• Sonuç bulunamadı

Çavuş ve Akgemci (2008), “İşletmelerde Personel Güçlendirmenin Örgütsel Yaratıcılık ve Yenilikçiliğe Etkisi: İmalat Sanayiinde Bir Araştırma“ adlı makalesinde, yaptığı araştırmanın sonucunda ortaya çıkan bulgulara göre; personel yetki devretme algısının, anlam ve yetenek boyut ile yetkinlik boyutu örgütsel yaratıcılığı pozitif yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır; fakat etkinlik boyutunun yaratıcılık boyutu arasında anlamlı bir ilişki kurulamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Orta ve alt düzey çalışanlar ne kadar özgürce davranabilirlerse, bağımsız kararlar alabilme sorumluluğu

ve yetkisine sahip olabilirlerse yenilik ve yaratıcılık düzeylerinin o derece artış gösterdiği çalışmada ortaya konulmuştur. Aynı zamanda yaptığı işi seven ve bundan zevk duyan, kendisinde her işi yapabilme kabiliyeti olduğu gören işgörenin de kendisini daha yaratıcı ve yenilikçi olarak hissetmesini sağladığı sonucuna yaptıkları araştırmadan ulaşmışlardır.

Eroğlu ve Sarıkamış (2008), “Örgüt Kültürü ve Örgütsel İletişim Arasındaki İlişkinin Örgüte Bağlılık ve İş Tatminine Etkisi: Başarı Teknik Servis A.Ş.’de Bir Uygulama “ adlı makalede, örgüt kültürünün ve örgütsel iletişimin örgüte bağlılık ve iş tatmininin etkisini ortaya çıkarabilmek amacıyla teknik serviste bir uygulama yapmışlardır, bu araştırmanın sonucuna göre; personelin yetki devretmenin ve personelin sorumluluk alanlarının belirlendiği, yaratıcılık ve yenilikçilik düşüncelerine önem verildiği işlerde iş tatmininin ve örgütsel bağlılığın arttığı sonucuna ulaşmışlardır. Bunun yanı sıra başarılı bir şekilde işleyen örgütsel iletişim kanalının olmaması ve yaratıcı ve yenilikçi bir örgüt kültürün oluşturulamamasından dolayı işgörenlerin işlerinde tatmin olamadıkları ve düşük seviyede örgüte bağlılık süreçlerinin olduğu araştırmanın sonucunda ortaya çıkarılmıştır.

