• Sonuç bulunamadı

KIRGIZ TÜRKLERĠNĠN SÖZLÜ ANLATILARINDA (DESTAN, MASAL, HALK HĠKÂYESĠ) TOPLUMSAL CĠNSĠYET ROLLERĠ VE KADIN

1.8. EĢ Olarak Kadın

1.8.1. Kadının EĢine Sevgisi

Türk destanların çoğunda kadın eĢine karĢı sonsuz sevgiyle bağlıdır. Kadın sadece kendini düĢünen bir varlık değildir. Ġlk olarak eĢini, çocuklarını yani bütün ailesini de düĢünür ve onlara karĢı görevlerini yerine getirmeye çalıĢır. Kadın eĢine karĢı saygılı, fedakâr ve sadıktır. EĢi için bütün zorluklara katlanır, eĢi savaĢa gittiğinde evin geçimini kadın sağlar. Kadın eĢinin en büyük yardımcısıdır.

Er EĢim Destanı‘nda Er EĢim savaĢa gider ve yurdu Han Tursun‘a emanet eder. Han Tursun ise, Er EĢim‘e ihanet eder, Er EĢim‘in eĢini ve diğer kadınları köle yapar, bütün iĢleri kadınlar üstlenir.

103 Han Tursun seni ant ursun.

Han baldarın kul kıldın Kaygıga salıp mun kıldın Kantip çıdap can tursun.

Otun algan bizdin kız. Han Tursun seni Allah kahretsin.

Han çocuklarını köle yaptın. Kuzulara bakan bizim kız.

(Akmataliyev vd. , 2007: 111, 113).

Sözü edilen Er EĢim Destanı‘nda da görüldüğü üzere kadının eĢinin savaĢa gitmesiyle birlikte, Han Tursun erkeğin iĢi olan çobanlık mesleğini kadınlara yaptırmaktadır. Ayrıca, odun toplama, onları yakma iĢini de kadın yapmakta, böylelikle evinde hem kendi iĢini hem de kocasının iĢini üstlenmektedir. Kadın eĢi için bütün sıkıntılara, zorluklara katlanarak ona karĢı olan fedakârlığını dile Dökülür yaĢları nohut taneleri gibi

104 AtaĢkan carı EĢimdi,

Atkarbastan kuçaktap.

Törösün taanıp top bolup, Armanı baĢta köp bolup.

Ġçi calın ört bolup.

Eki közü tört bolup.

Sadık eĢi EĢim'i,

Ata bindirmeden kucaklar.

Efendisini tanıyıp samimi olur, BaĢındaki dertleri çoktu.

Ġçi acılarla doluydu.

Dört gözle bekledi.

(Akmataliyev vd. , 2007: 125)

Kırgız Türklerinin destanlarında kadınlar eĢlerine karĢı sevgileri büyüktür. EĢ savaĢ veya baĢka sebeplerden dolayı yanından ayrıldığında kadın eĢini yıllar geçse de o gelene kadar beklemeye razı olur. Er EĢim Destanı‘nda da görüldüğü üzere eĢi savaĢa gitmesinin ardından kadın eĢinin dönmesini dört gözle beklemektedir. Onun için bütün acılara göğüs germektedir.

Yine Boston Destanı‘nda eĢi savaĢa gideceğinden dolayı yola çıkacağı zaman çok kaygılanır, baĢına bir Ģey gelmesinden korkar ve o gelene kadar sabırla bekler.

Boston Destanı‘nda, Boston hem ana-babasını görmek, kardeĢi Kara Çaç‘ın kaygılarını dinlemek hem de yurduna yönelik düĢman saldırdığından dolayı gideceği zaman Cezbilek kaygısını Ģöyle dile getirir: ―…Yolunuz Ģimdi açık olsun,/

Arananlar bulunsun,/ Kaygılar yok olsun./ Han babasını uzaktan,/ Bulup gelip Alp Baston/ Herkesi yerli yerine kondurursa,/ Tamamen zafere ulaĢtığında,/ Kaygı çekip ağlayıp,/ Cezbilek burada bekliyor diye, / Dönüp bu yere/ Boston'u alıp gelir diye/

Karaboz senden beklerim./ Ne kadar yıl geçse de, / Gelir diye ben sabrederim./

Önümüzdeki günlerde her vakit/ Alakadar olup sizi beklerim, /Sizler ulaĢıp gelinceye kadar,/ EndiĢe içinde yaĢarım.‖ (Akmataliyev; Kadırmambetova, 2009: 191-192).

