• Sonuç bulunamadı

GĠRĠġ: Sorunun Önem

Belgede Türk Tarih Tezi (sayfa 68-71)

A GENERAL WORLD-WĠDE VĠEW ON WOTER PROBLEM: THE QUESTĠON OF SHARĠNG OVERSEAS

I. GĠRĠġ: Sorunun Önem

Her ne kadar dünya yüzeyinin yüzde 75‟i sular ile çevrili olsa da, bu suların yüzde 97,5‟i tuzlu sulardan oluĢmaktadır. Bu nedenle mevcut suların ancak yüzde 1‟inden biraz azı, içme ve sulama amacıyla kullanılabilir su miktarını oluĢturmaktadır. Mevcut kullanılabilir su miktarının azlığına ilave olarak, sanayi sektöründeki hızlı geliĢim, tarım alanlarının sulanması3

ve her geçen yıl artan dünya nüfusu4, dünya genelinde kullanabilir su kaynaklarının daha

fazla azalmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda, tarımda, Ģehirlerde ve fabrikalarda kullanılan su kaynakları, her geçen yıl kirlenmekte ve göller,

3

Dünya genelinde kullanılabilir su kaynaklarının yüzde 70‟i, tarım alanlarının sulanması için kullanılmaktadır.

4

6,5 milyar olan dünya nüfusunun, 2050‟lerde, 9,5 milyara çıkması beklenmektedir. Detaylı bilgi için bakınız: Juha I. Uitto ve Alfred M. Duda, „Management of transboundary water resources: lessons from international cooperation for conflict prevention‟, The Geographical

nehirler gibi rezervler, zaman içerisinde tuzlanma tehlikesiyle5

karĢı karĢıya kalmaktadır.6

Kullanılabilir su kaynaklarındaki kirlenme, ciddi boyutta çevresel sorunları ortaya çıkarmaktadır. Öncelikle insanların içebileceği ve kullanabileceği temiz su kaynakları azalmaktadır. BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Komisyonu raporuna göre, dünya genelinde, 26 ülke, normal iklim koĢullarında bile, kendi halkının su ihtiyacını karĢılayamamaktadır. Bu ülkelerde, Kuzey Afri- ka, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinde yer almaktadır.7

Hatta 1,1 milyar insan, içilebilir su kaynaklarına ulaĢamamaktadır. Özellikle bazı bölgelerde, su kaynaklarının kıtlığı sorunu daha fazla hissedilmektedir. Örneğin, Asya kıtası, dünya nüfusunun yüzde 60‟ını barındırırken, ancak kullanılabilir su kaynaklarının yüzde 35‟ine sahiptir. Fakat dünya nüfusunun yüzde 6‟sının barındığı Güney Amerika bölgesi, dünya genelindeki kullanı- labilir su kaynaklarının yüzde 26‟sını kontrolü altında tutmaktadır. Dünya genelinde yaklaĢık 460 milyon insan, yüksek düzeyde su sıkıntısı çekmekte- dir. 2025 yılında, bu rakamın, dünya nüfusunun üçte ikisine ulaĢması bek- lenmektedir.8

Diğer bir sorun ise, gıda güvenliğinin tehdit altında olmasıdır.9 Tarımda kul- lanılacak suyun kolay bulunmaması, dağıtım sistemlerinin adil olmaması ve

5

Deniz, göl ve nehir gibi su kaynaklarının, sanayileĢme sonucunda kirlenmesi, ülkelere ciddi mali yükler yüklemektedir. Çünkü bu alanların yeniden temizlenebilmesi için, çok yüksek düzeyde paralar harcanması gerekmektedir. Örneğin, Baltık Denizi‟nin temizlenmesi için yapılacak harcama miktarı, 20 ila 30 milyar dolardır. Detaylı bilgi için bakınız: Alfred M. Duda ve David La Roche, „Sustainable Development of International Waters and their basins: Implementing the GEF Operational Strategy‟, Water Resources Development, Cilt 13, Sayı 3, 1997, s. 384 – 386.

6

Uitto ve Duda, a.g.m., s. 367; Curtis B. Barrett, „Development of Global Integrated Water Management Systems‟, Journal of Management in Engineering, Temmuz – Ağustos 1999, s. 46; Duda ve La Roche, a.g.m., s. 383 – 384.

7

Barrett, a.g.m., s. 45 – 46. Aynı rapora göre, dünya nüfusunun yüzde 25‟i, doğal afetler açısından aĢırı risk oluĢturan bölgelerde yaĢamaktadır. 1967 – 1991 yılları arasında, doğal afetlerden ötürü, 3 milyon civarında insan hayatını kaybetmiĢtir. 1993 yılında, Mississippi Nehri‟nde yaĢanan sel felaketi, 16 milyar dolar civarında zarara neden olurken, 1996 yılında Çin‟deki Yangtze Nehri‟nin taĢması sonucunda, 26 milyar dolarlık zarar ortaya çıkmıĢtır. 8

Asit K. Biswas, „Management of international waters: opportunities and constraints‟, Water

Resources Development, Cilt 15, Sayı 4, 1999, s. 431; Barrett, a.g.m., s. 46.

