• Sonuç bulunamadı

2. ARAŞTIRMANIN KONUSU

2.2. Keşfü’l-Hakayik’in Sünnî Âleminde Genel Kabul Gören Yönleri

2.2.7. Keşfü’l-Hakayik’te Sahâbî Değerlendirmesi

2.2.7.8. Baküvî ve Şiîler’in Sahâbî’ye Yaklaşımı

﴿ َلََو ِناَيِْْلِِبَ َنًوُقَ بَس َنيِذَّلا اَنِناَوْخِِلَِو اَنَل ْرِفْغا اَنَّ بَر َنوُلوُقَ ي ْمِهِدْعَ ب ْنِم اوُءاَج َنيِذَّلاَو اَنِبوُلُ ق ِفِ ْلَعَْتَ

ٌميِحَر ٌفوُءَر َكَّنِإ اَنَّ بَر اوُنَمآ َنيِذَّلِل ًّلِغ

Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir

kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”441

Baküvî Haşr 59/10. âyetini tefsir ederken şunları nakletmiştir: Urve b. Zübeyr rivayet eder ki, Hz. Âişe (r.a.) bana dedi: “Yeğen, Allah Teâlâ müslümanlara Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sahâbîlerinden ötürü bağışlama dilemelerini emretmiştir. Lâkin bağışlama dileme yerine onlara sövüyorlar.”

438 Baküvî, a.g.e., c. III. s. 344. 439 en-Necdî, a.g.e., ss. 219-221. 440 Baküvî, a.g.e., c. III. ss. 193-194. 441 Haşr, 59/10.

Bir başka rivayette Malik b. Miğver Şa’bi’den rivayet ederek diyor: Ya Malik, Hıristiyan ve Yahudiler bir huyları sebebiyle Rafiziler’den (radikal Şiîler’den) faziletliler. Yahudiler’e, “sizin milletinizin en faziletlisi kimdir?” diye sorulduğunda, Onlar, “Musa (a.s.) Peygamber’in sahâbîleridir,” derler. Hristiyanlar’a, “sizin milletinizin en faziletlisi kimdir?” diye sorulduğunda, Onlar, “Îsâ’nın (a.s.) havarileridir” derler. Ama Rafiziler’e, “Sizin ümmetinizin şerlileri ve kötüleri kimdir?” diye sorulduğunda, Onlar, “Hz. Muhammed’in (s.a.s.) sahâbîleridir” derler. Halbuki, onlardan ötürü Allah Teâlâ’dan af dilemeleri emredilmiştir. Bunun yerine sövüyorlar.

Dahası Abdullah b. Muzaffer Hz. Peygamber’den (s.a.s.) rivayet ederek şöyle der: “Allah Teâlâ’yı düşünüp benim sahâbîlerim hakkında kötü sözler demeyin! Kim ki, benden sonra sahâbîlerimi severse, onlar beni sevmiştir. Kim ki, onlara düşman olursa, yine bana düşman olmuştur. Kim ki, benim sahâbîlerime eziyet ederse, bana eziyet etmiş gibidir ve kim ki, bana eziyet etse, Allah Teâlâ’ya eziyet etmiş gibidir.442 Böyle birisine de Allah Teâlâ derhal azap eder.”443

İbn Abbas bir gün birinin sahâbîleri sövdüğünü görüp şöyle buyurdu: Sen ilk mühacirler’den misin? O şahıs: “hayır” dedi, Daha sonra: “Ensâr’dan mısın?” diye sorunca “Hayır” dedi: İbn Abbas: “Ben şahitlik ederim ki, sen onlara güzel şekilde tâbi olanlardan değilsin.”

