• Sonuç bulunamadı

1.2. Örgüt Yönetiminde Demokrasi Arayışları

1.2.1. Kuramsal Boyutta Arayışlar

1.2.1.1. Klasik Kuram ve Demokratik Yönetim

Klasik yönetim yaklaşımında üç ana unsurdan söz etmek mümkündür. Bunlar Frederick Taylor’un Bilimsel Yönetim Yaklaşımı, Henry Fayol’un Yönetim Süreci Yaklaşımı ve Max Weber’in Bürokrasi Yaklaşımı’dır. İşletmelerin ya da yönetimin demokratikleşmesi ise bu dönemde üzerinde durulmayan bir husustur. Üçünün de birbirleri ile ortak özellikleri vardır ve bu özellikler aynı zamanda onlara yöneltilen eleştirileri de kapsamaktadır. Söz konusu yaklaşımların ortak özelliklerini genel olarak sıralamak mümkündür. Bunlar:44

· İş bölümü ve uzmanlaşma,

· Emir-Komuta birliği,

· Yetki ve sorumluluk denkliği,

· Amaç birliği,

· Hiyerarşik yapılanma.

Taylor’un öncülüğünde ortaya konulan bilimsel yönetim yaklaşımı her şeyin üstünde ve ötesinde, örgütün amaçlarını gerçekleştirmeyi hedeflemiştir. Taylor’cu felsefe, özellikle montaj hattında çalışanların kendi istek ve arzuları ile hareket edebilme özgürlüğünün hesaba katılmadığı, aşırı uzmanlaşmanın hâkim olduğu bir çalışma modeli önermiştir. İşgörenler makine onarımı dâhil pek çok konuyu perde arkasındaki mühendislere bırakmakta ve aşırı denetlemeyle baş başa kalmaktadır.45 Çalışanların

44 Erol Eren, Yönetim ve Organizasyon, 8.Baskı, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul, 2008.s.25.33.

45 Francis Fukuyama, Güven: Sosyal Erdemler ve Refahın Yaratılması, (Çev.Ahmet Buğdaycı),Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2005, s.243.

davranış, beklenti ve tutumları üzerinde durulmamıştır. Fiziksel şartların etkileri incelenirken, insanın bu süreçteki payı hesaba katılmamıştır. Bu görüşe göre, “insan organizması oldukça verimsizdir, amaç basit bir mekanizma olan insanı mevcut imkânlar çerçevesinde en iyi biçimde kullanmaktır.”46

Fayol’a göre ise insan, genel olarak tembeldir. İnsan, yönetmek değil, yönetilmek ister. İş yapmaktan ve sorumluluk almaktan genellikle kaçınma eğilimindedir. Bu nedenle organizasyonda sıkı kontrol yapılmasında yarar vardır.

İnsanın iş yapmasını sağlamak için kontrol sistemi kadar ceza sisteminin de varlığı gereklidir. “Fayol, hakkaniyet ya da eşitlik ilkesinden bahsetmekle birlikte, bunun işletmedeki güç ve otorite ilişkilerine aykırılık teşkil etmemesi gerektiğini belirtmektedir.

Buna göre çalışanların bu anlamdaki çaba ve beklentileri ancak iyi niyetli yöneticiler eliyle somutlaştırılabilir.”47

Klasik yönetimin bir diğer temsilcisi olan Weber, bürokrasiden bahsederken örgüt demokrasisinin vazgeçilmezlerine de işaret etmektedir. Weber, Bürokrasi Kuramında kuralların objektif olması ve herkese eşit şekilde uygulanması sebebiyle bürokrasinin demokrasi demek olduğu görüşünü belirginleştirmektedir.48 Buna rağmen Weber’in İdeal Bürokrasi Yaklaşımında otoritenin merkezileşmesi ve tek elde toplanması, yetki devrine bakışı, informal ilişkileri göz ardı etmesi demokratik yönetim sürecinden oldukça uzaktır.

Bürokrasiyi demokrasi ile iç içe değerlendiren Weber’e eleştiri olarak getirilen

“Oligarşinin Tunç Kanunu” otoriter yönetimlerin açıklanması adına oldukça önemlidir.