Gürkan ve Koçoğlu (2014), “Yaratıcı Örgüt İkliminin Kariyer Tatmini Üzerine Etkisinde Duygusal Bağlılığın Aracı Değişken Rolü: Türkiye’de Bir Vakıf ve Bir Devlet Üniversitesinde Karşılaştırmalı Bir Araştırma” adlı makalede, Türkiye’deki bir vakıf üniversitesinde bir de devlet üniversitesinde korelasyon analizi yardımıyla konularını araştırmışlardır. Araştırmanın sonucuna göre; yaratıcı fikirlerin oluştuğu örgütsel atmosferin kariyerinde istediğini elde etmeye yönelik etkisinin örgüt üyelerinde oluşan güçlü bir şekilde örgüte bağlılık duymalarının aracılık rolü üzerine araştırma konularını incelemişlerdir. Araştırmanın sonucunda yalnız devlet üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının değil aynı zamanda vakıf üniversitesinde çalışan öğretim elemanlarının yaratıcı ve yenilikçi örgüt atmosferi algılamalarının ortaya çıkan kariyerlerinde istedikleri noktaya ulaşmaları yönünden ortaya çıkan etkide duygusal bağlılığın kısmi aracı değişken bir rolünün olduğu sonucuna ulaşılmış ve bu bilgilere ek olarak da demografik özelliklere bağlı olarak da yaratıcı örgüt atmosferinin, örgüt üyelerin örgütlerine duygusal olarak bağlı olduklarını hissetmeleri ve örgüt üyelerini kariyerlerinde istedikleri noktaya ulaşmaya yönelik olarak aralarında anlamlı farklılıklar olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Özdaşlı (2010), “İşletmelerde Yenilikçi Örgüt Yapısı Oluşturmak: Çok Unsurlu Bir Model Önerisi” adlı makalede, yaratıcılık ve yeniliğin teknik bir fonksiyon olmasının yanında yönetimsel yönünün de var olduğundan söz etmektedir. Teknik alanda ortaya çıkan bir yenilik için, yalnızca işgörenlerin değil aynı zamanda da yöneticilerin ve örgütlere katkı sağlamak amacıyla dışardan örgüte gelip fikir vermeleri durumunda örgüt üyeleri verilen bu fikirleri bir süzgeçten geçirerek değerlendirir verilen bu fikirler sonucunda oluşan ürünler deneme amacıyla piyasaya sürülerek gelir sağlanmaya çalışılmalıdır. Yenilik ve yaratıcılık düşüncelerinin yönetimsel olarak örnek teşkil eden bir uygulama ele alınıp süzgeç geçirilmesi gerektiğini ve bu düşünce fikirlerin örgütlere katkıda bulunurlarsa piyasaya sürülmeleri gerektiği fikrini ortaya koymuşlardır. Örgütlerde de mutlaka yenilik ve yaratıcılığın örgütün amaçları kapsamına dahil edilmesini, çalışanların yaratıcı bir fikir oluşturduklarında ve bu fikri sunmaları konusunda ödüllendirilmeleri gerektiğini ve yaratıcı fikirlerin öncelikli olarak ele alınıp bir süzgeç geçirip değerlendirilmenin doğru olduğunu ve başarılı sonuçlar ortaya çıkaracağı konusuna araştırmalarında yer vermişlerdir.

Conti (2001), “The Impact of Competition on Intrinsic Motivation and Creativity: Considering Gender, Gender Segregation and Gender Role Orientation” adlı makalesinde rekabetin yaratıcılık üzerindeki etkisini incelemiştir. Ankete 143 lise öğrencisi katılmış, anketin sonucuna göre; yarışmalarda erkeklerin yarışmacıların bayan yarışmacılardan daha yaratıcı oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Yine bayan yarışmacılar erkek yarışmacılar ile karşılaştırdığında, erkek yarışmacıların oluşturduğu grupların bayan araştırmacıların oluşturduğu gruplara kıyasla yaratıcılığa daha çok uyum sağladıkları konusunda sonuçlara ulaşmışlardır.

Williamson (2001), “Creativity, the Corporate Curriculum and the Future: a case study” adlı makalede, 31 İngiliz şirketinin yöneticileri ile yaratıcılık, kurumsal müfredat ve gelecek konusunda incelemelerde bulunulmuştur. Araştırmanın sonucuna göre; yöneticilerin yaratıcılığı fikrini sonuçlarından bireyleri sorumlu tuttuklarından dolayı yaratıcılık ve yeniliği artırma konusunda örgütte çalışanların teşvik edilmediğine sonucuna ulaşılabilir. Bu yüzden yapılması gereken ilk olarak yöneticilerin, yaratıcılık ve yeniliğin önemi konusunda bilgi verilerek, yaratıcı örgüt kültürünün inşa edilmesi konusunda yöneticiler teşvik edilmelidir.

