• Sonuç bulunamadı

Hapis cezaları, özgürlüğü bağlayıcı cezalardır. Bu cezalar, kişinin özgürlüğünün kısıtlan-ması suretiyle yerine getirilirler. Bu çerçevede hapis cezası, failin işlediği suç karşılığı ola-rak kanunda öngörülen süre için özgürlüğünden yoksun bıola-rakılması şeklinde tanımlana-bilir. Hapis cezaları, ceza infaz kurumlarında infaz edilir.

5237 s. TCK hapis cezalarını

• ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası,

• müebbet hapis cezası ve

• süreli hapis cezası olmak üzere üçe ayırmıştır.

765 s. TCK m.11’de yer alan ağır hapis, hapis ve hafif hapis cezası ayrımına son verilmiştir.

Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, hükümlünün hayatı boyunca devam eder.

Bu hapis cezasının müebbet hapis cezasından farkı, infaz rejimi yönündendir. Buna göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası sıkı güvenlik rejimine (sistemine) göre çektirilir (TCK m.47).

Öte yandan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası zamanaşımı yönünden özellik gös-terir: Dava zamanaşımı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıldır (TCK m.66/1-a). Öte yandan, TCK’nın İkinci Kitabının Dördüncü Kısmı’nda yazılı ağırlaştırılmış müebbet cezasını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde dava zamanaşımı uygulanmaz (TCK m.66/7). Ceza zamanaşımı ise ağırlaştırılmış müebbet ha-pis cezasını gerektiren suçlarda kırk yıldır (TCK m.68/1-a).

Taşımış olduğu özellikler sebebiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı ayrı-ca düzenlenmiştir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infaz rejimine ait esaslar şun-lardır (CGTİHK m.25; Tüzük m.47):

a. Hükümlü, tek kişilik odada barındırılır.

b. Hükümlüye, günde bir saat açık havaya çıkma ve spor yapma hakkı tanınır.

c. Risk ve güvenlik gerekleri ile iyileştirme ve eğitim çalışmalarında gösterdiği gayret ve iyi hâle göre; hükümlünün, açık havaya çıkma ve spor yapma süresi uzatılabile-ceği gibi kendisi ile aynı ünitede kalan hükümlülerle temasta bulunmasına sınırlı olarak izin verilebilir.

d. Hükümlü, yaşadığı yerin olanak verdiği ve idare kurulunun uygun göreceği bir sanat veya meslek etkinliğini yürütebilir.

e. Hükümlü, kurum idare kurulunun uygun gördüğü hâllerde ve on beş günde bir kez olmak üzere (f) bendinde gösterilen kişilere, süresi on dakikayı geçmemek üzere telefon edebilir.

f. Hükümlüyü; eşi, altsoy ve üstsoyu, kardeşleri ve vasisi, belirlenen gün, saat ve ko-şullar içerisinde on beş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere ziya-ret edebilirler.

g. Hükümlü hiçbir suretle ceza infaz kurumu dışında çalıştırılamaz ve kendisine izin verilmez.

h. Hükümlü, kurum iç yönetmeliğinde belirtilenlerin dışında herhangi bir spor ve iyileştirme faaliyetine katılamaz.

i. Hükümlünün cezasının infazına, hiçbir surette ara verilemez. Hükümlü hakkında uygulanacak tüm sağlık tedbirleri, tıbbi tetkik ve zorunluluklar hariç ceza infaz kurumlarında, mümkün olmadığı takdirde tam teşekküllü Devlet ya da üniversite hastanelerinin tek kişilik ve yüksek güvenlikli mahkûm koğuşlarında uygulanır.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanların cezaları yüksek güvenlik-li kapalı ceza infaz kurumlarında infaz edigüvenlik-lir (CGTİHK m.9). Yüksek güvengüvenlik-likgüvenlik-li kapalı ceza infaz kurumları, iç ve dış güvenlik görevlilerine sahip, firara karşı teknik, mekanik, elektronik ve fiziki engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları sürekli kapalı tutulan ancak mevzuatın belirttiği hâllerde aynı oda dışındaki hükümlüler arasında ve dış çevre ile temasların geçerli olduğu sıkı güvenlik rejimine tabi hükümlülerin bir veya üç kişilik odalarda barındırıldıkları tesislerdir. Bu kurumlarda bireysel veya grup hâlinde iyileştir-me yöntemleri uygulanır (CGTİHK m.9/1). Toplam cezasının üçte birini bu kurumlarda geçirerek iyi hâl gösteren hükümlülerin, tutum ve kişiliklerine uygun diğer ceza infaz ku-rumlarına gönderilmelerine karar verilebilir (CGTİHK m.9/5).

