• Sonuç bulunamadı

Birinci Dünya Savaşı Türkiye için 1923'te bitti. İttifak Devlet­

leri'nin yenilgisi, İtilaf Devletleri'nin Anadolu'yu istemeden de olsa işgal etmelerine yol açmışn; ama, hiçbir hükümetin aktif savaş durumuna yeniden girıneye cesaret edemeyeceği belliy­

di. İşgal altındaki bölgelerde uygulanacak yönetim biçimi ko­

nusunda da siyasal düzeyde belirsizlik hakimdi. En büyük ih­

timal, Arap topraklarının ve Balkanlar'daki bölgelerin ayrılma­

sından sonra imparatorluktan arta kalan bölümün (bunun bü­

yük kısmı Anadolu'ydu) Babıali'nin mirasçılarına verilmesi olarak gözüküyordu. Ama, bunun tercihan Padişah ve sadık hizmetkarlarından oluşan uysal ve itilaf yanlısı bir yönetim ol­

ması önemliydi. Savaş öncesi gündeminin önemli maddelerin­

den biri olan himaye alnnda bir Ermeni devletinin kurulması bile, özellikle Amerika'mn sorumluluk almaktaki isteksizliği nedeniyle, yanın ağızla konuşuluyordu. 1 İstikrarlı bir devletler arası sistemin yokluğu uluslararası siyasete yansımışn.

lngilte-l Dönemin diplngilte-lomasi tarihi üzerine pek çok kitap vardır. Bu konuda özelngilte-llngilte-liklngilte-le dikkate değer olanlar arasında Harry N. Howard, The Partition of Turhey, Nar­

man, Oklahoma, 1931; P.C. Helmrich, From Paris to Stvres, The Partition of the

Ottoman Empire at the Peace Conference of 1919-20, Ohio U.P., 1974; Lawrence Evans, United States Policy and the Partition of Turkey, 1914-1924, Baltimore

1965 sayılabilir.

93

re hegemonyasını kabul ettiremiyordu, ABD ise henüz bu he­

gemonyayı devralmak istemiyordu. Galipler arasındaki reka­

bet devam ediyordu. Örneğin, İtalya Anadolu'nun kıyı bölge­

leri üzerindeki emellerini gizlemezken, Fransa'nın başlıca amacı lngiliz nüfuzunu sınırlandırmaya yönelikti. ltalyan or­

dusu güney kıyıların bir bölümünü işgal edip Ege'ye doğru ilerlemeye başlayınca, Ingilizler Yunan yayılmacılığını destek­

lemeye karar verıniş ve Fransızlar da istemeden onları izlemiş­

ti. lşte bu savaş sonrası karışıklık ve büyük devletler arasında­

ki rekabet, Venizelos'a Yunan devletinin ganimete sahip çıka­

bileceğini düşünme cesareti vermişti.

Bürokrasinin, imparatorluğun kalıntılarını savunmaktaki tavrını belirleyen, Yunan ordusunun Anadolu'nun içlerine doğru ilerlemesiydi. Savaştaki yenilgiyle beraber, ittihatçı li­

derler gözden düşmüşler, ya tutuklanmışlar ya da yurtdışına kaçmışlardı. lşgal altındaki lstanbul'da pek az özerkliğe sahip bir Osmanlı hükümeti vardı ve ordu, çok zayıflamış olmasına rağmen, Doğu cephesinde hala seferberlik halindeydi. ittihat ve Terakki'nin, savaş sonunda lstanbul'da ve Anadolu'da bir işgal tehlikesine karşı bir yeraltı direnişi örgütlediği anlaşılı­

yor. Bu örgütlenme, çok sağlam olmasa da, milliyetçi harekete daha sonra gerekecek bir ilişkiler ağını ve gizli silahlan temin etti.2 lmparatorluğun bütünlüğünü koruma nosyonu ise tama­

men iflas etmişti. Osmanlıcılık savaş başlamadan önce terke­

dilmişti. Savaş sırasında imparatorluğun Müslüman unsurları­

nı Hilafet'in kutsal sancağı altında toplamaya yönelik kısa ömürlü bir girişimden, "Arapların ihaneti" nedeniyle vazgeç­