Taş (2002), “Yaratıcı Örgüt Kültürünün Oluşturulmasında Yönetim Süreçlerinin Yönetimi” adlı makalede, yaratıcı örgüt kültürünün ortaya çıkarılmasında yönetim süreçlerinin nasıl yönetilmesi konusu üzerine odaklanılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre; yönetim, örgütte çalışan bireylerin, örgüte yönelik olarak oluşan düşüncelerini bağımsız bir şekilde açıklaması konusunda bireyleri teşvik etmeli, çok kapsamlı ve geniş bir iletişim ağı kurulmalı, esnek yapıda örgütleri oluşturma yolunda adım atılmalıdır, otokratik yapılardan örgütler uzak durmalılar ve örgüt yapılarını demokratik yapı içerisinde inşa etmelidirler; bunun sonucunda bireylere kendi kendini kontrol etme yetkisi verilmelidir, örgüt üyelerinin kendileri geliştirebilmeleri bağımsız çalışabilme ve özgür bir şekilde karar alabilme ve uygulayabilmelerine bağlıdır; kısacası yaratıcı ve yenilikçi fikre önem veren bir örgütün daha başarılı olacağı konusunda açıklamalarda bulunmuşlardır.

Ceylan ve Savi’nin (2003), “Örgütsel Yaratıcılığı Etkileyen Faktörler Üzerine Bir Araştırma” adlı makalede “örgütsel yaratıcılığı etkileyen faktörler” konusunda yapılan araştırmalarda Türkiye’nin en büyük 1000 firmasından 90 kişilik tekstil firmasının müdürlerinin bir araya gelmesiyle birlikte örgütsel yaratıcılık konusunda araştırmalarda bulunmuşlardır. Örgütsel yaratıcılığın temel olarak bireysel düzeyde incelenmesi gerektiğini hususunda görüşlerini bildirmişler, üst düzey yöneticilerden en alt düzeydeki çalışanlara kadar mutlaka yetki devrinde bulunmaları gerektiğini konusunda görüşlerini açıklamışlardır. Bunlar açıklandıktan sonra ilk olarak örgütün vizyon-misyonun nasıl oluşturmaları gerektiği hususu üzerinde durmuşlardır, bürokratik örgüt yapısında yaratıcılığı cesaretlendirme konusunda araştırmalarının olup olmadığı gibi hususlara yönelik olarak soruların sorulmasının önemli olduğu görüşünde bulunmuşlardır. Söylenmiştir. Yaratıcılığın gelişebilmesi için değerli bir öge olduğunu dile getirmişlerdir.

Acuner, Baki ve Cengiz (2004), “Yaratıcı Örgüt Kültürü Faktörlerinin Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma: Trabzon Yurdu Müdürlüğü Örneği” adlı makalede, örgütsel yaratıcılığı “örgütlerin bütün süreçlerinde ve birimlerinde bir bütün olarak yaratıcı düşüncenin uygulanmasıdır” diye tanımlamışlardır. Örgütsel yaratıcılığın oluşması sağlayan faktörleri araştırmak için, Yurtkur Trabzon Yurdu Müdürlüğü çalışanlarına yönelik olarak bir anket tasarlamış ve çalışanlara uygulanmış ve anket yapısal eşitlik modeli ile analiz edilmiştir. Anketin sonucuna göre; modelin orta derecede bir uyum gösterdiği ve yönetim desteğinin örgütsel yaratıcılığı

etkilemeye yönelik olarak ortaya çıkan en önemli faktörü oluşturduğunu, bu faktörü işletmenin yürütmekte olduğu açık politika, çalışanların takdir edilmesi, bağımsızlık ve esnekliğin yapının izlediği bu akademik çalışmayla ortaya çıkarılmıştır.

Çekmecelioğlu (2007), “Psikolojik Güçlendirme, Örgütsel Bağlılık ve Yaratıcı Davranış Arasındaki İlişkilerin Değerlendirilmesi” adlı çalışmada, psikolojik davranışı etkileyen faktörler, örgütsel bağlılığı etkileyen faktörler ve yaratıcı davranışı etkileyen faktörler arasındaki ilişki araştırılmıştır. Anketin analizinde korelasyon ve regresyon analizleri uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; çalışanları psikolojik yönden güçlendirmenin etki, bağımsızlık ve anlam boyutlarının incelendiğinde yaratıcı davranışı üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu, dahası anlam ve bağımsızlık boyutlarının da örgütsel bağlılık üzerinde pozitif yönlü bir etkiye sahip olduğu, örgütsel bağlılık ile yaratıcı davranış arasındaki ilişkiye bakıldığında pozitif yönlü bir etkiye sahip olduğunu sonucuna varılmıştır.

