• Sonuç bulunamadı

ortamlarda sadece öğretmen konuşuyor, sorular soruyor ve arkasından yazım işine geçilmektedir. Bu tür konuşmalar öğrencilerde yaratıcılığı geliştirememektedir. Öğrenciler genel olarak öğretmenin istediğini söylemektedirler. Hâlbuki sınıf içi konuşmalar öğrencinin düşünce gücünü geliştirmeyi amaçlamalıdır (Akyol, 2010).

Konuşmamızın gelişimi, düşünsel gelişimimizi de hızlandırır. Bunlar zamanla birbirinin aynası olur. Düşüncelerin konuşma aracılığıyla insanlarla paylaşılmaması durumunda düşünsel gelişim zayıflayacaktır. Konuşma insan zekâsına büyük ilerlemeler kazandırır. Düşünsel gelişimimizi belirleyen ana ölçüt, konuşmadaki yetkinliğimizdir. Düşünce dünyamız konuşmamızla açıklık kazanır (Arhan, 2007).

Sınıf içi konuşmalar çocukların dili fonksiyonel olarak kullanmalarını sağlayarak, kişiler arası iletişim becerilerini en üst düzeye çıkarmalarını amaçlar. Kısa ve formal olmayan konuşmalar okul hayatının bir parçasıdır. Çocuklar arkadaşlarının davranışlarını kontrol etmek, okul ve sınıf içi ilişkilerini sürdürebilmek, bilgi aktarmak, kişisel tecrübe ve fikirlerini ortaya koymak için konuşma yaparlar. Bu konuşmaların amacı sosyalleşme ve sınıf ortamında güvenli bir atmosfer sağlamaktır. Daha özele inildiğinde, sınıf içi konuşmalar, çocukların konuşma için uygun kelimeleri seçmelerine, açık ve anlaşılır cümleler kurmalarına ve ortama bağlı olarak formal konuşmadan informal konuşmaya geçmelerine kolaylık sağlar (Akyol, 2010).

2.7.Konuşma ve İletişim  

Konuşma, yalnızca kişiler arasında duygu ve düşünce alışverişini sağlayan psikolojik bir olay ya da sadece sosyal bir olgu değildir. Temelde çok yönlü, karmaşık bir nitelik gösterir. O yüzden birçok bilim dalının inceleme alanına girmekte, psikoloji, sosyoloji, komünikasyon, biyoloji, dil bilimi, mantık, edebiyat, felsefe, hukuk, halkla ilişkiler, politika, antropoloji, etnoloji, estetik gibi bilim ve bilgi dallarının ilgisini çekmektedir. Bu bilim ve bilgi dalları “konuşma” üzerinde önemle durmuşlar, incelemelerini ve yorumlarını kendi açılarından, kendi ilkeleri ve kuralları doğrultusunda yürütmüşlerdir. Konuşma becerisinin araştırılması disiplinler arası bir çalışmadır. Yapılan araştırmalar, incelemeler, yorumlar ve çözümlemeler sonunda

birtakım veriler elde edilmişse de bunlar konuşmanın doğası ve gelişimi olgusu üzerindeki karanlığı tümüyle dağıtmaya yetmemiştir (Arhan, 2007).

İletişim, konuşma ve dil birbirleriyle ilişkili kavramlar olmasının yanı sıra farklı anlamları içerir. Dil; belli kurallara dayalı semboller sistemidir. Dilin öğrenilmesi ve kullanılması zihinsel süreçlere bağlıdır. Dil, genellikle konuşma ile aynı kavram gibi algılanmakta fakat konuşmayı, yazmayı ve sembollerle ifade etmeyi de içeren daha geniş kapsamlı bir kavramdır. Dilin belli başlı tanımlarına baktığımızda, anlaşma vasıtası olduğu, yerleşmiş kurallarının bulunduğu özellikle vurgulanmaktadır. Zihinsel problemleri olanlar dili yaşıtları düzeyinde öğrenip kullanamazlar. İletişim; insanlar arasındaki duygu, düşünce ve yaşantıların sözlü ya da sözsüz ifade edilme yöntemidir. Konuşma; insanlar arasında dili kullanarak sözlü iletişim kurma yöntemidir. Dildeki seslerin konuşma organlarının (dudak, dil, çene, yumuşak damak, ses telleri gibi.) akustik sinyaller haline getirilmesidir ve motor bir süreçtir. Konuşma, kişinin kendi basına kullanabileceği değil, başkalarıyla paylaşabileceği bir beceridir. İnsan sahip olduklarını konuşma yoluyla paylaşarak toplumu toplum yapan is bölümünün gerçekleşmesini sağlar. İnsanın sahip olduğu değerler diğer insanlarla paylaşıldığında anlam kazanır. Özetle dil sözlü olan ve olmayan, kültürle de bağlı çok geniş bir kapsama sahipken konuşma, dilden kesin sınırlarla ayrılamayan ancak dil ile bağlantılı bir parçayı oluşturmaktadır (MEB, 2008a; Sargın, 2006; Megep, 2009; Arhan, 2007).

