• Sonuç bulunamadı

KERKÜK’ÜN ÖNEMİ VE KİMLİĞİ

Kerkük, özellikle 20. yüzyılda jeopolitik konumu nedeniyle uluslararası aktörlerin ilgisini çekmiştir. Kerkük, kıtalar arası geçiş mevkii olma özelliğinin yanı sıra, kültür ve medeniyet bakımından da oldukça önemli bir tarihe sahip olmakla beraber zengin yer altı kaynaklarına sahiptir. Bu durum Kerkük’ü cazip bir yer haline getirmektedir. Irak’ta bulunan petrol rezervlerinin yaklaşık olarak %80’inin Kerkük yataklarında olduğu belirtilmektedir (Doğanay, 1998: 310). Enerjinin güç ile özdeşleştiği sistemde petrol, sadece bölge halkı olan Türkmenlerin değil Kerkük’ün çevre vilayetlerinde yaşayan Kürtlerin ve bölge devletlerinin de ilgisini çekmektedir. Teknolojinin gelişimiyle beraber askeri alanda kullanımının keşfi bu kaynağı önemli kılan bir diğer faktördür.

19. yüzyılda Almanlar tarafından Musul’da petrolün keşfedilmesi ile birlikte bölgede petrol adına rekabetler başlamıştır. Kanıtlanmış petrol rezervleri açısından dünya ikincisi olan, kanıtlanmamış petrol rezervleri de hesaba katıldığından dünya sıralamasında lider konumuna gelecek olan Irak için Kerkük’ün ayrı bir önemi vardır (İnan, 2013: 70). Sadece Irak değil, bölgesel ve küresel güçler için de cazip enerji kaynağı gözüyle bakılmaktadır. Bu gelişmeler Kerkük’ün neden bir çatışma alanı ve önemli olduğu sorusunun da cevabını oluşturan niteliktedir. Özellikle Soğuk Savaş döneminde SSCB Kerkük Petrollerini kontrol altında tutmak için Irak Komünist Partisi ve Barzani’yi açıkça desteklemiştir. Petrol tesislerindeki çoğu Kürt olan binlerce işçi Irak Komünist Partisi’nin yerel şubesini beslemişlerdir (Donn, 1969: 37).

23

Kürt işçiler ise genellikle göçebe dağ halkından işe alınmışlardır. Bugün ise bölgede ABD ağırlığı görülmektedir. Özel olarak Kerkük değil Irak’ın başka bölgelerinde de petrolün bulunması Irak’ın hedef olmasında etkili olmuştur. Irak’taki hammadde kaynakları uluslararası aktörlerin ilgisini çekmiştir. Musul ve Kerkük bölgelerinin dünyanın en zengin ve en kaliteli petrol yataklarından bazılarına sahip olması küresel güçlerin iktisadi açıdan iştahını kabartmıştır (Öke, 1992: 2-3). Kabartılan iştah sonucu Irak ve Kerkük, SSCB ve ABD’nin saldırgan politikalarına maruz kalmıştır. İran petrolünü kontrol eden İngilizler ile Suudi petrolünü kontrol eden Amerikalılar, 1945’ten sonra Basra Körfezi’ndeki petrollerin Irak–Suriye üzerinden Akdeniz’e bağlanması hususunda ayrıca rekabete giriştiler (Kurşun ve Şeker, 2017: 242).

Bağdat çevresindeki, işletmeye açılmamış geniş bir petrol denizi bulunduğu sanılmaktadır. Sadece bu bölgenin tek başına Suudi Arabistan’ın bütün petrol yataklarına denk olduğu tahmin edilmektedir (Polk, 2007: 9-10).

Özellikle bölgede bağımsız bir Kürt devleti kurma hedefinde bulunan Kürt gruplar ile Türkmenler arasındaki gerginlik düşmemektedir. Saddam Hüseyin döneminde Araplaştırılmaya çalışılan Kerkük, Saddam sonrası dönemde ise Kürtleştirilmeye çalışılmıştır. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani İhtilaflı bölgelere dair bir konuşmasında (IKBY) “Kürtler Kerkük için savaşmaya hazırdır” cümlesini kullanmış ve Kerkük konusundaki ısrarlarını vurgulamıştır (Middle east eye, agis, 2017). Kürt grupların bu amacının yanında Türkmenlerin herhangi bir şekilde bağımsızlık ya da petrolleri işletme tarzında isteği bulunmamaktadır. Kürtler, Kerkük’te yer alan diğer etnik grupların varlığından şikâyetçi olmamış lakin nüfus üzerinden politikalar üreterek Kerkük’ün kendi toprakları olduğu iddiasında bulunmuşlardır. 1947-1957 yılları arasında Kerkük liva merkezdeki nüfus artış hızı, ülke ortalamasının iki katına yakın gerçekleşmiştir (Associates, 1958: 368). Özellikle 1959 yılında gerçekleşen Kerkük katliamı sonrası değişen nüfus yapısı, Kürt siyasiler tarafından Kerkük’ün bir Kürt şehri olduğunun ifade edilmesine yok açmıştır.