Sarinci, Bököy Hikâyesi‘nde Bermet, eĢi Sarinci gelene kadar altmıĢ yıl da olsa beklemeye razı olduğunu sözler: ―Asilim, senden ayrılıp,/ Amcana nasıl varırım?/

―AltmıĢ gün‖ diyorsun,/ Ak Bermet ölüp kalmazsa,/ Altı yıl beklerim./ Altı yılda gelmezsen,/ Arkandan izleyip varırım,/ Emanet canım kurban olsun,/ Kara saçımı örerim,/ Uzun yıllar beklerim.‖(Alper, 2004: 390).

Kadın, ne olursa olsun kötü günlerde eĢini bırakmaz. Hastalıkta, savaĢta, zor Ģartlarda eĢinin her daim yanındadır. Kurmanbek Destanı‘nda Kurmanbek savaĢa gideceği zaman eĢi arkasında gözyaĢları dökmüĢ ve Kurmanbek gelinceye kadar bekleyeceğini söylemiĢtir:

105 KanıĢay ıylap burkurap,

Koluñdu caygın arstanım, Köñülümdü sergitçi, Köz cetpes biyik arstanım!

Katın menen balanı, Kaygıluu küngö taĢtadı, Kırgız Kıpçak el turmak.

Kılımga ketti dastanıñ.

Kılkıldagan kalmaktan, Kıraan eleñ ĢaĢpagın.

Mınday eçen Ģumduktuu, Köp ötkörgön törösüñ, KoĢ, aman bol körgüçö, Kudaydan tilep catayın, KurdaĢım özüñ kelgiçe.

KanıĢay'ın gözyaĢı sel oldu:

"Kucağını açarak aslanım Gönlümü rahatlatsana, Benzeri yok yüce aslanım!

Hanımını ve oğlunu, Kaygılı güne bıraktın, Kırgız Kıpçak'ta değil, Asırlara ulaĢtı destanın, Kalabalık Kalmuk'tan, Korkmayan babayiğittin.

Böyle nice zorlukları, BaĢından çok geçirdin, GörüĢünceye kadar esen kal, Allah'a yalvarıp beklerim, Hayatım sen gel inceye kadar."

(Mukasov, 2013: 107).

Bununla birlikte destanlarda savaĢa giden eĢlerinin ardından kadınlar genellikle özlemlerini ve sevgilerini dile getirip yakınırlar. Er Tabıldı Destanı‘nda Kudaynazar ile savaĢmaya giden Tabıldı‘ya eĢi Ģunları dile getirmiĢtir: ―Genç eĢin Çaçıkey,/

Yapayalnız kalmadı./ Tam günümü görecekken,/ Beni hasret bıraktın./ Kalabalık Katagan boyundan,/ Han oğlu, pehlivanım,/ Halk içinde pehlivan çıktın./ Allı turnam, sevdiğim,/ AlakuĢum, Ģahinim/ Keskin kılıç, dayanağım,/ Yüce yıldız, Çolpanım. / Utancımdan öleyim diyorum,/ Ġçim yanıyor hasretinden,/ Ölemeden kuruyup gidiyorum…‖ (Namatov, 2001: 265-266).

Destanda çile çeken, bahtı olmayan genellikle kadınlardır. Kadınlar derdi, sıkıntıyı çeker, kendilerini bahtsız olarak nitelerler. Kadınlar evin bütün yükünü üstlenirler.

