• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.1. Mezhebî ve Dinî Aidiyetler Düzeyinde Dışlayıcılık

2.1.2. Kaderiyye

Sözlükte kaderiyye, “kadere mensup olan, kader taraftarı” manasındaki

“kaderî”den gelmekle birlikte, ilk dönemlerden itibaren bu anlamın aksine çoğunlukla, insan özgürlüğünü savunan ve ezelî kader anlayışını reddeden grupları ifade etmek üzere kullanılmıştır. Kader konusunda insanın özgürlüğünü dile getiren ilk isimlerin, Ma‘bed el-Cühenî ve Gaylân ed-Dımaşkî olduğu ve bu iki isme nispetle Kaderiyye isminin kullanıldığı bilinmektedir. Bu görüşün hem teolojik hem de siyasî arka planı bulunmaktadır. Emevî idarecilerinin, halkın karşı çıktığı bazı uygulamalarını kadere yükleyerek kendilerini aklamaya çalışmaları,734 insan özgürlüğü söylemlerine ortam hazırlamıştır.735 Devlete muhalif olan, başlangıçta kendi içinde bağdaşık olmayan esnek nitelikteki ilgili zümrelere Kaderiyye ya da Ehlü’l-Kader isimleri, onları kötüleme amacıyla muhalifleri tarafından verilmiştir.736 Zaman içinde Kaderiyye, özgür irade

732 İşcan, Selefilik, s. 167.

733 Dârimî, er-Red ‘ale’l-Cehmiyye, s. 186.

734 Emevîler’in ilâhî kaynaklı iktidar iddiasıyla bütünleşen cebir idelojisi ve bu ideolojiye karşı ortaya çıkan hürriyet fikri hakkında bilgi için bkz. Ay, Mu‘tezile ve Siyaset, s. 92-162.

735 Bkz. Aydınlı, Akılcı Din Söylemi, s. 140-149.

736 İlyas Üzüm, “Kaderiyye”, DİA, 2001, XXIV, s. 64.

159 fikrini benimsedikleri için, Mu‘tezile’nin bizzat kendisi için de kullanılmıştır.737 Mu‘tezile, irade hürriyeti konusunda, kaderi zihniyetten etkilenmiştir, ancak Mu‘tezile’yi ilk asırdaki Kaderiyye ile özdeş veya bir şubesi olarak kabul etmek mümkün değildir.738

Daha önce belirtildiği üzere bir akımı, tam anlamıyla bir mezhep veya düşünce okulu saymak için temel ilkeleri ve sistematize edilmiş görüşlerinin bulunması gerekmektedir.739 Tıpkı Cehmiyye gibi, Kaderiyye’nin de bu özellikleri sağlamadığı görülmektedir.740 Bu durumda Kaderiyye’nin temsilcilerinin görüşleri hakkında verilen bilgileri değerlendirirken, onların görüşlerinin daha sonraki dönemlerde kullanılan tabirlerle tasvir edilme ihtimalini göz ardı etmemek gerekmektedir.741 Tarihi süreçte, farklı anlamlara bürünen Kaderiyye’nin başlı başına bir mezhep olmaktan çok, özgür irade söylemini benimseyenler için kullanıldığı görülmektedir. 3./9. asırda Ashâbu’l-Hadîs bu kavramı, Mu‘tezile için kullanmıştır.

Kader konusunda iki farklı görüşü benimseyen grupların, birbirlerini nitelemek üzere Kaderiyye ismini kullanmış olduğu görülmektedir. Yani Ashâbu’l-Hadîs, kader konusunda ilk defa görüş beyan eden Ma‘bed el-Cühenî ve Gaylân ed-Dımaşkî isimlerini ve Mu‘tezilî kelâmcıları, Kaderiyye olarak isimlendirirken; buna tepki olarak Mu‘tezile de kaderi ispat eden Ashâbu’l-Hadîs’i Kaderiyye olarak isimlendirmiştir.742

