• Sonuç bulunamadı

2. ARAŞTIRMANIN KONUSU

2.2. Keşfü’l-Hakayik’in Sünnî Âleminde Genel Kabul Gören Yönleri

2.2.5. Keşfü’l-Hakayik’te Diriliş, Cihad, İlmi ve Siyasi İnkişaf

Tarihte yükselen tüm medeniyetlerin ilim ve siyasetle yükseldiğini görüyoruz. İslam alemi de ilme değer verdiği müddetçe diğer milletler onlara tabi olmuşlar. Kâfir olan düşman, ümmetin iyiliğini istememekte ve onun geri kalması için daim hile kurmaktadır.345 Konuyu örnekle değerlendirelim.

﴿

ُكُّرُضَي َلَ اوُقَّ تَ تَو اوُِبْْصَت ْنِإَو اَِبِ اوُحَرْفَ ي ٌةَئِ يَس ْمُكْبِصُت ْنِإَو ْمُهْؤُسَت ٌةَنَسَح ْمُكْسَسَْتَ ْنِإ ٌطيُِمُ َنوُلَمْعَ ي اَِبِ ََّللَّا َّنِإ اًئْ يَش ْمُهُدْيَك ْم

Size bir iyilik dokunursa, bu onları üzer. Başınıza bir kötülük gelse, ona sevinirler. Eğer siz sabırlı olur, Allah Teâlâ’ya karşı gelmekten sakınırsanız onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Çünkü Allah Teâlâ onların işlediklerini

kuşatmıştır.346

344 el-Gifarî, Meseletü’t-Takrib Beyne Ehli’s-Sünneti ve eş-Şiâti, c. II, s. 135. 345 Baküvî, a.g.e., c. I, s. 204.

Ayetin tefsiri hususunda Baküvî şöyle demiştir: “Ey Müminler, eğer dünyada

size bir hayır ve iyilik ulaşsa, bu menfaatin size ulaşması Yahudi ve münafıkları derinden üzer. Size bir zarar ulaşsa bundan dolayı sevinirler. Siz onların eziyetlerine sabredip Allah Teâlâ’nın haramlarından çekinseniz, onların hilesi size zarar vermez. Yahudiler’in yaptıklarından Allah Teâlâ haberdardır.” Allah Teâlâ bu ayette

düşmana galip olmanın yolunu en güzel bir şekilde ve incelikleriyle beyan etmiştir. Zira düşmanına galip olmak isteyen bir millet, kendi şan ve gücünü, üstünlük ve kuvvetini kendi zamanına göre inkişaf ettirmelidir. Bir milletin gücü ve şanı artsa başka milletler ona tabi olur ve karşısında diz çöker.

Dahası ayette geçen, “düşmanı üzen” şeyleri elde ederek onlardan üstün duruma gelebileceğimizi Allah Teâlâ bize bildiriyor. Ne yazık ki, müslümanlar Kur’ân-ı Kerîm’in siyasi ahkâmından gafil durumdadırlar.”347

Taberi ayeti şöyle tefsir eder: Ayette geçen durum kafirlerin müslümanlara olan düşmanlığının şiddetine delildir. Müslümanlara bir iyilik, destek gelse ve bir biriyle yardımlaşsalar bu durum munafıkları üzer. Eger müslümanlara bir yenilgi, kötülük ve düşman saldırısı baş verse bu durum onları sevindirir. Allah müslümanları onların şerrinden korumak için irşad ediyor. Allah’ın izni olmasa onlar hiçbir zarar veremezler.348 Müfessirin açıklamalarının Baküvî’nin açıklamarıyla ortak yönlerinin çok olduğunu görüyoruz. Ama Baküvî ayetin açıklamasına geniş yer vererek müslümanların ne yapması gerektiğini de beyan etmiştir.

