• Sonuç bulunamadı

Bulgular göz önüne alındığında, 18-55 yaş arası bireylerden oluşan katılımcıların çoğunluğunun günde ortalama 1-2 saat ile 3-4 saat arasında değişen televizyon izleme alışkanlıkları olduğu görülmektedir. İzleyiciler tarafından yerli dizilerin daha çok tercih edildiği, yabancı dizilerin izlenme oranlarının görece daha düşük olduğu ancak yerli ve yabancı dizilerden hoşlanma düzeyleri arasında büyük bir fark olmadığı gözlenmektedir.

Televizyon izlemeye ayrılan sürenin parasosyal etkileşimin güçlü yordayıcılarından olduğu bilinmektedir (Giles, 2002; Cohen, 2004, Auter ve Palmgreen, 2000, Davila-Rosado, 2006). Mevcut çalışmada televizyon izleme süresinin parasosyal etkileşimi ve alt boyutlarından “empati” ve “ilgi duyma” yı artırıcı etkisinin olduğu saptanmıştır. Parasosyal etkileşim ve televizyon izleme süresi arasında gözlenen pozitif yöndeki ilişki alanyazınla (Auter ve Palmgreen,

86 2000; Cohen, 2004; Greenwood, 2008; Lather ve Moyer-Guse, 2011; Rubin ve McCough, 1987; Schippa ve ark., 2007) uyumludur. Auter ve Palmgreen (2000) parasosyal etkileşim düzeyi yüksek olan izleyicilerin, sevdikleri karakteri daha fazla görebilmek için televizyon izleme süresinin de arttığını belirtmişlerdir. Sosyal ilişkilerimizde sevdiğimiz insanlarla daha fazla bir arada olmayı istememize benzer olarak, olumlu parasosyal ilişkiler geliştirdiğimizde de sevdiğimiz karakterin yer aldığı programları daha fazla izlemek isteriz. Televizyon izleme süresi ve izlenilen dizi sayısı arttıkça izleyicilerin karakterleri daha iyi tanır hale gelmeleri, onlara ilgi duymaları ve onlar ile empati kurmaları beklendik bir durumdur.

Analiz sonuçları, yerli dizilerden hoşlanma derecesinin parasosyal etkileşimin önemli yordayıcılarından biri olduğunu ve parasosyal etkileşim ile tüm alt boyutlarını pozitif yönde etkilediğini göstermektedir. Rubin ve Perse (1987) izleyicinin dizi izleme motivasyonunu oluşturan faktörlerden birinin toplumsal fayda (diziyi izleyen insanlarla bir arada olma, onlarla neler olup bittiği hakkında konuşma) olduğunu belirtmişlerdir. Günümüzde, izleyiciler bir yandan diziyi izlerken bir yandan da sosyal medya üzerinden dizi hakkında yorumlar yaparak benzer ilgilere sahip izleyiciler ile fikir alışverişinde bulunabilmektedirler. Bu etkileşim, izleyiciye grup olarak izleme deneyimi sunmakta, aynı zamanda da izleme zevkini artırmaktadır. Böylelikle, dizi izlemek yalnızca eğlence olmaktan çıkıp aynı zamanda da izleyiciye toplumsal bir katılım sağlamaktadır. Diğer bir deyişle, izleyici kendisini bir gruba ait hissetmektedir. Yerli dizilerin daha fazla sevilmesinin nedenlerinden birinin, izleme deneyimini paylaştığımız bireylerin bizimle aynı kültürel özelliklere sahip bir grubun üyeleri olmaları ile ilişkili olabileceği düşünülebilir. Bir diğer neden ise, ülkemizde yayınlanan dizilerdeki karakterlerin kültürümüzü daha iyi

87 yansıtmalarının, kendimizi sevdiğimiz karakterin yerine koymamızı kolaylaştırıyor olması olabilir. İzleyiciler ile karakterler arasında yaşam deneyimleri ve tutumlar açısından algılanan benzerliğin yüksek olmasının, parasosyal etkileşimi artırdığından söz edilmektedir (Hoffner ve Buchanan, 2005; Rubin ve McHugh, 1987, Tian ve Hoffner, 2010; Shen, 2009). Sood ve Rogers’a (2000) göre izleyiciler bir televizyon programında kendi yaşamıyla ya da problemleriyle ilgili bir konu konuşulduğunda, kendi deneyimleri ile televizyonda sunulan içeriğin ne kadar ilişkili olduğunu değerlendirirler. Yani, yerli dizilerde gündelik yaşamda karşılaştığımız olaylara ve karakterlere yer veriliyor olması, diziyi izleyenleri ortak bir duyguda birleştirip, yerli dizilerin sevilmesini sağlıyor olabilir. İzleyiciler diziler hakkındaki bilgilere TV programları, reklamlar, gazete ve dergiler, sosyal çevrelerinin yorumları, dizilerin web siteleri, sosyal medya vs. aracılığıyla ulaşabilmektedirler (Penpece ve Yılmaz, 2014). Dolayısıyla, yabancı diziler hakkında bilgi edinmemizi sağlayan platformlar kısıtlı iken, yerli dizilerde yer alan karakterlerle iletişim kurmamızı ve onlar hakkkında bilgi edinmemizi sağlayan daha fazla seçeneğe sahip olmamız, yerli dizilerin sevilmesinin ve daha çok seyredilmesinin bir diğer nedeni olabilir.