İletişim söylenen kelimelerin yanı sıra sesin yüksekliği, tonu ve vurgulaması, konuşmanın hızı, nefes alıp verme biçimi, duraklama, yüz ifadesi, göz hareketleri ve duruş biçimi, kişiler arasındaki mesafe, jest ve mimikler, giyim tarzı gibi unsurları da içermektedir. Bütün bunlar konuşmanın fiziksel ve zihinsel unsurlarını kapsayarak konuşmanın karmaşık yapısını oluşturmaktadır (Özbay, 2005).

Sağlıklı bir iletişimi kurabilmek için sadece dil unsurlarının anlamlı olması yeterli olmamaktadır. Kullanacağımız dil unsurlarının aynı zamanda ilgili alıcıya uygunluğu, iletişim ortamına uygunluğu ve konuşmanın kalitesi bakımından da ele alınması gerekmektedir (Yücel, 2009). Heath (1983), ilköğretim okulları düzeyinde sınıf içi konuşmaların değeri üzerine yaptığı araştırmada, konuşmanın dil öğretim sürecinin önemli bir unsuru olduğunu ve bütün konu alanlarında başarı açısından gerekli olduğunu ortaya koymuştur (Akt. Akyol, 2010).

2.8.Etkili ve Güzel Konuşma Nedir?  

Konuşma, dinleyiciler kendilerini konunu içinde hissettikleri zaman veya konunun kendilerini tanımladığını düşündürdüğü zaman başarıya ulaşır. Nasıl ve neyin konuşulacağını doğru seçmek konuşmacıyı başarılı, konuşmayı etkili kılar (Devito, 1990).

Etkileyici ve güzel bir konuşma için bir hazırlık gerekir. Konuşma yapılması istendiği andan itibaren konuşmaya hazırlık başlar. Etkileyici bir konuşma için dinleyici, ortam, yer ve koşullar hakkında konuşma yapmadan önce bilgi gerekir. Dinleyicilerin özellikleri de etkileyici bir konuşma için önemlidir. Dinleyicileri neyin bir araya getirdiği, çalıştıkları kurumlar, ortak ilişkileri, meslekleri, yaşadıkları mekân, hobileri, eğitim durumları, ekonomik durumları, politik partileri nelerdir, konu üzerinde ne kadar bilgililer gibi özelliklerini bilmek dinleyici üzerinde etkili olmayı kolaylaştırır. Dinleyicilerden başka konuşmada etkili olabilmek konuşma yapacak kaçıncı kişi olunduğu, ne kadar süre konuşma yapılması gerektiği gibi etkenler de söz konusudur (Linver, 1997).

Etkili bir konuşma için konuşmacının dinleyicileri üzerinde bıraktığı ilk intiba önemlidir. Çünkü daha konuşmaya başlamadan dinleyiciler konuşmacının görüntüsüyle onun hakkında karar verirler. Eğer dinleyiciler gördüklerini severlerse konuşmaya iyi başlanılmış demektir. Bu yüzden konuşmacı ne giyinmesi gerektiğine dikkat etmelidir. Konuşmacı kürsüye nasıl yaklaşacağını, kürsüde nasıl duracağını da iyi bilmelidir. Çünkü konuşma için taktim edildiği anda bütün dikkat konuşmacı üzerinde yoğunlaşır. Kürsüde konuşmacı dinleyicilerle göz temasını da asla kaybetmemelidir. Dinleyicilere nasıl bakıldığı, onlar hakkında ne düşündüğünüzü yansıtır (Muallimoğlu, 2005).

Güzel, doğru ve etkili konuşmak için diksiyona dikkat etmek ve kurallarını iyi bilmek gerekir. Söyleniş hataları genellikle çevremizden kaynaklanır. Genellikle doğru söylenişi merak edilmeden konuşmalar aynen tekrarlanır. Küçük yaşta da farkına varmadan kullandığımız bu tür söyleyiş hataları dilimize yerleşir. Bu nedenle konuşma kurallarını iyi bilmek ve uygulamada dikkat etmek gerekir. Güzel ve etkili bir konuşma için şunları göz önünde tutmak gerekir (Akbayır, 2005).