• Sonuç bulunamadı

Bu kısımda; Merkantilizm ve ekonomik büyüme ile fizyokrasi ve ekonomik büyüme gibi konulara değinilecektir.

3.2.1. Merkantilizm ve Ekonomik Büyüme

Ülkelerin zenginlik oranının tek ölçüsü bulunmakta, o da kıymetli madenlerden oluşmaktadır. Zenginlik göstergesi olan kıymetli madenlerin diğer ülkelere çıkışına devletlerin mâni olması gerekmektedir. Böylece ülkeler ithalatın azaltıldığı, ihracatın artırıldığı yönde politikaları uygulamaya koyabilir. Dünya tarihinde ülkeler değişik ekonomik gelişim modelleri izlemiş ve bu modeller arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bunun yanı sıra önceleri büyüme maddi varlıkla ifade edilirken şimdilerde gayri maddi varlıkla açıklanmaya çalışılmaktadır. Böylece ekonomik büyümenin birçok faktörden karşılıklı olarak etkileşim içinde olduğu bilinmektedir. Ekonomik büyüme hususunda, bir tek kaynaktan ve bir tek stratejiden bahsedilememektedir. Son dönemlerdeki büyüme modelleri, büyümede etkili olan faktörlerin çok fazla sayıda ve kompleks yapıda olduğunu belirtmektedir. Bununla beraber Neoklasik büyüme modeli, dışsal faktörler şeklinde değerlendirdiği bilimin ve teknolojik ilerlemelerin ekonomik büyümede etkisini tespit etmektedir. Bundan dolayı işletme yeteneğinin ve üretimlerin yeni teknoloji alanlarının geliştirilmesi

200 Aykut Kibritçioğlu, “İktisadi Büyümenin Belirleyicileri ve Yeni Büyüme Modellerinde Beşeri Sermayenin Yeri”, AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, 1998, Cilt: 53, No: 1-4, 207-230, s. 207.

201 Gizem Şimşek Açar, “Türkiye'de Üretken Sermaye Oluşum Sürecinin Önündeki Engel Olarak Beşeri Sermaye ve Beşeri Sermaye Oluşturma Politikaları”, Politik Ekonomik Kuram, 2017, Cilt: 1, Sayı: 2, 79-117, s. 82.

ekonomik büyümede önemli faktör sayılmaktadır. Teknolojilerin uygulamadaki başarı düzeyleri ekonomide büyümenin hızını tespit eden faktör şeklinde çıkmaktadır203.

Anselin (1988), mekânsal etkilerin analizinin yapıldığı çalışmalarının giderek daha fazla çoğalmasını iki faktör olarak ifade etmektedir. Ekonomik aktörler ile sistemlerdeki diğer heterojen ajan (aktörler) arası etkileşimleri açıkça ortaya çıkartan yeni modeller oluşturulmaya çalıştırılmaktadır. Etkileşimci aktörlerin yeniden oluşmasıyla birlikte stratejik etkileşimlerle, teorik çerçevelerle, sosyal normlarla ilgili birçok sorun ortaya atılmaktadır. Ayrıca, mahalle etkileşimleri, rakip grupların ekonomik etkisi, bireysel etkileşim sonucu ortaya çıkan davranışlar bazı sorunlara yol açabilmektedir. Dolayısıyla sorunlara çözüm bulunulması maksadıyla mekânsal verileri modellerinin ele alınması gerekmektedir. Geleneksel ekonometrik yöntemlerin uygulanmasında genel olarak kesit verilerin mekânsal otokorelasyonlar dikkate alınmadığından yapılan tahminler güvenli olamamaktadır204.

3.2.2. Fizyokrasi ve Ekonomik Büyüme

Fizyokrasi, insan toplumunun tabii kanunlarla yönetilmesini ve doğal egemenlikleri ifade etmektedir. Fizyokrasi düşünce, merkantilistlerin düşüncelerinin eleştirilmesi neticesinde oluştuğu bilinmektedir. Fizyokrat olarak ifade edilen düşünceye göre zenginliğin kaynağını, madenler değil doğa oluşturmaktadır. Fizyokratlar, klasik iktisat düşüncelerin doğmasına katkı sağlamakta, var olan doğal düzenin ekonomi için geçerli olduğunu savunmaktadırlar. Doğal düzenin ortaya çıkmasıyla birlikte devletin ekonomiye müdahale etmeye gerek olmayacağı görüşü savunulmaktadır. Ekonomilerde buna “laissezfairelaissezpasser (bırakınız geçsinler, bırakınız yapsınlar)” görüşü de denilmektedir. Doğal Düzenler, doğanın gücünü ifade etmekte ve insan topluluğunun tabii kanunlarla yönetilmesi manasına gelmektedir. Doğal Düzenlerin temelini fizyokrasiler oluşturmaktadırlar. Doğal Düzen; anlaşma özgürlüklerini, taşınabilir malları, özel mülkiyetleri, iktisadi girişim özgürlüklerini ve serbest girişimleri gerektirmektedir. Toplumda mutluluğun maksimum seviyeye ulaşabilmesi için bireylerde; karşılıklı haklar, eşit özgürlükler ve görevlerin olması gerekmektedir. Fizyokratların öne sürdüğü net hâsıla ifadesi, kaba olarak bugünkü manada ulusal gelir anlamına gelmektedir. Net hâsıla, üretim için

