• Sonuç bulunamadı

16 Ġmam-azam Ebu

D. Masal Örnekleri: a Hayvan Masalları:

4- Keloğlan‟ın Hiles

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, pireler tellal iken, hocalar berber iken, ben anamın beĢiğini tıngır mıngır sallar iken.

Zamanın birinde Keloğlan derler, biri yaĢarmıĢ. Bu, çok tembel biriymiĢ. Babası yokmuĢ, anasıyla yaĢarmıĢ. Zaman içinde Keloğlan büyümüĢ ve elinden iĢ gelir hale gelmiĢ. Annesi onu diğer çocuklarla beraber gurbete çalıĢmaya göndermiĢ. Gurbette uzun zaman çalıĢmıĢ.

Bir gün Keloğlan ve arkadaĢları bir yeri kazarken tesadüfen kazdıkları yerde altın bulmuĢlar. Orayı kazmıĢlar ve bütün altınları çıkarmıĢlar.

Sıra altınları paylaĢmaya gelmiĢ. Urupla (tas) altınları paylaĢacaklarmıĢ. Keloğlan, urubun altına zit sürmüĢ. Altınları paylaĢırken pekçok altın da zitle birlikte yapıĢmıĢ. Daha sonra yapıĢan altınları almıĢ. Böylece Keloğlan‟ın payına daha çok altın düĢmüĢ.

Bu olayın ardından Keloğlan, gurbetten evine dönmüĢ. “Anne, kel oğlun geldi, keleĢ oğlun geldi.‟‟ demiĢ. Ona altınları göstermiĢ. Anası çok sevinmiĢ. Keloğlanla anası bundan sonra zengin, rahat bir ömür sürmüĢler. Pekçok hanlar, hamamlar, kervansaraylar yaptırmıĢlar. K.ġ. NurĢen Çil

5- Kurpilsipendak

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, hocalar berber iken, bir köyde bir garı goca yaĢıyormuĢ.

Bunların çocukları olmuyormuĢ. Gel zaman git zaman ippiy bir tedavi görmüĢler; fakat çocukları olmamıĢ. Etrafta da duyulmuĢ bu.

Ormanda yaĢayan da bir cüce varımıĢ. Bu cüce, bunlara haber göndermiĢ. “Gelsinler, ben onlara yardım idiyim, çocukları olsun.‟‟ diye. Ondan sonra da bu garı goca cücenin yanına gitmiĢler. Sora sora bulmuĢlar. Cüce de “ġiy!‟‟ dimiĢ. “Size yardım idecem; amma benim bi Ģartım var.‟‟ dimiĢ . Onlarda; “Tamam, ne?‟‟ diye sormuĢlar. Cüce; “Ġlk çocuğunuzu bana vireceksiniz.‟‟ Ģeklinde bir Ģart koĢmuĢ. Onlarda birbirine bakıĢmıĢlar, ondan sonra; “Tamam‟‟ diye cücenin isteğini gabul itmiĢler. Neyse cüce bi tedavi virmiĢ bunlara. Bunlar da uygulamıĢlar.

Gel zaman git zaman kadın hamile galmıĢ. Aradan dokuz ay geçmiĢ. Gadın doğum iderken, gapı çalınmıĢ, adam açmıĢ gapıyı, bakmıĢ cüce. Bunlarda bazı zaman gelip; Çocuğu götürecek.‟‟ diye üzülürlermiĢ. Bazı zaman da; “Unuttu gitti, ne bilecek?‟‟ diye düĢünürlermiĢ hep.

“Çocuğu almaya geldim ben, sözünüz varıdı.‟‟ dimiĢ cüce. Bunlar da ĢaĢırmıĢlar, biraz ısrar itmiĢler, cüce de; “Sözünüz varıdı, ben götürecem.‟‟ diye gucaklamıĢ çocuğu almıĢ, gitmiĢ.

Ondan sonra aradan zaman geçmiĢ, bi ricaya gitmiĢler; “Dayanamıyoruz, çocuğumuzu vir.‟‟ diye. Aradan bi zaman geçermiĢ bi da, zaman geçermiĢ bi da giderlermiĢ.

