• Sonuç bulunamadı

KENDİNE ÖZGÜ BİR İNFAZ REJİMİ OLARAK HAPİS CEZASININ ERTELENMESİ (TCK M.51)

İşlediği suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm edilmiş olan kimsenin bu cezasının yerine getirilmesinin belli bir süre geri bırakılmasına erteleme denir.

Erteleme dendiğinde ilk akla gelen, cezaların ertelenmesidir. Nitekim TCK’da ertele-meyi cezanın, yani infazın ertelenmesi biçiminde düzenlemiştir. İnfazın ertelenmesi, fai-lin yeniden topluma kazandırılmasında önemli bir araç olarak kabul edilir.

Bu yönüyle erteleme cezalar sistemini tamamlayan kendine özgü bir kurumdur. Ce-zanın özel bir infaz şeklidir. Gerçekten belli ağırlıkta hapis cezasına mahkûm edilen kişi, mahkemede ileride suç işlemeyeceği kanısı uyandırırsa cezası infaz edilmeyerek ertelene-cek denetim süresi iyi hâlli geçirildiğinde ceza infaz edilmiş sayılacaktır.

Erteleme kurumu sayesinde, işlenmiş suç cezasız bırakılmamakta ve fakat az bir ceza-ya mahkûm olan kişi cezaevinin beklenen kötülüklerinden de uzak tutulmuş olmaktadır.

Aynı zamanda kişi işini de sürdürebilmekte ve sosyal çevresinden kopması da önlenmiş olmaktadır. Böylece ertelemenin iyi bir suç politikası aracı olduğu söylenebilir. Nihayet erteleme cezaların bireyselleştirilmesi için de uygun bir araçtır.

TCK’da düzenlenen erteleme kurumunun önceki düzenlemelerden bazı yönleriyle farklılaştığı görülmektedir:

1. Önceki düzenlemelerden farklı olarak yeni TCK sadece hapis cezasının ertelenme-sini kabul etmiştir. O hâlde artık para cezaları ertelenemez. Söz konusu para ceza-sının hapis cezasından çevrilmiş olup olmamaceza-sının herhangi bir önemi bulunmaz.

Çünkü uygulamada asıl mahkûmiyet, çevrilen adli para cezasıdır (TCK m. 50/5).

2. Bunun dışında, önceden ertelemede deneme süresinin olaysız geçirilmiş olması hâlinde kişi hiç mahkûm olmamış sayılırken, TCK’ya göre ceza çekilmiş sayılır.

O hâlde TCK ertelemeye bağladığı sonuç bakımından eski düzenlemelerden ta-mamen ayrılmış bulunmaktadır. Böylece ertelemenin bir tür koşullu af olmaktan çıktığı, bir infaz kurumu hâline getirildiği söylenmelidir. Bununla birlikte, getirilen yeni düzenlemenin ertelemenin amacı ile bağdaşmadığı söylenebilir. Gerçekten bu durumda örneğin, hüküm adli sicile kaydedilecektir. Yine fail deneme süresini olaysız geçirdikten sonra yeni bir suç işlerse artık cezası bir daha ertelenemeyecek-tir ve tekerrür hükümleri uygulanabilecekertelenemeyecek-tir.

Koşulları

İşlenen Suçtan Dolayı Verilecek Cezanın Belli Ağırlıkta Olması

TCK, işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezasının ertelenebileceğini kabul etmiştir. Sadece hapis cezası ertelenebilir. Ancak ertelemeye konu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.

4

Yargıtay CGK da bir kararında “… Yeni Ceza Yasamızın sisteminde ertelemenin sadece ha-pis cezaları bakımından öngörüldüğü ve adlî para cezalarının erteleme dışında tutulduğu gözetildiğinde; Yasa’da bir suçun yaptırımı olarak hapis cezası ile birlikte adlî para cezasının da öngörüldüğü durumlarda, önceki ceza sistemimizde geçerli bulunan “ertelemenin bö-lünmezliği” prensibinden artık bahsedilemeyeceği açıkça ortadadır. 5237 sayılı Yasa’nın 51.

maddesindeki düzenleme karşısında ne şekilde hükmedilmiş olursa olsun, para cezalarının ertelenmesi mümkün değildir.” demektedir.

