• Sonuç bulunamadı

1.10. TAKIM SÜREÇLERİ VE SÜREÇ YÖNETİMİNDE YÖNETİCİNİN GÖREVLERİ

1.10.7. Katılım ve Takım Çalışması

Günümüzde insanlar hangi tip örgütte çalışırlarsa çalışsın, sıradan bir personel olmak yerine, bulundukları örgütün yönetimine katılmak istemektedirler. İnsanlar kendilerini ilgilendiren kararlarda aktif rol alıp, düşüncelerini dile getirmek ve sonuçlarda etkili olmak istemektedirler (Gümüş, 1995: 381).

Yönetime katılma, örgüt üyelerinin bireyler ve gruplar olarak örgütün çeşitli kademelerinde alınan kararlara katılımının sağlanması örgütsel değişim yöntemlerinin en belli başlı olanlarındandır. Bunun dayanaklarından bir kısmı; insanların katıldıkları kararları daha samimi bir şekilde benimseyebilmeleri ve uygulamaya koymakta daha başarılı olmalarıdır (Peker, 1995: 120).

Bireylerin verdiği kararlar ile örgütsel kararları birbirinden ayırmak gerekir. Bireysel kararlar toplumsal etkenlerle koşullanmış psikolojik bir süreçtir. Oysa örgütsel kararlar, toplumsal etkenlerle koşullanmış psikolojik bir süreçtir. Örgütsel kararların toplumsal bir süreç olduğunu gösteren başlıca üç özelliği vardır (Onaran, 1971: 72,73) :

1. Örgüt için alınan kararların çoğu tek bir kişiye mal edilemeyen grup kararlarıdır.

2. Örgütlerde karar verenler bu kararlarını örgüt adına vermektedir.

3. Önemli sorunlarda verilecek kararlarda, örgüt içinde veya örgüt dışında bulunan çeşitli güç grupları işe karışır. Bu gruplar sonunda bir dengede karar kılıp anlaşır ve böylece karar ortaya çıkar.

Katılımcı liderlik anlayışı, karşılıklı güven temeline dayanan, ekip olarak ilerlemeyi öngören, denetimin yerine sorumluluk bilincini getiren bir yapı arz etmektedir. Katılımcı liderler sinerji yaratarak bütünü parçalarının toplamından daha büyük kılarlar. Örgütün sorumluluğunu üstlenir, amaçları gerçekleştirme konusunda derin bir yükümlülük ve sorumluluk duygusu hissederler. Bütün bunlar ancak liderin kafasında yaratmak istediği ideal kuruluşun bir görüntüsü varsa gerçekleşebilir. İdeale yaklaşmak için lider, vizyonunu başkalarıyla paylaşır, onların düşünsel

katkısını ve desteğini sağlayarak yüksek performans kültürü oluşturur ve örgütsel uyumun ortaya çıkmasını sağlar (Öğretici, 2006: 65) .

Gordon (2003:39,40), çalışanların kararlarda rol oynamasını sağlamanın ve yönetim ekibinin bir parçası olmasının kurumda etkili bir liderliğin oluşması için sağlayacağı faydaları şu şekilde belirtmiştir:

• Kurumun çalışanları, o kurumun amaçları ve onlara nasıl ulaşılacağı konularında alınan kararlara katılmışlarsa, bu kararların uygulanmasına daha çok katkıda bulunacaklardır.

• Yönetim ekibinin bir üyesi olmak, liderin keyfi güç kullanımı korkusundan kurtaracağı için onları rahatlatacaktır.

• Sorunların çözümlerine katılınca, grubun herhangi bir görevinin teknik karmaşaları konusunda geniş bilgi sahibi olacaklardır; liderden olduğu kadar birbirlerinden de öğrenecekleri şeyler vardır.

• Yönetici ekibe katılmak üyelere, benlik saygısı, kabul ve kendini gerçekleştirme gibi üst düzey gereksinimlerinin çoğunu giderme şansı verir. • Yönetici ekip, çalışanlar ve lider arasındaki statü farklılığının ortadan

kalkmasına yardım eder; bu da, aralarında daha açık ve dürüst bir iletişim oluşturur.

• Yönetim ekibi, ekipte bulunan bir liderin, üyelere, çalıştıkları kişilerle ilişki kurmada nasıl liderlik yapacaklarını göstermede araç olur. Böylece etkili liderlik, organizasyonun tüm katmanlarına iner.

• İş grubunun yaratıcılıkları bir araya getirilerek yüksek nitelikli kararlara ulaşılır.

