• Sonuç bulunamadı

Kültürel boyutta iş hayatının doğası, tükenmişliğin sebeplerini ortaya çıkarabilir. Yoğun olarak strese maruz kalmak tükenmişliğin gelişimine sebep olabilir (Maslach ve Goldberg, 1998). Geçmişte, tükenmişlik deneyimsiz, idealist ve hizmet mesleğini gerçekleştiren gençlere yönelik özel bir tehdit olarak görülüyordu. 1960’lı yıllarda çetin örgütsel atmosferlerde deneyimleriyle müşterilerin ihtiyaçlarına cevap veremediklerinden dolayı hizmet mesleğini yerine getiren gençler tükenmiş, alaycı ve cesaretleri kırılmış olarak hissetmelerine rağmen, genç meslek sahipleri 21. Yüzyılda genellikle tecrübesiz değillerdir. Sürekli bilgi akışı sağlayan kitle iletişim araçları sayesinde iş hayatının neredeyse tüm detaylı açıklamalarını elde edebilirler.

Kişiler iş hayatı hakkında çok az yanlış bilgiye sahip olmasına rağmen, onlar hala tükenmişliğe eğilimlidirler (Cho vd., 2006), hatta 1970’lerden beri çalışanlar bile tükenmişliğe eğilimlidirler (Bakker vd., 2008). İnsan ilişkilerine ihtiyaç duyulan işlerde çalışan kişiler, sağlık hizmeti çalışanları ve akıl sağlığı çalışanları, sosyal yardım çalışanları, avukatlar, işletmede çalışanlar duygusal kasılmalarla birlikte gelen tükenmişliğe daha çok eğilimlidirler (Chan, 2007); (Chan, 2009). Manzano ve arkadaşları (2013) bu durumu şu şekilde özetler: Manzano ve arkadaşları, onlar

neredeyse 30 yıldır tükenmişlik sendromundan bahsettiklerini belirtmişler, sosyal seviyede hem bireyi hem de örgütü etkileyen bir tür salgın haline geldiğini ifade etmişlerdir. Yıllar boyunca tükenmişlik sendromuyla ilgili birikmiş olan bilgiler katlanarak artıyor (Manzano vd., 2013: 800).

Sosyal ya da yüz yüze ilişkilerde bulunan çalışanlarda daha fazla tükenmiş eğilimi görülmesine rağmen (Maslach ve Jackson, 1982); Maslach ve Goldberg,1998); (Huberman ve Vabdenberghe, 1999); (Çapri, 2006) tarafından yürütülen çalışmaların sonucunda öğretmenlik mesleği içeren diğer mesleklerde çalışanlar arasında tükenmişlik eğiliminin daha fazla sık sık meydana gelen bir tehdit olduğunu belirtiyorlar. Kısacası, bireyselliğin ortaya çıkmasında hem bireysel faktörlerin hem de iş durumunun eş zamanlı rolüne dikkat edilmesi gerekmektedir.

3.2.1. Bireysel Faktörler

Tükenmişlik bireysel olaydan ziyade daha çok sosyal bir olaydır (Maslach vd., 2001); ama yine de bireysel faktörler tükenmişlikle ilgili büyük rol oynamaktadır. Araştırmacılar, aile özellikleri, kişilik özellikleri ve demografik özellikler gibi bireysel faktörler ile tükenmişlik arasında ilişkileri bulmuşlardır. Yaş, medeni durum ve cinsiyet içerisine alan belirli demografik değişkenler ile tükenmişlik arasında ilişkiler bulmuşlardır (Maslach, 1982; Poulin ve Walter, 1993).

Yaş tükenmişlik sürecinde sınırlı rol oynayan demografik değişkenlerin en önemli faktörlerinden biridir (Gutek vd.,1988). Collings ve Murray (1996) yaşlı olan çalışanlar tükenmişlik eğilimine daha duyarlı olduğunu belirtmişlerdir, (Barak vd., 2001) genç çalışanlar arasında tükenmişliğin eğiliminin daha duyarlı olduğunu belirtmiştir. 40 yaşından küçük olan çalışanlar 40 yaşından büyük olan çalışanlara göre tükenmişlik eğilimine daha duyarlıdırlar.

Tükenmişlik çalışmalarının çoğu öğretim gibi insan hizmetleri alanında yer almaktadır ve bu çalışmaların çoğu, tükenmişlik seviyesini ölçerken; medeni durum, etnik köken, cinsiyet, yaşın tükenmişlik üzerindeki etkileri üzerine odaklanmaktadır (Maslach vd., 2001). Bu çalışmalara göre; cinsiyet tükenmişliğin güçlü bir göstergesi değildir; erkekler alaycılık üzerinde sık sık daha yüksek skorlara sahiptir ve bayanlar tükenmişlik üzerinde oldukça az bir skor üstünlüğüne sahiptir (Maslach vd., 2001). Ek

olarak, genç çalışanların tükenmişlik eğilimi yaşlı çalışanlardan daha fazla tükenmişlik eğilimine sahiptir (Maslach, 2003).

