• Sonuç bulunamadı

Kürdistan Demokratik Partisi (KPD)

2.2 KATLİAMA DAHLİ OLAN AKTÖRLER

2.2.2 Kürdistan Demokratik Partisi (KPD)

Molla Mustafa Barzani liderliğindeki Kürtçülük akımı Irak ve Kerkük’te Irak Komünist Partisi’nin ısıttığı suyu kaynatmıştır. Molla Mustafa Barzani liderliğindeki Kürt gruplar Irak’ta bağımsız bir Kürt devleti kurma arzusunda olmuş ve Kerkük’ü bu devletin önemli bir merkezi olarak görmüştür. Kraliyet rejimi yıkılıp, yerine SSCB’ye yakın sosyalist bir rejim geldiği için Kürtler, General Kasım’ın anne tarafından Kürt oluşunu da fırsat bilerek, amaçlarına ulaşmak için her yolu denemek istiyorlardı (Umar, 1987: 39).

Bu noktada Molla Mustafa Barzani ve Kürdistan Demokratik Partisi’nden (KDP) bahsetmek faydalı olacaktır. Irak’taki Kürt siyasi oluşumunu çoğu kaynak 20. yüzyılın başlarına kadar götürmektedir. Berzenci ailesi ile başlayan oluşum 1940’lar da Barzani ailesi ile devam etmiştir. 1943 yılında Barzani ailesi Irak devletine isyan etmiş fakat İngilizlerin desteğini alan ordu Barzani ailesinin isyanını bastırmıştır (Yılmaz, 2001: 99). Tarihsel açıdan bakıldığında Barzani ailesinin Irak devletine karşı tutumu geçmişten günümüze pek değişmediğini görebilmekteyiz. 1943’teki yenilginin ardından, 1945 Kasım ayında İran’da Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı Mahabad bölgesine yanındaki aşiret mensupları ile beraber geçmiştir (Yavuz, 1993: 25). İran’daki Kürt gruplar bu gelişmeler çerçevesinde 1946 yılında KDP’yi kurmuşlardır. Bunun ardından İran toprakları içerisinde SSCB’nin desteği ile Cafer Pişaveri önderliğinde 1945’te ilan edilen Azerbaycan Özerk Cumhuriyeti’nin varlığından da destek alan Kadı Muhammed liderliğindeki Kürtler Ocak 1946’da Mahabad merkezli bir Kürt Cumhuriyeti kurduklarını ilan etmişlerdir (Oran, 2004: 649).

37

Barzani buradaki Kürtlerin general rütbesi ile komutanı olmuştur. İran’da kurulan KDP kısa bir zaman sonra Irak’ın kuzeyinde de teşkilatlanma faaliyetleri göstermiş ve bugüne dek varlığını göstermiştir. Parti programı büyük ölçüde Marksist düşünce şablonlarıyla yazılmıştı: İşçi sınıfının yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ekonomik ve sosyal reformlar, toprak reformu, din ve devlet işlerinin ayrılması, doğal kaynakların millileştirilmesi vs. Ama ulusal hak olarak tabir edilen özerklik talebi unutulmamıştır. Irak KDP’si bu programıyla IKP’ye oldukça yakın bir duruş benimsemiştir (Kutschera, 2001: 229-230).

İran’da kurulan Kürt Cumhuriyeti’nin ömrü uzun olmamış, SSCB’nin bölgeden desteğini çekmesi üzerine yine 1946 yılında İran devleti kontrolü eline almıştır. İran’daki önemli Kürt isimler ise idam edilmişlerdir. Mustafa Barzani ise, İran hükümeti ile anlaşamamış ve neticesinde İran’dan kaçma girişiminde bulunmuştur. ABD’den istediği desteği bulamayan Barzani Irak’a dönmüş ardından da hükümetin ve İngiltere’nin muhalefeti nedeniyle SSCB bünyesinde daha korunaklı olacağını düşünüp Sovyet topraklarına göç etmiştir. Stalin döneminde istenilen ilgiyi görmeyen Barzani, Stalin’in ölümünden sonra iktidara gelen Kruşçev ile önemli ikili ilişkilerde bulunmuştur. Barzani, SSCB’de siyaset ve askeri açıdan oldukça geniş çaplı bir eğitim görmüştür. Irak’ta ise yeni gelişmeler yaşanıyor ve krallık döneminde yurt dışına kaçan tüm suçlular General Kasım tarafından affedilip yurda dönmeleri için çağrıda bulunuluyordu (Saatçi, 2017: 187). Bu affedilenlerden birisi de SSCB’de yaşamını sürdüren Mustafa Barzani idi. General Kasım’ın darbeden bu yana amacı, sol kanat ve Kürt unsurların yardımıyla, birlik bağrışmaları arasında, milli unsurları mat etmeye başlamaktı (Abu Jaber, 1970: 65). Böylece Abdülkerim Kasım ve Baas savaşı bu şekilde başlamış ve yukarda bahsedildiği üzere Abdüsselam Arif saf dışı bırakılmaya çalışılmıştır.

