• Sonuç bulunamadı

yeniden oluşturmayı ve söylemeye çalıştığım şeyi düzeltmeyi kabul etmesi koşuluyla basit bir iletişim kurabilirim. Basit sorular, bildik konular ya da dolaysız bir gereksinim duyduğum şeyler üzerine sorular sorabilir ve bu türden soruları yanıtlayabilirim. Oturduğum yeri ve tanıdığım kişileri betimlemek için basit deyimler ve tümceler kullanabilirim.

Yukarıda sunulan Avrupa Birliği Konseyi tarafından hazırlanmış “Diller İçin Avrupa Ortak Başvuru Metni”nin düzeyleri Türkçe öğretimi programında konuşma becerisinin geliştirilmesi için bir standart olarak kabul edilebilir ve belirlenen düzeylerin öğrencilere kazandırılması için sınıf kazanımları oluşturulabilir.

2.3.Dil Becerilerinin Gelişimi  

İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran en temel özelliklerden birisi şüphesiz dil becerisidir. İnsanlar dil becerileri sayesinde konuşur, anlaşır, duygu ve düşüncelerini ifade ederler ya da başkalarını bu özellikleri ile anlamaya çalışırlar (Temizyürek, 2007).

İnsan doğuştan getirdiği bu beceriler ile önce çevresindeki sesleri dinler, zamanla bu seslerin benzerlerini çıkarmaya çalışır. Çocukta önce “Alıcı Dil” adı verilen söyleneni anlama gelişmeye başlar. Söylemek istediklerini sözel yolla ifade etmesi ise “İfade Edici Dil” olarak adlandırılır. Dil gelişimi belli aşamalarda gerçekleşir (Megep, 2009). Bu süreç ilk aylardan itibaren anlamlı kelimeler öğrenmekle başlar ve okul öncesinde de devam eder. Beş yaşındaki çocukların çoğu duygularını, ihtiyaçlarını ve düşüncelerini başkalarına anlatabildikleri gibi başkalarının da kendilerine söylediklerini anlarlar (Liebergott, Favors, Hippel ve Needleman, 1992).

Dil edinimi, ilk olarak bireyin doğduğu ailede baslar. Birey büyüyüp geliştikçe, akrabalarını, komsularını, oyun arkadaşlarını ve yaşadığı mahalleyi de içine alacak şekilde geniş bir sosyal çevrenin içine girmesi, dilin her türlü kullanım imkânlarından yararlanma fırsatını doğurur. Söz konusu çevrelerde, standart dilin konuşulması, bireyin dili kullanma becerisinin de daha üst seviyelerde olmasını sağlar (Sargın, 2006). İnsanın kendisini ifade etmesi, karşısındakini anlaması, bunların yanı sıra içinde yaşadığı

toplumla uyum içerisinde olması ve bulunduğu toplumun kültür mirasını edinmesi dille mümkündür (Yaman ve Gülcan, 2009).

Dil bir iletişim aracıdır. Dili kullanma becerisi bireyin iletişim yeteneğinin sınırlarını oluşturan temel bir değişkendir (Sever, 1998). Günümüz araştırmalarına göre dilin kullanım alanları, dinleme, konuşma, okuma, yazma, görsel okuma ve görsel sunu olmak üzere altı alanda ele alınmaktadır. Bunlar aynı zamanda öğrenme alanları olmaktadır (Güneş, 2009a).

Dil eğitiminin temel amacı, kişilerin düşünme ve iletişim becerilerinin geliştirilmesidir. Dille iletişimin bir yönünü anlatma, öteki yönünü anlama oluşturur. Bu nedenle eğitim sistemlerinde dil eğitimine, özellikle ana dili öğretimine büyük önem verilir. Çünkü dil, kültürün temel öğesidir ve insanları birbirine yakınlaştıran en temel güçtür (Kavcar, 1983). Çocukların birçoğu herhangi bir zorluk çekmeden dil öğrenimini başarırlar. Dil öğrenimi becerilerinde zorlukları olanlar ise bu işi kolaylıkla başaramazlar. Dil bozukluğu olan çocukların iletişim becerilerini geliştirmek için normal gelişim sırasının bilinmesi ve bu sıraya destek olacak ilave beceri kazandırma etkinlikleri yapılmalıdır (Liebergott, Favors, Hippel ve Needleman, 1992).

