• Sonuç bulunamadı

Bilişsel-Davranışsal Katılım Ölçeği ve Alt Boyutlarından Alınan Puanların Cinsiyet ve Yaş Değişkenleri Açısından Değerlendirilmesi

4.2. Ölçeklerden Alınan Toplam Puanların ve Alt Ölçek Puanlarının Yaş ve Cinsiyet Değişkenleri Açısından Değerlendirilmesi

4.2.3. Bilişsel-Davranışsal Katılım Ölçeği ve Alt Boyutlarından Alınan Puanların Cinsiyet ve Yaş Değişkenleri Açısından Değerlendirilmesi

Cinsiyet temel etkisi bilişsel-davranışsal katılım toplam puanı ve alt boyutlarından alınan puanlar açısından anlamlı farklılıklara neden olmuştur. Buna göre, kadınların bilişsel-davranışsal katılım düzeyleri ile bilişsel katılım ve davranışsal katılım düzeylerinin erkeklerinkinden daha yüksek olduğu görülmüştür.

Karakterin yaşadığı olaylar hakkında düşünmek, karakterin davranışlarına duygusal tepkiler vermek ve kendi fikirlerimizi onunki ile karşılaştırmak bilişsel katılımın;

izlediklerimiz hakkında başkalarıyla konuşmak ya da sevdiğimiz karakter ile kişisel olarak iletişim kurmaya çalışmak ise davranışsal katılımın göstergeleridir (Rubin ve Perse, 1987). Klimmt ve arkadaşları (2006) parasosyal etkileşimi yüksek olan izleyicilerin, bilişsel enerjilerini karakterin duygu, düşünce ve davranışlarını anlamaya harcadıklarını, sevdikleri karakter başka bir programa çıktığında nasıl görüneceği ya da nasıl davranacağı hakkında tahminlerde bulunduklarını belirtmişlerdir. Alanyazında bilişsel ve davranışsal katılımın parasosyal etkileşimle ilişkili olduğunu gösteren araştırmalar bulunmaktadır (Burnett ve Beto, 2000;

Hartmann ve Goldhorn, 2011; Levy, 1979; Sood ve Rogers, 2000; Stever, 2009;

Klimmt ve ark., 2006). Kadınların parasosyal etkileşim düzeylerinin yüksek olması, sevdikleri karakter ile aralarındaki duygusal bağın ve etkileşim kurma isteğinin

94 artmasını ve diziyi düzenli olarak takip etmelerini sağladığı için, bilişsel-davranışsal katılımlarının da yüksek olması normaldir. Ayrıca dizilere daha fazla ilgi duyan kadınların, dizide olan olaylar hakkında yakın çevreleri ile paylaşımda bulunmalarının izledikleri dizi ve karakterler hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarına dolayısıyla da parasosyal katılımlarının güçlenmesine katkıda bulunduğu söylenilebilir.

Yaş temel etkisinin bilişsel-davranışsal katılım toplam puanı ile alt boyutlardan alınan puanlar üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre, 18-25 ile 26-35 yaş aralığındaki bireylerin bilişsel-davranışsal katılım puanları, 36-55 yaş aralığındaki bireylerden yüksektir. Diğer bir deyişle, yetişkinlere oranla gençlerin parasosyal katılımları daha yüksektir. Cohen (1999) İsrail’de yayınlanan dizileri izleyen gençlerin en sevdikleri karakteri belirlemeye yönelik olarak yaptığı çalışmasında, gençlerin %60’nın dizi hakkında arkadaşları ile konuştuklarını,

%51’inin ise diziyi izlemenin dışında başka kaynaklardan da dizi hakkında bilgi aldıklarını gözlemlemiştir. Dibble, Hartmann ve Rosaen (2016) parasosyal etkileşim arttıkça, izleyicilerin sevdikleri programı sosyal dünyalarının bir parçası haline getirdiklerini ve sevdikleri karakter hakkında daha fazla bilgi arayışına girdiklerini belirtmişlerdir. Gençlerin parasosyal etkileşimlerinin yetişkinlerde daha yüksek olduğu göz önünde bulundurulduğunda, sevdikleri karakterle bağlarını güçlendirmek için medyayı (fan kulüplere üye olmak, sosyal medya hesaplarını takip etmek gibi) daha aktif kullanabilecekleri, dolayısıyla bilişel-davranışsal katılımlarının daha fazla olduğu düşünülebilir.

