• Sonuç bulunamadı

C) DELİL KURALLARI

3) Delillerin Kabul Edilebilirliği

Sözleşme organları, milli hukukta bir ceza yargılaması sırasında hukuka aykırı bir biçimde toplanan delillerin kullanılmasına izin veren kuralı, kendiliğinden, kategorik olarak hakkaniyete uygun yargılamaya aykırı bulmamaktadır.351

Hukuka aykırı delillerin hüküm verilirken kullanılmasını ilke olarak benimseyen yaklaşımı kabul etme konusunda Sözleşme organları direnç göstermektedirler. Bunun nedenlerinden biri, bu konuda ortak bir Avrupa yaklaşımının olmaması, diğeri de Sözleşmenin delillerin kabul edilebilirliğine ilişkin kurallar koymamış olmasıdır. Bu sorun temelde,Sözleşme organları tarafından bir iç hukuk sorunu olarak görülmektedir. Bununla birlikte hukuka aykırı bir delilin bir davada kullanılması yargılama bütün olarak değerlendirildiğinde, o yargılamayı hakkaniyete aykırı hale getirebilmektedir.352

349 İNCEOGLU,S. (İnsan..) a.g.e, s. 286.

350Baş. No: 11941/86 , G./ Fransa Komisyon Raporu, 1988. 351GÖLCÜKLÜ, F. (Divanı İçtihadına) a.g.m, s. 5.

Delillin elde ediliş biçimi ve son soruşturmadaki rolü, yargılamanın bütününün hakkaniyete aykırı hale gelip gelmediği açısından yapılan bir değerlendirme çerçevesinde incelenmektedir.353

Kişinin özel hayatının gizliliği ihlal edilerek yapılan ses kayıtları, özel cep defterlerine yapmış olduğu kayıtlar, kişi haklarına üstün değer veren hukuk sistemlerinde, hukuka aykırı delil kapsamına girmektedirler.354 Sözleşme organları özel yaşamın gizliliği ihlal edilerek elde edilmiş delillerin hüküm verilirken kullanılmasını kategorik olarak reddetmemektedirler. Örneğin, Komisyonun Almanya’ya ilişkin bir kararında355 özel bir kişi tarafından hukuka aykırı biçimde kaydedilen konuşmanın başvurucu aleyhine kullanılması değerlendirilmiştir. Komisyona göre, mahkumiyet sadece konuşma kaydına dayanmamaktadır. Çeşitli tanık ifadeleri alınmıştır. Milli mahkeme kararında özellikle bir tanığın ifadesini esas almıştır. Telefon kaydı bu ifadeyi destekler niteliktedir. Kaydın güvenirliği bilirkişi tarafından doğrulanmıştır. Komisyon bu gerekçelerle şikayeti kabul edilemez bulmuştur.

Konuyla ilgili zikredilmesi gerekli diğer bir karar Schenk/ İsviçre356 kararıdır. Bu davada, karısını öldürtmek için kiralık katil tuttuğu iddia edilen başvurucunun kiralık katil ile konuşması bu kişi tarafından kayda alınmıştır. Milli mahkemede yargılanan başvurucu hakkında hüküm kurulurken bu ses kaydından yararlanılmıştır. Üçüncü kişiler tarafından hukuka aykırı olarak elde edilen bu delilin davada esasa etki eder şekilde kullanılmasını AİHM de Sözleşmeye aykırı bulmamıştır.

Mahkemeye göre öncelikle yargılama esnasında savunma hakkı tam olarak sağlanmıştır. Başvurucunun avukatı kasetin güvenirliğini incelettirmiştir. Bunun yanında başvurucu kiralık katilin ilk soruşturma sırasında soruşturulmasını sağlamış ve başvurucunun avukatı mahkeme tarafından tanık olarak çağrılan bu kişiyi son soruşturma sırasında sorgulama imkanına sahip olmuştur. Mahkeme ikinci olarak, kaset kaydının başvurucunun mahkumiyetine esas tek delil olarak kabul edilmediğini de tespit etmiştir. Hem kiralık katil olduğu iddia edilen kişi hem de savunmanın gösterdiği başka kişiler de tanık

353İNCEOGLU,S. (İnsan..) a.g.e, s. 288.

