• Sonuç bulunamadı

2010). Doğru konuşma, sesleri ve kelimeleri doğru söyleme, amaca uygun kelime seçme ve kullanma, doğru cümle kurma ve cümlenin öğelerini doğru sıralama becerilerini kapsamaktadır. Güzel konuşma ise konuşmanın geliştirilmiş, kuralları tespit edilmiş ve bu suretle adeta bir sanat haline getirilmiş halidir (Erdem ve Başaran, 2009). Konuşmada kullanılan kelimeler, sesi, jestleri, düşünce ve hisleri ifade eden parçalardır. Bir konuşma, bir özü, bir esası bulunduğu için başka bir şeye ihtiyaç duymadan da söylenebildiği için önem taşır. Nitekim radyolarda, telefonlarda söylenilen bir konuşma jestlere ve görünen başka yardımcılara başvurulmaksızın da etkili olmaktadır (Muallimoğlu, 2005).

Bütün bu açıklamalardan konuşma becerisinin gerçekleştirilebilmesi için birçok unsurun bir arada, işbirliği içinde olması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Öncelikle konuşmanın zihinsel bir etkinlik olduğu fikri tartışmasız kabul gören bir düşüncedir. Nitekim söz, anlamla varlık gösterir ve anlam da zihinde var olan birliklerdir. Bunun yanında konuşmanın ses yönü, çeşitli organların yardımıyla gerçekleştirilen seslendirme boyutu da konuşmada önemlidir. Kelimeler konuşma aracılığıyla anlama giydirilen elbiseler olarak düşünülürse bir kişinin diğer kişiyle bildirişimde bulunması, kendi zihninde var olan anlamların kelimeler aracılığıyla karşısındaki kişinin zihnine yerleştirilmesiyle gerçekleşir (Demir, 2010).

2.5.Konuşma Eğitiminin Gerekliliği  

Dil insanlar arasında iletişimi sağlaması ve kişinin hayat boyu sürdürdüğü bütün öğrenme, öğretme, anlama, anlatma vb. çalışmaların odağı olması açısından çok önemli bir olgudur. İnsan hayatı açısından bu kadar önemli olan dilin öğretimi tesadüflere bırakılamaz. Bu nedenle her devlet örgün ve yaygın alanda ana dilini öğretmek üzere programlar geliştirmekte ve uygulamaktadır (Temizkan, 2009). Konuşma insanın öteki insan, grup ve toplum karşısında eşit koşullar sürdürebilmesi, hatta gruplara ve toplumlara yön verebilmesi yolunda güçlü bir araçtır (Demir, 2010). Okul öncesi dönemde kendiliğinden doğal biçimde edinilen, çevreden kazanılmış bu becerilerin, okula başlanmasıyla birlikte, gelişigüzellikten kurtarılarak kural ve tekniğine uygun alışkanlıklar haline dönüştürülmesinde Türkçe öğretimine önemli sorumluluklar düşmektedir (Sever, 1994). Yani konuşmanın etkin olarak kullanılabilmesi için informal

eğitimle getirildiği seviye yeterli değildir. Konuşma becerisi okullarda verilen eğitimle daha aktif bir kullanım düzeyine ulaştırılmaktadır (Demir, 2010).

Günümüzde her toplum bireyi için önemi kavranmış olan iletişimi güçlendirmek amacıyla çeşitli çabalara, bilgiye ve eğitime gereksinim duyulmaktadır. Özellikle iletişim becerilerinin geliştirilmesi açısından konuşma ve konuşmanın etkileyici gücü yoluyla elde edilen başarı, bireylerin yaşam niteliğiyle doğru orantılı sayılmaktadır. Bu nitelik gerek iş, gerekse özel yaşam boyutunda bireylerin güçlü iletişim kurmaları yoluyla değer kazanacaktır. Değişik amaçlara yönelik konuşmalar, sunuşlar, toplantılar için geçerli olan ölçütlerin başında etkili konuşma, doğru, anlaşılır ve açık anlatım gelmektedir (Kurudayıoğlu, 2003).

Bireysel ve toplumsal yasamda önemli bir yer tutan konuşma, okul, aile, is, çevre ve toplum yaşamında başarı ya da başarısızlığı belirleyen faktörlerden biridir (Temizkan, 2009). Eğitimin en temel hedeflerinden biri insanın kendisini ifade edebilmesini ve toplumsal bir varlık olarak toplumun diğer bireyleriyle iletişim kurabilmesini sağlamaktır. Bu anlamda bireyler günlük hayatta en çok konuşma becerisinden faydalanmaktadırlar. Geliştirilebilir bir dil becerisi olan konuşmanın daha etkili olarak kullanılabilmesi için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır (Orhan, Kırbaş ve Topal, 2012).