95 4.2.4. Romantik Etki Skalasından Alınan Puanların Cinsiyet ve Yaş Değişkenleri Açısından Değerlendirilmesi

Cinsiyet temel etkisinin romantik etki değişkeni üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Buna göre, kadınlar romantik etki açısından erkeklerden daha yüksek puanlara sahiptir. Romantik etki değişkeni, dizilerde yaşanılan olumlu olayları kendi hayatında da deneyimleme isteği, diziler olmadığında izleyecek daha güzel bir şey olmadığını düşünme, dizilerde yaşanılan aşkları gördükten sonra aşka daha çok inanmaya başlama ve dizilerdeki karakterler gibi bir eş bulma isteği maddelerinden oluşmaktadır.

Vakit geçirmek amacıyla dizi izlerken aynı zamanda oradan gelen mesajlara da maruz kalırız. Dizilerde yer alan karakterlerin, istedikleri şeyleri kolaylıkla elde edebilmeleri, zengin bir yaşam tarzına sahip olmaları ya da yaşadıkları aşklar, izleyiciye çekici geldiği için bunları kendi hayatlarında da deneyimleme isteği duyabilirler. İzleyicilerin duygusal ihtiyaçlarını karşılamanın bir yolu olarak romantik temalı medya içeriklerine yöneldikleri bilinmektedir (Rehkoff, 2009).

Örneğin, Asmalı Konak dizisinin sevilme nedenlerinin incelendiği bir çalışmada kadın katılımcılardan bazıları, dizinin kendilerine çekici gelen yönlerinin dizideki sıcak aile ilişkileri ve yaşanılan aşklar olduğunu belirtirken, bazıları da dizideki gibi bir aşk yaşamak istediklerini ifade etmişlerdir (Şahin, Poyraz, Öktem ve Şimşek, 2003). Çalışmanın kadınların romantik etki düzeylerinin erkeklerden yüksek olduğu yönündeki bulgusu, Rehkoff’un (2009) kadınların romantik ilişkiler hakkında

96 düşünmeye ve televizyonda romantik içerikli programları izlemeye erkeklerden daha fazla vakit ayırdıkları bulgusu ile uyumludur.

Yaş temel etkisinin romantik etki değişkeni üzerindeki etkisinin de anlamlı olduğunu gözlemlenmiştir. Buna göre 18-25 yaş aralığındaki bireylerin romantik etki puanları hem 26-35, hem de 36-55 yaş aralığındaki bireylerden daha yüksektir. Yani yetişkinlerle kıyaslandığında gençlerin dizilerden algıladıkları romantik etkinin daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Cohen ‘e (1999) göre kimlik oluşumundaki en kritik dönemlerden birinde olan gençlerin televizyondan kolayca etkilenebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu dönemde farklı toplumsal roller deneyimleyen gençler açısından ailenin etkisi yerini yavaş yavaş akranların ve medyanın etkisine bırakır.

Medyanın gençler üzerindeki etkisi dikkate alındığında, izledikleri dizilerde ideallerini yansıtan (mutlu bir ilişkisi, başarılı okul/iş hayatı, sıcak bir aile ortamı vb.

olan) karakterleri düzenli olarak izlemelerinin ve dizide karakterlerin başından geçen olayları kendi yaşamları ile ilişkilendirmelerinin, gençlere ideallerinin ulaşılabilir olduğunu düşündürttüğü söylenebilir. Bu durumda da romantik etki puanlarının yetişkinlere kıyasla daha yüksek olması beklenilen bir durumdur.