• Sonuç bulunamadı

Bireyin aldığı eğitim, sadece eğitim kurumları eliyle gerçekleĢmez. Bourdieu‟ya göre Aileden baĢlayan ve aile bireylerinin pratiklerinin bireye aktarılmasıyla da sağlanır. Maddi durumu iyi olan ailelerin çocukları eğitim kurumlarına gelirken, aileden öğrendikleri çeĢitli sosyal ve kültürel davranıĢları

82

bilerek gelirler. Ekonomik olarak alt sınıfta bulunan emekçi sınıfın çocukları ise eğitim kurumlarına gelirken, maddi durumu iyi olan ailelerinkinden daha düĢük fırsatlarla okul hayatına baĢlarlar. Aynı renk önlüklerle bütün çocuklar eĢitlenirken, aynı sosyal ve kültürel davranıĢları öğrenirler. (Bourdieu P. , Pratik Nedenler, 1995, s. 25-31)Ġyi bir eğitim ile görüntü hatta eğitim sermayesi bile eĢitlenirken, ekonomik olarak alt sınıftan gelenler hayat oyununda “gerçekçi planlamalar” (Bourdieu & Passeron, 2018, s. 101-102) yapmak zorunda kalırlar, bu süreçte ekonomik sermayeyi eĢitleyebilseler bile kültürel sermeyeyi eĢitlemeleri ancak birkaç kuĢak sonra gerçekleĢecektir.

Türkiye‟de yaĢayan özellikle maddi durumu iyi olmayan aileler arasında geçerli olan ve gençlere tavsiye edilen “okuyup iyi bir yerlere gelmelisin” söyleminin arkasında yatan gerçek, eğitim kurumlarının verdiği diplomaya bağlı ekonomik sermayeye sahip olmanın koĢulları arasında yatmaktadır. Bu sebeple de maddi durumu iyi olmayan ailelerin, kendilerinden sonra gelen kuĢaklara sosyal ve kültürel değerlerden ziyade ekonomik durumu öne çıkararak, kuĢakların önüne sürerler. Bundan dolayı ekonomik sermayeyi elde etme sürecinde, kültürel sermaye bir amaca hizmet ettiği sürece önemlidir (Waquant, 2014, s. 282) . Doktor (K) katılımcının verdiği cevap ile de desteklenmektedir.

“İstanbul‟da gazi mahallesinde çocukluğum geçti, ailem varoş bir mahallede olduğu için hep kızlarının okumasını ister iyi bir meslek için onların gözünde doktor, avukat, öğretmen olmak çok iyi bir mevkiye gelmekti hep babam derdi kızım doktor ol yaşlanınca iyileştir beni diye onların nasırlı elini gördükçe daha çok çalışıp doktor olmak istedim.”

Bir baĢka katılımcı ise ailesel ve çevresel faktörlerin etkisi altında ekonomik refahın elde edilmesine aracılık edecek Ģekilde mesleklerin seçimini dile getirmiĢtir. HemĢire (K) bu duruma Ģu Ģekilde cevap veriyor.

“Ailem çiftçi bir aile daha alt kesimden biri ve yıllarca bir an önce kadın olduğum için ekonomik özgürlüğümün önemini aşıladılar. Sanırım bundan dolayı çok etkisi var. Onlar illa bir mesleğin işin olsun kendi paranı kazan dedikleri için bu mesleğe yöneldim. Riske girip yıllarca atama beklemekten korkmuş olabilirim.”