Dahası Zeyd b. Ali b. Hüseyin Kufe’de isyan edip, Kufe ehlini kendisine yardım etmeye davet etti. Kufe’liler şöyle dediler: Hz. Peygamber’in (s.a.s.) sahâbîsinden Ebu Bekir ve Ömer’e sövmen şartıyla sana yardım ederiz. Bunun üzerine Zeyd şöyle dedi. Ben hiçbir zaman dedemin iki vezirine sövmem. Kufe ehli ona yardım etmediler ve bu sebepten “Rafizi” olarak adlandırıldılar. “Rafizi” terkeden manasınadır, yani Zeyde yardım etmeyi terk edenler anlamında gelmektedir.444

442 El-Hindî, Alâuddin Ali el-Muttaki b. Hisamuddin el-Burhan Fevri (ö. 364/975), Kenzu’l-Ummal

fi Süneni’l-Akvali ve’l-Efâl, I-XVIII, Tashih, Safve Essika, Müessesetü er-Risale Yay., c. XII, s.

103.

443 Baküvî, a.g.e., c. III. s. 448. 444 a.g.e., c. III. s. 448.

Kuşkusuz Baküvî her fırsatta sahâbîye olan sevgisini beyan etmiştir. Bazı orta yolu tutmuş sahâbîler’i hiçbir konuda kınamamıştır. Aksine onların yaptıklarından övgüyle ve örnek alınması gerek bir nesil olarak bahsetmiştir. En ihtilaflı konulardan olan hilâfet konusunda da, hiç böyle ihtilaflı konu yokmuş gibi tavır tutunmaktadır.445

Tüm bu örneklerde Baküvî sahabiye sövmenin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatıyor. Müfessir daha çok Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’i örnek vererek konuya Şiîler’in dikkatini çekiyor.

﴿ ْمُهَ نْ يَ ب ُءاََحُِر ِراَّفُكْلا ىَلَع ُءاَّدِشَأ ُهَعَم َنيِذَّلاَو َِّللَّا ُلوُسَر ٌدَّمَُمُ ْمُهاَرَ ت اًعَّكُر اًدَّجُس ْ بَ ي َنوُغَ ت ًلْضَف َِّللَّا َنِم ًنًاَوْضِرَو ِفِ ْمُهاَميِس ُهَأْطَش َجَرْخَأ ٍعْرَزَك ِليِْنِْْلِا ِفِ ْمُهُلَ ثَمَو ِةاَرْوَّ تلا ِفِ ْمُهُلَ ثَم َكِلَذ ِدوُجُّسلا ِرَثَأ ْنِم ْمِهِهوُجُو ُبِجْعُ ي ِهِقوُس ىَلَع ىَوَ تْساَف َظَلْغَ تْساَف ُهَرَزآَف َُّللَّا َدَعَو َراَّفُكْلا ُمِِبِ َظيِغَيِل َعاَّرُّزلا اًميِظَع اًرْجَأَو ًةَرِفْغَم ْمُهْ نِم ِتاَِلِاَّصلا اوُلِمَعَو اوُنَمآ َنيِذَّلا

Muhammed, Allah Teâlâ’nın Resülüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde halinde, Allah Teâlâ'tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat'ta ve İncil'de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah Teâlâ kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah Teâlâ, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad

etmiştir.446

İmam Taberi (ö.311/923) Fetih 48/29. âyetinin tefsirinde şöyle demiştir: “Filizini çıkarıp güçlenen, gövdesinin üstüne dikilen ve bütünlüğü ile bitkisinin güzelliği yetişip olgunlaşmasıyla, onu ekenlerin hoşuna gider. Onlara karşı, kâfirleri de öfkelendirir.” Yani, işte Muhammed (s.a.s.) ve arkadaşlarının durumu ile onların sayısının artması bunun gibidir. Öyle ki arttılar, çoğaldılar ve işte bu ekin gibi gelişip büyüdüler. Allah Teâlâ önce onların vasfını belirtmekte sonra da onlara karşı kâfirler öfkelenir, demektedir.447

