• Sonuç bulunamadı

Susma Ve Kendini Suçlamama Hakkı

A) SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ VE ÇELİŞMELİ YARGILAMA İLKELERİ

2) Susma Ve Kendini Suçlamama Hakkı

Sözleşmenin 6. maddesindeki hakkaniyete uygun yargılanma ilkesi , bir suç isnadı ile karşılaşan kişinin susma hakkını ve kendisini suçlandırmama hakkını da kapsamaktadır.

Ceza yargılamasında, hakkaniyete uygun yargılanma, kendi mahkumiyetine yardımcı olmama, başka bir deyişle, kendi aleyhine beyan ve delil vermeye zorlanmama hakkını da içermektedir.331 Bu nedenledir ki, kişinin kendisini suçlayıcı bir duruma düşmemesini sağlamak için susma ve kendini suçlamama hakkı korunmaktadır.332

328Axen /Almanya kararı, 1983

329İNCEOGLU,S. (İnsan..) a.g.e , s. 271. 330Kremzow / Avusturya kararı, 1993.

331Uluslararası Af Örgütü. (Adil..) a.g.e, s. 127.

Mahkeme, susma ve kendini suçlandırmama hakkını şöyle açıklamaktadır:333

“Sözleşmenin 6. maddesinde açıkça belirtilmemekle birlikte, susma

hakkı ve kendini suçlamama hakkı, Sözleşmenin 6. maddesindeki adil yargılanma fikrinin temelini oluşturan uluslar arası standartlarda genel kabul görmüş olan haklardır. Bu hakların amaçlarından birisi, yetkililerin uygun olmayan zorlamalarına karşı sanığın korunmasına ve böylelikle, adli hataların önlenmesine ve Sözleşmenin 6. maddesinin amaçlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaktır.

Kendini suçlamama hakkı, bir ceza davasında iddia makamının sanığa karşı iddiasını, sanığın arzusu dışında baskı veya eza yöntemleriyle elde edilen kanıtlara başvurmaksızın ispat etme gereğine dayanır. Bu anlamda, bu hak, Sözleşmenin 6. maddesinin 2. fıkrasında yer alan masumiyet karinesi ile sıkı sıkıya ilintilidir.”

Funke/Fransa334 davası kişinin kendi aleyhine olabilecek belgeleri vermeye zorlanması ile alakalıdır. Fransa’da yaşayan bir Alman vatandaşı olan başvurucu, evinde mali polis tarafından yapılan bir aramada mal varlığına ilişkin bazı belgelerin (geçmiş 3 yıla ait başka ülkelerdeki banka hesap ekstreleri..vs.) verilmesi talebini reddetmiştir. Başvurucu hakkında bu konuda dava açılmış ve Funke para cezasına mahkum olmuştur. Başvurucu kendi aleyhinde delil vermeye zorlanamayacağını, bu hususta dava açılmasını ve mahkum olmasını adil yargılanma hakkına aykırı bularak meseleyi AİHM önüne taşımıştır. Önce Komisyonun önüne gelen dosyada Komisyon, başvurunun hakkı ihlal etmediğini ileri sürmüştür. Komisyona göre, belgelerin tedariki yükümlülüğü, devletin daha katı denetim kurallarına gerek kalmayacak şekilde vatandaşlarına güveninin ortaya koyar. Mahkeme ise, Komisyonla aynı görüşte olmamıştır. Mahkemeye göre, gümrük idaresi, varolduğuna inandığı bazı belgeleri elde edebilmek için Funke’nin mahkumiyetini sağlamıştır. Bu belgeleri başka yollarla elde etmekte yetersiz yada isteksiz olan idare, başvurucuyu, işlediği iddia edilen suçların delillerini tedarik etmeye zorlama girişiminde bulunmuştur. İç hukuktaki Gümrük Yasasının özellikleri bu bakımdan, 6. maddenin kendine özgü anlamı çerçevesinde hakkında bir suç

333Saunders/ Birleşik Krallık kararı , 1996. 334Funke/Fransa kararı, 1993.

isnadı bulunan kişinin, susma ve kendinin suçlamaya katkıda bulunmama hakkının ihlalini haklı gösteremez. Bu nedenle 6. maddenin ihlal edildiği kanaatine varılmıştır.

