• Sonuç bulunamadı

Demokrasilerde Kamusal Karar Alma Süreci Aktörleri

Kişilerin ve toplulukların tercihlerini, dileklerini bütünleştiren ve bunları siyasal sistemin ilgili ve yetkili kurumlarına aktaran evrensel nitelikte iki örgüt tipi siyasal partiler ve baskı gruplarıdır62. Demokratik sistemde, baskı ve çıkar grupları gibi örgütlenmiş yapılar, bireylerin düşüncelerini kabul ettirmede etkin yollar aramalarının bir sonucu olarak siyasal arenada ön sırada yer almaktadır. Karar alma sürecinde siyasi partiler ve baskı grupları kadar, kamu mal ve hizmetlerine yönelik alınan kararların bürokrasi tarafından uygulanması söz konusu olduğundan, bürokrasi

60 Vural SAVAŞ, Politik İktisat, Dördüncü Bası, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul, 1998,

s.141.

61 ULUATAM, a.g.e., s. 96. 62 TURAN, a.g.e., s. 97.

de siyasal sürecin etkili bir aktörüdür. Her şeyden önce demokrasinin halka dayalı bir yönetim biçimi olması ise, karşımıza seçmenleri çıkarmaktadır; talepte bulunan ve kullandığı oy ile belirleyici olan seçmenler de baş aktörler arasındadır. Bu aktörlerin her birini ayrı bir başlık altında incelemek gerekmektedir.

1.6.1. Seçmenler

Siyasi arenada oy hakkına sahip yurttaştır. Ve seçmenler verdikleri oylarla aslında kendilerine sunulacak kamusal mal ve hizmetlere yönelik programı belirlemiş olurlar. Bu bağlamda, kamusal karar alımında seçmenlerin en önemli aracı oy haklarıdır. Ancak seçmenler, mecliste çıkan yasalar ve çeşitli uygulamalara yönelik olarak istek ve şikâyetlerini farklı yollarla da dile getirebilmektedirler. Bu yollar, STK, dernekler ve sendikalara katılım ve faaliyetlerde yer alma; siyasi partilere üye olma; grevler, mitingler düzenleme ve boykot yapma şeklinde yollardır. Bu yollar, bireylerin yalnızca seçim zamanlarında oy kullanmaları değil, siyasal sürece daha etkin katılımını sağlamaktadır. Ancak tüm bu boykot ve grevlerin, partilerde yürütülen faaliyetlerin iktidar ve politikacıların kararlarında etkili olması, ülkedeki demokrasi kurum ve anlayışının ne kadar yerleşmiş olduğuna bağlıdır.

İster doğrudan demokrasi ister temsili demokraside temel başlangıç noktası bu sistemin halka dayalı olması diğer bir ifadeyle ülkenin vatandaşlarının siyasal gücü kullanma ve yönetme haklarının olmasıdır. Bu yönüyle bir ülkenin vatandaşlarının teorik anlamda da olsa o ülkenin yönetiminde ve yönetim mekanizmaları üzerinde tam etki ve kontrolü olduğu varsayılabilir. Özellikle seçme hakkına sahip seçmenler olarak kabul edilen vatandaşların bu noktada rolleri önem kazanmaktadır. Özellikle günümüzün temsili demokrasilerinde seçimler yoluyla seçmenlerin siyasal gücün kullanılmasında ve dolayısıyla kamu yönetiminin işleyişinde önemli rol oynadıkları bilinmektedir. Ancak temsili demokrasilerde seçimlerin belirli aralıklarda yapılıyor oluşu, seçilmiş siyasal güç üzerinde seçmenlerin denetim ve yönlendirme imkânlarının neredeyse yok olması anlamına gelmektedir. Bu noktada bireyler, özellikle de modern demokratik toplumlarda, örgütlenerek baskı gruplarını oluşturmaktadırlar63.

