• Sonuç bulunamadı

(1932) ders kitabında Yunan ve Roma tarihi anlatılırken bu medeni yetlerin Türklerle bağlantısı Ģu Ģekilde kurulmuĢtur:

Belgede Türk Tarih Tezi (sayfa 195-199)

Milattan 4.000 sene ev[v]elki bir devirde dolikosefal bir ırkın brakisefal bir ırka faik olarak yaĢadığı görülüyor. Fakat ondan sonra Anadoludan birbiri ardınca gelen birçok istilalar neticesinde brakisefal kavim Girit adasında tamamile hakim olmuĢtur; ve Giritte medeniyet bu Anadolulu insanlarla kendini gösterir.... Ġyon veya Yunan dediğimiz eski Ege havzası halkının dili, bugünkü grekçe değildi. Onların kullandıkları dil, Anadoluda ve Tuna havzasile Trakyada kullanılan azçok lehçe farkları ile eski Ortaasya türkçesi idi (s. 184, 186).

Giritte...M. E. 3000-2400 seneleri arasında Asyanın brakisefal insanları yeniden geldiler. Giridin Ģimal sahillerine çıktılar, bilhassa cıvardaki küçük adaları iĢgal ettiler. Giridin ĢarkıĢimali sahilinde Moklos (mochlos) harabe- sinde bunların en eski bakır aletleri ve en eski mezar tipleri keĢfolunmuĢtur (s.190).

Lise Tarih I (1932) ders kitabında Ġyonya (Yunan) ve Etrüskler ile Türkler arasında kurulan bağlantı Ģu satırlarda izlenebilir:

Ġyonya denilmiĢ olan Garbi Anadolunun bir kısmında Eti, Minos ve Miken medeniyeti varisi olan Türk[ler] VIII. Asra doğru yeni bir medeniyet kurdu- lar. Bu medeniyete Ġyon medeniyeti adı verildi. Bu medeniyet yavaĢ yavaĢ adalara ve Atık kıt‟asına da geçti ve daha garba yayıldı. Yunan medeniyeti dediğimiz iĢte bu Ġyon yani Ġyeler medeniyetidir (s.199-200).

Etrüskler Yunan alfabesini almıĢlar ve bunu en eski adet veçhile daima sağdan sola yazmıĢlardır. Bu da gösteriyor ki Etrüsklerin menĢei Küçükasyadır... Diğer birçok Romalı isimler en eski Küçükasya Ģahıs isim- leri ile birdir.... M.E. VI. asırdan kalma kitabelerde Etrüsk ve Ġtalya dillerin- de memzuç isimlere tesadüf ediliyor. Bu da gösteriyor ki, bunlardan ev[v]el uzun zaman Etrüskler ve Ġtalyotlar beraber yaĢamıĢlardır (s. 261-262). Arkeoloji çalıĢmalarında aslına bakılacak olursa Anadolu topraklarının geç- miĢinde Türklerle bağlantı kurulmayacak birçok ırk ve kültürün yaĢamıĢ olduğu görülür. Kazılarda da tezin tersi bir durum ortaya çıkmasına karĢın

tez çeliĢkiler içinde desteklenmeye çalıĢılmıĢtır. Türk arkeologlar Anadolu topraklarında bulunan arkeolojik kalıntılardan elde ettikleri ne varsa eski Türk tarihine ait olacağına inanmak istemiĢlerdir. Bir zamanlar devletin res- mi tarih görüĢü haline gelen Türk Tarih Tezi doktrininin Güngör‟e (1982) göre, ilmi gerçekleri anlatmaktan ziyade bir takım pratik ve geçici endiĢeler- den doğduğu söylenebilir. Buna göre, yeni Türk hükümeti Türkleri Anado- lu‟dan da çıkarıp Orta Asya‟ya çekmek isteyen Batı kamuoyu karĢısında, bu toprakların ezelden beri kendilerine ait olduğunu, Anadoluculuk akımı ile daha evvel Hitit, Sümer vs. ataları tarafından iskân edildiğini, kısacası Türk- lerin de tıpkı Avrupalılar gibi en eski tarihten beri medeni olduğunu göster- mek istemiĢlerdir (s.104).

