• Sonuç bulunamadı

19. yüzyılda İstanbul’daki Batılı kentsel görünüm ve içerik anlayışına duyulan ilgi, sosyal hayat ve yaşam biçimini etkilediği kadar fiziksel ve yapısal çevreyi de etkilemiş, Galata ve Pera bu durumun en etkileyici ve yoğun olarak hissedildiği bölge olarak gerek fiziksel gerek sosyo-kültürel açıdan Avrupa başkentlerine benzer bir görünüm kazanmak anlamında İstanbul ölçeğinde öne çıkmıştır. Bu sebeple tezin bu kısmında kentin bu bölgesinde deneyimlenen yaşantı incelenmekte ve menzilin değişimi ile ilişkisi sorgulanmaktadır.

Batı sanatını ve yaşam biçimini bu bölgeye taşıyan elçiliklerin 17. yüzyıldan itibaren çevrede yoğunluk kazanması, burada yaşayan Levanten grupların artmasını sağlamış ve 19. yüzyıldaki reformlarla da bölgenin öneminin iyice pekişmesi, Galata ve Pera kentin en önemli odaklarından biri haline gelmesine neden olmuştur. Batıyla kurulan sıkı ilişkiler sayesinde bölgede ticaret ve finans burjuvazisi oluşmuş, giderek zenginleşen bu kesimler 19. yüzyılın ikinci yarısında güçlenerek kent içinde daha etkin hale gelmişlerdir. Tarihi yarımada yaşam eskisi gibi devam ederken Galata tarafında işhanları, bankalar, tiyatrolar, oteller, büyük mağazalar (bonmarşeler) ve çok katlı apartmanlar inşa edilmiş, tek ailenin yaşadığı konut alışkanlığı giderek birden fazla aileyi barındıran apartmanlara dönüşmüş, sıra evler de bu bölgede yaygınlaşan bir diğer konut türü olmuştur [31]. Bu bağlamda bir karşılaştırma yapıldığında kentin bu kısmındaki Batılı yaşam tarzının insanların gündelik yaşamlarını özellikle barınma-

çalışma ve sosyalleşme açısından etkilediği ve burada yaşayan/çalışan bireylerin menzillerinin diğer bölgelerde yaşayan halka oranla farklılaştığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan Osmanlı yönetiminin, bu bölgedeki gayrimüslim halkın sosyal yaşamlarındaki renklerden etkilediği ve bu doğrultuda yaşam biçimlerinde ve ilgi alanlarında bir takım değişimlerin ortaya çıktığı bilinmektedir. Örneğin; saray Pera’ya daha yakın bir nokta olan Dolmabahçe’ye taşınmış, Pera‘daki tiyatro ve balolara ilgi duyan padişah buraları ziyaret etmeye başlamış ve buradaki davetlere benzer organizasyonlar düzenlemiştir [31]. Bu noktada, gayrimüslimlerin yaşantılarının Müslüman kesimin menzilini gerek sosyal hayat, gerekse barınma biçimi bağlamında etkilediği, onlarla birlikte hareket alanlarında bir takım esnemelerin oluştuğu düşünülebilir.

Şekil 2. 5 20.yüzyılın ilk yarısında İstiklal Caddesi’nden görünüş [33]

Barınma ve çalışma yaşantısının menzille ilişkisi açısından konuya yaklaşıldığında ise; memur, esnaf ve tüccarlardan oluşan mütevazi sosyal kesimin genellikle yakınlardaki işyerlerinde çalıştıkları düşünülebilir. Galata tarafında daha çok idari binaların bulunurken, Pera’da ise tiyatrolar, elçilikler, oteller, lüks mağazalar ve zengin kesimin evlerinin bulunduğunu söyleyen Derin Öncel; “elitler”in Pera’yı tercih ettiğini, Galata’daki çalışma alanı ve civarının ise orta ve biraz üstündeki sosyo-ekonomik gruba mensup meslek sahipleri ve okumuş kişilerce tercih edildiğini belirtmekte, hem Galata hem de Pera’da yaşayan sınıflar için İstiklal Caddesine yakınlığın tercih edildiğini ifade etmektedir [49]. Ayrıca, Pera’da modernleşme doğrultusunda kentsel doku ve mimari anlamda yaşanan gelişmelerin genç nüfusu burada yaşamaya özendirdiği, bölgedeki

kurum ve işletmelerde çalışmanın ve buraya yakın yerlede oturmanın cazip bir yaşam biçimi halini aldığı söylenmektedir. Diğer yandan lüks mağaza ve dükkanların yanı sıra pasajlarıyla da ünlenen Pera bölgesinde, alt katları genel olarak dükkan ve mağaza olarak kullanılan bu alanların üst katları konutlara ya da konaklama işlevine ayrılmıştır [49]. Bu anlamda bölgenin kentteki barınma çalışma menzili anlamında yeni bir kurgu oluşturduğu, bu kurguya sosyal yaşamdaki gelişmelerin eklenmesiyle birlikte bu alanlara yakın olmanın zengin bir menzil biçimlenişi doğurduğu düşünülebilir.

Pera’daki yaşantının sosyal olarak kentin diğer kesimlerine göre oldukça zengin olduğunu yazan Akın, burada tiyatro, konser, sirk, karnaval ve çeşitli bayram eğlenceleri gibi etkinliklerin yapıldığını, tiyatrolar, kahvehaneler, birahaneler, pastaneler, restoranlar, kafeşantanlar, park ve bahçelerin insanlarla dolduğunu, otellerde kulüplerde toplantılar düzenlendiğini söylemektedir [31]. Sosyal ilişkileri canlandırma açısından önemli görev üstlenen bu mekanlar sayesinde bölge üst tabakadan insanların buluşarak vakit geçirdikleri bir nokta haline gelmiştir [35]. Anlaşıldığı gibi farklı sosyalleşme biçimlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte gündelik yaşantı değişime uğramış, bu da kişilerin kent ve çevreleriyle olan ilişkilerinin hem sosyal hem de kişisel anlamda dönüşümünde rol oynamış ve günlük menzillerini değiştirmiştir. Çalışmanın temel eksenini oluşturan kişisel menzilin değişimi konusu üzerinde düşünüldüğünde, kentin geri kalan kısmına oranla Galata ve Pera’da deneyimlenen yaşamların 19. yüzyılda kente hakim olan farklı atmosferin kavranması açısından mühimdir. Bu noktada hayatlarına eskiden olduğu gibi dini inançları ekseninde devam eden, yeniliklere karşı çıkan ya da önemsemeyen kesimlerle zaten hep bir adım daha batılı olan Galata ve Pera’da ortaya çıkan yeni hayatların nasıl bir birliktelik içinde olduklarının anlaşılması gerekmektedir. Özellikle tarihi yarımada ile Galata ve Pera'daki yaşantılar ele alındığında menzil bağlamında kişilerin yaşadıkları bölgelerin ve onların kişilere sundukları açılımların farklar yarattığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda menzilin biçimlenişinin farklı gruplara göre değişmeye başladığı, kent ve kentli ilişkisi çerçevesinde kavramın değişimine ve kentin farklı bölgelerinin taşıdığı izlerin farklı menzil örüntüleri doğurduğuna ilişkin bir fikir yürütülebilir.

2.2.3 Tanzimat Dönemi Sonrasında Ulaşım Alanında Yaşanan Gelişmelerin Menzile