• Sonuç bulunamadı

KIRGIZ TÜRKLERĠNĠN SÖZLÜ ANLATILARINDA (DESTAN, MASAL, HALK HĠKÂYESĠ) TOPLUMSAL CĠNSĠYET ROLLERĠ VE KADIN

1.8. EĢ Olarak Kadın

1.8.6. Yas ve Kadın

Yas, bir kiĢinin ölmesinden sonra veya eĢinin mücadeleye gitmesi, esir düĢmesi, kaybolması gibi sebeplerden dolayı kadınlar tarafından tutulmaktadır. Yas tutulurken de kadın o kiĢinin ardından ağıtlar yakmaktadır. Destanlarda, kadın önceleri erkekle beraber savaĢa gitmekte ve mücadeleye katılabilmekteydi. Daha sonra kadının fiziksel zayıflığı yani güçsüz olması nedeniyle artık bu iĢlevini yerine getiremediği görülmektedir. Kadının görevi mücadeleye giden eĢinin baĢına bir Ģey geldiğinde veya eceliyle öldüğünde yapacağı tek Ģey onun ardından yas tutmak olmuĢtur.

126 Er EĢim Destanı‘nda kadınlar hem eĢlerine hem de halkına yapılan zulümlerden ötürü eĢlerinin öldürülmelerinin ardından yas tutulmaktadır. Er EĢim‘in eĢi kaygılarından dolayı ağlamakta, yakarıĢlı türküler söylemektedir. Ayrıca destanda yas alameti olarak ―siyahlara bürünme‖ geleneği görülmektedir.

Elin talap han Tursun, Uugun cagıp kül kılgan Uuluñ uy kaytartıp kul kılgan.

Kızın kızalaktay küñ kılgan Katının kara salıp tul kılgan.

Halkını talan edip Han Tursun, Çadırlarını yakıp kül etti

Oğullarını inek güttürüp köle yaptı.

Kızlarını aĢağılayıp cariye yaptı

Karılarını siyahlara büründürüp dul yaptı.

(Akmataliyev vd., 2007: 117)

Yas tutma alametleri, karalar giyme, saç yolma, yüzleri çizme, ağıt yakma gibi bir takım ritüeller uygulanmaktadır.6 Bu uygulamalar genellikle kadınlar tarafından yapılmaktadır.

EĢleri ölen kadınlar yas döneminde ağıtlar yakmaktadır. Bunun yanında destanlarda ölen eĢi için o kadar ağlar ki gözlerine kara kanlar akar.

6 Dede Korkut Kitabı‘nda yas âdetini geniĢ bir Ģekilde tasvir edilmiĢtir: ―Beyregüñ babası kaba saruk götürüp yire çaldı, tartdı yakasın yırtdı, oğul oğul diyüben bögürdi zarılık kıldı. Ağ pürçeklü anası buldur buldur ağladı gözinüñ yaĢın dökdi, acı tırnak ağ yüzine aldı çaldı, al yanağın tartdı, kargu gibi kara Ģaçını yoldı, ağlayubanı sıklayubanı ivine geldi. Pay Püre Bigüii dünlügi altun ban ivine Ģiven girdi. Kızı gelini kas kas gülmez oldı, kızıl kana ağ eline yakmaz oldı. Yidi kız kardaĢı ağ çıkardılar kara tonlar geydiler, vay bigüm kartaĢ muradına maksudına irmeyen yaluñuzkardaĢ diyüp ağlaĢdılar högriĢdiler. Beyregiñ yavuklusına haber oldı; Banı Çiçek karalar geydi ağ kaftanını çıkardı, güz alması gibi al yanağını tartdı yırtdı,

Vay al duvağum iyesi Vay alnum baĢum umudı

Vay Ģah yigidüm vay Ģahbaz yigidüm Toyınça yüzine bakmaduğum hanum yigit Kanda gitdüñ beni yaluñuz koyup canum yigit Göz açuhan gördügüm

Köñül ile sevdügüm Bir yasdukda baĢ koyduğunı Yolında öldügüm kurban olduğum Vay Kazan Bigüñ ınağı

Vay kalın Oğuzun imrençesi Han Beyrek

diyüp zarı zarıağladı. Bunı iĢidüp Kıyan Selçük oğlı Delü Dundar ağ çıkardı kara geydi. Beyregüñ yar ve yoldaĢları ağı çıkarup karalar geydiler. Kalın Oğuz bigleri Beyrek içün 'azim yas tutdılar, umud üzdiler (Ergin, 2004: 130-131).