mek zorunda kalınmıştı. Doğu'daki Türki halkları etrafında toplamayı amaçlayan Turancılık Sovyetler Birliği'yle yapılan antlaşmayla son bulmuştu. Bürokrasi arnk eski platformlardan hiçbiri etrafında birleşemezdi. Zaten aydınlar arasında da ide­

olojik görüş birliği yoktu; bazıları lngiliz veya Amerikan man­

dasından yanaydı, bazıları ise coğrafi sınırlan üzerinde

anlaşa-2 Eric j. Zürcher'in The Unionist Factor, the Role of the Committee of Union and Progress in Turhish National Movement, 1905-1926, (Brill, 1984) adlı kitabının

özellikle 3. bölümündeki başlıca tezi budur.

94

madıklan bağımsız bir devlet peşindeydiler. 3 Ama sonuç ne olursa olsun, yeni keşfedilmiş çekirdek olan Anadolu'nun yeni siyasi birimin başlıca bölgesi olacağı belliydi. Bu nedenle, içle­

re, çekirdeğin kalbine doğru uzanan Yunan işgali, asker-bü­

rokrat kadronun birleşmesine ve harekete geçmesine yol açmışn. Bürokrasinin çoğunluğu Mustafa Kemal'in çağrısına·

uyarak, Yunan işgaline karşı savaşmak için askeri toparlamayı amaçlayan harekete katıldı.

Askeri yenilgi ve ittihat ve Terakki'nin yönetici kadrosunun kaçmış olması ülkede siyasi bir boşluk yaratmıştı. Özellikle Çanakkale savunmasında adı duyulmuş başarılı bir komutan olan Mustafa Kemal bu atmosfer içinde mu�temel bir önder olarak önem kazandı. Sivil bürokrasi ve

İttihatçı çevreler için­

de onu Yunan ordusu karşısında Türk milliyetçi güçlerinin muhtemel komutanı olarak gören bir grubun bulunduğu yo­

lunda bazı belirtiler vardır. Ama, Mustafa Kemal'i Doğu · ordu­

sunun genel müfettişliğine tayin eden saraydı ve 1919'da Ana­

dolu'daki mücadeleye başladığında Mustafa Kemal bu unvanı taşıyordu. Askeri hiyerarşi içinde birtakım darbeler yapnktan ve bu süre içinde taşra bürokrasisi üzerinde idari kontrol kur­

mayı başardıktan sonra, Mustafa Kemal direniş hareketinin ra­

kipsiz önderi olarak ortaya çıktı. DireniŞ hareketi, ittihat ve Terakki taşra teşkilatının ve Müslüman burjuvazinin önemli bir bölümünün kanlmasıyla güç kazandı. 1920'de Ankara'da yeni bir hükümet kurulmuş ve çoğunlukla eski İstanbul Mec­

lisi'nin üyeleri olan mebuslardan, bürokratlardan ve Batı Ana­

dolu'nun Yunanlılar tarafından işgali nedeniyle milliyetçi hare­

kette karar kılan taşra eşrafından oluşan bir meclis toplanmış­

n. Meclis'in ilk günlerinde işgalci devletlerle müzakere yolu­

nun hala açık olduğu düşünülüyordu. işgal alnndaki lstanbul meclisi için yapılan seçimlerde Ankara'ya yakınlık duyan me­

busların büyük bir çoğunluk kazandıkları belli olunca, lstan­

bul'daki işgal idaresi mebusları tutuklayıp sürgüne yollamaya

3 Sina Akşin, lstanbul Hühametleri ve Milli Mücadele (lstaı1bul, 1983) adlı yapı�

tında 1918-19'da başkentin düşünsel ve siyasal atmosferini mükemmel biİ··bi­

çimde işlemiştir.

·9S

başladı. Bundan sonradır ki eski bürokrasiden çok sayıda kişi

Benzer Belgeler