Cezanın erteleme kapsamında olup olmadığı soyut cezaya göre değil hâkimin yargılama sonunda belirlediği somut cezaya göre belirlenir. O hâlde varsa tüm ağırlatıcı ve hafifletici sebepler yani nitelikli haller uygulanır ve erteleme hakkında sonuç cezaya göre karar verilir.

Burada ortaya çıkabilecek sorun, verilmiş olan birden fazla mahkûmiyet hükmü bakı-mından ertelemenin toplam ceza miktarı üzerinden mi yapılacağı, yoksa her bir suç ba-kımından mı yapılacağıdır. Yargıtayın yerleşik içtihatları ertelemenin toplam ceza miktarı üzerinden yapılması gerektiği şeklinde olup, tek tek erteleme kapsamında olmakla birlikte toplandığında erteleme sınırının aşılması hâlinde artık cezanın ertelenemeyeceği şeklin-dedir. Bu yöndeki içtihatı 5237 sayılı Kanun bakımından da devam etmektedir.

Benzer sorun çevirme hâlinde de ortaya çıkmakta ve çevirmede her bir cezanın ayrı ayrı ele alınacağı kabul edilmişken hemen hemen aynı gerekçelerle kabul edilmiş olan erteleme bakımından toplam ceza üzerinden uygulama yapılması kanımızca çelişki oluş-turmaktadır. Kaldı ki iki ayrı mahkemede görülen ve erteleme sınırları içinde kalan ce-zaların ertelenebileceği fakat aynı mahkemede görülmesi hâlinde ise ertelemenin kabul edilmemesinin adaletsiz olacağı gözden uzak tutulmamalıdır.

Daha Önce Kasıtlı Bir Suçtan Dolayı Mahkûm Edilmemiş Olmak

Cezanın ertelenebilmesi için failin ya daha önce hiç suç işlememiş olması ya da bir suç işlemiş ise bu suçun kasıtlı bir suç olmaması, kasıtlı bir suç işlemişse de bu suçtan hükme-dilen hapis cezasının 3 aydan fazla olmaması gerekir (TCK m. 51/1 a). Hükümde sadece hapis cezasının ertelemeye engel olduğu belirtildiğine göre, bunun karşıt anlamından adlî para cezası ve tedbirin ertelemeye engel olmadığı sonucu çıkmaktadır. Daha önce hük-medilmiş olan kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına ya da tedbirlerden birine çev-rilmiş olması durumunda da çevrilen adli para cezası ya da tedbir sonradan hükmedilen hapis cezasının ertelenmesine engel değildir. Çünkü “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.” (TCK m. 50/5).

Daha önce işlenen suç taksirli bir suç ise bu suçtan dolayı verilmiş olan ceza ne olursa olsun daha sonra işlenen suçtan dolayı verilen hapis cezası şartları varsa ertelenebilecektir.

Koşullu salıverilme ertelemeye engeldir.

Dava zaman zamanaşımı söz konusu ise ortada mahkûmiyet bulunmadığından erte-leme mümkün olmakla birlikte, artık kesinleşmiş bir mahkûmiyet bulunduğundan ceza zamanaşımı ertelemeye engeldir.

Daha önce üç aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş olan ve 01.07.1921 do-ğumlu olup suç tarihinde 65 yaşını tamamlayan sanık hakkında hükmolunan 2 yıl 1 ay hapis cezasının TCK’ nın 51/1. maddesi gereğince ertelenmesinin mümkün olduğu gözetilerek, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği dikkate alınıp tekrar suç işleyip işlemeyeceği konusunda oluşan kanaat değerlendirilerek cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine karar verilmesi gerekirken, cezanın miktarı dik-kate alınarak ertelenmemesine karar verilmesi, kanuna aykırıdır (Y. 2. CD., 17.11.2009, E: 2008/37130-K: 2009/42908).