127 Ayrıca yas alameti olarak ak yemenisini çıkarır, karalar bağlar.7 Azkaza Baatır Destanı‘nda Kasım‘ın ölümü üzerine eĢi Camiyle ardından yas tutar ve ağıt yakar.

Destanda bu durum Ģöyle yer almaktadır:

Camiylanın koĢogu: Gittin mi kara devem, ey, DüĢmanlar bizi kıskanıp,

Gittin mi bırakıp yiğidim Kasım, Kurban olayım, kıymetlim, Silkip yatak serdiğim…

(Egimbayeva, 2012: 93).

7 Kadınlar ölümün ardından ağıtta yaktıkları görülmektedir. Kırgız halkının matem merasimi âdetinde ağıt yakma baĢka türlü manaya sahiptir. Ağıtı, ölen adamın eĢi, kızları, kardeĢlerinin karıları yakıp ağlarmıĢ. Ağıtta, ölen adamın yaĢayıĢı, kılık-kıyafeti, yumuĢak-nazik tabiatı, ustalığı mübalağalıĢekilde övülerek anılırmıĢ. Çoğu zaman ağıtta ölen kiĢi kaplana, arslana, parsa, karakuĢa, aya, güneĢe benzetilir ve onlarla mukayese edilirmiĢ (Cumagulov, 1996: 144). Kırgız Türkleri'nde günümüzde bu uygulama Ģu Ģekilde yapılmaktadır: Ölü evine yaklaĢıldığında (yaklaĢık 1 5-20 metre kala) erkekler ağlamaya baĢlarlar. Gelenler cenaze evinin önünde toplanır. Ölenin erkek çocukları dıĢarıda ağlarlar. Ölünün birinci derecede erkek yakınları belleri ne bir kuĢak sararlar. Diğer taraftan kadınlar özelikle ölenin eĢi ve kızları, gelinleri evin içinde ağlarlar. DıĢarıdan gelen kadın larda ölenin eĢinin ve kızlarının bulunduğu odaya alınır. Kadınların ağlamasındaki fark ağıt yakmasıdır. Ağıt yakmaya Kırgızcada "koĢok koĢuu" denilmektedir. KoĢok koĢuu ölenin eĢi ve kızları yakın akrabaları olan kadınların ölü arkasından yaptığı ağıttır. Bu uygulama çok eskiden gelmiĢ olup ağıt yakan kiĢi ölen kiĢinin hayattayken yaptığı iĢleri, halkına ettiği hizmetlerini, meziyetlerini, güzel taraflarını, kiĢiliğini belirterek onu över. Ayrıca ölümünden dolayı duyulan üzüntü çekilen acı da dile getirilir.

Yakılan ağıt ölen kiĢiye karĢı olan saygının, sevginin ve yakınlığın belirtisi olarak bilinir. Ağıtlar melodik bir tarzda söylenerek hem söyleyenleri hem de dinleyenleri ağlatmaya sebep olmaktadır. Bu ritüel sadece kadınlara has bir uygulama olup erkekler için söz konusu değildir (YeĢil, 2014: 303-304).

