• Sonuç bulunamadı

2.3. Kadın İstihdamı Bağlamında Kadın Girişimciliği

2.3.2. Kadın Girişimciliği

Günümüzde yaşanan gelişim ve değişimler, sosyo-kültürel, politik, ekonomik, teknolojik alanlar başta olmak üzere çok geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Yaşanan tüm bu değişimler iş sahibi olmak ve işletmeleri yönetmek isteyen kadınlar için de yeni fırsatlar sunmaktadır (Jalbert, 2000: 7).

İşgücünde kadın girişimcilerin ayrı bir yere sahip olmasının esas nedeni girişimcinin sahip olduğu niteliklerden kaynaklanmaktadır. Ancak kendi mesleğini yapan (doktor, avukat, eczacı vb.) kadınlar da girişimci olarak kabul edilmektedir. Bunun nedeni olarak, girişimciliğin, üretim faktörlerini cesaretle bir araya getirme, kâr veya zararı göze alması olarak gösterilmektedir (Çelik ve Özdevecioğlu, 2000: 488).

Türkiye’de istihdamın artırılmasına yönelik olan kamu politikalarının belirlendiği plan ve programlarda kadın istihdamının artırılmasının önemine vurgu yapılmaktadır. Aktif işgücü piyasası politikaları ile ilgili programlardan işsizler, özürlüler, kadınlar ve gençler gibi dezavantajlı grupların faydalanması gerekliliği üzerinde durulmaktadır. Esasen Türkiye’nin katılmış olduğu uluslararası sözleşmelerdeki taahhütlerine uygun biçimde, ana metinlerde kadın erkek eşitliği ilkesine bağlı olarak istihdamla ilgili tüm politikaları kesen temel bir ilke olarak yer verilmesi gereklidir. Fakat kadınları dezavantajlı gruplar arasında koyan bu yaklaşım neticesinde kadın istihdamı konusu istihdamla ilgili başlıklardan öte sosyal içerme ve yoksullukla mücadele kapsamında ele alınmaktadır. İstihdamı artırmak için geliştirilmiş olan iki önlem paketi de esnek çalışma şekillerinin yaygınlaştırılması ve kadın girişimciliğinin desteklenmesi ile ilgilidir. Esnekliğin temel olarak enformel çalışma şekillerinde ortaya çıktığı Türkiye’de kadınlar için çoğunlukla esnek çalışma şekillerini ve girişimciliği önerilmesinin, onları tam zamanlı, sosyal güvenlik ve örgütlenme hakları olan ücretli işlerden mahrum olma riski olduğunu görmekte fayda vardır (Toksöz: 58-59).

Kadın girişimciliği konusu yabancı literatürde farklı açılardan (işletme, ekonomi, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi vb.) incelenmiştir. Türkiye’de ise kadın girişimciliği konusunda yapılan çalışmalarda daha çok son yıllarda artış görülmüştür (Soysal, 2010: 85-86).

Dünya geneline bakıldığında özellikle 1980’li yıllardan sonra kadın girişimciliği farklı disiplinlerin ilgi alanı haline gelmiştir. Gelişmiş ülkelerde kadın girişimciliği ile ilgili çalışmaların daha yoğun olmasına rağmen, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde kadın girişimciliği ile ilgili yapılan çalışmaların daha sınırlı olduğu söylenebilir. Ancak özellikle son yıllarda kadın girişimciliği konusunda yapılan çalışmalar ülkemizde de artış göstermiştir (Çelebi, 1997; Yetim, 2008). Aslında, girişimcinin cinsiyetinin olmaması genel kabul gören bir kanıdır. Günümüzde eğitimli kadın sayısındaki artış,

çalışma yaşamında kadınların daha aktif olmasını ve kendi işletmelerini kurarak girişimci sıfatını almalarına imkân sağlamıştır.

Son zamanlarda kadın girişimciliği yönetim literatüründe ve medyada sıklıkla ele alınan konular olmuştur. Kadın nüfusunun erkek nüfusuna oranına bakıldığında böylesine bir gücün iş hayatına vereceği katkılar özellikle de girişimcilik alanında sağlayacağı katkıların önemli bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Çalışma hayatının zor şartları içerisinde işyeri açıp ve açtığı işi yöneten kadın girişimciler, sadece kendi gelirleri ve kariyerleri için çalışmış olmayacak bununla birlikte ülke ekonomisine ve toplum refahına da birçok yararları olacaktır.

Bazı araştırmacılara göre ise kadın ve erkek girişimciliği arasında gerçek bir ayrım yapmak çok anlamlı olmamaktadır. Bunun yanı sıra diğer bazı araştırmacılar, kadın ve erkek girişimciler arasında farklılıklar olduğunu ortaya koymuşlardır (Güney, 2008: 241-242).

Girişimci kadının, ev dışı bir mekânda, kendi adına kurduğu bir veya birkaç işyeri vardır ve girişimci kadın bu işyerinde tek başına veya istihdam ettiği kişilerle çalışır ya da işin sahibi olarak ortaklık kurmuştur. Girişimci kadın aynı zamanda bir mal veya servisin üretilmesiyle ilgili faaliyetleri yürütür, bu mal veya servisin dağıtım, pazarlama ve satışını yapar veya yaptırır. İşi ile ilgili olarak ilişki kurması gereken kişi, örgüt, kurum ve kuruluşlarla kendi adına ilişki kurar ve iş sürecinin örgütlenmesi, mal ve hizmet üretiminin planlanması, işyerinin işletilmesi, kapatılması veya işin geliştirilmesi konusunda kendisi karar verir. Son olarak da girişimci kadın işinden elde ettiği gelirin yatırım ve kullanım alanları üzerinde söz sahibidir (Gürol, 2000: 261-263).

1987 de Dorothy P. Moore tarafından yapılan araştırmada kadın girişimciler geleneksel ve modern olarak iki gruba ayrılmaktadır. Geleneksel veya ilk kuşak kadın girişimci profilinde, kadın girişimcilerin yaşları 35-45 yaşları arasındadır, eskiden veya halen evlidir ve bir ailesi vardır, ulusal ortalamanın bir hayli üstünde bir eğitim düzeyine sahiptir, aile üyelerinden biri serbest çalışmaktadır. Bunun yanı sıra geleneksel veya ilk kuşak kadın girişimci profilinde, kadın girişimci genç bir firmanın başındadır ve bu onun ilk deneyimidir, birkaç çalışanı olan perakende ticaret veya bir hizmet işletmesinin sahibidir ve ilk işe başlama sermayesini kişisel tasarrufları ve sahip olduğu varlıklarda oluşmaktadır (Bedük, 2005: 114). Modern kadın girişimci profilinde ise kadın girişimci işletme yönetimi ve teknik konularda eğitimlidir, erkeklerin yoğun

olduğu sektörlerde çalışmaktadır ve geleneksel kadın rolü daha az engelleyicidir (Bedük, 2005: 114-115):