203 Arif Özsağır, “Dünden Bugüne Büyümenin Dinamiği”, KMU İİBF Dergisi, 2008, Sayı: 14, 1- 16, s. 1.

204 Luc Anselin, Spatial Econometrics: Methods and Models, Springer Science & Business Media, 2013, p. 56.

harcanan servetlerle üretim sonucu elde edilen ürünlerin arasındaki olumlu farklara denilmektedir205.

Neoklasik büyüme teorisi, bütün ülkelerin iki aşamadan oluşan büyüme süreci yaşadığını belirtmektedir. İlk aşamada, büyümelerin temel öğesinin fiziksel sermaye stoklarında oluşan artışlardan oluşmaktadır. Fiziksel sermaye stokları, üretim sürecinde yıllarca kullanılan teçhizat, bina ve makine gibi öğelerden meydana gelmektedir. Ekonomik büyümelerde olduğu gibi makro seviyede düşünülmesi durumunda fiziksel sermaye stoklarının içerisinde demiryolu, karayolu yatırımları bulunmaktadır. Ayrıca, elektrik üretimleri için kurulan barajlar ile havayolları için yapılan altyapılar da yatırım olarak yer almaktadır. Fiziksel sermaye stokları içinde yer alan sermaye malları, fiziksel açıdan birbirlerine benzemeseler bile ortak yanları bulunmaktadır. Sermaye malları, üretim süresince emek faktörlerinin verimli bir şekilde kullanılması olarak bilinmektedir. Fiziksel sermaye stokları olmamasında herhangi bir üretim faaliyetlerinden ve ekonomik büyümelerden bahsetmek mümkün olmamaktadır206.

Kişi başına düşen Reel Gayrı Safi Yurtiçi Hasıladaki sürekli artışın yaygın olarak ekonomik büyüme şeklinde tanımlanmaktadır. Bunun dışında Sanayi Devrimi’nden sonra ise küresel çapta kişi başına düşen gelirde ciddi artış yaşanmıştır. Ekonomik büyüme modellerinde Smith’in serbest ticarete, iş bölümüne ve uzmanlaşmaya yönelik çalışmaları, Ricardo’nun azalan verimler yasasına yönelik büyüme ve bölüşüm çalışmaları bulunmaktadır. Bunun dışında Malthus’un büyüme ve nüfus çalışmaları ekonomik büyüme konusunda gerçekleştirilen ilk bireysel çalışmalardan olmaktadır. Büyüme teorileri içinde birinci dalga şeklinde anılan ve Keynes’in Genel Teorisinden sonra çıkan Harrod-Domar büyüme teorisi sermaye, yatırım, tasarruf birikimi üstüne kurulmuştur. Teknolojik ilerlemeleri göz ardı eden Harrod-Domar modelinde, ekonomik büyüme kaynakları tasarruf ve yatırımlar olarak ifade edilmektedir. Bunun dışında Solow’un ortaya koyduğu, büyüme teorilerinin ikinci dalgası olarak anılan Neoklasik büyüme modeli teknolojiyi, büyümede emek ve sermayenin girdileriyle açıklanamayan artık şeklinde ifade etmektedir. Solow modelinde ekonomik büyümenin durağan durum dengesinde dışsal değişkenlerden biri olan teknolojik ilerlemelere bağlı olmaktadır207.

205 İshak Torun, “Endüstri Toplumu’nun Oluşmasında Etkili Olan İktisadi ve SİNA-İ Faktörler”, Cumhuriyet Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 2003, Cilt: 4, Sayı: 1, s. 228.

206 Mehmet Songur, ”Türkiye’de Beşeri Sermaye ve Fiziksel Sermaye Arasındaki İkame Olanakları: Translog Üretim Fonksiyonu Yaklaşımı”, Çankırı Karatekin Üniversitesi İİBF Dergisi, 2017, Cilt: 7, Sayı: 2, 201-224, s. 202.

207 Ahmet Gülmez ve Ahmet Gökçe Akpolat, “AR-GE ve İnovasyon ve Ekonomik Büyüme: Türkiye ve AB Örneği İçin Dinamik Panel Veri Analizi”, AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2014, Yıl: 14, Cilt: 14, Sayı: 2, 1-17, ss. 2-3.