Saunders/ Birleşik Krallık335 davası ise, kişinin kendini suçlayıcı ifade vermeye zorlanarak edinilen bilgilerin, daha sonraki ceza davasında kullanılmasına ilişkindir.336 Başvurucu bir ticaret şirketinin yönetim kurulu başkanıdır. Bu şirketin başka bir şirketi satın almak için hisse senetleri üzerinde manipülasyon yaptığı iddia edilmiş ve konuyla ilgili Bakanlık Müfettişleri soruşturma yapmıştır. İç hukuktaki şirketler yasası, Müfettişlere geniş yetkiler tanımaktadır. Bu yetkiler dahilinde soruşturma esnasında gerekli kişilerin ifadelerine de başvurulmuştur. Bakanlık tarafından alınan bu ifadeler daha sonra Saunders hakkında açılan ceza davasında delil olarak kullanılmıştır. Yargılama sonunda 5 yıl hapse mahkum olan Saunders, Sözleşmenin 5. maddesinin ihlal edildiğini iddia ederek davayı AİHM’e taşımıştır.

Mahkeme öncelikle davanın konusuna ilişkin bir sınırlama getirmiştir. Mahkemeye göre, bu davada başvurucunun iddiası Bakanlık Müfettişleri tarafından alınan ifadenin kendisine karşı açılan ceza davasında kullanılmasına yöneliktir.

Mahkemeye göre, 6. maddedeki genel adil yargılama ilkesi ve buna dahil olan kendini suçlamama hakkı, en basitinden en karmaşığına kadar ayrım yapılmaksızın bütün suç türlerine uygulanır. Kamu yarı, yargısal olmayan bir araştırmada zorlama ile alınan cevapların dava sırasında sanığı suçlamak için kullanılmasına mazeret olamaz. Genel bir kural olarak Dolandırıcılık Dairesinin cebri yetkileri altında edinilen ifadeler , daha sonraki bir yargılamada ilgili kişinin aleyhine delil olarak kullanılamaz. Bu ifadelerin suç isnadından önce alınması, daha sonra yargılama sürecinde kullanılmalarının bu hakkı ihlal etmemesi anlamına gelmez.

Sanığın kendisini suçlandırmama hakkı, sanığın susma iradesine saygı ile ilgilidir. Bu sebeple de Mahkeme tarafından Sözleşmenin 6. maddesine aykırı bulunmaktadır. Sanığın hür iradesine aykırı olarak zorlamayla ifade alma metodu, yine sanıktan zorlama ile alınabilen ve sanığın iradesinden bağımsız

335Saunders/ Birleşik Krallık kararı, 1996. 336İNCEOGLU,S. (İnsan..) a.g.e, s. 277.

olarak var olan kan, idrar veya diğer doku örnekleri veya bir müzekkereye bağlı elde edilen bir belge gibi materyallerin kullanılmasından farklıdır.337 Nitekim, Cartledge / Birleşik Krallık338davasında, aşırı alkol kullanmaktan mahkum olan başvurucu, mahkumiyetine tehdit ile alınan kan örneğinin neden olduğunu iddia etmiş ve doktora kan örneğini vermemesi halinde, kendisine polis tarafından dava açılacağı yönünde baskı yapıldığını ileri sürmüştür. Ancak, Komisyon, kan örneğinin zorla alınmasının ve delil olarak kabul edilmesinin, başvurucunun adil yargılanma hakkını ihlal ettiği sonucuna götürmediğini belirtmiştir.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden, kendini suçlayıcı bilgi ve belgeleri vermesi için kişinin zorlanmasına ilişkin bir ihlal kararı çıkması için, bu belge veya bilginin istendiği kişi hakkında ya bir ceza yargılaması resmi olarak başlamış olmalı yada başlatılması bekleniyor olmalıdır. Yani kişi bir kuşku altında olmalı ve istenen bilginin kendini suçlayıcı nitelikte olması gereklidir. Böyle bir kuşku altında olmayan kişiye karşı yönelik zorlayıcı düzenlemeler AİHM’e göre Sözleşmeyi ihlal etmeyecektir.339

