• Sonuç bulunamadı

16 Ġmam-azam Ebu

D. Masal Örnekleri: a Hayvan Masalları:

1- Altın Yumurtlayan Horoz

Bir varımıĢ, bir yoğumuĢ. Köyün birinde iki gomĢu -bir dedeynen bir nene- yaĢıyormuĢ. Dedenin bir horozu, nenenin de bir tavuğu varımıĢ. Nenenin tavuğu günde bi tene yumurtluyormuĢ, o da neneye yitiyormuĢ. Dedenin de yumurtası yoğumuĢ, ikide bir ikide bir neneye yumurta istemeye gelirimiĢ. O da bi gün; “Benim yumurtam bana anca yiter, git gendine bi tavuk al, besle yumurtasını yi.‟‟ diyerek dedeye akıl vermiĢ. Adamın da canı sıkılmıĢ, eve gelmiĢ, horazına bi dayak çekmiĢ. Horaz da goĢa goĢa evden gaçmıĢ, gitmiĢ sarayın duvarına:

Üüürüüürüü, üüürrürü… “Ben padiĢahın gızını isterim.‟‟ dirimiĢ.

PadiĢah da bunu duymuĢ; “Bu horaz burda ne arar? Atın denize de suları yutsun, boğulsun.‟‟ dimiĢ. AtmıĢ adamlar denize. Horaz bütün suları içmiĢ, tekrar gelmiĢ duvara:

Üüürüüürüü, üüürrürü… “Ben padiĢahın gızını isterim.” dirimiĢ.

Tekrar padiĢah; “Bu horaz yine mi geldi? Fırına atın Ģunu fırına da yansın, bitsin, ölsün.‟‟ dimiĢ. Fırına atmıĢlar. Bu sefer de o yuttuğu bütün suları fırına çıkartmıĢ, fırın sönmüĢ, gine çıkmıĢ gelmiĢ.

Üüürüüürüü,üüürrürü… “Ben padiĢahın gızını isterim.” dirimiĢ.

PadiĢah da; “Atın Ģunu altın ambarına, bi tanesini yutsun, ölsün.‟‟ dimiĢ. Ondan sonra artık adamlar horozu dutmuĢlar, altın ambarına atmıĢlar. Bu da altın ambarında ne gadar altın varsa yutmuĢ:

“Dedeeee, ben geliyom halı ser, dedeeeeee, ben geliyom kilim ser.‟‟ diyerek goĢa goĢa dedenin evine gitmiĢ. Dede de yoklu bi adammıĢ, çekedini sermiĢ, beklerimiĢ.

Bu da gelince, ne gadar altın yudduysa gık gık gık gık hepsini çıkarmıĢ. Ondan sonra dede de neneyi çağırmıĢ sevincinden. Bu sefer de nene bunu gıskanmıĢ. “Eççik bana da vir.‟‟ diyerek dededen biraz altın istemiĢ. O da; “Sen de tavuğunu döv döv yolla, o da gitsin bulsun. Ben horazımı dövdüm dövdüm, bak bunları getirdi.‟‟ diye neneye akıl virmiĢ.

Nene de eve gitmiĢ, tavığına bi dayak çekmiĢ, bi dayak çekmiĢ. Tavuk da gaçmıĢ gitmiĢ. KöĢede çöp varımıĢ, deĢmiĢ deĢmiĢ, orda bi bozuk para varımıĢ, onu yutmuĢ.

“Neneeeeee, ben geliyom, halı ser, neneeeeeeee, ben geliyom, kilim ser.‟‟ diyerek eve gelmiĢ. Gadın da zenginimiĢ, halıları malıları varmıĢ, sermiĢ halıları beklerimiĢ. Ondan sonra tavık da; “Gık‟‟ dimiĢ, bozuk para çıkmıĢ. Ondan sonra artık dedeynen nene evlenmiĢler, mutlu, mesut, uzun yıllar yaĢamıĢlar. Onlar irmiĢ muradına, biz çıkalım kerevetine. K.ġ. ġerife Akdeniz

b- Güldürücü Hikayeler, Nükteli Masallar 1- Yalan Masalı

Bir gün kahvede otururken sağ yanımdan bir ses; “HiĢt!‟‟ dedi. “Ne var?” dedim. “ Müjde deden dünyaya geldi.‟‟ dedi. KoĢa koĢa vardım, eve baktım. Dedem kundakta; öptüm, sevdim, okĢadım.

Dedem büyüdü ve yürüdü. Bir gün sonra iki arkadaĢ geldi. “Hadi ava gidelim.‟‟ dediler. Ġsimleri Haksinoğulları ile Miskinoğulları‟ydı. Haskinoğlu, Miskinoğlu, dedem ve ben düĢtük yola. Bir baktım bitmemiĢ bir otun dibinde doğmamıĢ bir tavĢan. Haskinoğlu bir attı vuramadı. Miskinoğlu bir attı vuramadı. Dedem benden bir parça bellediği için attı, sıyırıp geçti. Ben bir attım, paramparça ettim. Etini dokuz köye, suyunu on köye dağıttık. O av sezonu öyle sürüp gitti.