9 Pirinç ve buğdayın yüzde 55‟i, sulama alanlarında yetiĢtirilmektedir ve dünya nüfusunun 2,4 milyarı, sulamaya yönelik tarım alanlarında yetiĢen gıda ile beslenmektedir. Önümüzdeki

yoksulluk ve satın alma gücünün yoksunluğu gibi faktörler bu konuda etkin- dir. Ayrıca nüfusun hızla artmasına rağmen, ekilebilir tarım alanları aynı oranda artmamakta ve böylece insanlığın ihtiyaç duyduğu gıdayı sağlamak mümkün olamamaktadır. Bu da, dünya genelinde açlık tehdidini ortaya çı- karmaktadır.

Kullanılabilir su kaynaklarının azalması, insan sağlığını tehdit eden hava ve su kirliliğine, küresel ısınmaya ve kamu sağlığının tehdit altında kalmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda, bu olumsuz faktörler, ekonomik ve tarım alanlarının geliĢimini engellemektedir.10

Kullanılabilir su kaynaklarının azlığı, devletler ve topluluklar arasında, su kaynaklarına ulaĢım ve bunları kontrol etme mücadelesine neden olmaktadır. Örneğin, 1946 – 1998 yılları arasında, su kaynaklarına ulaĢım nedeniyle, devletlerarasında, 1831 sorun ortaya çıkmıĢtır. Bu sorunların sadece 37‟si silahlı çatıĢmaya dönüĢmüĢ; 414 sorun, devletlerarasında ciddi düzeyde sür- tüĢmelerin yaĢanmasına neden olmuĢtur.11

2008 yılında Davos‟ta yapılan Dünya Ekonomik Forumunda konuĢan Bir- leĢmiĢ Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, su sorununa iĢaret ederek, kullanılabilir su kaynaklarına ulaĢımın, dünya genelindeki en önemli güven- lik sorunu olduğunu belirtmiĢtir. Su kaynaklarına ulaĢım konusunda, devlet- lerarasında sürtüĢmelerin, hatta silahlı çatıĢmaların çıktığını söyleyen Genel Sekreter, nüfus artıĢının, mevcut sorunları daha dayanılmaz düzeye çıkardı- ğını savunmuĢtur. Yine de, Moon, konuĢmasının sonunda, küresel temelde çok taraflı iĢbirliğinin gerekliliğini ifade etmiĢtir.12

Çünkü su kaynaklarının en uygun Ģekilde kullanımı konusunda yapılacak çok taraflı iĢbirliği arayıĢla- rı, devletlerarasında çıkan ve çıkması muhtemel sürtüĢmelerin silahlı çatıĢ- maya dönüĢmesine engel olurken, devletlerin barıĢ içerisinde bir arada ya- Ģamasına yardımcı olacaktır. Bu amaçla, Dünya Bankası, Küresel Su ĠĢbirli- ği ve Dünya Su Konseyi gibi kuruluĢlar, etkili bir Ģekilde su kaynaklarının kullanımı ve paylaĢımı konusunda bazı ilkeler belirlemiĢlerdir:

dönemde, mevcut üretimin yüzde 80 artması halinde, artan gıda talebinin karĢılanacağı düĢü- nülmektedir. Detaylı bilgi için bakınız: Biswas, a.g.m., s. 430.

10

Karin R. Bencala ve Geoffrey D. Dabelko, „Water Wars: Obscuring Opportunities‟, Journal

of International Affairs, Cilt 61, Sayı 2, Bahar/Yaz 2008, s. 27.

11

Bencala ve Dabelko, a.g.m., s. 22 – 29; Miriam R. Lowi, „Rivers of Conflict, Rivers of Peace‟, Journal of International Affairs, Cilt 49, Sayı 1, Yaz 1995, s. 123.

12

 YaĢamın, kalkınmanın ve çevrenin mevcudiyetini korumak için hayati önem taĢıyan kullanılabilir su kaynakları oldukça sınırlıdır.

 Devletler tarafından belirlenecek su politikaları, fiziksel, ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları da içermelidir.

 Su, ekonomik bir girdidir.

 Devletler, kalkınmaları için su kaynaklarının kullanımı konusuna ağırlık vermek zorundadır.

 Kullanıcılar, politikanın planlanma, belirlenme ve uygulanma süreçleri- ne katılmak zorundadır.

 Suyun kalitesi ile birlikte, su ile ilgili çevresel sistemlerde korunmak zorundadır.13

Belgede Türk Tarih Tezi (sayfa 68-71)