Türkmenlerin meseleye bakışı ise daha çok kültürel ve semboliktir. Nüfus konusu oldukça karmaşık bir hal almış her iki taraf da farklı kaynaklar kullanarak haklılıklarını ortaya koymaya çalışmıştır. Bu konu üzerinde mutabık kalınamamakla birlikte şehir merkezinin Türkmenler, çevre köylerin ise Kürtlerden oluştuğu konusunda hemfikir olunduğu söylenebilir. Türkmenler, Arap ve Kürtlerle aynı dini

24

paylaşmalarına rağmen farklı kültüre sahiptirler. (Astarjian, 2007: 9-10). Kerkük merkezi nüfus yapısının çoğunlukla Türkmen olması sebebiyle Türkmen kültürünün ve sembollerinin izlerini taşımaktadır. Kürtlerin, Kerkük’ü planlanan Kürdistan bölgesine zorla ilhak ederek bir çözüm empoze etmeye yönelik herhangi bir girişimi, Kuzey Irak’ı belirsiz ve şiddetli bir etnik ayaklanma dönemine sürükleme riski taşımaktadır (Anderson ve Stansfield, 2009: 4).

1920’li yıllardan itibaren Kerkük göç almaya başlamıştır. Demografi yapının değişiminde kaygı duyan Türkmenler, kültürel kimliklerini korumak konusunda oldukça endişe duymuşlardır. Kentte oldukça fazla Türkmen motifine rastlamak mümkündür. Bu durum Kerkük vilayetinin Türkmenlerle özdeşleştiğini gösteren önemli noktalardan biridir. Kerkük, Irak Türkmenleri için sembol bir kent haline gelmiştir. Kerkük’te bulunan zengin petrol kaynağının etkilerini Kahlil Fadıl Osman (2018: 46) şu şekilde değerlendirmektedir; Petrolün bulunmasının hemen ardından, “başta Süryani, Keldani ve Ermeni Hristiyanlar olmak üzere Kürtler, Araplar vb. dâhil olmak üzere özellikle binlerce Kuzey Iraklı” kentte bir araya gelmiştir. Petrol’ün varlığı kentin demografik yapısında etkili olmuştur. Bu durum Türkmenlerin Kerkük’teki varlıklarından ziyade kültürel baskınlığının silinmesi korkusunu oluşturmuştur.

Kerkük kent çevresinde farklı etnik gruplar tarafından yeni mahalleler kurulmaya başlanmıştır (Knights ve Ali, 2010 :2). Nitekim Irak’ın Kuzey bölgesinde Kürtler güçlendikçe özellikle Erbil gibi vilayetlerde Türkmenlerin kültürlerine dair izleri silme girişimlerinde bulunmuşlardır. Bölgeye ekonomik nedenler dolayısıyla gelen Kürt ve Araplar, Türkmenlerin statüsünün gerilemesine yol açmıştır (Hanauer ve Miller, 2012: 7). Demografik değişim ile bir sonuç elde edemeyen Kürt gruplar kültürel değişim çabasına girmiştir. Türkmenler için sembolik bir anlam ifade eden Kerkük Kalesi Saddam döneminde yok edilirken; Erbil kaleiçi ise Kürt gruplar tarafından restorasyon adı altında Türkmen varlığından uzaklaştırılmıştır (Selcen, 2019: 84).

Kerkük kültürel kimlik açısından Türkmen mimarisine sahip olmakla birlikte bu konuda iyi yetişmiş aydınlara da sahipti. “Kuzey Irak’ta ve Kerkük’te Türkmenler büyük bir kütleyi oluştururlar... Çok sayıda kültürel, sosyal ve sanat dernekleri olmasının yanı sıra edebiyat, sanat ve bilim dallarında da iyi yetişmiş çok sayıda aydınları bulunmaktadır” (Al-Amiri, 1995: 216). Okuryazarlık oranı oldukça yüksek olan Türkmenlerin eğitim alanındaki başarıları diğer etnik unsurlardan daha fazla