354 Schroeder/Yenisey/ Peukert. “Ceza Muhakemesinde Fair Trial İlkesi” , İstanbul Barosu CMUK

Uygulama Servisi Yayını, İstanbul, 1999, s,154.

355Baş. No: 12505/86 Wischnewski / Almanya Komisyon kararı, 1986. 356Schenk/ İsviçre kararı, 1988.

olarak dinlenmişlerdir. Ceza mahkemesi, başvurucunun mahkumiyetine kaset kaydını destekler mahiyette başka delillerin de yol açtığını belirtmiştir. Dolayısıyla AİHM de ceza mahkemesinin karara ulaşmadan önce delillerin birbirleriyle bağlantılarını dikkate aldığını kabul etmiştir.

Üçüncü kişiler tarafından elde edilen hukuka aykırı delil tek başına yada ana suçlayıcı delil ise ve inanırlığı konusunda başvurucu tarafından ileri sürülmüş olan makul şüpheler varsa ve bu şüpheleri giderecek güvenceler sağlanmamış ise Mahkeme ihlal sonucuna varacaktır. Fakat bu sonuç, özel yaşama saygı hakkına aykırı her delilin tek başına milli mahkeme tarafından kullanılmasının 6. maddeye aykırı olacağı sonucunu da beraberinde getirmemektedir. Önemli olan iç hukuka aykırı bir biçimde toplanan bir delil olup olmadığı ve güvenirliğine ilişkin kuşku olup olmadığıdır.357

Delillerin hukuka uygunluğu açısından, işkence ve insanlık dışı veya onur kırıcı muamele ile elde edilmemesi de önemli bir husustur. Gerek sanıkların gerekse tanıkların açıklamalarının, herhangi bir baskı ve zorlama olmadan kendiliğinden olması günümüz uygar ülkelerin hukuklarında kabul edilmiş bir ilkedir. Şüpheli veya sanığın serbest iradesini zorlayan metotlarla elde edilen ifadelerin hukuki değeri bulunmamaktadır. Birtakım uluslar arası sözleşme ve bildirilerde sanığın ikrarı dahil, işkence veya zalimane, insanlık dışı yada onur kırıcı muamele sonucu elde edilen delillerin, işkence veya kötü muamele suçundan yargılananlara karşı açılan davalar dışında, kullanılamayacağı belirtilmektedir. İşkence oluşturmayan ancak delil elde etme yöntemi olarak yasaklanmış olan çeşitli baskı şekilleri vardır ve bunlar da elde edilen delillerin geçerliliğini bozmaktadır. İnsan Hakları Komitesi baskıyla elde edilen delilleri kullanma yasağını, “hukuk, işkence yada diğer yasak işlemlerle elde edilen ikrarların yada ifadelerin bir davada kabul edilmesini yasaklamalıdır.” demek suretiyle geniş tutmuştur.358

Sözleşmede bu konuda açık bir hüküm yoktur. Bununla birlikte, işkence, kötü muamele, cebir veya baskı ile hukuka aykırı elde edilen ikrarın delil olarak kullanılması kabul görmemektedir.

Kişi hukuka aykırı biçimde işkence, kötü muamele, cebir veya baskı ile elde edilmiş delillerle mahkum olduğunu iddia ettiğinde, Sözleşme organları

357İNCEOGLU,S. (İnsan..) a.g.e, s. 291. 358Uluslararası Af Örgütü. (Adil..) a.g.e, s. 158.

delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi işinin milli mahkemelere ait olduğunu kabul etmektedir. Bununla birlikte milli mahkemelerin keyfi bir değerlendirme yapıp yapmadığını veya ikrar delilinin güvenirliğinin milli mahkeme tarafından değerlendirilmesinde başvurucuya sağlanan güvence sisteminin uygun olup olmadığını AİHM denetlemektedir.359