Kadınlar çocuksuzluktan, eĢinin baĢına kötü bir olay gelmesinden, eziyet edilmesinden veya kızın fikri alınmadan baĢkasına verilmesinden dolayı bahtsız ve çilekeĢ olarak nitelendirilir. Kurmanbek Destanı‘nda da Kurmanbek‘in baĢına gelen olumsuz olaylar neticesinde KanıĢay bahtsız ve çilekeĢ olarak nitelendirilir. Destanda Kurmanbek Kalmuklular tarafından mızraklanır ve ölmek üzeredir. Bunun üzerine Akkan Ģunları dile getirir:

106

―…Aldığın yârin KanıĢay,/ Dostum, görsün senin gözünü,/ Çileli bahtsız karın,/

Duysun vasiyet sözünü,/ ĠyileĢtirip alalım/ Dostum, elden gelirse seni.‖ Ardından Kurmanbek: ―Ahrette de yârim olacak,/ KanıĢay bahtsıza da/ Ayrıldın diye duyur!/

Kızıl ala kaplanla/ Küçük yaĢta evlenen,/ Ahrette buluĢacak,/ Ayrıldın diye duyur!‖

sözlerinde eĢini bahtsız olarak sıfatlandırır (Mukasov, 2013: 127-128). KanıĢay da kendini dertli, çileli bir kadın olarak niteler: ―Men kaygıluu Ģorduu küñ,/ Asıl törö beginin,/ Amanın bilbey zarılbayt.‖ (Ben dertli, çileli kadın,/ Asil büyük beyinin,/

Haberini alamadım.) (Mukasov, 2013: 133).

Kadın yeri geldiği zaman kocasının dert ortağıdır. Kocası üzgün durduğu zaman onun derdini dinler akıl verir. Askazan Baatır Destanı‘nda Ģu Ģekilde yer almaktadır:

Gaoz Han‘ın aklına bir gün peri kızı düĢer. Bunun üzerine, Cıldız Ay ―Hastalanıp yer kucaklayıp kaygılandı./ Girdi Cıldız bunun yanına,/ Tanrı'm ömür ver diye baĢlarına,/ Gaoz'um bugün sana ne oldu, deyip/ Koydurdu yumuĢak yastık baĢlarına./

Hastalanıp niçin dertli dertli ağladın,/ Sen ağlarsan ne olur benim halim./ Babanı, anneni, özledin mi Cambıl'ı/ Niçin bu kadar kaygılandın?‖; Gaoz Han, ―Kulak ver sözlerime Cıldız Ay'ım,/ Beni sizinle yoldaĢ kılan Tanrı'm./ ÇıkmıĢtım kuĢla avlanmak için toylu göle/ Dinlersen böyle benim canım./ Rüzgârla göğe uçup kaçtı kuĢum,/ Dinlerseniz yiğidin iĢini./ Güzel bir kızla karĢılaĢtım/ Bildirmeden sağını solunu uçup gitti./ Kızı imiĢ Akmer Peri'nin kunduz gibi,/ Biz bulduk karĢılaĢtıktan sonra burayı./ En baĢından peri kızını aramaya çıktım,/ Anla iĢin aslını böyle deyip‖

Ģeklinde Cıldız Ay, Gaoz Han‘ın derdini dinler, ardında peri kızının kendisiyle dost olduğunu söyler ve onu nasıl yakalayacağına dair akıl verir (Egimbayeva, 2012:

113).

Destanlarda kadın eĢini o kadar sever ki onun için ölümü göze alır. Cıldız Ay Ģunları söyler: ―Sevince ak yüzüne doyum olur mu?/ Niyetim yok KızılbaĢ'a gitmeye/ Altın kabzalı ak palası elinde./ Yüreğime saplamaya hazırım/ DüĢman yurdunda yaĢayıp ne yapacağım/ Kurban olup ben gideyim/ DüĢmanda horlanıp duracağıma/

Sevdiğimin ardından gideyim.‖ (Egimbayeva, 2012: 119-120).