Şiî müfessir Muhammed Bakir ise ayeti şöyle tefsir etmiştir: Ayet işaret ediyor ki müslümanlara bir iyilik gelse bu kafirleri üzer. Bu iyilik az bile olsa durum aynıdır. Aynı zamanda müslümanlara az da olsa kötülük isabet etse kafirler bu sebeple çok sevinirler. Eğer onları sırdaş tutmadan onlardan gelen zararlara sabretseniz size zarar vere bilmezler. Sabr da Allah’ın tüm emir ve tavsiyelerini yerine getirmekte olan sabırdır. Dahası ayetten şu anlaşılır ki, Allah Teâlâ sabırlı muttaki kullarını onların hile ve tuzaklarından emanda kılar.349

347 Baküvî, a.g.e., c. I, ss. 203-204. 348 Taberî, a.g.e., c. 3, s. 169.

349 Muhammed Bakir, Ayetullah eş-Şeyh el-Melikî el-Meyancî, Minhâcü’l-Beyan fi Tefsiri’l-

Kur’ân, Tashih ve Tanzim, Muhammed el-Biyabanî el-Eskunî veb. Müessesetü Nebe Sekafiyye

Şiî ve Sünnî müfessirlerin de Baküvî gibi ayete nerdeyse aynı anlam verdiklerini görüyoruz. Lakin bu gün müslümanlar Baküvî’nin de dediği gibi bir olup kafirleri üzecek şeyler etmek yerine kafirlerin yanında yer almaktalar. Bu durumun kendilerine iyilik getireceğini ummaktalar. Lakin ayet onlardan bize bir hayır gelmeyeceğini açık beyan ediyor.

﴿ ِإ َرَ ت َْلََأ َتِقْلا ُمِهْيَلَع َبِتُك اَّمَلَ ف َةاَكَّزلا اوُتآَو َة َلَّصلا اوُميِقَأَو ْمُكَيِدْيَأ اوُّفُك ْمَُلَ َليِق َنيِذَّلا َلَ ِةَيْشَخَك َساَّنلا َنْوَشَْيَ ْمُهْ نِم ٌقيِرَف اَذِإ ُلا اَنْ يَلَع َتْبَ تَك َِلَ اَنَّ بَر اوُلاَقَو ًةَيْشَخ َّدَشَأ ْوَأ َِّللَّا َلََو ىَقَّ تا ِنَمِل ٌرْ يَخ ُةَرِخ ْلْاَو ٌليِلَق اَيْ نُّدلا ُعاَتَم ْلُق ٍبيِرَق ٍلَجَأ َلَِإ اَنَ تْرَّخَأ َلَْوَل َلاَتِقْلا ًليِتَف َنوُمَلْظُت

Daha önce kendilerine, "(savaşmaktan) ellerinizi çekin, namazı kılın, zekâtı verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca hemen içlerinden bir kısmı; insanlardan, Allah Teâlâ'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!" derler. De ki: "Dünya geçimliği azdır. Ahiret, Allah Teâlâ’ya karşı gelmekten

sakınan kimse için daha hayırlıdır. Size kıl kadar haksızlık edilmez."350

Bakuvi ayeti şöyle tefsir etmiştir: Medineye hicretten sonra, müslümanlara cihat vacip oldu. Müslümalardan bir grup Allah Teâlâ’dan korkar gibi müşriklerden korktu. Korkuya ilaveten hem de şöyle dediler: “Ey rabbimiz, cihadı niçin erken

vacip ettin, onun vaktini biraz tehir etsen olmaz mı? Ey Peygamber onlara de ki, siz dünyayı arzu ediyorsunuz, dünya malı az ve fanidir. Cihad etmekte ise ahiret nimeti vardır. Cihada isteksiz olmadan, şevkle gidin.”

Bu şekilde Allah cihadı emretmiş oldu. Her ne kadar cihatta ölüm varsa da, bu durum din ve ümmetin terakkisine sebeptir. Mümin din ve ümmet yolunda canından geçmeyi büyük bir saadet bilmelidir. İlk dönemler müminler bu yolda canından geçmeseydi din bu kadar yayılmazdı.

