• Sonuç bulunamadı

KİŞİLERARASI İLETİŞİMDE SUSMA, SÖZSÜZ İLETİŞİM, İLK İZLENİM VE İKNA

5. Tepki verme aşaması: Kişi konuşurken ve konuşmasını bitirdikten sonra verilen

1.5. KİŞİLERARASI İLETİŞİMDE SUSMA, SÖZSÜZ İLETİŞİM, İLK İZLENİM VE İKNA

Kişilerarası İletişimde Sessiz İletişim; Susma: Susma, en az dinleme kadar, kişilerarası iletişimin önemli ve vazgeçilmez öğelerinden biridir. Etkili olabilecek yüzyüze yapılan kişilerarası iletişimin gerçekleşebilmesi için tarafların en azından konuşan kişiyi susarak dinlemesi gerekmektedir. Susmadan karşımızdakini gerçek anlamda dinleyebilmek olası değildir. Sessizlik ya da susma, istendik ve gerekli olduğu durumların dışında insana sıkıntı veren bir olgudur. Her susmanın ya da iletişim durumunda sessiz kalmanın değişik nedenleri vardır. Bu nedenlerin, iletişimde yorumlara ve sonuçlara yol açabilecek, kendine özgü anlamlar içerebileceği belirtilmektedir. Bazen kızgın olduğumuz için dişlerimizi sıkarak, bazen sıkıldığımız için susup başka yerlere bakarak, bazen de iletilen konuya takılıp kalığımızda ya da anlamadığımızda susar sessiz kalırız. Bu gibi durumlarda ki suskunluğumuz, kaynağı onayladığımızı, bazılarında ise onaylamadığımızı gösterir. Bazen yeni tanıştığımız kişilerle söylenecek söz bulamaz suskun kalır ve huzursuz, mutsuz oluruz, bazen de sözlere gerek kalmadan ortak bir sessizlikte anlaşabilir, huzur duyarız.

Psikologlar, kişilerarası iletişimde, iletişim yokluğunun kötü bir iletişimden daha olumsuz sonuçlara yol açtığını gözlemlemişlerdir. Çünkü tarafların açık olması koşuluyla, tartışmalı bir iletişim, en azından bir gizilgüç olarak, ilişkilerdeki sorunların gelecekteki çözümünü de içerebileceği belirtilmektedir. Susma/sessizlik yanlışta değerlendirilse, ilgisizlik, kızgınlık vb olumsuz bir tavır olarak değerlendirildiğinde, iletişimde zincirleme olarak ters tepkilere ya da iletişimin kopmasına yol açabileceği belirtilmektedir. Bu nedenle, susma konusunda duyarlı olmak kişilerarası ilişki ve iletişimde zorunludur.

216 Bkz: Matthew McKay, Martha Davis,Patrick Fanning, (Çev:Özgür Gelbal), ss:6-11.

Susmanın, iletişimde farkına varmasak da önemli olmasından dolayı belli işlevleri ve buna göre oluşmuş tiplerinin de olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda susmanın işlevleri ve tipleri şöyle açıklanmaktadır. Zıllıoğlu’nun, T.J.Bruneau’dan aktararak verdiği bilgiler şöyledir: T.J.Bruneau, sözlü iletişimde sessizliğin, susma devrelerinin işlevleri üzerinde durarak;

1.Psikolinguistik susma, 2.Etkileşimsel susma,

3.Sosyo –kültürel susma, olmak üzere üç tip susma tespit etmiştir.

Psikolinguistik Susma: Konuşma süreci içinde sözlerin gerekli yerlerde ve değişik

biçimlerde durdurulması ya da ayrılması olarak tanımlanabilir. Bu tip susmanın işlevi hem kaynağa hem de hedefe düşünme süresi (zihinsel zaman) sağlamaktır. Psikolinguistik susma, kısa süreli ve uzun süreli olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kısa süreli susmalar, daha çok dilin dilbilgisel yapısından kaynaklanır.

Uzun süreli susmalar belleksel süreçlerle ilgilidir. Yaşantıların derinliği, bellekteki bilişsel malzemenin karmaşıklığı ölçüsünde susma süresi uzamaktadır.

Etkileşimsel Susma: Bu tip susma, kaynak ve hedef arasındaki etkileşimden doğar

ve üç grupta incelenebilir.

A. Karar verme ile ilgili susma, konuşmaya kimin başlayacağının, iletiye nasıl tepki verileceğinin bilinmemesi gibi belirsiz durumlarda ortaya çıkar. Uzaması durumunda gerginlik yaratabilir. Çoğu kez tarafların birbirini tanımaması ya da aralarındaki statü farkının büyük olması bu tür susmaya yol açmaktadır.

