• Sonuç bulunamadı

Kalıtım ve çevre, bireyin kişiliğini belirlemede araştırmacıların üzerinde tartıştıkları en eski konulardan biri olmuştur. Bazı araştırmacılar kalıtım, bazıları ise çevresel faktörler üzerine yoğunlaşmışlardır. Ancak, bu konu ile ilgili sadece kalıtım veya sadece çevre şeklinde net bir cevap bulunmamakla birlikte, kişiliği belirlemede hem kalıtımsal hem de çevresel faktörlerin etkisi olduğu görüşünde araştırmacıların uzlaştıkları görülmektedir. Öte yandan, bireyin içinde bulunduğu durum ve koşullar da kişiliğin belirleyicileri arasında yer almaktadır.

Bireyin kişiliğini belirlemede etkili çok sayıda faktör, araştırmacılar tarafından farklı başlıklar altında yer almakla birlikte, yukarıda belirtilenler ışığında bu faktörler kalıtımsal, çevresel ve durumsal faktörler altında toplanarak aşağıda yer almaktadır.

2.3.1. Kalıtımsal Faktörler

Kalıtım, ana rahmine düşüş sırasında belirlenen etkenlere işaret etmektedir. Fiziksel duruş, yüz güzelliği, cinsiyet, huy, kas yapısı ve refleksler, güç seviyesi ve biyolojik ritim genellikle tamamıyla veya çoğunlukla, ebeveynlerin biyolojik, fizyolojik ve doğal psikolojik yaratılışlarından etkilenmektedir. Kalıtım yaklaşımı, bir bireyin kişiliğinin nihai açıklamasının kromozomlarda konuşlanmış genlerin moleküler yapısında olduğunu savunmaktadır (Robbins ve Judge, 2013: 135). Bireyin sağlık durumu ve psikolojik yapısı da ebeveynlerinin sahip olduğu özelliklerden etkilenmekte; ebeveynler belirgin bir şekilde bir sonraki nesle utangaçlık, korku ve sıkıntı gibi duyguları aktarmaktadırlar (Kondalkar, 2007: 61).

Kişiliği belirlemede kalıtımın etkisini ortaya koymak üzere yapılmış çok sayıda ve farklı araştırma bulunmaktadır. Ayrı yetiştirilen ikizlerle yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, kalıtım kişiliği belirlemede önemli bir rol oynamaktadır. Doğumda ayrılmış, farklı aile ortamlarında yetiştirilmiş ve otuz bir yıl sonra tekrar bir araya getirilmiş ikizlerle yapılan çalışmada, bu ikizlerin aynı ailede yetiştirilmiş kardeşlerden

57

daha fazla ortak kişilik özelliklerine sahip oldukları bulunmuştur (Robbins ve Judge, 2013: 136). Evlat edinilmiş çocuklar üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçları ise bu çocukların kişilik sonuçları biyolojik annelerinin kişilik sonuçlarıyla karşılaştırıldığında, çocukların gerçek annelerini hiç tanımamış olmalarına rağmen, onlara daha çok benzediğini göstermiştir (Burger, 2006: 389-390).

Kişiliğin şekillenmesine katkı sağlayan diğer bir faktör zekadır (Ranganayakulu, 2005: 194). Araştırmacılar, zeka gibi kararlılık gösteren yetenek ve eğilimlerin büyük oranda kalıtımsal olduğu görüşündedir. Bu sonuç, yüksek zekaya sahip bir çocuğun, kendisinden daha düşük zekaya sahip anne ve babadan doğamayacağı veya çevrenin zeka gelişiminde hiçbir etkisinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Bunun anlamı, bireyin bir zeka potansiyeli ile birlikte dünyaya geldiği ve yetişkinlikteki zeka düzeyinin bu potansiyel ve çevre koşullarının etkileşimiyle belirlendiğidir (Burger, 2006: 383).

2.3.2. Çevresel Faktörler

Bireyin içinde bulunduğu ve yetiştiği çevre, kişiliği üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Aile, kültür, toplumsallaşma (sosyalizasyon) süreci, coğrafi ve fiziki etkenler, kişiliği belirleyen çevresel faktörler arasında yer almaktadır.