63 Hasan Hüseyin ÇEVİK, “Kamu Politikası: Temel Kavramlar ve Süreçte Rol Oynayan Aktörler”, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Sorunlar, Tartışmalar, Çözüm Önerileri, Modeller,

1.6.2. Çıkar ve Baskı Grupları

Ortak menfaatler etrafında birleşen ve bunları gerçekleştirmek için siyasal otoriteler üzerinde etki yapmaya çalışan örgütlenmiş gruplar olarak tanımlayabiliriz baskı gruplarını64. O halde baskı grupları, siyasal iktidarı ele geçirmeye çalışmadan o iktidar üzerinde etki kurmaya çalışırlar. Bu etkiyi kurarken de çıkış noktası, baskı grubunu oluşturan ortak menfaatler olmaktadır.

Siyasal karar alma sürecinde baskı guruplarını seçmenler ve temsilciler arasında birer ağırlık merkezi gibi düşünebiliriz. Ancak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde, seçmenler ve siyasi partiler arasındaki asimetrik enformasyon, siyasi katılımın yetersizliği, baskı gruplarının sayısını azaltmamış; yalnız bireysel çıkarların ön plana çıkması nedeniyle çıkar gruplarını daha etkin hale getirmiştir. Öte yandan gelişmiş ülkelere baktığımızda ise; baskı gruplarının daha etkin olduğunu görürüz. Baskı gruplarının da bürokrasi gibi seçmen kitleleri karşısında kısmen de olsa sorumlulukları yoktur; ancak üye kaybına uğrama gibi riskleri de vardır.

Son olarak işlevsel açıdan baskı gruplarına baktığımızda, kendi toplumsal tabanlarının çıkar ve görüşlerini dile getiren, siyasal karar organlarına ileten yapılar karşımıza çıkmaktadır. Uyuşabilecek nitelikleri birleştirip, ortak hedeflere dönüştürme işlevi ise siyasal partilere aittir65.

1.6.3. Siyasal Partiler

Siyasi partiler dediğimiz oluşum, bir program etrafında toplanmış, siyasal iktidarı elde etmek ya da diğer partilerle paylaşmak amacı güden, sürekli bir örgüte sahip kuruluşlardır66.

Siyasal partiler, iktidardaki parti ve muhalefet partisi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. İktidar partileri, seçimlerde en çok oy alarak iktidara gelen parti olarak, karar alma sürecinde doğrudan yetkiye sahip olan partidir. Muhalefet partisi, parlamentoda yasama sürecine oylarıyla katılma, kanun teklifinde bulunma, iktidar

Dünya ve Türkiye Yansımaları, Ed. Asım BALCI, Ahmet NOHUTÇU, Namık Kemal ÖZTÜRK ve

Bayram COŞKUN, Gözden Geçirilmiş İkinci Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2008, s. 191.

64 Münci KAPANİ, Politika Bilimine Giriş, Onsekizinci Basım, Bilgi Yayınevi, Ekim, 2006, s. 212. 65 Ahmet Taner KIŞLALI, Siyaset Bilimi, Onuncu Baskı, İmge Kitabevi, Ekim, 2003, s. 299. 66 KAPANİ, a.g.e., s. 176.

eleştirisi yapma, soruşturma talep etme gibi faaliyetlerle karar alma sürecine dolaylı ancak etkili katılma yöntemlerine sahiptir.

Toplumun pek çok kesimi siyasal partilere, siyasal iktidara ve siyasetçilere kendi yararlarını yükseltebilmek için baskı yapar. Eğer bir toplumda sübvansiyonların artırılması, enflasyonun üzerinde ücret artırımları vb., siyasal iktidara oylarını artırma imkânı verecekse, iktidarın o yönde davranması en akılcı yoldur. Aynı şey muhalefet partilerinin iktidara yönelik eleştirileri için de geçerlidir67.