737 Aydınlı, Akılcı Din Söylemi, s.135.

738 Aydınlı, Akılcı Din Söylemi, s. 139, 167.

739 Aydınlı, Akılcı Din Söylemi, s. 167.

740 Ahmed Emin, Fecrü’l-İslâm, s. 287.

741 Watt, İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri, s. 127, 128.

742 Kâdî Abdülcebbâr, Şerhu’l-Usûli’l-hamse, II, s. 722; Seyyid Şerîf Cürcânî, Şerhu’l-Mevâkıf, çev.

Ömer Türker, İstanbul, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 2015, III, s. 748.

160 Bu kullanım şekli dahi, kelimeye yüklenen olumsuz anlamı gösterir niteliktedir.

Ashâbu’l-Hadîs’in Kaderiyye kelimesini kullanımı incelendiğinde, tıpkı Cehmî ve Cehmiyye lafızları gibi dışlayıcı bir anlamda kullanıldığı açıkça görülmektedir. Nitekim Mu‘tezile için Ashâbu’l-Hadîs’in seçtiği nitelemelerden hem Cehmiyye’nin hem de Kaderiyye’nin ilk temsilcileri, Emevî yönetimi tarafından siyasî görüşleri sebebiyle öldürülen isimlerdir.743 Ashâbu’l-Hadîs, kelâmcıları nitelemek üzere, yönetime muhalefetleri sebebiyle öldürülen ve toplum nezdinde gözden düşürülen isimlere nispetle anılan Cehmiyye ve Kaderiyye kavramlarını kullanmayı tercih etmiştir.

İbn Kuteybe’nin muhatap aldığı Mu‘tezilî âlimleri zikrederken, birkaç istisna dışında744 “Mu‘tezile” isimlendirmesini kullanmadığı; “Kaderî”, “Kaderiyye”,

“mütekellimûn” ve “Ashâbu’l-Kelâm” kavramlarını tercih ettiği görülmektedir.745 Mu‘tezile, kendileri hakkında kullanılan Kaderiyye nitelendirmesini kabul etmemiş ve aksine kaderi ispat etmeye çalışanlara, bu ismin daha layık olduğunu iddia etmiştir. İbn Kuteybe ise, bir şeyin kendisine ait olduğunu iddia eden kimsenin, o şeyin başkasına ait olduğunu iddia eden kimseden daha fazla o isme nisbet edilmeye layık olduğunu, bu sebeple kaderi insana izâfe edenlere, Kaderiyye denildiğini ifade etmektedir. Kaderiyye dışındakiler ise kaderi kendilerine değil Allah’a izafe etmişlerdir.746

Bu isimlendirmenin gerekçesi olarak aynı zamanda, Hz. Peygamber’e nispet edilen rivayetler de esas alınmıştır. İtikadî fırkalara dair, Hz. Peygamber’e atfen bu grupların doğacağını haber veren, bu fırkaları vasıflandıran, söz konusu fırkaları ve

743 Ma‘bed el-Cühenî ve Gaylân ed-Dımaşkî’nin Emevî iktidarı tarafından öldürülüşü hakkında değerlendirmeler için bkz. Akbulut, Sahabe Dönemi İktidar Kavgası, s. 235-237.

744 İbn Kuteybe, Te’vîlü muhtelifi’l-hadîs, s. 200, 115.

745 İbn Kuteybe, Te’vîlü muhtelifi’l-hadîs, s. 79.

746 İbn Kuteybe, Te’vîlü muhtelifi’l-hadîs, s. 137.

161 akidelerini tenkit eden rivayetler bulunmaktadır.747 Bazı rivayetler, doğrudan bir fırka ismini hedef alırken; bir diğer kısmı, belli bir fırkanın görüşlerini reddeden ve aynı zamanda başka bir fırkayı savunan bir yapıdadır.748 Henüz fırkaların var olmadığı bir dönemde, bu fırkaları Hz. Peygamber’e atıfla dinsel dışlamaya tabi tutmak, hem bu konudaki rivayetleri hem de bu zihniyeti sorgulamayı kaçınılmaz kılmaktadır.

