• Sonuç bulunamadı

Ashâbu’l-Hadîs’in akaid literatürü, Ehl-i Sünnet’in akaid literatürünün ilk örnekleri olarak nitelendirilmektedir.19 Ashâbu’l-Hadîs, akaid konularını, hadis koleksiyonlarında akaid konularına açılan bölümlerde, müstakil akaid eserlerinde ve

16 M. Hayri Kırbaşoğlu, Ehl-i Sünnet’in Kurucu Ataları, Ankara, Otto Yayınları, 2017, s. 85, 86.

17 Eş‘arî’den önceki süreçte Ehl-i Sünnet doktrinine şekil veren ve onu sistemleştiren Ashâbu’l-Hadîs’tir.

Bu devre ait kaynaklarda Ehl- Sünnet’in görüşü olarak takdim edilen hususlar, Ashâbu’l-Hadîs’in görüşlerinden ibarettir. Bkz. Kırbaşoğlu, Ehl-i Sünnet’in Kurucu Ataları, s. 56; Sönmez Kutlu, Selefiliğin Fikri Arkaplanı İslam Düşüncesinde İlk Gelenekçiler, Ankara, Otto Yayınları, 2016, s. 210, 211.

18 İslam ilimleri tarihinde çeşitli disiplerin veya ekollerin kendi tezlerini destekleyip karşı tarafın tezlerini çürütmek amacıyla ileri sürdükleri rivayetler, “polemik türü rivayetler” olarak nitelendirilmektedir. Bkz.

Mehmet Emin Özafşar, “Polemik Türü Rivâyetlerin Gerçek Mâhiyeti”, İslâmiyât, 1998, c. 1, sy. 3, s. 19-48.

19 Kırbaşoğlu, Ehl-i Sünnet’in Kurucu Ataları, s. 303.

7 reddiye nitelikli eserlerde ele almıştır.20 Onlar, Kitâbu’s-Sünne, Şerhu’s-Sünne ve Usûlü’s-Sünne gibi isimler verdikleri bu eserlerinde, ilgili gördükleri rivayetler doğrultusunda akaid konularına yer vermişlerdir.21 Bu eserlerde, akaidin temel konularını teşkil eden ilâhiyyât, nübüvvet ve ahiret meselelerinin tamamı ele alınmamaktadır. Daha ziyade kelâmcılar tarafından yoruma tabi tutulan problemlere yer verilmektedir. İlâhî sıfatlar, kader, kabir azabı, mizân, şefaat ve rü’yetullah, hilafetin Kureyş’e aidiyeti, ashâba saygı, yönetime bağlılık gibi konular, çoğunlukla farklı düşüncelerin eleştirisi veya reddi üzerinden ele alınmaktadır.22 Hadis koleksiyonlarında akaidle ilgili yer alan bölümler ve Kitâbu’s-Sünne türü eserler, bu çalışmanın kapsamına dahil edilmemiş, Ashâbu’l-Hadîs’in doğrudan muhataplarının görüşlerini reddetmek üzere yazdığı reddiye eserler merkeze alınmıştır.23

Ashâbu’l-Hadîs’in dışlayıcı söyleminin tespit ve analiz edildiği bu çalışmanın, ana kaynakları arasında, Ahmed b. Hanbel’in (ö. 241/855) er-Red ‘ale’z-Zenâdıka ve’l-Cehmiyye’si, Buhârî’nin (ö. 256/870) Halku ef‘âli’l-‘ibâd ve’r-reddu ‘ale’l-Cehmiyye ve Ashâbi’t-Ta‘tîl’i, İbn Kuteybe’nin (ö. 276/889) el-İhtilâf fi’l-Lafz ve’r-Red ale’l-Cehmiyye ve’l-Müşebbihe ve Te’vîlü muhtelifi’l-hadîs adlı eserleri, Ebû Saîd Osmân ed-Dârimî’nin (ö. 280/894), er-Red ‘ale’l-Cehmiyye adlı eseri bulunmaktadır.

20 Ashâbu’l-Hadîs’in akaid literatürü hakkında bilgi için bkz. Hayri Kırbaşoğlu, “İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devrinden Bir Kesit: ‘Ashabu’l Hadis’in Akaid Edebiyatı’”, İslâmî Araştırmalar, 1987, c. 11, sy. 5, s. 79-89.

21 Kitâbü’s-Sünne’ler hakkında bilgi için bkz. İlyas Çelebi, “Kitâbü’s-Sünne”, DİA, 2002, XXVI, s. 115-116; Hatice Saliş, Hadis Edebiyatında Kitabü’s-Sünne’ler ve Ahmed b. Hanbel’in Kitabü’s Sünne’si, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Ünivesitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2011, s. 48-57.

22 Çelebi, “Kitâbü’s-Sünne”, DİA, XXVI, s. 115.

23 Ashâbu’l-Hadîs’in reddiye literatürü hakkında bilgi için bkz. Ahmet Özer, Ehl-i Hadisin Red Literatürü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2008.