Cumhuriyetin ilanından Atatürk‟ün ölümüne kadar olan süreç içerisinde tarih resmi, ideolojik bir çalıĢma alanı haline gelmiĢtir. Devlet, siyasi rejimi- ni ve milli kimliği algılayarak, içselleĢtirecek yeni nesillerin, kültürel ve zihinsel düzeyde birlik olmaları için tarih çalıĢmalarına büyük bir önem vermiĢtir. Yeni bir toplum oluĢturma mücadelesi içerisine giren siyasetçi kimliği taĢıyan tarihçiler ile alanda çalıĢan tarihçiler bu çalıĢmalarını, Türk Tarih Tezi olarak yapılandırmıĢlar ve zaman zaman da araĢtırmaları ile mar- jinal söylemler ortaya koymuĢlardır. Türk Tarih Tezi doğrultusunda yapılan çalıĢmaları tarih konusunda ciddi araĢtırmalar yapılmasına zemin oluĢtur- muĢtur. Bu dönem her Ģeyden önce ilmi tarihçilik yapılması için Türk dü- Ģünce ve bilim hayatına gereken teknik bilgi ve donanımı sağlamıĢtır. Devlet bütçesinden bu iĢe pay ayrılması, gelenek haline getirilmiĢ ve tarih tezleri konusunda sonraki dönemlerde görülmeyen serbest bir tartıĢma ortamı aç- mıĢtır.

Ġleri sürülen bu ve buna benzer tezler konjonktürel bağlamda analiz edildi- ğinde, arka planda çeĢitli ideolojik amaçları gerçekleĢtirme beklentisinin bulunduğu çıkarımı yapılabilir. Tarihsel malzemenin bu doğrultuda kulla- nılması, çarpık ve gerçeklikten uzak bir tarih algısının oluĢmasına, tarihe karĢı duyulan ilginin azalmasına veya tepkisel bir tutumun ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir. Öğrencilere sağlam bir tarih Ģuuru verilebildiğini söy- lemek de güçtür. Bu durumda tarihin doğasında var olan belirsizlikler, Ģüp- heler ve boĢlukların açıkça ortaya koyulabilmesi ve araĢtırmaların çok bo- yutlu olarak gerçekleĢtirilmesinin tarih bilimine önemli katkılar sağlayacağı düĢünülebilir. Tarihin belli amaçlar doğrultusunda manipüle edilen bir disip- lin olmaktan çıkarılması gerektiği öne sürülebilir.

KAYNAKÇA

Aksoy, M. (1998). “Türkler‟de At Kültürü ve Kımız”. Türk Dünyası Tarih Ve Kültür Dergisi 142 (Ekim), 38 – 44.

Akyüz, Y. (2001). Türk Eğitim Tarihi. Ġstanbul: Alfa Basım Yayın Dağıtım. Behar B. E. (2003) Ġktidar ve Tarih. Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.

Behar B. E. (1996) Ġktidar ve Tarih. Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.

Berktay, Ġ. (Tarihsiz). “Tarih ÇalıĢmaları”. Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi Ġstanbul: ĠletiĢim Yayınları.

Collingwood, R., G. (1996). Tarih Tasarımı, (çev. K. Dinçer). Ankara: Gündoğan Yayınları.

Copeaux, E. (2000). Türk Tarih Tezinden Türk Ġslam Sentezine. Ġstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları 59.

Günaltay, ġ. (1941). Tarih I. Ankara: Maarif Matbaası.

Güngör, E. (1982). Kültür DeğiĢmesi ve Milliyetçilik. Ankara: Ötüken Ya- yınları.

Ġğdemir, U. (1973). Cumhuriyetin 50. Yılında T.T.K. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları.

Kocatürk U. (1999). Atütürk‟ün Fikir ve DüĢünceleri. Ġstanbul: Atatürk AraĢtırma Merkezi

Katoğlu, M., AkĢin S. (2000). ÇağdaĢ Türkiye 1908-1980. 4.cilt. Ġstanbul: Cem Yayınları.

Ortaylı, Ġ. (2001). GeçmiĢten Geleceğe. Ġstanbul: Türk Tarih Vakfı Yayınla- rı.

Türk Tarih Tetkik Cemiyeti : (1932) Tarih 1. Tarihtenevelki Zamanlar ve Eski Zamanlar. Ġstanbul: Devlet Matbaası.

SOLUTION FOCUSED BRĠEF THERAPY

Belgede Türk Tarih Tezi (sayfa 195-199)