Dahası cihad dil ve mal ile de olur. Özellikle bu dönemde cihat maldan geçmekle mümkündür. Zenginler malları ile ümmetin çocuklarına devrin ilmini elde etmesi için yardımcı olmalıdır. Bu devir vurup kırmak ve zor kullanma zamanı

350 Nisa, 4/77.

değildir. Devrin silahı ilimdir. Müslüman, her devrin şartına göre cihad etmeli ve islamı yaymak fikrinde olmalıdır.351

İbn Arabî ayetin tefsirinde şunları der: Eger müslümanlar Hz. Peygamber’le savaşmasaydı Hz. Peygamber yalnız savaşır ve Allah, Elçisi’ne yardım ederdi. Daha sonra müfessir Hz. Peygamber’den bir hadis (s.a.s.) nakleder: “Allah Teâlâ Kureyş’i yakmayı bana emretti. Dedim: Ey Rabbim! Kafam kesilse bilemi? Allah buyurdu: Onlar seni çıkardığı gibi sen de onları ordan çıkar. Sen onlarla savaş biz de sana yardım edelim. Sen infak et biz de sana infak edeceğiz. Sen bir ordu götür biz beşini verelim. Sana itaat edenlerle birlikte sana karşı gelenlerle savaş.”352 Hz. Ebu Bekir de şöyle demiştir: Allah’a yemin olsun ki, sağ tarafım bana karşı çıksa sol tarafımla savaşırdım.353 Müfessir burada cihadın önemini arzetmeğe çalışmıştır. Lakin cihad hakkında Baküvî gibi başka konulara deyinmemiştir.

Şiî müfessir Şirazî ayeti şöyle tefsir eder: Müslümanlar cihada karşı çıkarak ertelenmesini umuyorlardı. Kur’ân da Allah’tan korkmaları gerektiğini beyan ederek onlara cevap vermiştir. Sonra Allah Teâlâ korkmayan mücahitler için dünya hayatının kısa ve deyersiz olduğunu, ahiretin ise ebedi olduğunu beyan etmiştir.

Ayette namaz ve zekatın zikrolunmasının sebebi şudur: Namaz Allah’la iletişimin sırrıdır. Zekat ise Allah’a ibadet için iletişim kapısının açarıdır. Bu esasla müslümanların nefslerini ve ruhlarını cıhada hazırlamaları emredildi. Namaz ve zekatla kullar ve Allah Teâlâ arasında sağlam bir bağ kurulur ki, cihadda bunsuz galebe hasıl olmaz. Namazla insan canını feda etmeye hazırlanır. Zekatla da tüm ictimaî sorunlar hallolur ve cihada tam hazır hale gelinir.354 Şirazî de Baküvî gibi cihadın ve zekatın bir biriyle bağlantısında ve bu bağlantının öneminden bahsetmiştir.

Dahası cihad hakkında Baküvî şöyle demiştir: Kur’ân-ı Kerîm’in her bir ahkâmı, içinde birçok hikmeti barındırmaktadır. Cihad başda olmakla bu ahkâmın terk edilmesi de birçok belayı arkasından getirir. Zira İslam ümmeti cihadı

351 Baküvî, a.g.e., c. I, ss. 263-264. 352 Müslim, Cennet, 63.

353 İbn Arabî, a.g.e., c. I, s. 86.

354 Şirazî, Nasır Mekarim, el-Emsile fi Tefsiri Kitabillahi’l-Münezzel, I-XX, Emiri’l-Müminin

terkederek Kur’ân-ı Kerîm’in ruhuna ters düşmüşler. Allah Teâlâ ise cihadı emretmektedir.355

Baküvî, diriliş için cihadı kaçınılmaz gerçek olarak görüyor. Hakiki müslüman yeri geldiğide dini yaymak uğrunda canından geçe bilmelidir. Aynı zamanda eğer din yayılacaksa din âlimlerinin samimi olması ve zenginlerin bu yolda cömert olmasıyla olacaktır. Müslümanların bu günkü durumu her türlü cihadı terketmesinden kaynaklanıyor. İlim, siyaset ve yeri geldiğinde canla İslam yolunda cihad etmek gerekir. İlk müslümanlar bu yolda canını feda etmeseydi İslamı bizim topraklara kadar gelmezdi.

2.2.6. Keşfü’l-Hakayik’te Hilafet Meselesi