Bourdieu, bireyin eylemlerinin aileden ve eğitim kurumlarından baĢlayarak Ģekillendiğini söyler. Bireyi sosyal çevre ile Ģekillendiren pratiklerinin ortaya çıkmasını da habitus ile açıklamıĢtır. Habitus; bireylerin sosyalleĢtikleri süre içinde (çocukluktan baĢlayarak okul dönemi, yetiĢkinlikte ortaöğretim) az çok bilinçsiz bir Ģekilde içselleĢtirmiĢ ve benimsemiĢ olduğu idrak (dünyanın nasıl algılanacağına dair),değerlendirme (nasıl değerlendirileceğine dair) ve eylem (nasıl davranılacağına dair) Ģablonlarından meydana gelir. (Anne Jourdaın ve Sıdoine Naulin, 2016, s. 42- 43) Birey çocukluktan bu yana yapacağı eylem ve davranıĢları, alacağı kararlarda ve seçeceği meslekte veya okuyacağı bölüme kadar sosyal çevrenin etkisi üzerinden gerçekleĢtirir. Bu düĢünceyi Muhasebeci (E)‟nin verdiği cevapla destekler niteliktedir.

“Babam berber benim, onun muhasebecisi vardır dükkâna gelip giderdi sonra babama dedi ki bu çocuğu yanıma ver o gün bugün bu işi yapıyorum.”

Bir baĢka katılımcı Doktor (E) bulunduğu mesleği seçmesinin etkisini Bourdieu destekler Ģekilde Ģu Ģekilde açıklıyor:

“Annem ve babam avukat olunca daha bilinçli bir birey olduğumu düşünüyorum. Babam ve annem çok istediler iyi bir eğitim almam için özel öğretmenler tuttular, kolejde okudum iyi bir eğitim alınca puanım da tıpa yetti.”

Meslek seçiminde aldığı eğitim doğrultusunda olmayıp, toplum nazarında bir meslek sahibi olunması gerektiği habitusunun ön plana çıkmasında da toplumun alt

84

kesiminden bireylerin kendinden sonra okumaya meyilli olmayan kiĢilere verdiği ikinci bir pratiktir. KiĢisel becerisiyle eğitim kurumlarının vereceği diploma ile değil habitusu ile para kazanacağı bir iĢ yapmasıdır. Bourdieu buna Bedenselleşen kültürel sermaye olarak açıklamaktadır. Bireyin çocuk döneminden itibaren aile ve sosyal çevresinin durumuna göre konuĢma alıĢkanlıkları, özel yeteneklerini dıĢarı vurma, farklılık derecesinde kendini anlatma gibi karakteristik özellikleri ile kazanılmasıdır. Sınıf içerisinde ki ayrıcalığı sayesinde baĢarı kazanması daha kolay hale gelebilir. Büyük oranla kültürel sermayesini bedenselleĢtiren birey, diğer bireylere göre avantajlı konuma sahip olurlar. (Anne Jourdaın ve Sıdoine Naulin, 2016, s. 107)Bu durumu ise Kuaför (E) Ģu Ģekilde destekleyerek cevap veriyor:

“Her şey etkiledi abi hayat sürükledi beni, ya şimdi okumayı bıraktığımda kuaför olacağım diye bırakmadım. Okumak istedim ama baktıkça okuyanlarda bi yere gelemiyor ülkenin hali durumu belli para kazanmak için bir mesleğim olması gerekti ondan babam kuaförün yanına verdi. Bende isterdim pilot olmak.”

Bir baĢka katılımcı ĠĢçi (K) bedenselleĢmiĢ sermayesinin nasıl kazandığını Ģu Ģekilde açıklıyor:

“Okumamışım ablası, ilkokul iki de terkim bizim oralarda kız çocuğu okumaz dediler okutmadılar ama İstanbul‟a çalışmaya geldi bizim adam sonra biz geldik, İstanbul tehooo pahalılıktan geçilmiyor mecbur kaldım ben de çalışmaya başladım yoksa aç kalırdık Allah seni inandırsın.”

Katılımcılar ile ilgili değerlendirmeleri yaparken; göze çarpan faktörler ailenin sosyo demografik özellikleri, çevresel yapı ve kiĢinin bulunduğu konum itibariyle aldığı eğitimin Ģekillenmesinde temel oluĢturur. Katılımcıların eğitim ile yakından iliĢkili olan diğer bulgusu aile bilgileridir. Sonraki bölümde katılımcıların, aile yapılarının incelemesi yapılmıĢtır.