• Sonuç bulunamadı

Kamusal Karar Alma Sürecinde Katılım ve Enformasyon Sorunları

Kamusal karar alma sürecinin asıl üzerinde durduğu konu, birey tercihlerinden toplumsal tercihlere ulaşmak konusudur. Bunun için ise en önemli

80 Coşkun Can AKTAN, Yeni İktisat Okulları, Seçkin Yayıncılık, Birinci Baskı, Mart, 2004, s.91. 81 ŞENER, a.g.e., s. 182.

82 Hülya KİRMANOĞLU, Kamu Ekonomisi Analizi, Birinci Bölüm, Beta Basım Yayım Dağıtım

husus katılımın yüksek olmasıdır. Kamusal karar alma sürecinde az önce görmüş olduğumuz aksaklıklar, seçmenlerin giderek politikaya karşı daha da ilgisizleşmesine sebep olarak katılımı azaltmaktadır. Alınan kararların vatandaşların tercihleri doğrultusunda oluşmaması sonucunu, dolayısıyla etkinsizliği doğurmaktadır. Sunulan kamusal mal ve hizmetler, vatandaşların beklentileri ile aynı doğrultuda olmamaktadır.

Robert DAHL, bireylerin siyasal sürece katılım göstermemelerini şu şekilde açıklamıştır83:

• Politikaya müdahil olduklarında bekledikleri karşılığa verdikleri değer, eğer diğer aktivitelere katılmaları durumunda elde edecekleri karşılığa verdikleri değerden az olması durumunda,

• Kendilerinden önceki durumu değiştirebileceklerine yönelik bir inançları yoksa,

• Her halükarda sonucu değiştiremeyeceklerini düşünmeleri durumunda, • Sonuç, onlar katılım göstermediklerinde daha tatmin edici olacağı inancı • Mevcut bilgilerinin etkili olabilecek düzeyde yeterli olmamasını

düşünmeleri halinde,

• Yollarında çeşitli engeller görmeleri halinde,

• Aday, siyasi parti veya diğer kişi ve organizasyonlar tarafından yeterli güdülenmedikleri takdirde,

Seçmenler siyasete ilgili davranmayacaklardır.

Demokrasinin işleyişi açısından gerekli olan siyasal karar alma sürecindeki etkinlik, vatandaşların katılımı kadar enformasyon ile de bağlantılıdır. Enformasyon, siyasal karar alma sürecindeki aktörler için karar alma yönünde bilgiler içerirken, siyasi parti ve bürokratlara da seçmen gruplarının yapısı, özelliği gibi konularda bilgiler sunar.

83 Robert A. DAHL ve Bruce STINEBRICKNER, Modern Political Analysis, Sixth Edition, Prentice

Tam enformasyon, ekonomiden siyasete, siyasetten tarihe kadar çok geniş bir alanı kapsamaktadır. Genel olarak, ülkede cereyan eden tüm ekonomik, siyasi ve sosyal olaylar, tarih, egemenlik kavramı ve kullanım şekilleri, bireysel (ekonomik ve siyasal) hak ve yetkileri, politik kurumlar, hükümetin amaçları, siyasal sistemin işleyişi, ekonominin temel kavramları, prensipleri, ekonomi politikaları ve sonuçları, diğer ülkelerle olan ekonomik ilişkiler, sivil toplumun önemi gibi bilgilerdir84.