Kişiliği belirleyen en önemli çevresel faktörlerden biri ailedir. Aile üyelerinin birbirleriyle ilişkileri, ailenin çocuk yetiştirme tarzı, çocuğa sağlanan imkanlar, çocukların doğum sırası gibi faktörler, kişiliğin şekillenmesinde büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, aile özel davranımların kazanılmasında rolü olan övgü ve cezaların kaynaklandığı ve kullanıldığı başlıca ortamdır. Aile, özellikle ilk çocukluk yıllarında gözleyerek öğrenme eğitimi için gerekli olan model veya örnekleri sağlamaktadır. Öte yandan, anne ve babanın tepkileri bazı davranışları pekiştirirken, bazıları için cesaret kırıcı özellik taşıyarak çeşitli alışkanlıkların, amaç ve değerlerin belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır (Morgan, 2011: 296-297). Bu yüzden, öncelikle anne ve baba olmak üzere çocuk ile doğrudan ilişki içinde olan tüm aile üyeleri, davranışlarının çocuk üzerinde olumlu veya olumsuz büyük bir etkiye sahip olduğunu bilmeli ve en doğru davranışı sergileme bilinciyle hareket etmelidir.

Kişiliği belirleyen bir diğer önemli faktör, kültürdür. Bireyin ait olduğu kültür veya alt kültürler, nerede veya hangi sosyo-ekonomik düzeyde yaşayıp yaşamadığına bağlı

58

olarak değişmektedir. Neresi olursa olsun, her kültürün kendine özgü ayırıcı değerleri, ahlak anlayışı ve davranış biçimleri vardır. Bunlar, çocuk eğitimi ve aile içindeki ilişkilerin kurallarına temel oluşturmaktadır. Böylece kültür, toplumsallaşma (sosyalizasyon) süreci ile kişiliğin gelişimini etkilemektedir (Morgan, 2011: 298). Sargut (2010: 60), kültür ve insan ilişkisi üzerine yapılan araştırmaların, insanın kendiliğinden yaptığı davranışların, gösterdiği tepkilerin önemli bir bölümünün kültürel çevre tarafından belirlendiğini, kültürel kuralların ve toplumsal koşullandırmaların davranışları önemli ölçüde etkilediğini ortaya koyduğunu belirtmektedir. Benzer şekilde, Ranganayakulu (2005: 195), kültürün bağımsızlık, saldırganlık, rekabet ve işbirliğine yönelik bireyin davranışlarını belirlediğini ileri sürmektedir.

Toplumsallaşma, bireyin çevresinde maruz kaldığı ve gizli davranış özellikleri elde ettiği bir süreçtir. Birey, öncelikle doğumda aile üyelerine, daha sonra sosyal gruplara maruz kalmaktadır. Böylece toplumsallaşma süreci çocuk ve annesi, daha sonra aile üyeleri arasındaki etkileşim ile başlamakta; sonrasında okul ortamı, arkadaşlar ve diğer çalışma grupları bu sürece katılmaktadır (Ranganayakulu, 2005: 195). Bu sosyal grupların her biri, bireyin farklı bilgi ve deneyim kazanmasına katkı sağlayarak, kişiliğinin şekillenmesinde etkili olmaktadır.

Kişiliğin şekillenmesinde bireyin içinde doğup büyüdüğü coğrafi çevrenin de etkisi bulunmaktadır. Coğrafi çevre ile yaşanan bölgenin fiziki şartları, bireyin kişiliğini daha çok dolaylı olarak etkilemektedir. Çünkü bireylerin kişiliğini belirleyen diğer faktörler, özellikle de toplumun kültürü ve antropolojik yapısı üzerinde, coğrafyanın etkileri çok bilinen bir husustur. Bu bağlamda, soğuk iklim şartlarında yaşayan insanların daha sert bir mizaca, sıcak iklim şartlarında ve kıyı kesimlerde yaşayan insanların daha çabuk değişen duygusal tutumlara sahip olduğu şeklinde genel bir görüş bulunmaktadır (Zel, 2011: 16).

2.3.3. Durumsal Faktörler

Bireyin içinde bulunduğu durum ve koşullar kişiliğini şekillendiren faktörler arasında yer almaktadır. Birey, duruma göre davranışlarını değiştirebilmekte; her durumda aynı şekilde davranmamaktadır. Bireyin içinde bulunduğu ortam ve durum, onun dışadönük, çekingen, saldırgan, sıcakkanlı, bunalmış, korkmuş veya heyecanlı olmasına neden

59

olabilmektedir (Burger, 2006: 21). Benzer şekilde, Ranganayakulu, (2005: 195), güç ve başarı ihtiyacı olan çalışanların örgütlerde bu ihtiyacı karşılayamayacakları pozisyonlarda yer almaları durumunda, agresif davranışlar sergileyebileceklerini belirterek, kişi-durum etkileşiminin önemini vurgulamaktadır.