• “Suçu işlediği sırada 18 yaşından küçük olan kişiler bakımından erteleme kapsamındaki cezaların üst sınırının 3 yıl olduğu gözetilmeksizin yasal olmayan gerekçeyle ceza mikta-rına nazaran kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilmesi, Kanuna aykırıdır” (Y. 5.CD., 9.7.2010, E: 2009/ 3061-K:

2010/ 6107).

Ön ödeme ve uzlaşmanın varlığı hâlinde de bir mahkûmiyet söz konusu olmadığından erteleme mümkün olmalıdır.

Önceki cezasının ertelenmiş olması ve denetim süresinin iyi hâlli veya yükümlülükle-re uygun olarak geçirilmesi durumunda ceza infaz edilmiş sayılacağından artık erteleme mümkün değildir.

Genel af hâlinde kamu davası düştüğünden ve hüküm olunan cezalar bütün netice-leri ile birlikte ortadan kalktığından erteleme mümkündür. Ancak özel af durumunda mahkûmiyet var olmaya devam edeceğinden erteleme söz konusu olamaz.

Ülke içinde herhangi bir mahkeme tarafından verilen hapis cezasının ertelemeye engel olduğu ve fakat yabancı mahkemelerden verilen hükümlerin ertelemeye engel olmayacağı kabul edilir.

Suç İşlemeyeceği Konusunda Mahkemede Bir Kanaatin Oluşması

Ertelemenin son şartı, kişinin, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği piş-manlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşması-dır. Mahkeme kararında söz konusu kriteri açıkça ve gerekçeli olarak tartışmalıoluşması-dır.

Yasa koyucu bu konudaki kararın yargılama sürecine katılan ilk derece mahkemesince verilebilmesini çünkü yargılama sürecinde gösterilen pişmanlığın ancak onun tarafından saptanabileceğini de vurgulamış olmaktadır. O hâlde Yargıtayın erteleme kararı vermesi mümkün değildir.

Hâkimin failin tekrar suç işlemeyeceği konusunda bir kanaate sahip olması gerekir. Bu kanaate ise hâkim, sanığın yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlıkla ulaşacaktır.

Öte yandan hâkimin sanığın pişmanlık gösterdiğine hangi söz ya da davranışlarıyla ulaşacağı da tartışmalıdır. Bu anlamda sanığın suçunu ikrar edip, pişmanlığını dile geti-rerek olayı ayrıntıları ile anlatmış olması, yargılama sırasında çaldığı malın yerini göster-mesi pişmanlığın ifadesi olarak kabul edilebilir. Ancak sadece pişmanlığın gösterilgöster-mesi yeterli değildir; bu pişmanlık hâkimde sanığın tekrar suç işlemeyeceği konusunda kanaat uyandırmalıdır.

Her ilgili suç için ayrı ayrı düzenlenmiş olan etkin pişmanlık kurumunun hem bir in-dirim sebebi hem de erteleme sebebi olarak kabul edilebilmesi olanaklı değildir. Nitekim etkin pişmanlık kovuşturma başlamadan gösterilmelidir.

TCK’da düzenenen erteleme kurumunun önceki düzenlemelerden farklılaştığı hususlar nelerdir?

“Dosyada mevcut adli sicil kaydı içeriğinden ertelemeye engel geçmiş mahkûmiyeti olmadı-ğı anlaşılan sanıolmadı-ğın, yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işleme-yeceği konusunda mahkemede oluşan kanaate göre cezasının ertelenip ertelenmeişleme-yeceğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yasal ve yeterli olmayan gerekçeye dayanılarak ertelemeye yer olmadığına karar verilmesi…”(Y.8.CD., 27.4.2010, 2008/8581, 2010/6239).

“Sanığın sabıkasına konu ilamın para cezasına ilişkin olması ve kasıtlı bir suçtan 3 aydan fazla hapis cezasına mahkûm edilmemiş bulunması karşısında, suç işledikten sonraki yargı-lama sürecinde pişmanlık gösterip göstermediği gözetilerek, tekrar suç işleyip işlemeyeceği konusunda oluşan kanaate göre cezasının ertelenip ertelenmeyeceğine karar verilmesi gere-kir.” (Y. 4.CD., 9.6.2010, 2008/13428, 2010/11339).

5