B. Akıl yürütme ile ilgili susma, hedefin, kaynağın söylediklerini anlamaya ve yorumlamaya, amacını kavramaya yönelik sessizliğidir.

C. Denetim kurma amacıyla susma, dikkati çekmek ya da otoriteyi gerçekleştirmek için yapılmaktadır. Bu tip susma biraz sonra verilecek iletinin önemini vurgulamak için olabileceği gibi, kişinin kendi önemini ve gücünü hissettirmek için başvurabileceği sessiz yollardan biridir.

Sosyo-Kültürel Susma: İletişimde bulunan kişilerle değil, iletişimin içinde

gerçekleştiği toplum ve kültürle ilgilidir. Bu nedenle kişisel tepkilerin boyutunu aşmaktadır. Geleneksel kültür yapılarına sahip olan Türkiye gibi ülkelerin bazı bölgelerinde erkeklerin toplandığı yerlerde ya da büyüklerinin yanlarında; kadınların, çocukların, gençlerin susması, sessiz kalmaları töresel suskunluk biçimine örnek gösterilebilir. İşlevleri ve tiplemelerine bakıldığında susmanın, belli bir iletişim durumunda sessiz kalmanın değişik nedenleri olduğu ve rastlantısal

olmadığı söylenebilir. Her susmanın, iletişimde değişik yorumlara ve sonuçlara yol açabilecek, kendine özgü bir anlamı olmaktadır.

Kişilerarası iletişimde başka birçok susma/sessizli örnekleri verilebilir. Ancak önemli olan, bunların hepsinin ayrı biçimlerde yorumlanması gerektiğidir. Susmanın değişik tepkileri yansıttığı ya da değişik tepkilere yol açtıklarını bilmek ve iletilere sessizlikle yanıtlayan kişinin bunu, iletileri anlamadığı için mi ya da yanlış anladığı için kaynağa tepki gösterdiğini ya da zaman kazanmak için mi olduğunu anlamak gerekmektedir. Kişilerarası iletişimde suskunluk değişik iletileri ya da yanıtları yansıtır. Bu bağlamda bunların doğru anlamını belirlemede, iletişimin içinde yer aldığı ortamın ve taraflar arasındaki ilişkilerin özelliklerinin olduğu kadar, yüzyüze iletişim durumunda, yüz ifadeleri, mimikler, beden hareketi ve jestlerin de yardımcı olduğu belirtilmektedir217.

Kişilerlerarası İletişimde Sözsüz İletişim: İletişim becerileri, başarılı

olmayı amaçlayan kişilerin geliştirmeleri gereken bir özellik olmasından dolayı bu özellik kendini en fazla, yüzyüze ilişkilere dayanan ve iletişimin bir türü olan kişilerarası iletişimde ortaya çıkmaktadır. İki kişin arasında ya da daha çok sayıda bireyden oluşan gruplar içinde iletiye dayanan ve bu biçimde kişilerin eyleme dönüştürülmesine çalışıldığı bir süreç olan kişilerarası iletişimin; sözcükler ve cümle yapılarıyla sözel olarak ifade edilmeyen, yalnızca hareketlere, görsel öğelere dayanan yönü sözsüz iletişimdir. Sözsüz iletişimin iletiyi bireysel özellikler taşımanın ötesinde, yönetim, eğitim vb. süreçlerde iletişimin temel ve yaşamsal unsurları arasında yer almaktadır218.

Corballis ise yapıtında; kişilerarası iletişimin temel bir yönünü de sözsüz iletişimin oluşturduğuna dikkat çekmektedir. Günlük yaşamımızda gerçekleştirilen tüm ilişki ve iletişimlerde, simgesel düzgülerle başvurulan iletişim içinde sözsüz iletişim, anlam yaratılmasında, paylaşımlarda, bilincinde ve farkında olmasak da sürekli kullanılan bir iletişim türüdür. Gabriel Garcia Marquez, Yüzyıllık Yalnızlık

217 Bkz: Merih Zıllıoğlu, Ahmet Haluk Yüksel, Ed:Haluk Gürgen, a.g.y., ss.70-71.& Merih Zıllıoğlu, a.g.y., ss:162-166.

218

Bkz: Müjde Ker Dinçer, İş Yaşamında ve Özel Yaşamda Kişisel İmaj, İstanbul , Alfa Yay., 3.Basım,, 2001, s.53.

adlı yapıtında; “ Dünya o kadar yeniydi ki pek çok nesnenin adı yoktu. Bir şeyden bahsetme gerektiğinde işaret etmek gerekiyordu”219 demektedir.