Şen ve Yaşlıoğlu (2010), “Dönüşümcü Liderliğin Yeniliği Destekleyici Örgüt İklimi Üzerindeki Etkisini Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma” adlı makalede gerçekleştirdiği incelemelerin sonucuna göre; transformasyonel liderliğin yeniliği destekleyen örgüt iklimi üzerinde oluşturduğu etkiyi araştırmak istemişlerdir. Rekabet ortamında örgütlerin sürdürülebilir bir strateji oluşturmak ve bu stratejiyi takip ederek yaşamını devam ettirebilmek için en önemli olan silahın yenilikçilik fikrinin oluşması olduğuna değinmektedirler. Örgütlerin yeniliği desteklerken, bir taraftan çalışanların performansını artırmaya, iş tatmini oluşturmaya, örgütsel bağlılık kavramına da önem vermeleri gerekmektedir. Bu aşamada artık liderlerin hangi davranışlarda bulunmasının gerekli olduğunu konusu devreye girer. Transformasyonel liderlerin, değişen çevre şartlarına uyum sağlayarak, örgütte çalışanların tutumlarını ve oluşan değerlerini etkileyerek çalışanları örgüt amaçlarını hedef alarak harekete geçiren bir yıldız olarak ifade etmişlerdir. Anket, kamu sektöründeki faaliyet gösteren deniz ulaşımı şirketinin satış ve pazarlama departmanında hizmet eden 51 kişi örneklem içerisine anket yapılmıştır. 1990 yılında Podsakof tarafından geliştirilen “dönüşümcü liderlik ölçeği” bu çalışmada kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda; anketin regresyon analizi yardımıyla anlamlı sonuçlar ortaya koyduğu görülmüştür. Çalışanlar, transformasyonel liderin davranışlarından, değişim merkezli olup, örgüt için yenilik ve yaratıcılık fırsatlarını araştırdığını düşünerek, örgüt için yenilikçi örgüt atmosferi algısının oluştuğunu açık bir şekilde göstermektedir.

Darvish ve Nazari (2013), “Organizational Learning Culture-The Missing Link Between Innovative Culture and Innovations (Case Study: Saderat Bank of Iran)” adlı makalede, gelişen rekabet ortamındaki, sürekli değişim ve yeniliklerin oluşması, içinden çıkılması zor olan bir dünyada belirsizlik ortamından kurtulabilmek amacıyla örgütteki yönetici ve işgörenlerin bilgilendirmesi ve sürekli öğrenen kültür inşa etmeleri gerekmektedir. Ele aldıkları konuyu araştırmak amacıyla bir anket tasarlamışlar, ankete Tahran’ın kuzeyinde bulunan Saderat Bankası’nda çalışanlar katılmışlardır. Bu yapılan çalışmada 4 hipotez öne çıkarılmıştır: “Bilgi edinmenin, bilgiyi yorumlamaya etkisi; bilgi yorumlamanın davranışsal ve bilişsel değişikliklere etkisi; davranışsal ve bilişsel değişikliklerin yenilikçi kültüre etkisi ve yenilikçi kültürün teknik ve yönetimsel yeniliklere etkisi” araştırılmıştır. Anketin sonucuna göre; tüm oluşturulan hipotezlerin birbirleri ile arasında pozitif yönlü direkt etki olduğu sonucuna varılmış, davranışsal boyutta ve bilişsel boyutta meydana gelen değişikliklerin yaratıcılık yeteneği ve yenilikleri ortaya koyabilme yeteneği üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı bir etkiye sahip olmadığı sonucuna ulaşmışlardır.