Konuşma eğitiminin amacı; bu yeteneği geliştirmek; etkili ve doğru sözü bulup söyleyebilme becerisini kazandırmaktır. Örgün eğitim kurumları öğrencilere bu anlamda bir katkı sağlayamıyorsa, eğitimin en temel amaçlarından biri gerçekleşmiyor demektir (Doğan, 2009). Birey okula başladığında arkadaşları ve çevresiyle ne ölçüde rahatlıkla konuşabiliyorsa okul yaşamında da konuşmalarını kısıtlandırmadan, özgürce konuşmaya alıştırılmalıdır. Çocuğun okula başlamadan önce kullandığı dil benmerkezci bir dildir. Benmerkezci konuşmada çocuğun çevresindeki kişilerin etkisinde kalmadan düşündüklerini söylemesi, konuşma eğitiminde bir amaç olarak düşünülebilir. Çünkü sınıflarda bulunan öğrencilerin aile ve çevrelerinde karşı karşıya oldukları ortamlar birbirinden farklıdır ve bu durum onların kendini ifade etme şekillerine de yansımaktadır. Kimi öğrenciler ailelerinde hep susturulmuş ve kısıtlanmışken kimileri daha üst düzeyde bir konuşma becerisi edinmiş şekilde okula gelirler. Bu bireysel farklılıkların okulla birlikte en aza indirilmesi en temel amaçlardandır (Demir, 2010).

Konuşma eğitim ve öğretim faaliyetlerinin de temelinde yer alır. Öğretmen- öğrenci arasındaki bilgi alışverişi, açıklama, anlatma, değerlendirme en çok konuşma aracılığıyla yapılır (Özbay, 2005). Okullarımızda duygu, düşünce ve istekleri açık, doğru ve eksiksiz olarak anlatabilme, öğrencilere kazandırılması gereken önemli bir beceridir. Bu becerinin öğrencilere kazandırılması için uygun yöntem ve tekniklerin kullanılması, konuşma etkinliklerinin hayatla ilişkilendirilmesi, öğrencilerin duygu, düşünce ve görüşlerini serbestçe ifade edebilecekleri konuşma ortamlarının hazırlanması gerekmektedir (Temizkan, 2009). Bütün becerilerde olduğu gibi konuşma becerilerinin geliştirilmesinde de en önemli görev öğretmene düşmektedir. Çünkü öğrencilerin bu becerisini geliştirmek için kullanılacak yöntem ve teknikleri belirlemede en önemli karar verici uygulayıcı konumda bulunan öğretmenlerdir (Orhan, Kırbaş ve Topal, 2012).

2.6.Eğitimde Başarı ve Konuşma İlişkisi  

Anlatma becerilerinden olan “konuşma” becerisinin eğitimi, Türkçe eğitiminde ihmal edilen konulardan biri olagelmiştir. Bu ihmal edilmişliğin sonuçları, ilköğretimden yükseköğretime kadar eğitimin her kademesinde kendini göstermektedir. Konuşma, bir dili tam olarak biliyor olmanın önemli göstergelerinden ve aynı zamanda çocuklar için okulda başarıya ulaşmadaki en temel şartlardan biridir. Okul, çocukları hayata hazırladığı için dil becerilerinin de sınıfta çocukların iletişim becerilerini geliştirecek şekilde ele alınmasında yarar vardır (Doğan, 2009).

Ülkemizde ilköğretimi bitiren öğrencilerin liseye devam etme zorunluluğunun olmaması ve ilköğretimi bitiren bir öğrencinin lise eğitimine devam etmediği düşünüldüğünde ilköğretimde verilen konuşma eğitiminin ne kadar hayati bir nitelik taşıdığı ve onları her açıdan hayata hazırlayacak nitelikte olması gerektiği ön plana çıkmaktadır (Öztürk ve Altuntaş, 2012). Yani ilköğretim okulları, liseye devam etmeyecek öğrenciler için, öğrenim gördükleri ilk ve son örgün eğitim kurumu niteliğini taşır. Bu yüzden ilköğretimde öğrencilere verilen eğitimin, onları her açıdan hayata hazırlayacak nitelikte olması gerekir (Doğan, 2009).