Öte yandan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilen kişiye yüksek gü-venlikli ceza infaz kurumlarında bulunduğu süre içinde mazeret izni, özel izin veya iş arama izni verilmez (CGTİHK m.93/1).

Tekerrür hâlinde işlenen suçtan dolayı koşullu salıverilmeden yararlanabilmek içinse mahkûm olunan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının otuz dokuz yılını çekmek gerekir (CGTİHK m. 108).

Yine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar ancak otuz yılını çektikleri takdirde koşullu salıverilmeden yararlanabilir (CGTİHK m. 107/2). Bununla birlikte ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı verilmişse bu süre otuz altı yıldır (CGTİHK m.107/4).

Nihayet TCK’nın İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar”

başlıklı Dördüncü Bölüm, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” baş-lıklı Beşinci Bölüm, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” başlıklı Altıncı Bölüm altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz (CGTİHK m. 107/16). Müebbet hapis cezasına mahkûm edilen bir hükümlünün yeniden özgürlüğüne kavuşabilme umudunun bulunması gerekir. Kanımızca bu, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası için de geçerlidir. Ancak görüldüğü üzere yasa koyucu burada bir tercihte bulunarak bazı suçları işleyenler bakımından hükümlünün en azından koşullu salıverilme olanağından yararlanabilmesinin önüne geçmiştir.

Müebbet Hapis Cezası

Müebbet hapis cezası kural olarak yaşam boyunca yani ölene kadar devam eden ceza türü-dür. Yukarıda da belirtildiği gibi müebbet hapis cezasına mahkûm edilen bir hükümlünün yeniden özgürlüğüne kavuşabilme umudunun bulunması gerekir. Gerçekten bugün genel olarak kabul edildiği üzere hükümlünün yeniden topluma dönme umudunu besleyecek af ya da özellikle koşullu salıverilme olanağı mevcut olmalıdır.

Nitekim 5275 s. CGTİHK m. 107’ye göre müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar yirmi dört yılını çekmekle diğer şartların da varlığı hâlinde koşullu salıverilir. Bu-nunla birlikte suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çer-çevesinde işlenen suçtan dolayı müebbet hapis cezasına mahkûm edilmiş olan hükümlü otuz yılını çekmekle koşullu salıverilir. Tekerrür hâlinde bu süre otuz üç yıldır.

Müebbet hapis cezası süreli hapis cezasına uygulanan infaz rejimine göre infaz edilir (Tüzük m.8). Görüldüğü üzere müebbet hapis cezası bakımından özel bir infaz rejimi öngörülmediği gibi koşullu salıverilmeye esas olan süre daha azdır.

Müebbet hapis cezasına mahkûm edilen hükümlünün yeniden topluma dönebilmesi mümkündür.

Öte yandan müebbet hapis cezası da zamanaşımı yönünden özellik gösterir: Dava za-manaşımı, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıldır (TCK m.66/1-b).

Öte yandan, TCK’nın İkinci Kitabının Dördüncü Kısmı’nda yazılı müebbet cezasını ge-rektiren suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde dava zamanaşımı uygulanmaz (TCK m.66/7). Ceza zamanaşımı ise müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıldır (TCK m.68/1-b).

TCK’da yer alan cezalar nelerdir? Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile müebbethapis ce-zası arasındaki temel fark nedir?

Süreli Hapis Cezası

Kanunda aksi belirtilmediği sürece, bir aydan az yirmi yıldan fazla olmayan hapis cezasına süreli hapis cezası denir.