General Kasım’ın 11 yıldır sürgünde olan Barzani’yi affetme sebeplerinin başında Kürt silahlı ve siyasi gruplarını milliyetçi düşmanlarına karşı kullanmak amacı vardı. Arap milliyetçisi gruplara karşı komünist gruplarla iyi ilişkilerde bulunmuş lakin yine de komünistlere fazla güven duymamıştır. Barzani’nin SSCB ile ilişkisi General Kasım ile olan ilişkisinin zeminini oluşturmuştur. Abdülkerim Kasım, Barzani’yi tıpkı uzun bir aradan sonra yurda dönen kahraman gibi karşılamış ve ona eski Başbakan Nuri Said’in Dicle kıyısındaki villasını tahsis etmiştir (Nakip, 2007: 135). Şüphesiz Barzani’nin Irak’a adım atması ve hükümetten de destek görmesi

38 bölgedeki ayrılıkçı Kürtleri cesaretlendirmiştir3

Böylece Sovyet hâkimiyetinde bir Irak meydana gelmeye başlamıştır. Yalnız kısa süre zarfında Barzani ve General Kasım arasında özerklik sorunu başlayacaktır. Barzani bu sorun için Sovyetlerden destek istese de Sovyetler daha çok IKP ile KDP arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesi yönünde çaba sarf etmiştir. Sovyetler Birliği’nin özellikle Irak üzerindeki bu hâkimiyeti Süveyş krizinden General Kasım dönemine Orta Doğu’daki hâkimiyetini gözler önüne sermektedir.

Barzani‘nin 11 yıl sürgünde yaşadığı SSCB’de Kürtlerden sorumlu olarak Barzani ile ilişki kuran KGB (Sovyetler Birliği Gizli Servisi)‘nin önemli ajanlarından birisi olan Pavel Sudoplatov Orta Doğu‘da süper güçler açısından Barzani‘nin yerini şu şekilde tanımlamaktadır:

Barzani Kürt halkının geleceğinin süper güçlerin çıkarları doğrultusunda kullanmaktan geçtiğini görebilecek kadar zeki bir adamdı. Hiç kimse zaten Kürt problemine gerçekçi bir çözüm arama çabasında değildi. Kürdistan‘ın geleceği ne Washington‘da ne Londra‘da nede Kremlin‘de bir insani sorun olarak görüldü. Petrol yataklarına ulaşma, kontrol altına alma hem Batı‘nın hem de Doğu‘nun Kürt sorununa eğilmesinin tek ve yegâne nedeniydi… (1996: 7).

Molla Mustafa Barzani’nin Irak’a gelişi ülke içerisindeki karışıklıkların artmasına sebep olmuştur. Ekim 1958’de meydana gelen olay Kerkük’te Türk ve Kürtleri karşı karşıya getirmiş zaten gergin olan ortam yerini kavgacı ruh haline bırakmıştır. Bilindiği üzere Molla Mustafa Barzani, General Kasım’ın çıkardığı af ile SSCB’deki 11 yıllık sürgün hayatına son vermiş ve Irak’a dönmüştür. 22 Ekim 1958’de Kerkük’e gelmiş ve burada ‘Subaylar Kulübü’ adı verilen yerde misafir olarak kalmıştır (Samancı, 1999: 94). Barzani’yi karşılamak için çevre köylerden ve bazı ilçelerden çok sayıda Kürt hazır bulunmuştur. Barzani bu noktadan Süleymaniye’ye geçecek ve burada Kürt aşiret ağaları ile bir görüşme düzenleyecekti. Mustafa Barzani’yi karşılayanların bazılarının ellerinde silah, Barzani ve General Kasım’ın posterleri ve dillerinde sloganlar vardır.

Süleymaniye’den dönüp Kerkük’te bir gün kalan Barzani tekrar özel uçağı ile Kerkük Havaalanı’ndan Bağdat’a dönüş yapmıştır. Barzani’nin bu ziyareti ve

3

39

çevresindekilerin hal ve hareketleri şehirde tansiyonu yükseltmiştir. Şehirde yaşayan Türk halkına karşı, “Buraları terk edin gidin, Kerkük Kürtlerindir” şeklinde sloganlar atılıyorlar ve tahrik amaçlı Mustafa Kemal Atatürk ve diğer Türk büyüklerinin resimlerini yırtıyorlardı (Saatçi, 2017: 188). Provokatif sloganlar devam etmiş ve “Kahrolsun Turancılar, kahrolsun Türkiye’nin işbirlikçisi, kahrolsun gericilik,

kahrolsun Petrol şirketinin işbirlikçileri vs.” gibi sloganlar atmış ve Türkmenler bu

durum karşısında oldukça yoğun duygular yaşamışlardır (Samancı, 1999: 94). Türkmenleri derinden yaralayan bir başka olay ise Kerkük Garnizon Komutanı Binbaşı Hidayet Arslan’ın o hengâmede aniden kalp krizi geçirip vefat etmesi olmuştur.

Kürt kaynaklar ise o günü ve Hidayet Arslan’ın ölümünü şu şekilde anlatmaktadır:

Molla Barzani gerçekleştirmiş olduğu ziyaretlerinden birinde 2. Fırkanın karargâhına uğradı ve burada misafir oldu. Hidayet Arslan isimli Turancı bir subay, Barzani’yi taşıyacak helikoptere zaman ayarlı bir bomba yerleştirmiş fakat Kürt bir subayın bunu fark etmesi sonucu plan başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu olayın öğrenilmesinden hemen sonra ise Turancı subay bir kalp krizi geçirerek kin ve nefretiyle birlikte öldü (Barzani, 2006: 539).

Hidayet Arslan’ın ani ölümü Türkmenleri derinden sarsmış ve bu durum Kürtlerde bir saldırı olabileceğine dair endişe yaratmıştır. Fakat Irak Türkmenlerinin saygı duyduğu lideri Ata Hayrullah dirayetli ve sakin davranıp kalabalığa uyarılarda bulunmuş böylece kalabalık yavaşça dağılmıştır. Nazım Tabakçalı’nın da devreye girmesi ile olay daha fazla büyümemiştir. Kerkük’te tansiyonu yükselten bu olay geleceğin habercisi olmakla birlikte yapılan görevlendirmeler ve sürgünler ile Türkmenlerin kendisini savunabilecek düzeyde olmasına da izin verilmemiştir.

2.3 YAZILI KAYNAKLARDA KATLİAM ÖNCESİ GELİŞMELER