Ancak uygulamada tam enformasyonun varlığından söz edilememektedir. Seçmenlerin siyasal alana ilgisiz kalmaları, siyaset hakkındaki bilgisizlikleri, bürokrasi, siyasi partiler ve seçmenler arasındaki bir tarafın -bürokrasi- daha çok bilgiye sahip olduğunu gösteren asimetrik enformasyon sorunu gibi etkenler dolayısıyla demokratik süreçte “enformasyon” bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Anthony Downs’ a göre, eksik enformasyon üç temel unsuru kapsar: (1) Partilerin vatandaşların ne istediklerini her zaman tam olarak bilmemeleri; (2) Vatandaşların hükümetin veya muhalefetin ne yaptığını veya vatandaşların çıkarlarına hizmet etmek için ne yapması gerektiğini her zaman bilmemeleri; (3) Her iki tür bilgisizliği gidermek için ihtiyaç duyulan bilgiyi temin etmenin maliyetli olması yani kıt kaynakların bilgiyi temin etmek için kullanılması gerektiğidir. Dolayısıyla eksik enformasyon sorunu hem siyasal talebi oluşturan seçmenler hem de siyasal arzı temsil eden siyasal iktidar ve siyasi partiler için geçerli olan bir sorundur85.

“Kamusal karar alma sürecinde etkileşim” başlığında, şekil-3 yardımıyla incelediğimiz aktörler arası etkileşim, eksik enformasyon konusunda bize ipuçları vermektedir. Bürokrasi, kamusal politikaların uygulanması ve sonuçları konusunda, seçmen yapısı konusunda siyasal partilere yanlış ve eksik bilgiler sunabilmektedir. Seçmenler açısından bilgi edinmenin maliyeti sağlayacakları faydadan fazla olduğundan, seçmenler bu maliyete katlanmamayı, oy kullanmamayı tercih etmektedirler. Bilgi toplayabildikleri kanallar ise, yanlış ve karmaşık bilgilendirmede bulunabilmektedir. Ayrıca siyasi partiler, seçmenleri taraflı ve de eksik

84 Coşkun Can AKTAN ve Dilek DİLEYİCİ, “Siyasal Süreçte Enformasyon Sorunları ve

Demokrasinin Başarısızlığı”, Modern Politik İktisat Kamu Tercihi, Ed. Coşkun Can AKTAN ve Dilek DİLEYİCİ, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2007, s. 86.

bilgilendirerek ve de medya aracılığıyla yönlendirebilmektedir. Aktörler arası eksik enformasyon sorunu ile karar alıcıların zamanla seçmen tercihlerinden oldukça uzak politikalar izlemeleri seçmenlerin demokrasiye olan inancını giderek daha da köreltmekte, katılımı düşürmektedir.

Vatandaşların katılımından öte, karar alıcıların faaliyetleri de, alınan kararların birey tercihlerini ne kadar yansıttığı yönünde bize ipuçları vermektedir. Devletin kamusal faaliyetlerinin vatandaşlar tarafından herhangi bir katılım yoluyla denetlenmemesi, zamanla özel çıkarların kamu çıkarlarının önüne geçmesi, kamu kesimi başarısızlıkları olarak adlandırılan, adam kayırmacılık, rant kollama, rüşvet gibi siyasal yozlukların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Karar alıcıların, zamanla seçmenlerine karşı olan sorumluluklarını yitirip özel çıkar gruplarının yönlendirmesi altına girmesi de yine bu yolla açıklanabilmektedir.

Sonuç olarak; oylama sisteminin bünyesindeki zorluklar, bireylerin giderek siyasete ilgisiz kalmaları ve düşük katılıma yol açmakla birlikte; şeffaflığın olmayışı, eksik enformasyon sorunu, adaylar ve faaliyetleri hakkında bilgi edinememe gibi durumlar neticesinde de katılım gösteren kesim bilgisizleşmekte ve yanlış kararlar almaktadır. Düşük katılım, yanlış tercihler, iktidar ve bürokratların yozlaşmaya yol açan tutumları ile beraber demokrasi krizine yol açmıştır.