Belirli bir grubun hâkimiyeti ele geçirmesi ve sürekli elinde tutmasına “Oligarşinin Tunç Kanunu” adını vermiştir. Buna göre Weber’in bürokrasiyi demokratik eğilimlerle nitelendirmesi güçleşmektedir. Michels söz konusu eleştirilerinde zamanla bütün kuruluşlarda demokratik amaç ve prensiplerden sapma olabileceğini ve belirli bir grubun hâkimiyeti ele geçirebileceğini savunmuştur. Michels’e göre demokrasinin

46 Uğur Tezel, Kişilik ve Liderlik, 2. Baskı, Nobel Yayınları, İstanbul, Haziran 2006, s.108.

47 Henry Fayol, Genel ve Endüstriyel Yönetim, (Çev: M. Asım Çalıkoğlu), Adres Yayınları, Ankara, Mart 2005, s.47.

48 Max Weber, Bürokrasi ve Otorite, Adres Yayınları, Ankara, 2005, ss.65–70.

bünyesinde oligarşik eğilimler vardır. Bu nedenle demokrasi zamanla oligarşilere dönüşebilir ve yine zamanla oligarşik iktidar kalıcı hale gelerek adeta tunçlaşabilir.49

Klasik organizasyon yapılarında insana özel bir önem verilmemiştir. İş, görev ve diğer maddi unsurların bir araya getirilmesiyle önce yapı oluşturulmakta, insanın değerlendirilmediği bu yapı içerisinde belirli sınırlar çerçevesinde bir robot gibi davranması beklenmektedir. Bununla birlikte insanı ve ona ilişkin değerleri ikinci plana koyan klasik düşünce kapsamında, çalışanların iş içinde ve iş dışında geçirdikleri zamanların farklı olduğu varsayılmıştır.50

Klasik yönetim yaklaşımında liderlik ve yöneticilik de birbirinden ayrılmamıştır.

Yönetimin duygusal yönleri üzerinde durulmamıştır. Buna göre yöneticiler işletme içerisinde emir verme yetkisine sahip olan kişilerdir. Onlar örgütün daha yüksek kar elde etmesi için bu yetkilerini kullanmaktadırlar. Yine klasik örgüt yapılarında emir-komuta zinciri vardır. İşler hiyerarşik bir düzen içerisinde yerine getirilmektedir.

Hiyerarşinin sürdürülebilirliği ise otoriteye bağlıdır. Ayrıca örgütte tek yönlü ve yukarıdan aşağıya süregelen bir iletişim biçimi geçerlidir.51

Klasik Yönetim Yaklaşımlarının demokratik yönetim ya da buna ilişkin unsurlardan hangisini değerlendirmeye aldıkları konusu meçhuldür. Bu bakımdan Klasiklere yöneltilen temel eleştirilerin sıralanmasında fayda vardır. Bu eleştiriler:52

· Klasik Teori “akılcı, ekonomik insan” modeline dayanmıştır. Buna göre insan bencildir ve çıkarlarını en üst düzeye taşımaya çalışır.

· Formel örgüt yapısı dikkate alındığı için resmi olmayan örgüt yapısı ve ilişkileri üzerinde durulmamıştır.

· Örgüt yapısının tahlilinde insan bir veri olarak ele alınmamış ve belirlenen örgütsel yapıya uyacağı düşünülmüştür. Ekonomik motiflerin tek başına yeterli olmayacağı bireylerin başka ihtiyaçları da olduğu ileri sürülmüştür.

49 Gönül Budak, İşletmelerde Bürokratik Sabotaj, Kültür Yayınları, İzmir, 2005, s.138.

50 Koçel, a.g.e., s.165.

51 Şimşek, Yönetim veOrganizasyon, s.74.

52 İsmail Efil, İşletmelerde Yönetim ve Organizasyon, 5. Baskı, Vipaş A.Ş., Bursa, Ekim 1998, ss.29-30

· Klasik teoriye yöneltilen bir diğer eleştiri, bireylerin bu teoriye göre üstünlük sahibi olmaları mümkün değildir. Bireyler üstlerine körü körüne bağlı olduğundan kendi yetenek ve kapasitelerini ortaya koyamazlar.

· Klasik örgütün bir “kapalı sistem” olarak tasarlanması nedeniyle ilkelerinin evrensel olduğu kabul edilmekteydi. Buna yöneltilen eleştiri bu ilkelerin ortamın değişiklikle uğraması sebebiyle evrensel olmadığıdır. Yani ortam şartlarının etkisini dikkate almak gerekir.

· Eleştirilerden bir diğeri, yönetimde karşılaşılan sorunların gerçek nedeninin örgüt yapısındaki aksaklıklardan kaynaklanmadığı, bireyler arası ilişki ve çatışmalara da dikkat edilmesi gerektiği yönündedir.

Yukarıda ifade edilen eksiklik ve eleştirilerden hareketle klasik dönemin, demokratik yönetim konusunda bilinçli ve istekli arayışlardan ziyade toplumsal sistem ya da özellikle işin doğasından kaynaklanan kısıtlı eğilimleri hayata geçirebildiğini ifade etmek mümkündür.