765 s. TCK’da hapis cezaları ağır hapis, hapis ve hafif hapis cezası olarak ayrılmış, ağır hapis cezası müebbet ve muvakkat olarak ikiye ayrılmış, muvakkat ağır hapis cezası 1 yıl-dan 24 yıla, hapis cezası 7 günden 20 yıla ve hafif hapis cezası da 1 günden 2 yıla kadar kabul edilmişti. 647 s. İnfaz Kanunu ise bir yıldan yukarı olan cezayı muvakkat uzun süreli hürriyeti bağlayıcı ceza, bir yıldan az süreli hürriyeti bağlayıcı cezayı ise kısa süreli hürri-yeti bağlayıcı ceza olarak tanımlamıştı.

TCK’nın eski düzenlemeleri tümüyle ortadan kaldırdığını fakat sadece kısa süreli öz-gürlüğü bağlayıcı cezaya aynı tanımlamayı getirerek kısa süreli hapis cezası şeklinde yeni-den düzenlediğini görmekteyiz. Bununla birlikte, TCK m. 50/4’e göre “taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa... adli para cezasına çevrilebilir.” şeklin-deki düzenlemeden kısa süreli-uzun süreli hapis cezası ayrımının örtülü bir şekilde devam ettiği de söylenebilir. Bu durumda bir yıldan fazla hapis cezası uzun süreli hapis cezasıdır.

O hâlde, kural olarak kanunda aksi belirtilmediği sürece hapis cezaları 1 aydan az, 20 yıldan da fazla olamaz. Ancak yasada suçun cezasının alt ve üst sınırları gösterilmişse mahkeme bu gösterilen sınırlar arasında bir cezaya hükmedecektir.

Avrupa Konseyi Ömür Boyu Hapis ve Diğer Uzun Süreli Cezalara Mahkûm Olanların Cezaevi İdaresince Yönetimi Hakkında R (2003) 23 Sayılı Tavsiye Kararı

A. Ömür Boyu Hapis ve Diğer Uzun Süreli Cezalara Mahkûmların Yönetilmesi İçin Genel İlkeler

• Ömür boyu hapis veya uzun süreli mahkûmların farklı kişisel özellikleri dikkate alınmalı ve cezalar uygulanırken kişisel planlar yapılmasına dikkat edilmelidir.

Cezaevi yaşamı, toplum içindeki hayatın gerçeklerine mümkün olduğu kadar yakın ola-cak şekilde düzenlenmelidir.

• Mahkûmlara, günlük cezaevi yaşamında bireysel sorumluluk alma olanağı sağlanmalıdır.

• Ömür boyu hapis veya uzun süreli mahkûmların, dış toplum, kendileri, diğer mahkûmlar ve cezaevinde çalışan ya da ziyarete gelen kişiler açısından teşkil ettikleri riskler arasında açık bir ayrım yapılmalıdır.

• Ömür boyu hapis ve uzun süreli mahkumlar arasında sadece cezaları nedeniyle ayrım yapılmamalıdır.

• Ömür boyu hapis ve uzun süreli mahkûmların cezalarının yönetilmesi için yapılacak olan kişisel planlama, cezaevi sistemi içinde tedrici ilerleme sağlamayı hedeflemelidir.

4

Bir cezada alt sınır belirtilmiş üst sınır belirtilmemişse üst sınır en fazla 20 yıl olabilir. Üst sınır belirtilmiş alt sınır belirtilmemişse bu durumda mahkeme bir ayın altında ceza veremez.

Kısa Süreli Hapis Cezası

Hükmedilen bir yıl ve daha az süreli hapis cezası kısa süreli hapis cezasıdır. Kısa süreli hapis cezasının önemi ve özelliği, hapis cezasının kısa süreli olması durumunda bu ceza-nın para cezasına ve bazı başka yaptırımlara çevrilebilme olanağıceza-nın varlığıdır. Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar m.50’de düzenlenmiştir.

Cezanın kısa süreli olup olmadığını belirlemek bakımından yargılama sonunda hük-medilen somut ceza esas alınır. Birden fazla cezaya hükümlülük hâlinde hapis cezasının kısa süreli olup olmadığının belirlenmesinde her bir cezanın süresi ayrı ayrı göz önünde bulundurulur.