Yücel ve Koçak (2014) “Örgüt Kültürü ile Örgütsel Bağlılık Arasındaki İlişkiye Yönelik Bir Araştırma” Çağdaş örgütler kurulmasından günümüze kadar elde ettikleri deneyimlere muvaffakiyet ve amaçlarını gerçekleştirebilmek için en değerli öğenin insan faktörü olduğunu ortaya çıkarmışlardır. İşletmelerin insanlara yönelik olan perspektifleri bakış örgüt kültürlerine göre şekillenir. Bütün örgütlerin aynı tür medeniyete sahip olmalarını düşünmek olanaksızdır. Bir örgüt benimsediği kültürden dolayı muvaffakiyet elde ederken başka işletmeler aynı kültürü benimsemelerine rağmen muvaffakiyetsiz olurlar. İşletmelerde tüm icraatlara etki eden örgüt kültürü değerli bir faktördür. Bu uğraşılardan en değerli olanlardan birisi de örgütsel bağlılıktır. Örgütsel bağlılığın kapsamı örgüt kültürü ile bağlantılıdır. Bu araştırmanın temel amacı, örgüt kültürü ile örgütsel bağlılık arasında bağı ortaya çıkarmaktır.

Tamer, İyigün ve Sağlam (2014), “Örgüt Kültürünün Örgüte Bağlılık Üzerindeki Etkisi: Bir Perakende İşletmesi Çalışanları Üzerinde Araştırma” adlı makalede Örgüt kültürü, örgüt azalarının hepsi tarafından benimsenen değerlerler olarak ifade etmişlerdir. Örgütsel bağlılık ise; işgörenlerin örgütün hedef ve değerlerini benimsemesi ortaya konulan hedeflere ulaşabilmek için gayret sarf etmeleri ve örgüt üyeliğini sürdürme arzusudur. Bu araştırmanın gayesi, örgüt kültürünün işgörenlerin örgütsel bağlılık üzerindeki tesirini ortaya çıkarabilmek

amacıyla yapılmıştır. Bu hedefle bir perakende işletmesi işgörenleri üzerinde ampirik bir inceleme yapılmıştır. Yapılan araştırma sonucuna göre; örgütün toplumsallaşma seviyesinin örgütsel bağlılığın bütün faktörleri üzerinde (duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılık) üzerinde istatiksel açıdan anlamlı ve pozitif yönlü etkisinin bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanında, örgütün dayanışma seviyesinin örgütsel bağlılığın yalnızca normatif bağlılık üstünde istatiksel açıdan anlamlı ve pozitif bir etkisi bulunduğu ortaya konulmuştur.

Yüceler (2009), “Örgütsel Bağlılık ve Örgüt İklimi İlişkisi: Teorik ve Uygulamalı Bir Çalışma” diyarlar arasındaki çizgilerin görünür hale gelmesi ve böylelikle piyasan daha fazla pay alabilmek için girişilen rekabetin uluslararası boyutlara ulaşması, teknolojinin gelişmesi, yaygın hale gelmesi ve birbirlerini etkileyen bir dünya oluşturması, kişilerin gerçekleşmesini umduklarının değişen şartlarla beraberinde çeşitlenmesi ve bireyselleştirilmesi, bir hakikat olarak globalleşmeyi derinleştirmektedir. Örgütlerin, içinde bulunduğumuz zaman diliminde, bu “derinleşen” globalleşme bağlamında uğraşılarda bulunmaları icap etmektedir. Sözü edilen hacet ise, örgütlerin özellikli bir pozisyon elde edebilmesinde belirleyici rol oynayan bilgi ve tecrübelerin kaynağı olan işgörenlere yönelik teşebbüsleri gündeme getirmiştir: Çok kabiliyetli işgörenlerin örgüte dahil edilmesine, bu işgörenlerin örgütte tutunmalarının sağlanmasına, güdülenmesine ve eğitilmesine, ümitlerinin gözetilmesine, örgütle ahenklerinin sağlanmasına yönelik hususlar öncelikle ele alınması gereken konulardır. İşte, örgüt iklimi ile örgütsel bağlılık da ele alınabilecek konular olarak karşımıza çıkmaktadır.