Kırgız destanlarında kadınlar eĢlerine son derece bağlıdırlar ve saygılıdırlar. Fakat erkekler eĢlerine zaman zaman kızmakta ve Ģiddete dahi baĢvurmaktadır. Kadınların ise, bu duruma sessiz kaldıkları görülmektedir. Ġkinci bir eĢ getirseler dahi yine de sevgisinden ve saygısından bir Ģey kaybetmezler. Manas Destanı‘nın Orozbekov varyantında Çıyırdı dua ederken eĢine nasıl bir sevgi beslediği anlaĢılmaktadır:

107

Destanlarda genellikle kadınlar eĢlerine çok bağlıdırlar. KocacaĢ Destanı‘nda Zulayka eĢi KocacaĢ‘ı o kadar sevmektedir ki eĢinin öleceği korkusu ile Sur Eçki ile mücadeleye gitmesini istemez. Gitmemesi için yalvarıp yakarır. ―Köyden gitse olur mu,/ Ahirete kadar dert ortağım?!/ Pireyi deve yapma,/ Yakın dosttuk daha doymadık,/ Yalpalayıp duran Eçki için,/ Yakınlığını bizden esirgeme.‖

(Akmataliyev; KırbaĢev, 2007: 131). Zulayka eĢini bir gün rüyasında sağ selamet olduğunu görüp çok sevinir. Ardından çok sevdiği özlediği eĢini aramaya karar verir.

Ayal da bolsa kamdanıp, Araket kıla baĢtadı, Alganın izdep baruuga.

Kay cerden izdep tabam dep, Kamındı Zulay baram dep. görülmektedir. Çünkü halkından hiç kimse aramaya çıkmaz. Zulayka ―ayal da bolsa kamdanıp‖ Ģeklinde söyleyip kocasının peĢine düĢmüĢtür. Bunun üzerine eĢini bulmak için erkek kılığına bürünerek aramaya çıkar:

Tuuganına kep aytpay,

Biriniz ben imle gelin demeden.

Samur gibi olmuĢ siyah saç, Tepesine topladı der,

Erkek kıyafeti giydi der.

Zulayka'nın arayacağını,

108 Karıpbay calgız bildi deyt.

Kamdap alıp ookatın, Belgisiz cürgön mergenge, Küygöndügün mından bil, Ayal turup Zulayka, Aylınan çıga cürdü deyt.

Sadece Karıpbay bildi der.

Hazırlayıp erzağını, Yeri belli olmayan avcıya, Özlediğini buradan bil, Gecikmeden Zulayka, Köyünden çıkıp gitti der.

(Akmataliyev; KırbaĢev, 2007: 163).

Aslında bu iĢi yapacak olan gücü ve kuvveti olan erkektir. Zulayka eĢi için kendini feda eder, tehlikeye atar. EĢi uğruna yollarda mahvolur: ―ÜĢenmeden sabredip Zulayka,/ Tehlikeye atıp bir tek canını,/ Açlıktan benzi sararıp,/ Arar durur sızlanıp,/

KocacaĢ gibi eĢini.../ Kimsenin yürümediği ıssız kırlarda,/ Keçilerin gittiği yol ile./

Tabanı kara nasır olup,/ Talihi tersine dönüp,/ Sağlam yeri kalmaz kıyafetinin,/ Seçip de evlenen Zulayka,/ Kırlarda gider mahvolup.‖ (Akmataliyev; KırbaĢev, 2007: 165, 167).

Kırgız masallarında da kadınlar eĢlerine sevgisi büyüktür ve eĢlerine son derece bağlıdır. Kırgız masallarından ―Vezirin Kızı‖ (Obozgerdin Kızı) adlı masalda vezirin kızı eĢini ölü ya da diri bulabilmek için yiğit bir görünüme girerek eĢini aramaya çıkar: ―Delikanlının hanımı bir gün düĢünüp: "Kocam beni sevmese de, ben onunla kısa süreli de olsa yoldaĢ oldum. Onun ölü mü, diri mi olduğunu bileyim," diyerek saçını tepesine toplayıp erkek gibi giyinmiĢ, bolca yol azığı alıp iyi bir ata binerek kocasını aramaya çıkmıĢ. Az gitmiĢ, uz gitmiĢ; günlerce yol gitmiĢ. Sonunda atıncan ayrılmıĢ. Silahlarını eline alarak yola yaya devam etmiĢ.‖ (Karadavut, 2006: 319).