445 Baküvî, a.g.e., c. III, s. 341. 446 Fetih, 48/29.

Tabâtabâî’ye göre ise sahâbîler kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında merhametliler. Onları çok secde ve rükû edenler olarak görürsün. Onların gücü, kuvveti ve izzeti her gün artar.448

Şiî ve Sünnî müfessirlerin ayetin tefsirinde sahâbîye saygısı aynıdır. Sahâbîye karşı ancak kâfirlerin öfkeleneceğini beyân eden müfessirler, onları sövenlerin âkibetinin hayırlı olmayacağını beyân etmişler.449

Hadislerde de sahâbîye hakettiği değeri vermemiz için Allah Resûlü (s.a.s.) de bizlere tavsiyeler etmişler. Hz. Peygamber (s.a.s.) ashapla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Ashâbıma sövmeyiniz. Canım elinde olan Allah Teâlâ’ya yemin ederim ki, sizden biriniz Uhud dağı kadar altın sadaka olarak verse, ashâbımın infak ettiği bir müd (küçük bir hacim ölçüsü, 2,93 kg) veya onun yarısı kadar bile sevap alamazsınız .”450

Yine Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kim ashâbıma söverse Allah Teâlâ’nın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun.”451

Şiî âlimlerden olan el-Müfid sahâbîye dair şöyle örnek vermiştir: el-Müfid rüyasında Hz. Ömer’i bir mecliste ilim öğretirken görüyor ve sözünü keserek ona, Hz. Ebu Bekir’in, “ikinin ikincisi” olarak bahsedilen ayetteki faziletinin delaletinden soruyor.

Hz. Ömer de altı konuda bu ayet Hz. Ebu Bekir’in faziletine delil olduğunu şöyle anlatıyor:

-Allah Teâlâ, Peygamber ve Ebu Bekri beraber zikrediyor ve onu “ikinin ikincisi” olarak kabul ediyor.

-Allah Teâlâ o ikisini mağarada aralarını iyileştirmek için toplamıştır.

-Allah Teâlâ Hz. Ebu Bekr’e Hz. Peygamber’le (s.a.s.) arkadaşlık rütbesi vermiştir.

448 Tabâtabâî, a.g.e., c. XXIII, ss. 303-304. 449 Baküvî, a.g.e., c. III. s. 448.

450 Tirmizî, Menakıb, 59.

451 Tabarânî, el-Hâfız Ebi’l-Kasım Süleyman b. Ahmed (ö.360/971), el-M’ucemu’l-Kebîr, I-XXV,

Tahkik ve Tahriç, Hamdî Abdulhamid es-Selefî, 2. Baskı, Mektebetü İbn Teymiyye Yay., Kahire, 1983, c. XII, s. 142.

-Allah Teâlâ “üzülme” diyerek peygamberin ona olan şefkatinden ve arkadaşlığından bahsetmiştir.

-Allah Teâlâ yardım edici ve kötülüğü defedici olarak onlarla olduğunu haber vermiştir.

-Allah Teâlâ’nın Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ve Hz. Ebu Bekr’in üzerine sekinet indirdiğini haber vermiştir.

Rüyasında el-Müfid buna karşı çıkarak Hz. Ömer’in dediklerinin aksine delil getireceğini ve bu sözlerin rüzgar karşısındakı çerçöp gibi savrulacağını bildiriyor.

-İkinin ikincisi olma sadece adet ihbarıdır ve burada bir fazilet yoktur. Bir müminle bir kâfir de iki yapar.

-Bir mekân cem olmada fazilet yoktur, zira mekân mümin ve kâfiri bir araya getirir. Mescid-i Nebevi’de munafıklar da vardı.

-Sohbet ismi kâfir ve mümini içine alır. Aynı zamanda hayvanla olan arkadaşlığa da sohbet denir.

-Üzülme kelimesi ise ona bir vebal ve noksandır. Çünki bu bir nehiydir, nehiy ise masiyette vâki olur.