İKİNCİ BÖLÜM

2. E-DEMOKRASİ

“Değişim” kavramının meydana getirdiği yeni süreçlerin devlet kurum ve kuruluşlarına uyarlanması sonucunda devletin etkinliği, sunduğu ürün ve hizmetlerin kalitesi artmakta ve hizmetler daha kolay, daha hızlı ve daha verimli bir şekilde yerine getirilebilmektedir86. Bilgi iletişim teknolojileri (BİT) ile beraber, toplumsal hayatımızın birçok alanında bakış açımız, düşüncelerimiz, deneyimlerimiz kökten bir değişikliğe uğramaktadır. Teknolojik anlamda gelişen ve değişen toplumun, ihtiyaçlarında da birtakım farklılıkların meydana geldiğini göz önünde bulunduracak olursak, yeni nesil ihtiyaçların giderilmesinin bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde kolaylaştığı sonucuna varabiliriz. Birkaç yıl öncesine kadar günlük yaşantımızla ilgili her türlü işlem için (gerek banka gerekse elektrik, su ve telefon fatura ödemeleri gibi) hizmet veren kurum veya banka gişelerinde saatlerce sırada beklemekte iken bugün bu işlemleri ev ya da ofisteki internete bağlı bir bilgisayar aracılığı ile birkaç dakika içinde gerçekleştirebilmekteyiz. Bu nedenledir ki, devletler, teknolojik yeniliklerden faydalanmak istemiş ve hizmetler elektronik ortama taşınmaya başlanmıştır. Kamu hizmetlerinin teknoloji kullanılarak sunulmasının, başka bir deyişle teknolojik dönüşümün sunduğu kolaylıkların kamu kesiminde kullanılmasının, hizmetlerin üretim süreci ve kalitesini arttırdığı genel olarak kabul görmektedir.

Bilgi İletişim Teknolojileri, bilgisayarları, iletişim yazılım ve araçlarını, uyduları ve kablolu ağları, aynı zamanda videokaset kayıt cihazlarını ve fiberglas kablolarını ifade etmektedir. Böylece, doğrudan posta, elektronik posta, video-, bilgisayar-, tele-konferanslar, anında oylama, bilgisayar destekli telefon görüşmeleri, teleteks, çevrimiçi veritabanları ve interaktif televizyonlar gibi imkânlar mümkün kılınmıştır87. Bilgi iletişim teknolojilerinin sunduğu bu denli geniş imkânlar, daha geniş bir katılım, hesap verilebilirlik, saydamlık, etkinlik ve verimlilik gibi hedefler ile kamu kesiminde yeniden yapılanmaya yönelik adımları hızlandırmıştır.

86 İbrahim KIRÇOVA, E-Devlet Uygulamaları ve Ekonomiye Etkileri, İstanbul Ticaret Odası

Yayınları, Acar Matbaacılık, Ekim, 2003, s. 15.

87 Wim B.H.J. Van de DONK ve Pieter W. TOPS, “Orwell or Athens? Informatization and the Future

of Democracy”, Orwell In Athens – A Perspective on Informatization and Democracy, Ed W.B.H.J. Van de Donk, I.Th.M. Snellen ve P.W. Tops, Ios Press, Netherlands, 1995, ss. 14-15.

Geleneksel devlet organizasyonunun merkezi ve birbirinden kopuk birimlerinden oluşan yapısı yerine birbiriyle bağlı, bilgiyi paylaşarak vatandaşlarının talep ettiği çeşitli hizmetleri zaman ve mekân farkı gözetmeksizin sürekli olarak sağlamaya yönelik bir organizasyon yapısına dönüş söz konusu olmaktadır. Bu teknolojik dönüşümle kamu kurumları, yerel yönetimler, araştırma kurumları, üniversiteler, bankalar, işyerleri, mağazalar, konutlar ve tek tek tüm bireyler bir platformda buluşarak daha etkin ve verimli yoldan etkileşimde bulunmaktadır88.