128 Yas tutma ritüeli Manas Destanı‘nda da görülmektedir. Yas genellikle kadınlar tarafından tutulmaktadır. Daha önce de belirttildiği üzere yas tutmanın en önemli sembolü ―akları çıkarıp, karalar‖ giyilmektedir. Manas Destanı‘nın Radloff varyantında bu duruma rastlanır. Manas‘ın ölümü ardından, saçlarını yolup, yüzlerini yırttıkları görülmektedir: ―Kan balası Kanıkey/ cayıp saldı çaĢtarın,/ buup saldı belderin!/ Kan balası Kanıkey/ cırtıp saldı betlerin!/ Körgön künün köl aldı,/ içken suun sel aldı!‖ (Han çocuğu Kanıkey,/ saçlarını çözdü artık,/ beline sımsıkı sardı!/

Han çocuğu Kanıkey/ yüzünü yırtıyordu hep!/ Günleri gözyaĢıyla göl oldu,/ bütün suyunu sel aldı!) (Radloff, 1995: 204).

Sarinci, Bököy Hikâyesi‘nde de Camgır adlı kahraman ölür. Fakat eĢi ak KanıĢ yüzünü çizmemiĢ, yas tutmamıĢtır. Destanda Ģu Ģekilde yer almaktadır:

AtaĢkan carı ötköndö, Alganı anın ak KanıĢ, Ak betine kol salbay, Agargan öñdön kan tambay, Azaptuu kündö turasın bı?

Kocası, sevgilisi öldüğü zaman, Onun karısı ak KanıĢ

Ak yüzünü elini değmiyor, Ağaran yüzden kan damlamıyor, Azaplı günden ayağa kalkıĢın mı?

(Alper, 2004: 275).

Destanlarda kadının eĢleri bir savaĢa ya da bir kiĢiyle mücadeleye gittikleri zaman da kadınlar yas tutmaktadır. KocacaĢ Destanı‘nda bu durum görülmektedir. KocacaĢ Sur Eçki ile mücadeleye gittiği için eĢi Zulayka karalar giymiĢtir. Bu yas alametleri destanda ―Kadınımı dul bırakıp,/ Karıpbay'ı kederlendirip,/ Kızıl çehremi hırs basıp./

Tabanım bir karıĢ yarılıp,/ Azap çektiğim görülür./ Kaygını çekti sevdiklerim,/

Karalar giydi karım‖ Ģeklinde yer alır (Akmataliyev; KırbaĢev, 2007: 151).

KocacaĢ‘ın ölümü üzerine eĢi Zulayka Ģunları yapmıĢtır:

Algan Zulayka ün tartıp.

Kara nar komdop, cük artıp, Kalkı köçtü cerine.

Kadırkeçi Zulayka, Kaygırıp ıylap, ün tartıp.

Aktay baĢın karalap, Ayday betin caralap...

Kaygırıp ıylayt, ün tartıp.

BeĢ tırmak saldı tamgaluu,

EĢi Zulay yas edip.

Kara nara havut vurup, yükleyip, Halkı göçtü yerine.

Sevgilisi Zulayka,

Üzülüp, ağlayıp, yas tutup.

Tasasız baĢını derde salıp, Ay gibi yüzünü yaralayıp…

Kederlenip ağlıyor, yas tutup.

BeĢ iĢaretli tırnak koydu,

129 Zulayka‘nın öñünö.

Betine tamga salbasa,

Kaygırgan cok dep kalk aytçu…

Zulayka' nın önüne.

Yüzüne iĢaret koymasa,

Üzülen yok diye halk söylemek…

(Akmataliyev; KırbaĢev, 2007: 225, 229).

Kırgızlarda, ölen kiĢiyi zamanı geldiğinde erkekler sırtlarına alırlar, kadınlar da eve girip dul kadının ziynetlerini, mesela bileziklerini, küpe ve saç örgüsüne takılan ziynetlerini çıkarır, kadının örülmüĢ saçını açar, kara elbise giydirip, kara kemzeli (pamuk astarlı Kırgız paltosu) omzuna atarlar. Cenaze merasiminde giysilerini ölen kiĢinin yakın akrabaları da karalar giyer, buna ilaveten mavi yahut yeĢil elbiseleri kırk gün boyunca giymeye mecbur olurlarmıĢ (Cumagulov, 1996: 142).