Arık ve Turunç (2016), “Tükenmişlik ve Örgütsel Bağlılık İlişkisinde Demografik Değişkenlerin Rolü: Isparta Sağlık Çalışanlarında Bir Uygulama” adlı makalede bu incelemenin amaçlarından göre; ilki Türkiye’de örgütsel tükenmişliğin örgütsel bağlılık üstünde direk tesirini ortaya çıkarmaktır. Bu incelemenin ikinci amacına göre; örgütsel tükenmişlik ve örgütsel bağlılık arasında ortaya çıkan bağda demografik boyutların (yaş ile çalışma süresinin) aranjör rolünü ortaya çıkarmaktır. Bu bağlamda varsayımlar Isparta’daki, sağlık kurumlarından ( kamu kurumu ve özel kurum) 384 kişilik bir örneklem grubu ile analiz edilmiştir. Yapılan bu araştırmanın sonuçlarına göre; örgütsel tükenmişlik ile örgütsel bağlılık ve bunların faktörleri arasında istatiksel açıdan anlamlı negatif yönlü bir ilişki vardır. Bununla birlikte, demografik özelliklerden yaş değişkeni ve çalışma süresi değişkeninin örgütsel

bağlılık arasında istatiksel açıdan anlamlı pozitif yönlü bir ilişki olduğu ortaya konulmuştur. Bu bilgilere ek olarak çıktılar demografik değişkenlerden olan yaş değişkeni ve çalışma süresi değişkeninin örgüt tükenmişlik ve örgüt bağlılık arasında düzenleyici rolü bulunmadığı açıklamıştır.

Demir ve Öztürk (2011), “Örgüt Kültürünün Örgütsel Bağlılık Üzerine Etkisi ve Bir Uygulama” adlı makalede, örgüt kültürü, örgütte tüm çalışanlarca benimsenen bütün değerlerdir. Örgütsel bağlılık, çalışanların içinde bulundukları örgütleriyle olan ilişkilerinin kuvvetini açıklamaktır. Örgütsel bağlılıktan söz edebilmek için örgüt üyelerince benimsenen temel değerler olduğunu göstermektedir. Bu temel değerler ne derece kuvvetli ve oldukça büyük bir toplukça kabul edilirse örgüte olan bağlılığın da o seviyede artacağı şeklinde fikir ortaya konabilir. Bu araştırmanın ana hedefi, örgüt kültürünün örgütsel bağlılık üstündeki tesirini ve arasındaki bağı ortaya çıkarmaktır.

Özgüner (2016), “Örgüt Kültürü ile Tükenmişlik İlişkisi Üzerine Bir Araştırma” adlı makalede, incelemede örgüt kültürü ile örgütsel tükenmişlik arasındaki oluşan ilişki araştırılmıştır. Bozok Üniversitesi’nde çalışan öğretim elemanlarının örgüt kültürü ve örgütsel tükenmişlik seviyeleri alt faktörleri ile belirlenmiş, alt faktörler arasında bağın olup olmadığı araştırılmış, örgütsel tükenmişlik alt faktörlerinin demografik parametrelere göre ayrımlaşıp ayrımlaşmadığı ortaya çıkarılmıştır. Yapılan incelemenin sonucuna göre; öğretim elemanlarının örgüt kültürüne yönelik oluşan algılarının genellikle istatiksel açıdan anlamlı ve orta seviyede, tükenmişlik algılarının istatiksel açıdan anlamlı düşük seviyede olduğu ortaya çıkarılmıştır. Örgütsel tükenmişlik alt faktörlerinden kişisel başarı hissi faktörünün, demografik özelliklerden olan yaş değişkenine nazaran farklılık gösterdiği belirlenirken, örgütsel tükenme faktörünün alt boyutlarından olan duygusal tükenme faktörü ve duyarsızlaşma faktörü ile demografik parametreler arasında istatiksel açıdan anlamlı bir bağa rastlanmamıştır. Örgüt kültürü faktörünün alt boyutları ile örgütsel tükenmişlik faktörünün alt boyutları arasında istatiksel açıdan anlamlı bağlar saptanmıştır.