Siyasal karar alma sürecinde, bireylerin kamusal mal ve hizmetlere yönelik taleplerinin belirlenmesinde siyasi partilerin önemi büyüktür. Çünkü bireyler, bu partilerin programları doğrultusunda oylarını kullanırlar. Bu bağlamda siyasal partiler siyasal arenada odak noktasıdır. Ancak siyasi sistemle olan ilişkisi siyasal partileri baskı gruplarından ayırmaktadır. Baskı ve çıkar gruplarının amacı hükümeti yönlendirmek iken siyasi partiler iktidarı ele geçirmek isterler. 

1.6.4. Bürokrasi

Bürokrasi, artık dilimize de yerleşmiş bulunan “büro” sözcüğü ile eski Yunanca’ da egemenlik anlamına kullanılan “krasis” sözcüğünün birleşmesinden oluşan bir kavramdır68. Ludvig Von MISES bürokrasiyi, “neticesi piyasa fiyatı ile ölçülebilecek mahiyet taşımayan idari hizmetleri görmek üzere başvurulan usuldür” şeklinde tanımlamaktadır. Yine Mises’ e göre, demokrasi rejimlerinde, bürokrasi, kanunlara ve bütçeye harfiyen riayet sureti ile idare demektir69. Siyasal sistemde alınan kararlar bürokrasi aracılığıyla yürütülmektedir. Bürokratların sahip oldukları yetkiler de, bu görevler dolayısıyla kendilerine verilmiştir.

“Kamuoyu” ve “Uluslararası Organizasyonlar” da etkili birer aktörlerdir. Örgütlenmemiş bir güç olan kamuoyu, toplumu oluşturan bireylerin inanışlarının bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Örgütlenmiş siyasi partilerin kamuoyunun oluşmasında önemli etkileri bulunmaktadır. Bununla birlikte, kamuoyu her zaman

67 Mahfi EĞİLMEZ ve Ercan KUMCU, Ekonomi Politikası - Teori ve Türkiye Uygulaması, Remzi

Kitabevi, 2005, s. 328.

68 KIŞLALI, a.g.e., s. 323.

69 Ludvig Von MISES, Bürokrasi, Çev. Feridun ERGİN, İkinci Basım, Liberte Yayınları, Ankara,

politik bir karakterde olmayabilir. Ancak, kamuoyunun siyasi birimler, siyasi partiler ve iktidar üzerinde etkileri görülür. Bu etki ise var olan demokratik bir ortama, iktidarların meşruluklarına ve kültürel gelişimine bağlıdır. Bu nedenle özellikle gelişmiş ülkelerde kamuoyu çok güçlüdür. Bunun yanında, gelişmekte olan ülkelerde kamuoyu kolaylıkla etkilenebilen özelliğe sahiptir. Ayrıca, toplumun sosyal ve kültürel yapısını yansıttığı için kamuoyunun her zaman olumlu bir siyasi güç olmadığı ileri sürülebilir70.

Ülke içindeki çıkar ve baskı gruplarının yanı sıra uluslararası düzeyde ortaya çıkan baskı grupları da siyasal süreç üzerinde etkili olmaktadır. Dünya kamuoyunu uyararak, ulusal düzeyde siyasi işleyiş üzerinde dış baskı gruplarının oldukça etkili olduğu söylenebilir.

Uluslararası aktörler sosyal nitelikli kamu politikalarından ekonomik politikalara dış politikadan güvenlik politikalarına kadar bütün alanlarda bir şekilde rol oynamaktadır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin yaşadığı ekonomik sorunların üstesinden gelebilecek politikaların oluşturulmasında ve uygulanmasında Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası (WB) ve Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) gibi kuruluşlar etkili olmaktadır. Bu ve UNICEF gibi sosyal alanlarda faaliyet gösteren Birleşmiş Milletler kuruluşlarının yanı sıra ülkelerin oluşturdukları birlikler ya da organizasyonlar da ulusal politikalar üzerinde rol oynamaktadır. Avrupa Birliği, Arap Birliği, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE), NATO bunlar arasında sayılabilir71.