Küreselleşme, bilgi teknolojileri, ekonomik ve siyasal liberalleşme, dış yatırımlar, dijitalleşen ekonomiler ve daha birçok gelişme sosyal güçlenme yanı sıra yöneten-yönetilen arasındaki değişen ilişkinin yeniden tanımlanmasını gerektirmiştir. Verimlilik, sorumluluk, katılım ve etkinlik artık kamu yönetimi literatüründe yadsınamayacak ilkeler olmuştur. Bunların birbirleriyle uyum içinde yer alabileceği kavramsal çerçevenin ise “yönetişim” kavramıyla hayata geçirilebileceği kabul görmektedir. Yönetişim, kamu-özel ve sivil toplum işbirliğinde yönetime katılmak anlamında, ideolojik temelleri aynı ancak katılımın mekânsal boyutlarına göre yerel, ulusal ve küresel alanda gerçekleşmektedir. Kısaca “iyi” yönetişimin uygulanmasında anahtar kavram, o yöre halkına kendileri hakkında alınacak karar süreçlerine katılabilecekleri ortamın varlığı, merkezi yönetimden buna olanak sağlayıcı yetki ve görevlerin yerele aktarılması anlamında “yerinden yönetim”in sağlanmasıdır89.

Yönetişim kavramının ekonomi, siyaset ve sosyal bilimler alanında hızla yaygınlaşan bir kullanıma sahip olması nispeten yeni bir olgudur. 1970’ lerde işletmelerde hissedarların daha etkin katılımlarını sağlamak, işletmeyi daha saydam ve hesap verebilir kılmak için geliştirilen yönetişim kavramı, “özyönetim” anlayışından da etkilenmiştir. Çünkü yönetişim, merkezi yönetimin dışında kalan oyuncuları da bilhassa sivil toplum örgütlerini de kapsamaktadır. Katılımcı politikalarla toplum içinde en kapsamlı uzlaşıyı sağlayacak topluluk merkezli bir yönetim anlayışını temsil eden “yönetişim” kavramı; özyönetim hareketinin

88 KIRÇOVA, a.g.e., s. 33.

89 Hamit PALABIYIK, “Yönetimden Yönetişime Geçiş ve Ötesi Üzerine Kavramsal Açıklamalar”, Amme İdaresi Dergisi, TODAİE, Cilt: 37, Sayı: 1, Mart, 2004, ss. 63-65.

“demokrasinin etkinleştirilmesi” idealini, günümüzün ağ biçiminde örgütlenen sosyo-ekonomik ilişkilerine uyarlamaktadır90.

Kamusal alanda ilgili tarafların katılımının gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri ile gerçekleştirilmesi ve bu amaçla çok yönlü bir bilgi akışı ile etkileşimli bir biçimde kararlar alınması karşımıza bu kez “e-yönetişim” kavramını çıkarmıştır. Bilgi akışının önemi bu noktada büyüktür. Güç anlamını taşıyan bilgi, demokrasinin katılımcı bir boyut kazanmasında en önemli araç halini almıştır. Bilginin, mekân, zaman gibi kısıtlamalar olmadan birçok noktadan birçok noktaya akabilmesi medyanın özellikle de son yıllarda bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu imkânlarla mümkün kılınmaktadır. Katılımı esas alarak daha demokratik ve etkin bir yönetimi ön plana çıkaran yönetişim, bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanımıyla e-yönetişim halini alarak yeni ve geniş bir katılım platformu kurmaktadır.

“Elektronik” ve “devlet”, “demokrasi”, “yönetişim” gibi terimlerin bir arada anılması, aslında bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması ile değil, gazetelerden başlayarak radyo ve televizyona kadar medyanın bir siyaset yapma ortamı olarak ortaya çıkmasıyla, kısacası “iletişim teknolojileri” ile “siyaset” arasındaki bağın giderek daha da sıkı bir biçimde örülmesiyle başlamıştır91.

Siyaset ve medya arasında kurulan bu bağ, doğrudan katılım ortamı, bilgi ve iletişim teknolojilerinde ve özellikle internet teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle beraber, bireylerin kamusal alanla etkileşimlerinin sağlanması, şeffaflık arayışları, katılımcı demokrasiye yönelik çalışmalar, kamusal alanda bir bütün halinde “elektronik devlet” ya da daha yaygın kullanımıyla “e-devlet” kavramını ortaya çıkarmıştır.