TCK’da kısa süreli hapis cezasının bazı tedbirlere çevrilebileceği kabul edilmiştir. Bu noktada öncelikle kısa süreli hapis cezasına seçenek olan kurumun hukuki niteliği ve kul-lanılan terim üzerinde durulmalıdır. 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’da bu konuda “ceza ve tedbirler” terimi kullanılmakta iken yeni TCK “yaptırım” terimini kul-lanmıştır. Böylece eskiden bu kurumların ceza mı, tedbir mi olduğu, tedbir ise burada sayılan tedbirlerden tümünün önleyici niteliğe sahip olup olmadığı yönündeki tartışma sona ermiş görünmektedir. Yeni TCK bunların tümünü yaptırım olarak kabul etmiştir.

Ceza hukukunun yaptırımları cezalar ve güvenlik önlemleri olarak ikiye ayrıldığına göre yeni TCK’nın üst bir terim olarak yaptırım terimini tercih etmesi, burada sayılanların her iki niteliğe de sahip olabileceğini göstermektedir. Bu çerçevede maddede sayılı yaptırımlar incelendiğinde adli para cezası dışında kalan yaptırımların güvenlik tedbiri olarak kabul edilmesi gerekir. Nitekim m. 50/5 ve 7’de yer alan “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu mad-de hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir” ve “Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hük-mü veren mahkemece tedbir değiştirilir.” hükümlerinden de maddede sayılı kurumların bir tedbir olduğu anlaşılmaktadır.

Seçenek Yaptırıma Çevirme Koşulları

Çevirmenin ilk ve objektif nitelikteki koşulu, cezaya ilişkin olup hükmedilen cezanın 1 yıl ve daha az hapis cezası olmasıdır. Şayet sanık birden fazla suçtan mahkûm olmuşsa 1 yıllık sürenin belirlenmesinde toplam ceza miktarı değil, her bir suçtan dolayı alacağı ceza ayrı ayrı ele alınır.

Ancak taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli de olsa bu ceza, diğer koşulların varlığı hâlinde adli para cezasına çevrilebilir. Ancak bu hüküm, bilinçli taksir hâlinde uygulanmaz (TCK m.50/4).

O hâlde örneğin, TCK m. 85’e göre taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, beş yıl hapis cezası ile cezalandırılsa dahi bu ceza adli para cezasına çevrilebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, çevirmenin sadece adli para cezası bakımından mümkün olması, yoksa m.50’de yer alan diğer tedbirlere çevrilmenin söz konusu olmamasıdır.

Söz konusu düzenlemeden çıkan diğer bir sonuç da bilinçli taksir durumunda hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi için kısa süreli hapis cezası olması gereğidir.

Bununla birlikte, hâkim her kısa süreli hapis cezasını maddede sayılı yaptırımlardan birine çevirmek zorunda değildir. Nitekim m.50/1’de “çevrilebilir” denmek suretiyle bu hususa işaret edilmiştir. Hâkim bu konuda tam bir takdir yetkisine sahiptir. Hâkimin tak-dir yetkisi aynı zamanda adli para cezasına mı, yoksa seçenek yaptırıma mı hükmedeceği konusunu da kapsamaktadır.

İşte yasa koyucu hâkimin kısa süreli hapis cezasını maddede sayılı yaptırımlardan bi-rine çevirip çevirmeme hususunda karar verirken bazı kriterlerden yararlanabilmesine olanak sağlamıştır. Bu da çevirmenin ikinci ve subjektif nitelikteki koşuludur. Buna göre hükümlüye ilişkin bazı hususlar hâkimin bu konuda takdir yetkisini kullanırken ona yar-dımcı olmakta ve böylece objektif bir uygulama olanağı da sağlamaktadır. Bu kriterler aynı zamanda cezanın bireyselleştirilebilmesi bakımından hâkim için son derece önemli-dir. Buna göre çevirme hâlinde suçlunun kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık ve suçun işlenmesindeki özellikler dikkate alınmalıdır. 647 s. CİHK’ye göre ise çevirme sırasında suçlunun kişiliği, sair hâlleri ve suçun işlenmesin-deki özelliklerin dikkate alınacağı öngörülmekteydi. Görüldüğü üzere TCK hükümlünün sosyal ve ekonomik durumu ile yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığın da çevirme sırasında dikkate alınmasını aramaktadır. Böylece TCK pişmanlığa yargılama sırasında da bir sonuç bağlamış olmaktadır. Gerçekten suç sonrası pişmanlık cezada indirim ya da cezasızlık sebebi oluştururken yargılama sırasındaki pişmanlık çevirme sebebidir.

