• Sonuç bulunamadı

KİŞİLERARASI İLETİŞİMDE ETKİN DİNLEME VE TÜRLERİ, ÖZELLİKLERİ, ENGELLERİ

Etkili kişilerarası iletişimin asal öğelerinden biri etkili konuşma, diğeri de

etkin dinlemedir. Ancak, dinleme; iletişim becerileri konusunda en az üzerinde durulan konulardan biridir. Hatalı dinlemeden doğan birçok yanlış anlamalar birçok olaylara, iletişim çatışması ya da kopukluklarına yol açmıştır ve açmaktadır. Robertson konuyla ilgili düşüncelerini şöyle açıklamaktadır; “Toplumumuz, dinlemeyi öğrenmenin gereğini uzun yıllar göz ardı etti. Yakın geçmişte yıldızı parlayan iletişimde, dinleme yeteneğinin gelişimine çok az önem verildi ve bugünkü sorunlarımız bu yanlışlığa mal edilebilir”199. İnsanlar, gerçekte söylenenlerden çok, duymak istediklerini duyarlar. Zaman zaman hepimiz iletişimde bulunduğumuz kişiden söylediklerini tekrar etmesini istemişizdir. Bu yalnızca duymaya dayalı bir iletişim olmaktan öteye gitmez. Karşımızdaki kişi bu durumda, kendisinin dinlenilmediğini düşünür. İletişimde bulunduğumuz kişiyle anlaşmamız, algılayıp anlatabilmemiz için onu dinlememiz gerekmektedir. Bir başkasını dinlemek, oldukça güç bir iştir, çünkü etkin bir biçimde dinleyebilmek karşımızdaki kişiye ilgi göstermeyi, saygılı olmayı, duymayı ve empatik olabilmeyi gerektirmektedir. Hiç şüphesiz, etkili iletişim ve ilişkiler kurabilmek, geliştirebilmek için en temel öğelerden biri de etkin dinlemedir. “Aktif dinleme, iletişimin temel bir tamamlayıcısıdır”200. “ Etkin dinlemeyi öğrenen bir kişi, tüm düşünceleri kafasından atmakta, dikkatini konuşmacıya odaklamakta, bazen notlar almakta, onun asıl sorununa inmesine yardımcı olduğu ve dinlenen insanın öncelikle karşısındaki insana güven duyduğu ve bunun da rahatlamanın önkoşulu olduğu”201 belirtilmektedir. Ancak; insanlar dinlemeyi, duyma ile karıştırmaktadırlar. Kişi konuşurken “devam edin ben sizi duyuyorum” tümcesi “sizi dinliyorum” tümcesiyle karıştırılmaktadır. Oysa her iki tümce de çok farklıdır. Birinci tümce de ses yalnızca kulağa gelmekte anlatılan içerik ses boyutunda tanınmaktadır. Oysa ikinci tümce “sizi dinliyorum” da ses kulağa geldiği gibi, anlatana yönelik, sesin anlattığı dizgelerin çözümlemesinin de yapıldığı belirtilmektedir.

199 Arthur K. Robertson, a.g.y., s.25.

200 Haluk Yavuzer, Eğitim ve Gelişim Özellikleriyle Okul Çağı Çocuğu, 11.Basım, İstanbul, Remzi Kitabevi, 2004, s.62.

201

Duyma ve dinleme kavramları birbirinden farklı anlamlara sahiptir. Duyma, dinleyicinin, ses akımının içinden dil öğelerini ayırt edebilme ve sesbilimsel ve dilbilgisel bilgileri doğrultusunda bu öğeleri birbirine birleştirip, cümleyi anlama yeteneğidir. Dinleme ise, dinleyicinin, daha önce söylenilenler ile bir sonra söylenilen cümle arasında bağlantı kurma ve iletişim içindeki işlevini anlama yeteneğidir. Diğer bir anlatımla dinleyicilerin işitsel ve görsel yeteneklerini içeren dinleme, bir algı ve dikkat etkinliğidir202. “Dinlemek, o anda keşfetmeye çalıştığımız, söylenen şeylerin dikkatlice süzmeyi ve açıklığı getirir”203. Aıles ve Kraushar dinlemenin önemine ilişkin; “Dinlemek için eğitilmiyoruz… Eğer çocuklarınıza dinlemeyi öğretirseniz, yaşamda daha başarılı olurlar”204 demektedirler.Stuart ise;“İletişim iki yönlü bir süreçtir. Etkili bir konuşmacı olmak

için önce insanların nasıl dinlediğini anlamalısınız. Bu bilgiye sahip olmazsanız eğer yanlış frekansta yayın yapabilirsiniz; hem de hiç farkında olmadan. Mesajınız çok açık ve çok güçlü olabilir, ama bakalım anlaşılabiliyor mu?”205 demektedir.