“İnsanların yaşadığı ilk dönemlerde konuşma dili henüz gelişmediği için, kişiler el-kol, mimikler gibi bedensel devinimlerle anlaşıyorlardı. Kısaca, insan varlığının ilk iletileri sözsüz iletişimle aktarılmıştır”220. Uzmanlar, sözsüz iletişimin ileti taşımada önemli roller üstlendiği konusunda düşünce birliği içindedirler. Birdwhistell, yaptığı araştırmalar sonucunda iletinin %35’inin sözel yollarla, %65’inin ise sözsüz yollarla aktarıldığı gerçeğini ve kültürler arasındaki beden dilinin de sözel dil gibi farklı olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. Birdwhistell’e göre, farklı sosyal geçmişi olan çeşitli kültürlerdeki insanlar, benzer duygularını benzer biçimde aktarırlar. Ancak bu duygular farklı koşulların etkisiyle oluşabilir221. Prof.Dr. Albert Mahrabian ve Ferris’in 1967 yılında aynı konu üzerinde yaptıkları araştırmalarda; iletinin %7’sinin sözel, %38’inin sesle ilgili, %55’inin sözsüz yollarla iletildiğine ilişkin yaptıkları film çekimleri ve kişisel gözlemleri de birleştirerek bu sonuçlara varmışlardır222.

Sözsüz iletişim, yüzdeki anlamları, göz hareketlerini, duruşu, giyinmeyi, sesin özelliklerini içeren bu iletişim türü birçok yönleriyle en ilkel toplumsal davranış diye tanımlanan beden dili olarak da bilinmektedir. Sözsüz ileti kaynakları görünüşü, davranışları, dokunuşu, yeri ve zamanı kullanışı içermektedir.

Kişilerarası iletişim davranış alışkanlıklarıyla pekiştirilir; elleri kullanma biçimi, yüzdeki anlam, mimikler, iletişime yeni anlamlar kazandırabilir. Gülüş, kaş çatış, el sıkma biçimleri, kişilik üzerine ipuçları vermektedir. Giyinme, takı kullanma, yolda yürüme, ev ziyaretleri, evet-hayır anlamında işaret verme, selamlaşma vb. birçok kurallar, alışkanlıklar toplum içinde yaşamanın gerekleridir. İletişimde, bilginin büyük bir bölümünün de söylenenlerden çok söylenmeyenlerden oluştuğu vurgulanmaktadır. Mimiklerden, bakışlardan, davranışlardan, kişisel

219 Akt: Michael C. Corballis, ( Çev. Aybek Görey), a.g.y., s.56. 220 Işıl Zeybek, a.g.y., 2004, s.32.

221

Bkz: Acar Baltaş, Zuhal Baltaş, a.g.y., s.46.

222 Bkz: A.Mahrabian & Ferris, ‘Inferens of Attitudes from nonverbal communication in two channels’ The Journal of Counselling Psychology, Cilt 31,1967, p.248–252.

tepkilerden, duygulardan, bazı polisiye olayların açıklanmasında ve protokol kurallarının uygulanmasında, sözsüz iletişim ve kullanımı çok önemlidir.

Kişilerarası iletişimde doğal olarak yer alan ses olgusu ve tonlamaları, yüz ifadeleri, jest ve mimiklerin kullanımı, bedenin hareketleri, duruş, oturuş, yer ve mekân kullanımı, giyim özellikleri, kullanılan malzemelerden, renklere kadar simgesel olabilecek hemen her şey sözsüz iletişimin, kişilerarası iletişimde, anlam belirlemede her zaman etkili olmuştur.

Kişilerarasındaki iletişimde kullanılan sözsüz iletişim, ilişkilerin devamında, başkaları hakkındaki izlenimlerin ve kararların alınmasında ve değerlendirmelerimizde her zaman önemli ve etkili bir işlev üstlenmektedir. 14.5.2008 tarihli Vatan ve 15.5.2008 tarihli Milliyet Gazetelerinde yer alan haberlere göre; ülkemizi ziyaret eden İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’in kullanmış olduğu çanta ve şapkalarının en büyük özelliğinin; iletişim kurma amaçlı olduğu belirtilmektedir. Buna göre; Kraliçe çantasını masaya koyduktan beş dakika sonra yemeğin bittiğini, biri onu sohbetiyle esir alırsa; çantayı kolunun altına koyup “haydi gidelim” demek istediğini, çantasını yere koyarsa sohbeti iç açıcı bulmadığını ve tek isteğinin oradan uzaklaşmak olduğunun sinyalini verdiğini, eğer çantası sol dirseğinde sallanıyorsa halinden memnun olduğu iletisini vermekte olduğu belirtilmektedir.