Öte yandan buradaki sayımın sınırlı olmadığı “sair hâller” teriminden anlaşılmakta-dır. Yargıtay da istikrar kazanan değişik kararlarında “suçlunun kişiliği, yargılamadaki davranışları, medeni durumu, işi, sosyal çevresi”nin çevirmede esas alınması gerektiğini ifade etmektedir. Kanımızca sanığın ahlaki eğilimleri çevirmede dikkate alınmamalıdır.

Hâkim hükmedilen cezanın kısa süreli olması durumunda hükümlüye ilişkin söz ko-nusu hususları değerlendirip olumlu ya da olumsuz bir yargıya ulaşmak zorundadır. Bu nedenle kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına ya da önleme çevrilip çevrilmemesi isteğe bağlı değildir; herhangi bir talep olmasa da hâkim bunu re’sen değerlendirmelidir.

Bu nedenle mahkemenin bu yönde bir karar verme yükümlülüğünün bulunmadığı yö-nündeki görüşe ve Yargıtay kararlarına katılmak mümkün değildir. Nitekim Yargıtay da yeni tarihli bir kararında yaptırımların kişiselleştirilmesi ilkesi gereği hâkimin istek olma-sa da çevirme hakkında re’sen karar vermesi gerektiğini kabul etmiştir.

Hâkimin, kısa süreli hapis cezasının adli para cezası ya da önlemlerden birine çevrilip çevrilmemesi konusundaki takdir yetkisi, keyfilik olarak anlaşılmamalıdır. Hâkim, neden çevirdiği ya da çevirmediği konusunda yasal ve yeterli gerekçe göstermek zorundadır.

Aksi hâlde bu bir bozma sebebi olarak kabul edilmektedir (CMK m.289/1-g).

Nihayet burada tartışılması gereken bir husus da şu olabilir: Çevirme sırasında hâkimin esas alacağı bazı kriterler, takdiri hafifletici sebep için de gerekçe oluşturabilir mi? Örneğin, sanığın pişmanlığı hem takdiri hafifletici sebebin uygulanması hem de çe-virme için gerekçe oluşturabilir mi? Kanımızca buna engel bir durum yoktur. Zira her iki kurum nitelik olarak birbirinden farklıdır.

Seçenek Yaptırıma Çevirme Zorunluluğu

Bazı hâllerde çevirme zorunludur (TCK m.50/3). Buna göre daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla

• Mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile

• Fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, maddede yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.

Söz konusu düzenleme karşılığı olan 647 s. Kanun m.4’ten bazı yönlerden farklılaş-makta ve daha lehe düzenlemeler getirmektedir. Gerçekten;

• Uygulamada asıl mahkûmiyet, m.50 hükmüne göre çevrilen adli para cezası veya tedbir olduğuna göre (TCK m. 50/5), daha önce özgürlüğü bağlayıcı cezadan çev-rilmiş para cezasına mahkûm edilmiş olma, hükmolunan 30 güne kadar özgürlüğü bağlayıcı cezanın para cezasına ya da tedbire çevrilmesine engel değildir.

Görül-düğü üzere TCK sadece daha önce hapis cezası ile mahkûm edilmemiş olma ko-şulunu aramaktadır. Halbuki 647 s. Kanun m. 4/2’ye göre hükmolunan otuz güne kadar (otuz gün dâhil) hürriyeti bağlayıcı cezalara ilişkin çevirme zorunluluğu suç tarihinden önce, para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi, hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûm edilmemiş olanlar hakkında söz konusu olabilmekteydi. Dolayı-sıyla 647 s. Kanun bakımından daha önce hükmolunan hürriyeti bağlayıcı ceza para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi sonradan hükmolunan 30 güne ka-dar özgürlüğü bağlayıcı cezanın çevrilebilmesi zorunlu değildi.

