• Sonuç bulunamadı

Kanun yararına bozma, İdari Yargılama Usulü Kanununun 51. md. düzenlenmiş, özel bir kanun yoludur. Anılan maddeye göre;

“Madde 51- 1. (3622 sayılı Kanunun 20. md. değişen fıkra, Yürürlük;10.4.1990) Bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştay’ca ilk derece mahkemesi olarak verilip, temyiz incelemesinden geçemeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler,ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir.

116 SÖNMEZ, s.422, 428.

2.(3622 sayılı Kanunun 20. md. değişen fıkra Yürürlük;10.4.1990)Temyiz isteği yerinde görüldüğü takdirde karar, kanun yararına bozulur. Bu bozma kararı, daha önce kesinleşmiş olan mahkeme veya Danıştay kararının hukuki sonuçlarını kaldırmaz.

3. Bozma kararının bir örneği ilgili bakanlığa gönderilir ve Resmi Gazetede yayımlanır.”

Maddenin uygulanması ile ilgili özellikleri, kısaca maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz;

- Kanun Yararına Temyiz Yetkisi

Kesinleşmiş mahkeme kararları aleyhine kanun yararına temyiz başvurusunda bulunma yetkisi, yalnızca Danıştay Başsavcısına tanınmıştır. Danıştay Başsavcısı kendiliğinden ya da ilgili bakanlığın göstereceği lüzum üzerine bu yola başvurma hakkına sahiptir.

- Kanun Yararına Bozma Nedenleri

Yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden yargı kararları kanun yararına temyiz edilebilmektedir. Kararların yürürlükteki hukuka aykırı olduklarını ileri sürebilmek için;

-Görev ve yetki dışında bir göreve bakılmış olması, -Hukuka aykırı karar verilmesi,

-Usul hükümlerine uyulmamış olması,

gerekir. Maddi olaylara dayanılarak kanun yararına temyiz incelemesi yapılamaz. Zira, kanun yararına temyizde olay denetimi değil, tarafların hukukunu etkilemeyen, soyut bir hukuki denetim söz konusudur.117

117 KIZILOT s.647.

- Kanun Yararına Temyiz Başvuru Biçimi

Kanun yararına temyiz başvurusunun İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun maddesinde düzenlenmiş olan temyiz dilekçesinin şekline uygun olması gerekmektedir. Başvuruların taraflara tebliğ edilmesi gerekmez.

Talep yerinde görüldüğü takdirde, kanun yararına temyize konu olan karar bozulur. Talep yerinde görülmezse reddedilir.

Kanun yararına temyiz başvurusu, idari ve vergi mahkemeleriyle bölge idare mahkemeleri kararlarına karşı Danıştay dava dairesine, Danıştay dava dairesinin ilk derece yargı yeri olarak verdiği kararlara da konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulu'nda bakılır. 118

Danıştay Dördüncü Dairesi’nin E.2003/1434, K.2003/1657 sayılı kararında, kanun yararına bozmaya karar verilmiştir. Danıştay Kararı aynen şöyledir; “ Davacı şirkete ait kamyonetin yoklama memurlarınca yapılan yol denetimi sırasında dur uyarısına uymadığının 11.11.2000 günlü ve P 361785 sayılı tutanakla tespit edilmesi üzerine kesilen usulsüzlük cezası, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinin 10. bendi hükmüne uygun bulunduğundan, söz konusu cezanın kaldırılması, yönündeki karara karşı yapılan itirazı ve anılan kararın düzeltilmesi istemini reddeden İstanbul Bölge İdari Mahkemesi kararı niteliği bakımından yürürlükte hukuka aykırı bir sonuç ifade etmektedir.

Açıklanan nedenle, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nin 15.10.2002 günlü ve E. 2002/5872, K. 2002/3791 sayılı karar düzeltme istemini reddeden kararı ile kesinleşen 27.06.2002 günlü ve E. 2002/1239, K. 2002/2610 sayılı Kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51.maddesi uyarınca kanun yararına ve hüküm sonuçlarına etkili olmamak koşulu ile bozulmasına, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmesine ve Resmi Gazete’de yayımlanmasına,12.06.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.”119

118 Kızılot s.647.

- Kanun Yararına Bozmanın Sonuçları

Kanun yararına bozulan bölge idare mahkemesi veya idare ve vergi mahkemesi yahut Danıştay Daire kararlarının hukuki sonuçlan ortadan kalkmaz. Yukarıda da değindiğimiz gibi, kanun yararına bozma, yargı yerlerinin ilerideki kararlarının kanuna uygun olmasını sağlamaya yönelik bir müessesedir. İdare ve vergi mahkemeleri, kanun yararına bozulmuş geçmiş kararlarının konusu olaylarda aynı karan normal olarak tekrarlamazlar. Çünkü oluşmuş emsal içinde, temyiz merciince kararlarının bozulacağı bellidir. Buna karşılık, kanun yararına bozma kararlarının bölge idare mahkemeleri yönünden bu şekilde bir işlevi de yoktur. Normal temyiz yolu açık olmadığından, aynı mahiyetteki olaylarda sonraki kararlarının da kanun yararına bozulan kararda olduğu şekilde verilmesi mümkündür. Aslında, bu yol, idare ve vergi mahkemeleri için de açık sayılmak gerekir. Zira, normal temyiz incelemesi içinde bozulan kararı üzerine, ilk derece yargı yerlerinin ısrar kararı verme imkanları vardır. Kanun yararına bozmada, dosya tekrar kendilerine gelecek değildir. Dolayısı ile bilinen işleyişe uygun ısrar kararı söz konusu olamaz. Ancak ilk derece yargı yen haklılığına inandığında, sonraki benzer olaylarda da ilkinde olduğu şekilde kararını alabilecek, bu defa normal temyiz incelemesi içinde belki ısrar kararı verme hakkını da kullanacaktır.