Dedem bir gün baĢladı ağlamaya. Avutmak için tuttum elinden, çıktık dağlara. Bir de ne göreyim! Karıncaya binmiĢ, deveyi kucağına almıĢ bir adam. KoĢa koĢa yetiĢtik peĢinden. Tam yanına varırken oluverdi bir ceviz ağacı. Dibinde oldu bir deniz. Gelen attı bir tezek, giden attı bir tezek. Oldu on dönüm bir tarla. Tarla dedemin hoĢuna gitti. Dedi “Bir bostan ekelim

bura.‟‟ Bir bostan ektik, bir bostan oldu. Bıçağı elime aldım kavunun içine daldım.

Baktım karĢımda bir dev. Bir yumruk vurdu, yıldızları saydım. Dedem baĢladı ağlamaya. Geriye döndüm. Dedi ki; “ Bir ekin ekelim.‟‟ Bir ekin ektik, bir ekin oldu bir ekin. Yatsam sakal boyu, kalksam diz boyu. Ekinleri biçtik çizmelere doldurduk, çil horoza yükledik. Sanırım bu kadar yalandan bir doğru öğrendik. K.ġ. Ali Demirörs

c- Asıl Halk Masalları 1- Çirkin Postacı

Büyük bir Ģehirde tek baĢına yaĢayan güzel ve genç bir kız varmıĢ. ġehrin gecekondu mahallesinde evden iĢe iĢten eve hayatı öylece geçip gidiyormuĢ.

Her gün hayatının sıradanlığından, boĢa akıp gidiyor olmasından Ģikâyet eden genç kız, yine böyle bir günde evine dönerken posta kutusunun dolu olduğunu görmüĢ. Her zamanki gibi faturaların dolduğunu düĢünüp, bütün kâğıtları alarak evine girmiĢ. Kâğıtlara bakarken içlerinden birinin mektup olduğunu görmüĢ ve büyük bir heyecanla mektubu açmıĢ. Gözlerine inanamamıĢ. Çünkü mektup onun için yazılmıĢ. Mektupta; “Sizi

her gün büyük bir heyecanla takip ediyorum. ĠĢten dönüĢünüzü büyük bir heyecanla bekliyorum. Siz, benim hayatta gördüğüm en güzel insansınız. Sizinle birkaç dakika konuĢmak için bile her Ģeyi veririm.‟‟ yazıyormuĢ.

Kız, bu mısraları sabaha kadar defalarca okumuĢ. Her okuyuĢunda biraz daha heyecanlanmıĢ. Bu koca Ģehirde birilerinin onun farkında olması, onu sevindirmiĢ. Günler, posta kutusuna her gün konan mektuplarla devam etmiĢ. Kız mektupları ilk günkü heyecanıyla okuyormuĢ; fakat mektuplardaki bir Ģey dikkatini çekmiĢ. Mektupların hiçbirinde adres, imza veya isim yokmuĢ. Bir gün mektupları bırakan postacıyı durdurup mektupların kimden geldiğini öğrenmek için iĢten izin almıĢ. Posta kutusunun yanındaki ağacın arkasına saklanmıĢ ve postacıyı beklemeye baĢlamıĢ. Birkaç saatlik bir bekleyiĢin ardından postacı gelmiĢ.

Kız, sessiz ve kendinden emin adımlarla mektubu bırakmakta olan postacıya; “Bakar mısınız?‟‟ demiĢ. Postacı arkasını dönmüĢ ve “Buyurun efendim.” diye cevap vermiĢ. Kız, gözlerine inanamamıĢ. KarĢısında çok çirkin bir postacı duruyormuĢ. Postacıya sinirli sinirli; “Bu mektupları senin elinin değiyor olması onların güzelliğine leke. Senin gibi bir insanı neden çalıĢtırıyorlar iĢte anlamıyorum.‟‟ demiĢ. Postacı öylece

kalakalmıĢ. Kız mektubu alıp evine girmiĢ. Mektuba postacının elleri değdiği için bir daha almak istememiĢ. Mektup günlerce beklemiĢ. Artık yeni mektuplar da gelmez olmuĢ. Kız dayanamayıp en son yazılan mektubu da açıp okumuĢ. Yine çok güzel bir mektupmuĢ. Saatlerce aynı mektubu okumuĢ. O da bir mektup yazmak istemiĢ. Mektuba; “Ne olur bana yeniden yaz.‟‟ diye bir not eklemiĢ. Fakat günlerce mektubu posta kutusunda beklemiĢ.

Aradan üç ay geçmiĢ, hiçbir cevap yok. Kız, bütün umutlarını kesmiĢken posta kutusunda bir mektup olduğunu görmüĢ. Gözlerine inanamayan kız, mektubu alıp hemen evine girmiĢ. Büyük bir heyecanla okumaya baĢlamıĢ. Mektup bittiğinde kızın gözlerinden ardı arkası kesilmeyen yaĢlar dökülmeye baĢlamıĢ. Çünkü mektupta; “Herkesin âĢık olmaya, bir insanı sevme hakkı vardır. Onları; güzel, çirkin, iyi, kötü diye ayırmak doğru değildir. Ben de kendi dünyamda sizi sevdim; ama artık gidiyorum. Sizden çok uzak bir yere tayinim çıktı. Sizi kendi çirkin dünyamda hep seveceğim. HoĢçakalın! Çirkin postacı. K.ġ. Müzeyyen Dündar