Belirtilen kararlar ışığında, şunları söylemek mümkündür; Güvenlik ve Kamu düzeni ile ilgili de olsa kendini suçlamama hakkının özüne zarar verilemez. 340 Sözleşmedeki susma hakkı ve kendini suçlamama hakkı geniş bir içeriğe sahiptir, çünkü ticari kayıtları da korumaktadır. Sadece ifade vermeyi reddetme hakkını değil341, belge ve ticari kayıtları vermeyi reddetme hakkını da kapsar.342 Susma hakkı ve kendini suçlamama hakkı hem ceza davasının başlatılma beklentisi olması kaydı ile dava öncesindeki safhayı343, hem de sonrasını kapsar.344

Mahkeme sanığın susma hakkını kullanmasının sanığın aleyhine kullanılıp kullanılamayacağını ve buna ilişkin diğer hususları Murray/ Birleşik Krallık345 kararında tartışmıştır. IRA Örgütüne üye olan başvurucu yakalanmasının ardından yargılanmış, fakat ne polis sorgusunda ne de

337Saunders/ Birleşik Krallık kararı, 1996.

338Baş No: 30551/96 Cartledge / Birleşik Krallık Komisyon kararı, 1997. 339İNCEOGLU,S. (İnsan..) a.g.e , s. 278.

340Heaney ve McGuıness/ İrlanda kararı, 2000. 341Saunders/ Birleşik Krallık kararı, 1996. 342Funke/Fransa kararı, 1993.

343Funke/Fransa kararı, 1993.

344Saunders/ Birleşik Krallık kararı, 1996. 345Murray/ Birleşik Krallık kararı, 1996.

mahkemede konuşmamış, sorulan sorulara cevap vermemiştir. Kendisini mahkum eden mahkemenin, sessiz kalmasından sonuç çıkardığını ve bu nedenle ispat yükünün savcılık makamından kendisine geçirildiğini, bunun kendisi aleyhine ifade vermeye zorlanmak demek olduğunu belirtmiştir.

Mahkemeye göre davada önemli olan sorun, savcılığın sunduğu delillerin cevaplanmayı gerektiren yeterince güçlü deliller olup olmadığının saptanmasıdır. Milli mahkeme, sanık sessiz kalmayı seçtiği için suçlu olduğu kanısına varamaz, fakat eğer sanık aleyhine sunulan delil sanığı izah etmesini gerektiren bir duruma sokuyorsa, böyle bir açıklamanın yapılmaması “sağduyunun gereği olarak, izah edilecek bir durum olmadığı ve sanığın suçlu olduğu yönünde bir sonuç çıkarılmasına neden olabilir.” Tersine, savcılığın sunduğu delil zayıf ise buna cevap verilmemesi suçlu olduğu sonucu çıkarılmasını haklı göstermez. Mahkeme olayın şartlarını değerlendirirken, diğer delillerin yanı sıra, IRA tarafından kaçırılmış kişinin bulunduğu bir evde yakalanan başvurucunun bu konuda hiçbir açıklama yapmamasından sonuç çıkarılmasını makul bulmuş, hakkaniyete aykırı görmemiştir. Mahkeme, sanığın susmasından çıkarılan bu sonucu, delillerin değerlendirilmesinde “sağduyunun izin verdiği bir sonuç” olarak görmüştür. 6. maddenin ihlal edilmediği sonucuna varmıştır.

Bu davadan şu sonuçları çıkarmak mümkündür; Sanığın susma hakkı mutlak değildir, bir ceza tehdidi ile kovuşturmaya zorlanması gerekir, fakat susmasının kendi aleyhine sonuç çıkarılmasına neden olabileceği konusunda uyarılabilir. Savcılığın sunduğu güçlü ve izah edilmeye muhtaç deliller varsa, bu deliller karşısında sanık tarafından açıklama yapılmaması, deliller değerlendirilirken suçlu olduğu yönünde bir sonuç yaratabilir. Sanığın susması, sorulara cevap vermemesi yada delil göstermemesi, mahkumiyetin tek ve esas dayanağı olamaz, başka delillerin de olması gerekir. Mahkemenin böyle bir sonuç çıkarması durumunda gerekçenin detaylı olması, bu konuda sanığın yeterince açık bir biçimde aydınlatılmış olması, bir üst mahkeme tarafından tekrar incelenmesi gibi güvencelerin olması gerekir.346

C ) DELİL KURALLARI