Gülova ve Demirsoy (2012), “Örgüt Kültürü ve Örgütsel Bağlılık Arasındaki İlişki: Hizmet Sektörü Çalışanları Üzerinde Ampirik Bir Araştırma” adlı makalede, bu araştırma örgüt kültürü ile örgütsel bağlılık arasındaki bağı. Ortaya çıkarmak amacıyla yapılmıştır. Uygulama hizmet sektöründe faaliyet gösteren, Kayseri’de etkinlik

yürüten çağrı merkezi ile İzmir’de sigorta işletmesinde işgörenler üstünden bu araştırma gerçekleştirilmiştir. Yapılan ankete 181 birey katılmıştır. İncelemede örgüt kültürünün alt faktörleri ile örgütsel bağlılığın alt faktörleri arasındaki bağı ortaya çıkarabilmek için korelasyon analizi yapılmıştır. Araştırmanın sonucuna göre; görevsel kültür faktörü ile duygusal bağlılık faktörü arasında istatiksel açıdan anlamlı pozitif yönlü bir ilişki bulunmuş ve görevsel kültür faktörü ile devam bağlılığı faktörü arasında ise istatiksel açıdan anlamlı negatif bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Aynı zamanda, örgüt kültürü faktörü ile duygusal bağlılık faktörü arasında istatiksel açıdan anlamlı pozitif bağ bulunmuş ve örgüt kültürü ile devam bağlılığı faktörü arasında istatiksel açıdan anlamlı negatif bir bağ olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bunun yanı sıra bu araştırma, örgütsel bağlılığı faktörünü beş demografik değişkenle ile (cinsiyet faktörü, yaş faktörü, medeni durum faktörü, eğitim faktörü ve kıdem faktörü) incelemektedir. Elde edilen sonuçlara göre; ankete katılanların cinsiyet faktörüne, eğitim faktörüne ve kıdem faktörüne bağlı olarak örgütsel bağlılık algılarının istatiksel açıdan aralarında farklı bulunduğunu ortaya koymaktadır.

Çavuş ve Gürdoğan (2008), “Örgüt Kültürü ve Örgütsel Bağlılık İlişkisi: Beş Yıldızlı Bir Otel İşletmesinde Araştırma” adlı makalede, bu çalışma, örgüt kültürü ile örgütsel bağlılık arasındaki bağı ortaya çıkarabilmek amacıyla yapılmıştır. İncelemede, Kuşadası’nda faaliyet gösteren beş yıldızlı otelde işgörenlerin örgüt kültürü ile örgütsel bağlılık algılarını kıyaslamaktır. Otelde görev yapan 134 personel üzerinden yerine getirilen anket araştırmasından elde edilen değişkenler frekans analizi yapılarak, faktör analizi yapılarak ve korelasyon analizi gerçekleştirilerek değerlendirilmiştir. Yapılan incelemenin sonuçlarına göre; 1) örgütsel bağlık faktörlerinden normatif bağlılık değişkeninin duygusal bağlılık değişkenine ve devam bağlılığı değişkenine göre daha kuvvetli olduğu ortaya konulmuştur, 2) örgütsel bağlılık faktörleri ile örgüt kültürünün toplumsallaşma/örgüt yapısı, simge/yönetime katılıma/muvaffakiyet ve müsamaha/adalet/çalışanların seçimi faktörleri arasında istatiksel açıdan anlamlı pozitif bir bağ olduğunu ancak aralarında zayıf bir bağ olduğu ortaya çıkarılmıştır, bunun yanı sıra, tarihi mazi/ilişki ve seremoni/içtima ile örgüt kültürü faktörleri arasında istatiksel açıdan anlamlı bir ilişki kurulamadığı sonucuna