Hâricî, Kaderî ve Mürciî zümreler hakkında Hz. Peygamber’e dayandırılan tafsilatlı rivayetler bulunmaktadır.749 Ashâbu’l-Hadîs, bu rivayetleri söz konusu fırkaları gözden düşürmek ve dışlamak için etkin bir şekilde kullanmıştır. Ancak onların bu rivayetleri kullanımı, bu amaçla sınırlı kalmamıştır. İbn Kuteybe, bu rivayetlere dayanarak, Ashâbu’l-Hadîs’e yönelik yakıştırmaların asılsız olduğunu açıklamıştır.

Ashâbu’l-Hadîs’in, bazen Haşeviyye, Nâbite, Mücbire ve Cebriyye; mecazi olarak sel artıkları manasında “el-Ğusâ’” ve insanın en rezilleri manasında “el-Ğusr” şeklinde

747 Hatipoğlu, İslam Tenkid Zihniyeti, s. 84-88.

748 Hatipoğlu, İslam Tenkid Zihniyeti, s. 87.

749 Kaderiyye ile ilgili hadisler şunlardır: “Kaderiyye, bu ümmetin Mecûsîleridir. Hastalandıklarında ziyaret etmeyin, öldüklerinde de şahitlik yapmayın, cenazelerine gitmeyin.”; “Ümmetim içinde iki sınıf vardır ki İslâm’dan nasipleri yoktur: Mürcie ve Kaderiyye.”; “Ehl-i kader ile oturmayın, onlarla tartışmaya girişmeyin.”; “Ümmetimden iki sınıf vardır ki, havz-ı kevserime gelemeyecek ve cennete giremeyeceklerdir: Kaderiyye ve Mürcie.”; “Ümmetimin helâkı üç şeyden dolayıdır: Irkçılık, Kaderiyye ve sika olmayanlardan rivayet.”; “Allah hiçbir nebî göndermemiştir ki, onun ümmeti içinde Kaderiyye ve Mürcie bulunmasın. Dikkat edin! Allah Kaderiyye ve Mürcie’ye yetmiş peygamberin diliyle lânet etmiştir.”; “Kıyamet günü bir münadî şöyle nida eder: Allah’ın düşmanları ayağa kalksın! Onlar Kaderiyye’dir.”; “Her ümmetin bir Mecûsîsi; her ümmetin bir Hıristiyanı; her ümmetin bir Yahudisi vardır. Benim ümmetimin Mecûsîsi Kaderiyye, Hıristiyanları Haşebiyye, Yahudileri Mürcie’dir.”; “Hz.

Peygamber ‘O gün yüzüstü ateşe sürüklendikleri zaman, cehennem azabını tadın denir; Allah her şeyi bir kader ile yaratmıştır’ ayeti hakkında ‘bu ayet Kaderiyye hakkında nazil olmuştur’ buyurdu.”. Bu hadislerin tarikleri ve değerlendirmesi hakkında bkz. Yavuz Köktaş, “Kaderiyye ve Mürcie ile İlgili Hadîslerin Değerlendirmesi”, Hadîs Tetkikleri Dergisi, c. 1, sy. 2, 2003, s. 113-143; Hatipoğlu, İslam Tenkid Zihniyeti, s. 83.

162 isimlendirildiğini ve bütün bunların birtakım lakaplar olduğunu ifade etmektedir.750 Bu noktada vurgulanan şey, bu isimlerin ve niteliklerin hiçbirinin rivayetlerde zikredilmemiş olduğudur. Ashâbu’l-Hadîs’e verilen söz konusu bu isimler, Rasûlullah tarafından verilmiş olmayıp sonradan çıkmıştır. İbn Kuteybe’ye göre, Kaderiyye, Râfiziyye, Mürcie ve Hâricîlerin isimleri Rasûlullah tarafından verilen isimlerdir.