25

olmuştur. Eğitimsiz, yoksul ve kalabalık Kürt köylüler kentin çoğunlukla orta-üst gelir grubunu oluşturan Türkler tarafından sevinçle karşılanmamışlardır (Anderson and Stansfield, 2009: 59). Kerkük’ün nüfus bağlamında değerlendirilmesinden ziyade kültürel bakımdan değerlendirilmesi de Türkmen şehri olduğunun göstergesi olacaktır. Edward Odisho “Türkmen nüfusunun en yoğun olduğu şehir, dil, kültür ve etnik kimlikleri ile renklenen Kerkük kentidir” şeklinde ifade etmiştir (1981: 5-6). Bir şehrin kimliğinin en önemli ölçütlerinden birisi de konuşulan dildir. Odisho burada can alıcı bir noktaya değinmiştir. Kerkük’te hangi etnik kimliğin kalabalık olduğundan ziyade, şehrin renginin ne olduğunun önemini vurgulamıştır. Dönemin İngiliz Subayı William Rupert Hay 1920’li yıllardaki durumu şu şekilde anlatmaktadır; Dilce kıyılarından başlayarak, Erbil, Altunköprü, Kerkük, Kifri, Kızılrabat ve Mendeli’ye kadar uzanan hatta yaşayan halkın Türkçe konuştuğu görülmekle beraber Kerkük bu Türk nüfusunun ana merkezini oluşturmaktadır (Hay, 1973: 106-107).

Bu görüşü destekleyen başka isimlerde mevcuttur. Irak’ı iyi bilen bir İngiliz yazar ve seyyah olan Stephen Hemsley Longrigg, “Çağdaş Irak Tarihinde Dört Asır” adlı kitabında şöyle demiştir: “Türkmen göçlerinin kalıntıları, Telafer’de dağınık uzun bir hat şeklinde Musul yolu üzerinde Deliabbas’tan Büyük Zab’a kadar uzanır. Çoğunluğu Kerkük şehrinde yaşar. Kerkük şehrinde konuşulan dil Türkçedir” (Longrigg, 1968: 122-361). Böylelikle Kerkük şehrinin hangi etnik yapıyla özdeşleştiğini sadece nüfus ile belirlemek pek doğru olmayacaktır. Şehrin kimliği dil, kültür, mimari ve sosyal yapısıyla Türkmen kimliğine bürünmüştür. Irak tarihi ve siyaseti üzerine otorite kabul edilen yazarlardan biri olan Hanna Batatu Kerkük’ü şu şekilde tanımlamaktadır;

Bir petrol merkezi olan Kerkük, Bağdat’ın 180 mil (280 km) kuzeyindedir. Çok yakın zamanlara kadar kelimenin tam anlamıyla bir Türk şehri iken, Kürtler yavaş yavaş yakın köylerden bu şehre göç etmeye başladılar. Petrol sanayiinin gelişmesinden sonra bu göç hız kazanmaya başladı ve 1959 yılına gelince, Kürtler şehrin üçte birini teşkil etmeye, Türkmenlerin sayısı ise yarıdan biraz fazlaya inmeye yüz tuttu. Erbil gibi başka Türk Şehirleri de aynı olaya şahit oldu. Erbil büyük bir şekilde Kürtleşmeye başladı ve değişiklik barışçı bir şekilde cereyan etti. Kerkük’teki durum ise farklıydı; oradaki halk daha dirençli olarak, Türkiye ile sıkı

26

kültürel bağlarını koruyup etnik hüviyetlerini daha şuurlu olarak perçinleştirdiler” ifadeleri yer almaktadır (1992: 224).

Türkmenler Irak’ta yaşadıkları sorunlara çözüm olması için bir anayasanın yapılmasını istemişler lakin bu yanıtsız kalmıştır. Siyasi temsilde sorun yaşayan Türkmenler, aynı zamanda petrolünde ilgi çekiciliğinden ötürü çıkar gruplarının hedefi olmaktaydı. Dil ve kültürlerine yapılan saldırılar aslında Türkmen kimliğine yapılan bir saldırı olarak değerlendirilmektedir. Kürtler IŞİD sonrası Kerkük’ü kontrol altına aldıktan sonra da Nevruz kutlamaları esnasında büyük bir Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi bayrağını Kerkük Kalesine asmıştır. Kürtlerin bu gibi faaliyetlerini Türkmenler, kendi kimliklerine bir saldırı olarak görmüştür (Salihi, 2020: 10). Zamanla Kerkük’e yapılan yatırımlardan ve iş gücünden de faydalanamayan Türkmenler oldukça zor günler yaşamaktadır. Bugün bile Kerkük’te çoğu Türkmen, ataması yapılmadığı ve işsiz olduğu için eylemler düzenlemektedirler.