Okullar, eğitim-öğretim faaliyetlerini standart dille yürüten ve öğrencilerin bu alandaki becerilerini geliştirme çabası içinde olan kurumlardır. Başta sınıf ve Türkçe öğretmenleri olmak üzere ilköğretim okullarında görevli bütün öğretmenler okulun üstlendiği bu görevin bilincinde olmalı ve buna göre davranmalıdırlar. Bu çerçevede bütün öğretmenler, eğitim-öğretim çalışmalarının her aşamasında, yöresel ağzı kullanmama ve standart dili kullanma konusuna özen göstererek öğrencilere iyi model olma görevini yerine getirmelidirler (Doğan, 2009).

Günümüz dil öğretim yaklaşımında dil ve zihinsel becerilerini geliştirmiş, düşünen, anlayan, araştıran, sorgulayan, bilgiyi kullanan, yeni bilgiler üreten ve kendini her alanda geliştiren bireyler yetiştirme amaçlanır (Güneş, 2011). Etkili ve güzel konuşma eğitiminin geliştirilmesi bireylerin toplum halinde yaşamalarında çok büyük bir öneme sahiptir. Bu sebepten dolayı konuşma becerisinin geliştirilmesinde ana dili öğretmenlerine büyük sorumluluk düşmektedir. Konuşma becerisinin geliştirilmesi,

tıpkı yazma becerisinde olduğu gibi belli bir takım kuralları ezberlemeye dayalı bir çalışma ile sağlanamaz; bol bol uygulama yapmak gerekir (Özbay, 2005).

2.4.Konuşma Nedir?  

İnsan yapısı gereği sosyal bir varlıktır. Kişinin kendisini diğer insanlardan soyut- layarak yaşaması düşünülemez. Belli bir toplumun bireyi olan insan, yaşamını sürdü- rebilmek, gereksinimlerini karşılayabilmek için çevresiyle ilişki kurmak zorundadır. Kişinin yaşadığı toplum içerisinde sağlıklı ilişkiler kurması, dili kullanma becerisiyle doğrudan bağlantılıdır (Demir, 2010). Çevresiyle düzenli bir iletişim kuramayan insan, zihinsel ve psikolojik özellikler bakımından normal olarak algılanmaz. En yalın anlamıyla kişiler arasında bilgi, duygu, düşünce, istek ve hayallerin aktarılması anlamına gelen iletişim, toplum içinde yaşayan insanın, kendisini doğru, güzel ve etkili bir şekilde anlatabilmesi için mutlaka gerekli olan bir süreçtir. Bu bağlamda insanın davranışları, konuşması, susması, duruşu, oturma biçimi, kendini ifade etme çabası ve çevresine mesaj gönderme isteği iletişimi yansıtmaktadır (Temizyürek, 2007). İletişim kurma isteği, ilk insandan günümüz insanına kadar vazgeçilemeyen temel bir ihtiyaçtır. İnsanlar, birlikte yasamaya başladıkları andan itibaren birbirleriyle iletişim kurma ihtiyacı hissetmişlerdir (Arhan, 2007).

Başarılı iletişimin anahtarı ise güzel konuşma, anlaşılır olma ve sesi etkili kullanmadır. Bunun için de birtakım bilgi ve eğitime ihtiyaç duyulmaktadır. Hem bireysel hem de sosyal açıdan önemli bir yere sahip olan konuşma, hayatta başarı ya da başarısızlığı doğrudan etkilemektedir (Özbay, 2005b).

Konuşma, insanlıkla birlikte var olmuş, insanın oluşmasında ve gelişmesinde başlıca etken olmuş, insanı evrende başarılı kılmış, kültür ile uygarlığa temel olmuş ve hala bunlara besleyici bir ortam hazırlamaya devam önemi yadsınamaz bir beceridir (Evliyaoğlu, 1973). Konuşma çağlar boyunca insanın insanla ilişkilerini düzenlemede kişilerin birbirini etkilemede değerinden bir şey yitirmemiş, birbirlerinin duygu ve davranışlarını etkilemede en etkili araç olmuş ve değerinden bir şey kaybetmemiştir (Öztürk ve Altuntaş, 2012; Sever, 1998). Çünkü insanlar arasındaki iletişim çoğunlukla konuşma ile sağlanmaktadır. İnsan beyninde karmaşık işlemler oluşturulup ses organları ile karşı tarafa gönderilen mesajın dinleyicinin kulağıyla işitilip birtakım yollarla