8 Sayılan eserler hariç, 3./9. asırda kaleme alınan reddiyeler arasında, Dârimî’nin Nakzü’d-Dârimî ‘ale’l-Merîsî adlı eseri ve 4./10. asrın başında vefat eden İbn Huzeyme’nin (ö. 311/924) Kitâbü’t-Tevhîd’i de bulunmaktadır. Dârimî’nin Nakzü’d-Dârimî ‘ale’l-Merîsî adlı eseri ile er-Red ‘ale’l-Cehmiyye adlı eserleri, muhteva ve üslup bakımından benzerdir.24 Benzer bu iki eser arasından ana kaynaklara dahil edilmek üzere, er-Red ‘ale’l-Cehmiyye adlı eser tercih edilmiştir.25 Nakzü’d-Dârimî

‘ale’l-Merîsî adlı esere ise, ilgili yerlerde atıf yapılmakla yetinilmiştir. İbn Huzeyme’nin Kitâbü’t-Tevhîd adlı eseri ise oldukça hacimli olup bu çalışmanın sınırlarını aşacağı için ana kaynaklar arasına dahil edilmemiştir.

Ashâbu’l-Hadîs’in, reddiye niteliğindeki ilk eserlerinin, Mürcie’nin iman anlayışını reddetmek amacıyla kaleme alınan Kitâbu’l-Îmân adlı eserler olduğunu söylemek mümkündür.26 Ancak Kitâbu’l-Îmân türü eserler, tek bir konunun etrafında şekillenmiş olduğu için 3./9. asırda kaleme alınan Kitâbu’l-Îmân türü eserler çalışmanın ana kaynakları olarak tercih edilmemiştir. Aynı sebeple, Halife Me’mûn’un (ö. 218/833) huzurunda halku’l-Kur’ân meselesini tartışan Bişr el-Merîsî (ö. 218/833) ve Abdülazîz b. Yahyâ el-Kinânî’nin (ö. 240/854 [?]) münazarasını içeren ve reddiye niteliğinde olan

24 Nakzü’d-Dârimî ‘ale’l-Merîsî adlı eserde, er-Red ale’l-Cehmiyye adlı eserde yer almayan, sahâbenin adâleti, sahâbeden bazılarına yönelik eleştirilerin reddi ve bunların müdafaası, haberlerin delil olma şartları, hadislerin yazılması meselesi, hadis öğrenimini teşvik, zındıkların uydurduğu iddia edilen hadisler ve bunların sayısı gibi konular ve müteşâbihâta giren bazı hadisler üzerinde tartışmalar bulunmaktadır. Bkz. Ali Kaya, Osman ed-Dârimî ile Bişr el-Merîsî Arasındaki Hadisle İlgili Tartışmaların Değerlendirilmesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2014, s. 207, 208.

25 Dârimî ve Merîsî arasındaki ihtilaflar hakkında yapılan bir çalışma için bkz. Kaya, Osman ed-Dârimî ile Bişr el-Merîsî Arasındaki Hadisle İlgili Tartışmaların Değerlendirilmesi.

26 Kitâbu’l-Îmân adıyla yazılan eserlerin listesi için bkz. Kutlu, Selefiliğin Fikri Arkaplanı, s. 26-32.

9 el-Hayde adlı eser, çalışmanın ana kaynaklarına dahil edilmemiştir.27 Bu esere de sadece ilgili yerlerde atıf yapılmıştır. Ashâbu’l-Hadîs’in dışlayıcı söylemini, konular ve kavramlar üzerinden tespit etme noktasında daha elverişli oldukları için bu çalışmada, birden fazla konuyu ihtiva eden reddiyeler merkeze alınmıştır.

Ali Sami en-Neşşâr, Ammar et-Tâlibî ile birlikte ‘Akâidu’s-Selef isimli eserde, Ahmed b. Hanbel’in er-Red ‘ale’z-Zenâdıka ve’l-Cehmiyye’sini, Buhârî’nin, Halku ef‘âli’l-‘ibâd’ını, İbn Kuteybe’nin, el-İhtilâf fi’l-lafz ve’r-red ‘ale’l-Cehmiyye ve’l-Müşebbihe’sini ve Dârimî’nin, er-Red ‘ale’l-Cehmiyye ve Nakzü’d-Dârimî ‘ale’l-Merîsî adlı eserlerini derlemiştir.28 Bu eserlerin ‘Akâidu’s-Selef adı altında bir araya getirilmesi, reddiye eserlerin aynı zamanda Ashâbu’l-Hadîs’in akaid konusundaki görüşlerini ihtiva ettiğini göstermektedir. Ele alınan reddiye türü eserlerin, sadece ilmî kaygılarla yazılmadığını da belirtmek gerekmektedir. Dönemin sosyo-politik durumu, bu eserlerin yazılmasında rol oynamış ve eserlere bir şekilde nüfuz etmiştir. Bu eserlerin, muhaliflerin görüşlerine cevap vermek dışında, onların toplumdaki etkilerini sınırlamak gibi bir gayesi de bulunmaktadır.29