Bu çerçevede ilk derece yargı yerlerince verilebilen ısrar kararlarının, bölge idare mahkemelerince bir başka şekilde, kanun yararına bozulmuş kararlarına konu olmuş olayların benzerlerinde vermemeleri için neden yoktur. Bu yönü ile kanun yararına bozma, nevama, bir istişari görüş açıklama niteliği kazanmaktadır. Bununla beraber, yargı düzeninde belli bir önemde ele alınmaktadır. Zira aynı düzenleme 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 5236 sayılı Kanunla değişik 429 uncu maddesinde adli yargı için de yapılmıştır.

Kanun yararına verilen bozma kararlarının bir örneği Resmi Gazete'de yayımlanacaktır. Bir örneği de ilgili Bakanlıklara gönderilir.120

120 ÖZBALCI, Vergi Davaları, s.568,569

IX. YARGI KARARLARININ SONUÇLARI

İhtirazi kayıtla açılan davalar, ilgi yargı mercilerince nihai olarak karara bağlandıktan sonra, taraflar üzerinde nihai sonuçlar doğururlar. Gerek kesinleşen yerel vergi mahkemesi kararları ve gerekse itiraz ve temyiz mercilerinin kararları, tarafları bu kararların sonuçlarına uymaya zorlar ve taraflar da bu kararların gereğini yerine getirmek zorundadırlar (İ.Y.U.K. Md.28)

a ) Vergi dairesinin mükellef aleyhine tesis ettiği idari işlemin yargı merciince aynen tasdiki durumunda, mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunlara ilişkin zam ve cezalar vergi dairesince ödeme ihbarnamesi düzenlenerek mükellefe tebliğ edilir. Eğer mükellef süresi içinde yürütmeyi durdurma kararı alamazsa, vergi mahkemesi kararına göre hesaplanan vergi ve benzeri mali yükümlere ait ihbarnamenin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde bu tutarların ödenmesi gerekir (V.U.K. Md. 112,368).

b) Mükellefin açtığı davayı kazanması durumunda, vergi dairesince yapılacak herhangi bir işlem yoktur. Ancak, davayı kaybeden vergi dairesince temyiz ya da itiraz yoluna başvurarak yürütmeyi durdurma kararı alınırsa, ikinci ihbarname düzenlenerek mükellefe tebliğ edilir ve ihtilaflı verginin tahsiline gidilir.

c) Vergi yargısınca uyuşmazlık konusu vergi ve benzeri mal yükümlerin kısmen onanması kısmen terkin edilmesi durumunda onanan kısım, vergi dairesince ikinci ihbarname ile mükellefe tebliğ edilerek tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ödenmesi talep edilir.

Gerek mükellef, gerekse vergi dairesince kaybedilen kısım için itiraz ya da temyiz yoluna başvurularak yürütmenin durdurulması karan alınabilir. Vergi dairesince yürütmenin durdurulması kararı alınmışsa, vergi mükellefe üçüncü ihbarname gönderilir.

d) Mükellef tarafından, aleyhine verilmiş vergi mahkemesi kararına karşı temyiz ya da itiraz yoluna başvurarak yürütmeyi durdurma kararı alınmışsa, vergi dairesince tahsil işlemleri durdurulur. Tahsilat yapılmışsa bu tutarın, yürütmeyi durdurma kararının vergi dairesine tebliğinden itibaren gün içinde mükellefe iade edilmesi gerekir.121

A. YARGI KARARININ MÜKELLEF LEHİNE OLMASI

Yukarıda belirttiğimiz kesinleşmiş yargı kararlarının mükellef lehine olması durumunda, mükellef davasında haklı çıkmış olacak ve ihtirazi kayıt koyduğu matrah kısmı da vergilendirilme dışı tutulacaktır. İdari Yargılama Usulü Kanununa göre; vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra, bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilmesi gerekmektedir.(m.28/5). Buna göre yapılmış bir tarhiyat varsa o tarhiyat geçerliliğini kaybetmiş olacak ve vergi dairesi tarafından da terkin edilecektir. Eğer tahsil edilmiş ise, tahsil edilen vergi, kararın vergi idaresine tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde red ve iade edilmesi gerekmektedir. Mahkeme kararının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde, ilgili, idare aleyhine açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası da açılabilir (İ.Y.U.K. m.28/4). Tazminat davalarında olduğu gibi, vergi davalarında da kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarenin kanuni gecikme faizi ödemesi mümkündür (İ.Y.U.K. m.28/6).122

- “ İdare ve vergi mahkemesi kararlarının yerine getirilmemesi halinde, maddi ve manevi tazminat istemiyle açılacak dava on yıllık zamanaşımına tabidir. Dava açma süresi idareye başvuru tarihine göre hesaplanmalıdır.( Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, 18.06.1993 tarih, E:1992/30, K: 1993/74)123

İdare aleyhine maddi ve manevi tazminat davasının açılabileceği mahkeme, idarece yerine getirilmemiş bulunan kararı veren mahkemedir.

121 SÖNMEZ,s.344,345

122 YERLİKAYA, s.212

123 Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, 18.06.1993 tarih, E:1992/30, K: 1993/74, Danıştay Dergisi, S.89, 1995, s.469