Kaderiyye ismi hadiste sabit olup, onların bu ümmetin Mecûsîleri olduğu, hastalanırsa ziyaretlerine gidilmeyeceği, ölürlerse cenazelerinde bulunulmaması gerektiği, Rasûlullah’tan rivayet edilmiştir.751 Hz. Peygamber’in Kaderiyye ismini zikrettiği iddia edilen hadislerden bir diğeri ise, Kaderiyye’nin Mürcie ile birlikte geçtiği,

“Ümmetimden iki sınıf insan vardır ki şefaatime nail olamazlar. Onlar yetmiş peygamber tarafından lanetlenmişlerdir. Bunlar Mürcie ve Kaderiyye’dir.” hadisidir.752

İbn Kuteybe’nin ifadeleri göz önünde bulundurulduğunda, Ashâbu’l-Hadîs’in muhataplarını isimlendirme konusunda dahi, âsârı esas aldığı açıkça görülmektedir.

Ashâbu’l-Hadîs’in bu refleksi, sadece dinî yani amelî ve itikadî konularda âsârı merkeze almadıklarını; metin merkezli düşünmeyi dünya görüşü haline getirdiklerini göstermektedir. Bu sebeple Ashâbu’l-Hadîs’ten kimileri, muhataplarını nitelendirmek için tercih ettiği isimleri meşrulaştırmak ve onları gözden düşürmek üzere, hadis üretme faaliyetine girişmiş veya mevcut malzemeyi kullanmıştır. Zira Hz. Peygamber’e aidiyetinden şüphe duyulmadığı takdirde, onun bir grubu veya görüşü bu denli tenkit ettiğine dair ilgili rivayetler, bu görüşlerin doğru olup olmadığını değerlendirmenin önüne geçecek potansiyele sahiptir. Bu rivayetlerin tümüyle karşı tarafı dinsel

750 İbn Kuteybe, Te’vîlü muhtelifi’l-hadîs, s. 136.

751 İbn Kuteybe, Te’vîlü muhtelifi’l-hadîs, s. 136-138.

752 İbn Kuteybe, Te’vîlü muhtelifi’l-hadîs, s. 136.

163 dışlamaya ve ötekileştirmeye tabi tutmak için üretildiği ve Ashâbu’l-Hadîs’in, hadislerin değerini, anakronik rivayetler vasıtasıyla istismar ettiği anlaşılmaktadır.753

Hz. Peygamber döneminde gündemde olmayan bazı şeylerin, daha sonraları hadis rivayetlerine yansıması önemli bir problem olarak önümüzde durmaktadır. Hz.

Peygamber’in vefatından çok daha sonra ortaya çıkan Kaderiyye ve Mürcie fırkalarıyla ilgili rivayetleri de bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir.754 Eş’arî ve Mâturîdî gibi diğer bazı kelâmcılar bu rivâyetleri, Kaderiyye ve Mu’tezile’nin aleyhine kelâmî tartışmalarda delil olarak sunmaya devam etmişlerdir. Eş’arî, Kaderiyye’nin, Hz.

Peygamber tarafından “bu ümmetin Mecûsîleri” olarak adlandırıldığını ifade etmektedir.755 Mâturîdî bu rivâyetleri, “ma‘dûma” şey denilip denilemeyeceği ve Kaderiyye’nin zemmedilmesi konusunu tartışırken zikretmektedir.756 Nesefî ise bu rivayeti esas alarak, Kaderiyye’nin kötülenmesi gerektiğini belirtmektedir.757 Bu durumda, mezheplerin birbirlerinin görüşleri hakkındaki eleştiri ve tenkitleri değerlendirilirken, söz konusu rivayetlerin dışlama ve ötekileştirme maksadıyla kullanıldığını göz önünde bulundurmak gerektiği söylenebilir.