Kararlara katılım sonucunda, personelin morali yükselir, iletişim artar, örgütsel demokrasi güçlenir ve katılma, uyumsuzluk ve bocalamalara son verir (Maden, 1998: 57,58).

Okul yöneticisinin karar süreci bakımından yapacağı ilk girişim, okul yönetimini etkileyen öğelerin her birini birer karar organı olarak görebilmek ve kabul edebilmektir. İkinci olarak karar sürecine katılma ilkesinin önemini kavramalı ve bu ilkeyi uygulamalıdır. Bir kararın etkileyeceği birey veya gruplar, o kararın alınmasına ne kadar çok katılırsa, uygulamaya da o kadar katılır. Bu olanak kendilerinden ne kadar esirgenirse, uygulamaya da o kadar karşı çıkarlar. Son olarak okul yöneticisi kararı izlemesi gereken diğer yönetim süreçlerini bilmek ve gerçekleştirmek zorundadır (Bursalıoğlu, 1994: 83) .

Okullarda işbirliği sonucu, birlikte çalışan kimselerle alınan kararların daha kabul edilir nitelikte olduğu, sorunların daha açık belirlendiği ve seçenekler arasından en uygun olanın alınarak sonuca gidildiği görülecektir. Burada eğitim yöneticisine düşen görev; örgüt içinde bulunan bütün gruplarla iyi ilişkiler geliştirmektir. Karar verme durumunda da görüşleri alınmalı, bu görüşler karar üzerinde etkili olmalıdır (Çalık, 1997: 57).

Bir eğitim yöneticisinin karar vermede izlemesi gereken ilkeleri şöyle özetlemek mümkündür. Yönetici (Bursalıoğlu, 1994: 97) :

• Grup dinamiğini anlamalı, fakat kullanmaya kalkışmamalıdır. • Güdüleyen, uzlaştıran ve koordine eden bir eylem göstermelidir.

• Karar sürecinde, astlarına ve özellikle o kararlardan etkilenecek kimselere katılma imkanı vermelidir.

• Etrafında demokratik bir hava yaratmalıdır. • Grup çalışmalarında amaç kaybetmemelidir. • Grup kararlarının sınırlarını çizmelidir.

• Kararlarda fikir birliği sağlamaya çalışmalıdır. • Grubun başarısı ve sürekliliğini amaçlamalıdır. • Örgütün yapısını iyi kurmalıdır.

• Grup değer ve davranışlarını dikkate almalıdır.

Kararlara katılım, eğitim kurumları için hayati derecede önem taşımaktadır. Etkili bir lider olmak isteyen okul yöneticisi okul içerisinde alınan kararlara öğretmenlerin de katılımını sağlar ve herkes mutabık olduğu zaman karar verir.

1.11. Problem

Okul içerisinde birçok tipte takım ya da çalışma grupları olabilir. Bunlar özel hizmet takımlarını, bazı bilim dallarıyla ilgili öğretimsel takımları ya da yönetim takımları gibi grupları içerir (Crow and Pounder, 2000 : 220) .

Okul temelli topluluklara olan ihtiyaç, eğitim yönetimi literatüründe son zamanlardaki tartışmaların merkezindedir. Okul reformu fikri olarak topluluklar sık sık bürokrasinin panzehiri ve çaresi olarak görülür. Topluluklar okul ve öğrenci arasında bulunan kapalı iletişimin ve öğretmenin çalışma yaşamının yeniden canlanmasının bir aracıdır (Kruse ve Louis, 1997 : 261) .

İnsanları gelecek için hazırlayan eğitim kurumlarının takım çalışmasına doğru yönlendirilmesi zamanın ve çalışma şartlarının bir ihtiyacı olarak ortaya çıkmaktadır. Eğitim örgütlerinde takım çalışması verimliliği en üst düzeye çıkarabilmede gerekli ihtiyaç olarak görülmelidir (Cafoğlu, 1996 : 65,55) .

Okullarda, müdür ve müdür yardımcıları arasında, zümre öğretmenler kurulunda, eğitici kol çalışmalarında, okul-aile birliğinin çalışmalarında olmak üzere takım çalışmasını gerektiren birçok durum vardır.

Takım çalışmaları okulların olmazsa olmaz özelliklerinden biridir. Bu nedenle okullarda takımların iyi bir şekilde yapılandırılması ve işlevsel bir hale getirilmesi oldukça önem taşımaktadır. Bu bağlamda en önemli görev takım çalışması konusunda öğretmenlerine ve diğer personeline liderlik etmesi gereken okul yöneticisine düşmektedir.

Benzer Belgeler