-Allah Teâlâ’nın onlarla beraber olması ise Hz. Ebu Bekir’e ait değildir. Hz. Peygamber (s.a.s.) üzülme dediğinde “ben kendim için değil Ali için üzülüyorum” demişti. Hz. Peygamber (s.a.s.) de, “Allah Teâlâ bizimle beraberdir” demiştir. 452

Bu rüya Şiîler’in Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Ali’ye bakışlarını özetler niteliktedir. Ayrıca rüya ile yola çıkarak Peygamber’in sahâbîlerini bu şekilde zikretmek de ne kadar doğrudur acaba? Baküvî ise bahsi geçen sahâbîlere saygısı sonsuzdur. Bunu tefsirin her tarafında göre biliriz.

Birçok mezhep tarafından tarih boyunca sahâbîye hakaret edilmiştir ve sövülmüştür.453 Bu saygısızlığı müellif de kınamaktadır. Bugün de bu menfur hal

452 Muhammed Bâkir, eş-Şeyh Meclisî, Bihâru’l-Envâr el-Câmiatü li Dürari Ahbâri’l-Eimmeti’l-

Athâr, I-XXIV, Tahkik, Müessesetü İhyâü kütübi’l-İslamî, 1. Baskı, Defterü Teblîğât Yay., Kum,

İran, 1430, c. VII, s. 821.

453 el-Gifarî, Usulü Mezhebi’ş-Şiati’l-İmamiyyeti’l-İsna Aşeriyye A’rz ve Nagd, I-II, c. II, ss. 715-

devam etmektedir. Baküvî bunlardan farklı olarak sahâbîye herhangi bir olumsuz tavır takınmamıştır. Sahâbî hakkında zerre kadar saygısızlık etmemiştir, bunu yapanlara karşı uyarıda bulunmaktadır.454

Şiî kitapları Allah Teâlâ’nın razı olduğu Muhacir ve Ensar’dan olan sahâbîye layık olmayan sözlerle doludur. Bu muameleden elin parmaklarını geçmeyecek kadar sahâbî istisna tutulmuştur. Nevevi’nin (ö.675/1277) şerhinde geçtiğine üzere sahâbîlerin hepsi kâfir olmamakla beraber Hz. Ali’den başkasını İmam seçtikleri için hataya düşmüşler. İmamiyye’ye göre on iki imam nas ile sabittir bunları kabul etmeyen tekfir edilir.455

Fıkıhta sahâbîye karşı hakaretin cezasına geldikte ise: İmam Malik’e göre kim Hz. Aişe’ye söverse öldürülür. Kim ki, ona iftira ederse Kur’ân-ı Kerîm’e muhalif davranmış olur ve kâfir olur. Kim Hz. Peygamber’in (s.a.s.) diğer hanımlarına söverse, bir görüşe göre öldürülür, çünkü o kimse Hz. Peygamber’e (s.a.s.) sövmüş kabul edilir. Diğer bir görüşe göre ise müfteriye celde cezası uygulanır. Sahâbîlere sövene ittifakla celde cezası uygulanır. Ahmed b. Hanbel’e göre sahâbîyi söven öldürülmez, caydırıcı şekilde dövülür. Şafiler’e göre ise Hz. Ebu Bekir ve Ömer’i sövenler kâfir veya fasık olur.456

Sahabiler hakkında fıkhi açıklamalar onlar hakkında pek cesur olmamıza meydan vermemektedir. Baküvî ise tefsirinde sanki tüm bu ihtilaflara ve saygısızlıklara son vermeğe çalışmıştır. Baküvî halifeler hakkında şu açıklamayı yapmıştır: Hâlbuki Hz. Pegamber sahâbîlerin ekseriyetini güzel lakablarla çağırmıştır. Örneğin Hz. Ali’ye, “Canım”, Hz. Ebu Bekr’e, “Sıddık” ve Hz. Ömer’e, “Faruk” demiştir.457 Müfessirin bu tutumu tüm müslamanlara örnek niteliğindedir.