Öyle gide gele gide gele, ippiy bi gitmiĢler, gelmiĢler. En sonda bakmıĢ cüce; “Bunlarla baĢ olmayacak, bunlara biĢi yapıyım ben.‟‟ diye düĢünmüĢ. Sonra; “Size bi Ģartım daha var, onu yaparsanız, çocuğunuzu size verecem.‟‟ dimiĢ. Onlarda hemen; “ġartın ne?‟‟ diye sormuĢlar. Cüce; “Bu ülkede benim ismimi hiç kimse bilmiyor. Ġsmimi öğrenip gelirseniz, size çocuğunuzu verecem.‟‟ diyerek gadınla adamı umutlandırmıĢ. Bunlarda onun isteğini gabul itmiĢler. Hemen gitmiĢler sağa sola haber göndermiĢler. Köylere, kentlere, kasabalara… Kimse cücenin adını bilmiyormuĢ. Herkes; “Biz cüce diriz, cüce biliriz, cüce diriz, cüce biliriz, hiç tanımayız.‟‟ diyerek cücenin ismini bilmediklerini söylüyormuĢ.

Bütün herkesden sora sora, sayfa sayfa erkek ismi getirirlermiĢ. OkurlarmıĢ, okurlarmıĢ ondan sonra, cüce; “O değil, o değil.‟‟ dirimiĢ.

Gel zaman git zaman bunlar da iyice ümidi kesmiĢler. “Bunun adını hiç bilen yok.‟‟ diye. Ondan sonra aradan ipbi zaman geçmiĢ.

Bir gün gadın gene ağlıyormuĢ. Gendi gendine; “Gidiyim, bi da yalvarıyım, bu sefer vicdana gelir de viri.‟‟ diye düĢünmüĢ. Gari ormana geliyormuĢ. BakmıĢ ormanda cücenin evinin orda bi alev yükseliyormuĢ. YavaĢ yavaĢ sokularak, gendini göstermeden gelmiĢ. BakmıĢ, cüce bi ateĢ yakmıĢ, etrafında sekerimiĢ öyle. “Benim adımı kimse bilemez, çünkü benim adım Kurpilsipendak, Kurpilsipendak.‟‟ dirimiĢ. AteĢin etrafında dolanırımıĢ. Ondan sonra gadın da bunu duyunca çok sevinmiĢ. Oraya kenara saklanmıĢ. Cüce içeri girince; “Gidiyim, ben de söyleyim, çocuğumu alıyım, gidiyim.‟‟ diyivirmiĢ gari. Cüce de ateĢi söndürmüĢ, oraları toplamıĢ, içeri girmiĢ.

Gadın gapıyı çalmıĢ. Cüce; “Ne oldu? Gel. Buldun mu adı mı?‟‟ diye sormuĢ. O da; “Buldum.‟‟ diye cevaplamıĢ. Cüce; “Ne o zaman?‟‟ dimiĢ. Gadın; “Ali mi?‟‟ diye sormuĢ. Cüce; “Değil.‟‟ diyerek cevaplamıĢ. Gadın; “Veli mi?‟‟ diye sormuĢ. Cüce yine; “Gadın, değil.‟‟ iye cevaplamıĢ. O zaman; “Kurpilsipendak‟‟ dimiĢ gadın. Öyle diyince hiç seslenmeden dönmüĢ gitmiĢ, çocuğunu almıĢ gelmiĢ, gadına teslim itmiĢ. K.ġ. Fadimana Durmaz

6- Umut

Bundan uzun zaman önce ülkelerden birinin bir Ģehrinde ressamların yaĢadığı bir sokak varmıĢ. Bu sebeptendir ki sokağa da Ressamlar Sokağı adı verilmiĢ. Bu sokaktan dünyanın en güzel resimleri çıkar ve güzellikleri bütün dünyanın diline dolanırmıĢ.

Bir gün sokağa iki genç kız gelmiĢ. Birinci katında yaĢlı ve aksi bir adamın oturduğu evin ikinci katına yerleĢmiĢler. Kızlar, ressamlık okulunu yeni bitirmiĢ ve tecrübe kazanmak için dünyanın en meĢhur ressamlar sokağını seçmiĢler.

Günler geçmiĢ, genç kızlar tecrübe kazanmaya baĢlamıĢ. Her Ģey yolunda giderken bir gün kızlardan biri hastalanmıĢ. ArkadaĢı, onu bir hekime götürmüĢ. Hekim, genç kızın tahlillerini yaptıktan sonra arkadaĢına, genç kızın çok hasta olduğunu ve altı aylık bir ömrünün kaldığını söylemiĢ. Duyduklarına inanamayan kız, arkadaĢından doktorun söylediklerini saklamıĢ. Sadece küçük bir soğuk algınlığından baĢka bir hastalığı olmadığını, kendisine biraz dikkat ederse hiçbir sorunu kalmayacağını söylemiĢ. Günler günleri kovalamıĢ, beĢ ay geçivermiĢ.