Gerçek dinleme, birileri konuşurken sessiz kalmaktan ibaret değildir. Dinlememek tehlikelidir! Önemli bilgileri kaçırırsınız ve gelecek sorunları görmezsiniz. İnsanların davranışlarının nedeni anlamaya çalışıldığında, dinleme becerilerindeki eksiklikleri tamamlamak için akıl okumak ve tahminde bulunmak zorunda kalınması söz konusudur. Dinlemek bir sorumluluk ve saygı belirtisidir. Diğer kişilerin nasıl hissettiğini ve dünyayı nasıl gördüğünü anlama sorumluluğudur. Kişilerin önyargılarını ve inançlarını, kaygılarını ve kişisel çıkarlarını bir kenara bırakmak ve diğer kişinin gözlerinden bakmak demektir… İnsanlar dinlemenin gösterdiği saygıya genellikle başkalarını severek ve başkalarına değer vererek karşılık verirler206. Dinleme, iletişimde kişilerin birbirlerini açık bir biçimde anlamasında anahtardır ve kişilerin dinlemeyi bir beceri olarak geliştirmeye gereksinimleri vardır. Kullanılmayan her beceri bir süre sonra körelmektedir207

.

Cüceloğlu; İnsanların dinlerken genellikle şu dört düzeyden birini kullandıklarını belirtmektedir:

202 Bkz: Demet Gürüz, Ayşen Temel Eğinli, İletişim Becerileri, Ankara, Nobel Yay., 2008, s.255. 203 John Adair, Etkili İletişim, 3.Basım, ( Çev: Ömer Çolakoğlu), İstanbul, BKY Yay., 2006, s.86. 204

Roger Aıles, John Kraushar,, Mesaj Sizsiniz, (Çev: Alev Önder ), İst., Sistem Yayın, 2004, s.70. 205 Cristina Stuart,, Başarıya Giden Yolda Etkili Konuşma Yöntemleri, (Çev:Ebru Kılıç), İstanbul, Alfa Yay., 2002, s.3.

206

Bkz: Matthew McKay, Martha Davis,Patrick, (Çev:Özgür Gelbal), a.g.y., ss :3-4. 207

1.Önemsememe; Alıcı kişinin söylediğini dinler gibi görünebilir, ancak dinlemiyordur.

2.Seçici dinleme; Alıcı söylenenin ancak bazı kısımlarını duyar, diğerlerine ilgi göstermez.

3.Dikkatle dinleme; Alıcı söylenen sözlere dikkat eder, hangi kelimelerin kullanıldığını iyi bilir.

4.Empatik dinleme; Kişiyi anlamak amacıyla kullanılan aktif dinlemedir. Empatik dinleme kişiyi anlamayı birinci plana koymaktadır. Kişinin söylediği sözler hangi deneyimleri, öğrenimleri dile getiriyor, kişi nasıl hissediyor, dünyayı ve kendini nasıl görüyor? Karşıdakinin yaşantısı ve gözüyle dünyayı görmek; işte empati budur. Ayrıca Cüceloğlu yapıtında aktif dinlemeyi dört aşamada açıklamıştır. Buna göre aktif dinlemenin aşamaları şunlardır:

Birinci aşama ki aktif dinleme içeriği yansıtmadır; dinleyen duyduğunu kendi sözcükleriyle tekrar söylemektedir.

İkinci aşamada dinleyici, duyduğu anlamı kendi sözleriyle aktarmaktadır.

Üçüncü aşama yalnızca anlam düzeyinde kalmayarak duyguları da kapsar; bu aşamada dinleyici konuşanın sözlerinin arkasında yatan duyguları yansıtmaktadır. Aktif dinlemenin dördüncü aşaması, dinleyicinin kendi anlatımıyla hem içeriği hem de duyguları yansıtmasıdır. Dördüncü aşamayı belirten aktif dinleme türünde içeriği anlamada sol beyin, duyguları yansıtmada sağ beyin kullanılarak tüm beyin işin içine girer. Dördüncü aşamada, konuşan aktif dinleyici olan kimseye rahatlıkla kendini açmakta; kendini karşıdaki tarafından anlaşılmış hisseder ve ona karşı güven duygusu geliştirmektedir. Dördüncü aşamada aktif dinleme tutumunu uygulayabilen biri, bir sorun nedeniyle biriyle arasında ortaya çıkan etkileşim olanağını hem kendi hem de karşıdaki için bir değişim ve gelişim fırsatı haline dönüştürebilir. Karşılıklı güvene dayanan sağlam ilişki kurulduktan sonra savunuculuk ortadan kalkar ve o insanı anlayabilmek kolaylaşır208.

De Vito’ya göre ise; dinleme süreci daireseldir. Bir kişinin tepkileri, diğeri için uyarı niteliğindedir ve onun tepkileri de diğeri için aynı özelliği taşımaktadır. Dinleme; algılama anlama, anımsama, değerlendirme ve yanıtlama olarak toplam beş aşamadan oluşan bir diziyle ortaya konmaktadır. Dinlemenin aşamalarını sınıflandırmak gerekirse:

208

Bkz: Doğan Cüceloğlu,İyi Düşün Doğru Karar Ver, İstanbul, Sistem Yay., 24.Baskı,1998, ss:362-365.