Medeni duruma gelince, bazı çalışmalar evlilerin aksine bekar tükenmişlik eğilimine daha duyarlı olduğunu belirtiyor.(Maslach, 2003). Farber (2000) 40 yaşının altında gençler orta okul ya da lisede öğretim yapan kişiler kendi çalışmalarında daha idealist ya da daha tutkulu olduklarından dış olaylardan etkilenebilirler ve 40 yaşının üstündeki kişilere göre tükenmişlik eğilimleri daha yüksek olduğu belirtiliyor (Farber, 2000: 676). Maslach ve Jackson (1981) Amerika Birleşik Devletlerinde 1025 insan hizmeti çalışanını inceledi ve eğitim seviyesi yüksek olan kişiler duygusal tükenmişlik eğilimlerinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Bazı çalışmalar duygusal tükenme ve duyarsızlaşma bakımından anlamlı bir fark bulamamalarına rağmen, (Dericioğulları vd., 2007), diğer bulgular, genç öğretmenler yaşlı öğretmenlere kıyasla muhtemelen daha yüksek tükenmişlik eğilimine sahip olduklarını açıkladılar (Byrne, 1991; Anderson ve Iwanicki, 1984; Maslach ve Jackson, 1981; Ghorpade vd., 2007). Cinsiyet değişkenine gelince, Maslach ve Jackson (1981), ve Chan (2007) sonuçlarının aksine. bayanlar duygusal tükenmişlik ve duyarsızlaşama üzerine daha yüksek skorlara sahiptir; oysaki erkekler kişisel başarı üzerinde daha yüksek skorlara sahiptir (Dericioğulları vd., 2007). Diğer bazı farklı sonuçlarda vardır. Örneğin, Byrne (1991) bayanların tükenmişlikten daha fazla acı çektiklerini belirtmiştir; fakat Anderson ve Iwanicki (1984) erkeklerin daha fazla acı çektiğini açıklar. Medeni durum başka bir değişkendir ve Byrne (1991, 1999) ve Maslach ve Jackson (1986) iki cinsiyet arasında hiçbir farklılığın olmadığını belirtmişlerdir; fakat Maslach ve Jackson (1981) bekar öğretmenler daha yüksek duygusal tükenme eğilimine sahip olduklarını belirtmiştir. Dericioğulları vd., (2007) evli kişiler kişisel başarı üzerinde daha yüksek skorlara sahip olduğunu belirtmişlerdir. İş refahıyla (örneğin, iş tatmini) ilgili farklı bakış açılarına yönelik pozitif kendi değerlendirme arasında güçlü ilişkiler bulunduğu tartışılmıştır, bu yüzden kişisel kaynaklar ne kadar fazla olursa öz saygı daha fazla artacaktır.

3.2.2. İşle İlgili Faktörler

Tükenmişlikle ilişkilendirilen bireysel faktörlerin yanı sıra bir dizi mesleki faktörde bulunmaktadır. Brummelhuis (2009) iş taleplerinin ve ev halkı – aile taleplerinin tükenmişliği artıran unsurlar olduğunu belirtmektedir. Önceki çalışmalar

fiziksel aşırı iş yükü ve zaman baskısı gibi iş taleplerinin yanı sıra zihinsel ev talepleri ve hane halkının sorumluluğu gibi aile taleplerinin tükenmişliği artırdığını onaylamışlardır. (Brummelhuis, 2009: 65).

Yirmi birinci yüzyılda, kamu sektörü örgütleri sık sık kendi kaynakları aşan ideallere sahiptirler (Potter vd., 2007). Bu talep kaynak dengesizliği tükenmeyi ve mesleki etkinliğin azalmasını hızlandırır (Schaufeli, 2006). Janssen vd.,. (1999), yöneticiler ya da denetçiler, meslektaşları tarafından sağlanan sosyal desteklerin yetersizliğini, aşırı iş yüküyle ilişkilendirilen tükenmişlik durumunu belirtir. Fakat, tükenmişlik üç boyutlu bir kavram olduğu için, çeşitli iş stresleri farklı boyutlarla ilişkili olabilir. Stres, kaynaklara yapılan yatırımın geri dönüşüm seviyesiyle eşleşmediği zaman, işsizlik gibi kaynaklar kaybedildiği zaman, rolle yönelik bir baskının olduğu ya da aşırı iş yükü gibi talepler tarafından kaynaklar tehdit edildiği zaman stres meydana gelir (Hobfoll ve Freedy, 1993). Leiter (1991, 1993), kaynaklar, duyarsızlaşma ve azalan kişisel başarı ile daha güçlü bir şekilde ilişkili olmasına rağmen, iş talepleri genel olarak duygusal tükenmeyle ilişkilidir.