• Bir diğer fark ise TCK’nın 647 s. Kanunda yer almayan fiili işlediği tarihte altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezasının m.50’de yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi imkânını getir-mesidir. O hâlde fiili işlediği sırada 65 yaşını doldurmuş hü kümlünün, çocuk hü-kümlü gibi kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına veya yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunludur. Bu değişiklik olumlu olmuştur.

Nihayet yukarıda belirtilen durumlarda mahkemeye, hapis cezasının seçenek yaptı-rımlardan birine çevirip çevirmeme konusunda takdir yetkisi verilmemiş olmakla bera-ber, mahkeme yine de hapis cezası yerine seçenek yaptırım olarak adli para cezasına veya diğer seçenek yaptırımlardan birine çevirme hususunda, diğer bir deyişle seçenek yaptırı-mın türünün seçiminde takdir yetkisine sahiptir.

Seçenek Yaptırıma Çevirme Yasağı

TCK m.50/2’ye göre suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak ön-görüldüğü hâllerde hapis cezasına hükmedilmişse bu ceza artık adli para cezasına çevril-mez. Örneğin, TCK m.125 hakaret suçunun cezasını üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak kabul etmiştir. Bu durumda mahkeme böyle bir seçim imkânı var-ken sanığı üç ay hapis cezasına mahkûm ederse artık bu üç aylık hapis cezasını adli para cezasına çeviremeyecektir. Gerçekten hâkimin adli para cezasının öngörüldüğü seçenekli cezalar bakımından hapis cezasını tercih etmesinin gerekçesi büyük bir olasılıkla hük-medilen hapis cezasının neden adli para cezasına çevrilmediğinin de gerekçesini oluştu-racaktır. Bu nedenle bu kayıtlama yerinde olmuştur. Nitekim 647 s. Kanunda bu konuda bir düzenleme bulunmaması tartışmalara yol açmış ve 4.2.1974 tarihli İBK ile para cezası verme olanağı varken kısa süreli cezaya hükmedilmiş olmasının çevirmeye engel olmaya-cağı kabul edilmişti.

Bununla birlikte, kanımızca, çevirme yasağı sadece adli para cezası bakımından öngö-rülmüş bulunduğundan hükmedilen hapis cezasının m.50’de sayılı diğer yaptırımlardan birine çevrilmesi mümkün olmalıdır.

647 s. Kanun m. 4/son da yer alan “Bu madde hükümleri sırf askerî suçlar ile askerî disiplin suçları ve birinci fıkranın 3 ve 4 numaralı bendi hükümleri de subaylar, askerî memurlar ve astsubaylar hakkında uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeye TCK m. 50’de yer verilmemiştir. Bu durum karşısında konu TCK m. 5’te yer alan “Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygula-nır” düzenlemesi ile birlikte değerlendirildiğinde kısa süreli hapis cezası ister özel ceza yasalarında isterse ceza içeren yasalardaki suçlar için de öngörülmüş olsun TCK’nın genel hükümleri içinde yer alan m.50 gereği adli para cezasına ya da maddede sayılı yaptırım-lardan birine çevrilebilir sonucuna ulaşılmalıdır. Bununla birlikte TCK m.5’in yürürlüğü 5560 sayılı Kanun ile 31 Aralık 2008 tarihine kadar ertelenmiştir.

Benzer sonuca ertelemeye ilişkin hüküm getiren diğer özel ceza kanunları ve ceza hük-mü içeren kanunlar bakımından da ulaşmak hük-mümkündür. Diğer bir deyişle bunda böyle

Benzer sonuca ertelemeye ilişkin hüküm getiren diğer özel ceza kanunları ve ceza hük-mü içeren kanunlar bakımından da ulaşmak hük-mümkündür. Diğer bir deyişle bunda böyle