Alanyazında, oyuncunun önceden tahmin edilebilir davranışlarda bulunmasının da parasosyal etkileşimi güçlendirdiğinden söz edilmektedir (Horton ve Wohl, 1956).

Sood ve Rogers (2000) hikaye kendi tahminleri doğrultusunda ilerlemediğinde bazı izleyicilerin hayal kırıklığına uğradığını gözlemlemişlerdir. Ülkemizde de, izleyenlerin dizi hakkında, sosyal medya üzerinden yaptıkları eleştirilerin senaristler tarafından dikkate alındığı ve bazen de senaryoda kısmi değişikliklere gidilebildiği bilinmektedir (Ateşalp ve Başlar, 2015; Akınerdem, 2012). Dolayısıyla, oyuncuların rol yaparken izleyicinin beklentileri doğrultusunda hareket ettiğini bilmek,

88 izleyicilerin yerli dizilerden aldıkları keyfi artırıyor olabilir. Mevcut çalışmanın, yerli dizilerden hoşlanma düzeyi arttıkça parasosyal etkileşimin arttığına yönelik bulgusu ilgili alanyazın (Arslan, 2013; Batıgün ve Sunal, 2017) ile uyumludur.

Analiz sonuçları, yabancı dizilerden hoşlanma derecesinin de parasosyal etkileşimi yordadığını ve parasosyal etkileşim ile “arkadaşlık” ve “ilgi duyma”

boyutlarını pozitif yönde etkilediğini göstermektedir. Diğer bir deyişle, izleyicilerin yabancı dizilerden hoşlanma düzeyinin yerli dizilerden hoşlanma düzeyi ile benzerlik göstermektedir. Bunun nedeninin, yabancı dizilerde sunulan Batılı yaşam tarzının izleyiciye kendi yaşantısından farklı gelmesi ve bu özgürlükçü ve modern yapının ilgi çekici olması ile ilişkili olabileceği düşünülebilir. Ancak yabancı dizilerden hoşlanma düzeyi ve izlenilen yabancı dizi sayısı ile “empati” alt buyutunun ilişkili olmadığı görülmüştür. Bu durum, yabancı dizilerdeki olay örgüsünün izleyicinin gündelik yaşamda karşılaştığı olaylara benzememesinin (algılanan benzerliğin düşük olmasının) sevilen karakter ile empati kurmanın zorlaşmasına neden olabileceği şeklinde yorumlanabilir.

En sevilen yerli/yabancı diziler ile en sevilen karakterlere bakıldığında genellikle aksiyon ağırlıklı diziler (Kurtlar Vadisi, Game of Thrones, Spartacus, Karadayı) ile güçlü ve çekici bulunan karakterlerin (Polat Alemdar, Hürrem Sultan, Spartacus) tercih edildiği görülmektedir. Cohen (1999) izleyicilerin televizyon karakterlerine verdikleri tepkilerin gerçek hayatlarındaki insanlara verdikleri tepkilere benzediğini ve karakterin fiziksel çekiciliği, davranışları ve sosyal ilişkileri gibi faktörlerin onu sevmemizde etkili olduğunu belirtmiştir. Livingstone (1992) karaktere verilen tepkilerin, fiziksel çekicilik kadar karakterin yaptığı rolün hangi

89 bağlamda değerlendirildiğiyle (toplum yanlısı ya da toplum karşıtı gibi) de ilişkili olduğuna değinmiştir. Mevcut çalışmada, seçilen karakterlerin hem fiziksel hem görevsel anlamda çekici olmaları ve olumlu davranışlar sergilemeleri onların en sevilen karakterler olmalarında etkili olmuş olabilir. Arda’nın (2006) karakterin algılanan özelliklerinin (güç, fiziksel çekicilik vb.) karakter ile empati kurma üzerinde etkisi olduğu yönündeki bulgusu, bu durumu destekler niteliktedir.

4.2. Ölçeklerden Alınan Toplam Puanların ve Alt Ölçek Puanlarının Yaş ve