Ayrıca, Kraliçe’nin tahtta olduğu 56 yılda 5000’den fazla şapka giydiğinin tahmin edildiği haberde, Kraliçe’nin bir olay çıktığı takdirde kalabalıkta ayırt edilmesini ve güvenliğinin sağlanmasını kolaylaştırmak için renkli şapkalar giydiği belirtilmiştir. Kraliçe’nin ülke ziyaretlerindeki kıyafetlerinde de, takılar ve aksesuarlarda da o ülkelere has özelliklerin göz önünde bulundurulduğu belirtilmektedir223.İngiltere Kraliçesi örneğinde görüldüğü gibi gerek kişilerarası ve gerekse uluslararası iletişimde sözlü olduğu kadar, sözsüz iletişim düzgülerinin kullanılarak iletilerin ulaştırılması çok üst düzeyde önem verildiğinin bir göstergesi olmaktadır.

223

Bu bağlamda Özcan Köknel insanın kendisini anlatması, bildiklerini aktarması, sözsüz ve sözlü iletişimi içeren bir bütün olarak ele alınması ve çözülüp yorumlanması gerektiğini ve böylece sağlıklı iletişimin yolunun, yönteminin bulunabileceğini belirtmektedir224.

Kişilerarası iletişimde sözsüz iletişimin; beden dili, görüntü, mekân ve zaman kullanımı, renkler, giysiler, çevre ve aksesuarların kullanımı gibi birçok öğeden oluştuğu belirtilerek, insanların birbirleriyle hiç konuşmaksızın, aşağıdaki öğelere dikkat edildiğinde, onlarla ilgili düşünce sahibi olunabileceği vurgulanmaktadır.

Dikkat edilmesi gereken bu öğeler şunlardır: 1.Ekonomik durumları,

2.Kültür ve eğitim düzeyleri, 3.Özgüven ve özsaygıları, 4.Ruh halleri,

5.Güvenilirlikleri,

6.Kişisel yapı özellikleri (yaklaşılabilir, sempatik, sevimsiz, soğuk, sıcak, mesafeli, sinirli, sakin, mutlu, uzun-kısa boylu, mutsuz, olumlu, olumsuz vb.)

7.Bilgi seviyeleri, 8.Statüleri,

9.Ekonomik geçmişleridir225.

Kişilerarası iletişimde sözsüz iletişimin önemli işlevleri olduğunu belirten Dökmen, bu işlevleri iki gruba ayırmaktadır. Bunlardan birincisinin, sözsüz iletişim yoluyla çeşitli anlamların iletilebileceğini, örneğin yakaya takılan bir rozetle mesleğin, başın sallanmasıyla bir görüşü onaylayıp onaylanmadığının ya da bir dostun elinin tutularak onun sevildiğinin ifade edilebileceğini, sözsüz iletişimin ikinci işlevinin ise, sözlü iletişimi desteklenmesini ve onun akıcılığına katkıda bulunması olduğunu belirtmektedir. Konuşan kişi yüzünü ve bedenini kullanarak sözlü anlatımı desteklemektedir. Dinleyen ise, sergilediği yüz ve beden ifadeleri ile konuşana geribildirim vermektedir. Bu sırada ise konuşan kişi, karşısındakinin söylediklerini anlayıp anlamadığını ya da sıkılıp sıkılmadığını onun davranışlarına bakarak tahmin etmeye çalışmaktadır. Ayrıca Dökmen, yapıtında sözsüz iletişimi kendi içinde dört

224

Bkz: Özcan Köknel, a.g.y., s.57. 225

gruba ayırmakta ve bunları; yüz ve beden, bedensel temas, mekân kullanımı ve araçlar olarak açıklamaktadır226.

Diğer kaynaklarımızdan da edinilen bilgilerde sözsüz iletişimin düzgülerinin açıklamaları da paralellik göstermektedir. Bunların açılımları şöyledir:

1.

Bedensel temas (Dokunma): Desmond Morris; Bedensel teması insan

ilişkilerinin temeli olarak görmektedir. Morris’e göre; el sıkışmak el ele tutuşmadan evrilerek günümüze gelmiş bir harekettir. Anlaşma, selamlaşma ve dostluğu ifade etmektedir. Morris; insanların bedensel temasa ihtiyaç duyduğundan hareketle,

Bunu yakın çevrelerindeki insanlarla karşılayamadıkları zaman çeşitli yollarla doyurduklarını ve evcil hayvan beslememizi de bunun sonucu olabileceğini belirtmektedir227. Kime, ne zaman ve nerede dokunduğumuz, ilişkilerimiz hakkında önemli iletiler aktarabilmektedir. Bu düzgü biçimi, değişik kültürlerden insanlar arasında farklılaşabilmektedir. Örneğin, İngilizlerin birbirlerine çok az dokundukları228, Türklerin ise, duygularını aktarmak için, batı toplumlarına nazaran daha fazla dokundukları, birbirlerini öptükleri, kolları ya da sırtı tutarak, sıvazlayarak vb. insan ilişkilerinde sık ve bol olarak bedensel teması kullandıkları ifade edilmektedir229.