Tükenmişliğe sebep olan faktörler, iş yeri koşulları ve kişisel özellikler gibi birçok farklı şekilde kategorize edilebilir. (Kottler vd., 2005). Yaşam tarzı, kişisel özellikleri içeren bu faktörler tükenmişliğe katkıda bulunabilir. Kişiler bir işin değerli ve takdir edileceğini hissettikleri zaman stresli işlerle mücadele edebilirler (Paine, 1982).

Kişilerarası yoğun mesleklerde çalışanlar, örneğin öğretim ve hizmet endüstrilerinde daha geniş kapsamda deneyime sahip oluyorlar tükenmişlik kendi aşırı bir stres şekli olarak gösteriyor (Leithwood ve Beatty, 2008). Bazı zihinsel sağlık problemleri, kaygı hislerinde artan risk, depresyon, düşük öz saygı tükenmişlik ile ilişkilendiriliyor. Maslach vd., (2001) stresle ilgili bazı negatif fiziksel sağlık sonuçlarını da gözlemlemişlerdir. Farber (1991), uyuşturucu ve alkol bağımlılığının duygusal ve ruhsal hastalıklara sebep olabileceğini belirtmişlerdir. Maslach ve Jackson (1981) tükenmişliğin iki yönlü bir vaka olarak ciddi sonuçlarını açıkça tanımlamaktadır: Çalışanlar, müşteriler ve büyük kuruluşlarla etkileşim içinde bulundukları tükenmişliğin ileride gerçekleşebilecek çok ciddi sonuçları vardır (Maslach ve Jackson, 1981: 10).

Alaycılık ve tükenmişlik aşırı iş yükü ve meslektaş çatışmasından kaynaklanırken, son faktör etkisizlik işi tatmin edici bir şekilde yerine getirirken oluşan malzeme eksikliğinden kaynaklanmaktadır (Maslach, 2003). Maslach ve Leiter (1997), temel değerler ve misyonun sık sık çatışmasından, yönetim tarafından oluşturulan seçeneklerde çatışan değerler ve saygı bulunmadığı, açıklık, dürüstlük adalettin olmadığı, takım çalışmasının önemsenmediği, ilişkilerin gayrişahsi hale gelmesi, iletişim hissinin zayıflaması, sürekli daha fazla yapmak zorunda hissetme duyguları, yetersiz ödüllendirme, gün gün takip edilen ve oluşturulan öncelikler üzerinde kontrol yetersizliği, aşırı iş yükü gibi tükenmişliğin bazı nedenlerini tespit etmişlerdir.

Özdemir’e göre; duygusal tükenme sınıf yönetimi etkinliğinden, medeni durum ve öğretim tecrübesinden ve duyarsızlaşmadan dolayı mı ortaya çıktı, yoksa sınıf yönetimi etkinliği ve medeni durum, kişisel başarıdan dolayı mı ortaya çıktı ya da sınıf yönetimi etkinliği, cinsiyet, öğretim tecrübesinden dolayı mı ortaya çıktığı tükenmişliğin bütün seviyesinde bu faktörlere karar verilir. Dahası, öğretmenin tükenmişliği öğretim sürecinde güçsüz hissetme, derse hazırlanmaya gönülsüz olma, okula gelmek için hiçbir motivasyona sahip olmama, çok düşük enerjiye sahip olma, öğretilecek konuya ilgi duymamasıyla bağlantılıdır (Özdemir, 2007: 490).

Öğretmenler için tükenmişliğin sebepleri çalışma koşulları, adalet, örgütün değerleri, rol çatışması, rol belirsizliği, sosyal desteklerin yetersizliği (Goddard ve O‘Brien, 2004), denetimciler tarafından sağlanan desteğin yetersizliği (Grayson ve Alvarez, 2008); (Rinke, 2008); (Skaalvik ve Skaalvik, 2009), takdir etme ve geri beslemenin yetersizliği, karar oluşturmada daha az katılım, öğretmenin bağımsızlığının yetersizliği (Maslach vd., 2001), aşırı iş yükü, zaman baskısı, yalnızlık, şiddetli korku, terfi için zayıf fırsatlar (Brenninkmejer vd., 2001), ücret (Rinke, 2008), mesleki saygınlığın çok az farkında olmak, uzun süre aynı pozisyonda bulunmak (Cano Garcia vd., 2005), aşırı evrak, aşırı kalabalık sınıflara sahip büyük okullar, çalışan ve ekipman yetersizliği, öğrencilerin davranış problemleri ve sosyal ilişkiler (Hakanen vd., 2006), öğrencilerle ilişkinin derecesi, tükenmişlik meydana gelmesi durumunda öğretmen ve öğrenciler arasındaki olumlu ilişkinin ortaya çıkma ihtimalinin olanaksız hale geldiğini iş kapsamında listelenebilir. (Grayson ve Alvarez, 2008). Bu nedenleri dikkate almak, öğretmenlik mesleği kapsamında tükenmişlik ve sonuçlarının incelenmesi önemlidir.