmek için üretilmiştir. Ancak pratik toplumsal cinsiyet ihtiyaçları, karşılandıklarında eşitsizlik yaratan güç ilişkilerinin dönüşümüne ve kadınların güçlen- mesine olanak sağlayan stratejik toplumsal cinsiyet ihtiyaçlarıyla birlikte ele alınmalıdır. Stratejik toplumsal cinsiyet ihtiyaçları, kadın ve erkeklerin kaynak ve fırsatlar açısından erişim, kontrol ve yararlanma kapasitelerini eşitsiz biçimde etkileyen ilişkilerin değişimini amaçlayan ihtiyaçları ifade eder (Sida Gender Tool Box, 2015). Örneğin; kadınların ada- lete erişimi açısından, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetten ve ayrımcılıktan korunmasını sağlayacak mekanizmalar stratejik ihtiyaçlardandır. Ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal hakların eşitlik ilkesi çerçevesinde uygulanmasını sağlayacak bilinçlendirme çalışmaları da stratejik toplumsal cinsiyet ihtiyaçları olarak ele alınabilir. Bu ihtiyaçlar, kadınların arabuluculuk sürecine adil ve eşit bir düzlemde katılımını sağlamak için bilinçlenmelerini ve güçlenmelerini sağlayacak mekanizmalarla bağlantısının kurulmasını gerektirir. Ayrıca gerekli durumlarda kadınların temel insan haklarına ilişkin olarak koruyucu önlemlerin alınması garanti edilmelidir. Stratejik önemdeki toplumsal cinsiyet ihtiyaçları, insan hak- larıyla yakından ilişkilidir. Bir örnek verecek olursak, kadının bakım rolü gereği hissettiği “uygun zaman” ihtiyacı, pratik toplumsal cinsiyet ihtiyacı olarak, arabuluculuk sürecinde toplantı saatinin ayarlanmasında dikkate alınabilir. Ancak bu durum daha genel düşün- düğümüzde kadının hareket özgürlüğünün ve toplumsal hizmetlerden (örneğin; eğitim, istihdama katılım) yararlanma hakkının kısıtlı olduğu bir toplumsal yapıda pek işe yara- mayacaktır. Bu çerçevede ucuz veya ücretsiz kreş / gündüzlü bakım hizmeti veya ana-ba- ba sorumluluklarının eşit paylaşımına yönelik destekler, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağ- lamak açısından bir stratejik ihtiyaç olarak karşımıza çıkar.

Pratik toplumsal cinsiyet ihtiyaçları, kadın ve erkeklerin erişebildiği, kontrol edebildiği veya yararlanabildiği kaynak ve fırsatlar açısından farklılaşan ve çoğu zaman eşitsizlik yaratan ilişkileri dikkate almayı ifade etmek için üretilmiştir. Ancak pratik toplumsal cinsiyet ihtiyaçları, karşılandıklarında eşitsizlik yaratan güç ilişkilerinin dönüşümüne ve kadınların güçlenmesine olanak sağlayan stratejik toplumsal cinsiyet ihtiyaçlarıyla birlikte ele alınmalıdır.

Neticede, arabuluculuk sürecinde kadınların ve erkeklerin hangi fırsat ve kaynaklara eri- şebilir, hangilerini kontrol edebilir veya hangi fırsat ve kaynaklardan yararlanabilir oldu- ğunu belirlemek, toplumsal cinsiyet ihtiyaçlarını tanımlayabilmeyi gerektirir. Toplumsal cinsiyet ihtiyaçları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve ayrımcılıkla mücadeleyle ilişkilidir ve ara- buluculuk ilkeleri çerçevesinde önemlidir.

3 TOPLUMSAL FARKLILIKLAR, CİNSİYETLER ARASI EŞİTLİK VE

ARABULUCULUK

Cinsiyetler arasındaki eşitlik, farklı cinsiyetten bireylerin güç ilişkileri açısından eşit ve adil bir konuma sahip olması, gündelik yaşamdaki kaynak ve fırsatlara eşit bir şekilde ulaşabilmesi ve tüm toplumda eşit haklara sahip bireyler olarak kabul edilmesini ifade eder. Bu açıdan cinsiyetler arasındaki eşitlik, toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizliklerle ve ayrımcılıkla mücadeleyle yakından bağlantılıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir toplumda, farklı cinsiyetten bireylerin farklılaşan ihtiyaçları, deneyimleri, becerileri ve koşulları dikkate alınarak hareket edilir (SIDA Gender Tool Box, 2015).