Bir gün kız, bahçeyi seyrederken arkadaĢı yanına gelmiĢ. Hasta kız, arkadaĢına; “ġu asma yapraklarını görüyor musun? Daha birkaç gün öncesine kadar onlarca yaprağı vardı, bugün ise bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azaldı. Tıpkı benim ömrüm gibi. Benden çok hasta olduğumu ve kısa bir ömrümün kaldığını sakladığını biliyorum. Belki ben de bu asma yaprakları düĢtüğü zaman öleceğim‟‟ demiĢ. ArkadaĢı gözyaĢlarını tutamıyormuĢ artık. Aradan birkaç gün daha geçmiĢ. Asma ağacında sadece bir yaprak kalmıĢ. Hasta kız arkadaĢına; “ġu asma yaprağını görüyor musun? Daha birkaç gün öncesi bir elin parmakları kadardı, Ģimdi ise sadece bir tane kaldı. Biliyorum ben de onunla öleceğim.‟‟ diyerek umutsuzluğunu ifade etmiĢ.

O gece çok kuvvetli bir fırtına çıkmıĢ, hasta kız yorganının altında asma yaprağının düĢüp düĢmediğini, hayata tutunup tutunamadığını düĢünmeye baĢlamıĢ. Sonra umutsuzluğa kapılıp; “Nasıl dayansın bu kadar kuvvetli rüzgâra, o savunmasız haliyle nasıl göğüs gerebilsin?‟‟ diye içinden geçirmiĢ. Sabah kalkar kalkmaz pencereye koĢup asma yaprağına bakmıĢ, bir de ne görsün! Asma yaprağı o rüzgâra inat sapasağlam ve yemyeĢil yerinde duruyormuĢ. Hasta kız,

gülümsemiĢ ve “O, bu haliyle hayata nasıl tutunuyorsa ben de öyle tutunacağım.‟‟ diyerek kendine moral vermiĢ.

Olayın ardından bir hafta sonra tekrar doktora gitmiĢler. Doktor gözlerine inanamamıĢ. Çünkü kızın bütün tahlilleri altı ay öncesine göre olumlu bir hal almıĢ. Kız, bu müjdeyi alınca havalara uçmuĢ. Hayata hangi gözle bakılırsa ondan o derece bir Ģeyler alınabileceğine karar vermiĢ.

Hastaneden döndükleri sırada evlerinin önünde bir ambulans olduğunu görmüĢler. Ġçeriden yaĢlı adamın cansız bedeninin çıktığını ve ambulansa konduğunu yaĢlı gözlerle izlemiĢler. YaĢlı adamın elinden ambulansa götürülürken bir zarf düĢtüğünü görüp; dairelerine götürmüĢler. Mektubu açtıklarında hasta kıza yazıldığını fark etmiĢler.

Mektupta; “Bugün senin hasta olduğunu öğrendim küçüğüm. Daha çok küçüksün, yaĢayıp çok göreceklerin var. Umudunu bir asma yaprağına bağladığını da biliyorum. Sen de o asma yaprağının o fırtınalı gece de düĢtüğünü bil. Ben, senin umudunu kaybetmemen için o soğuk havada dıĢarıya çıkmamın ölümüme sebep olacağını bile bile dıĢarıya çıktım ve daha önce yapmıĢ olduğum asma yaprağı resmini oraya astım.

Kimileri için son olan, kimileri için bir baĢlangıçtır. Benim sonum olan senin için bir baĢlangıç oldu. Hayatta bizi yaĢama bağlayan mutlaka bir Ģeyler vardır. Sen yeter ki umudunu kaybetme.‟‟ yazıyormuĢ. K.ġ Merve Ġlden

Ġçeriçumra‟dan derlediğimiz sekiz masaldan; Altın Yumurtlayan Horoz Masalı; hayvan masalları, Yalan Masalı; güldürücü hikâyeler, nükteli fıkralar, geriye kalan altı masal; asıl halk masallar grubuna dâhil edilmiĢtir. Bunun yanında Altın Yumurtlayan Horoz, Yalan Masalı, Keloğlanın Hilesi gibi örneklerin adları, kaynak Ģahısların masalların ismini unutmaları nedeniyle tarafımızdan verilmiĢtir.

2.1.2. EFSANE