• Sonuç bulunamadı

GeçmiĢten günümüze, kadınlar ve erkekler kentsel alanda birbirlerinden farklı sorumluluklar ve görevlerle iliĢkilendirilmekte ve genellikle kadınlar erkeklere oranla kenti daha sınırlı kullanmaktadırlar. Genel olarak her toplumda kadın birey olmaktan ziyade öncelikle eĢ, anne rolleriyle tanımlanmakta ve bu durum kadınların aktivitelerinin kısıtlanması anlamına gelmektedir. Kadınların özel alan bağımlılığı kentteki temsil oranlarını da etkilemekte ve kent daha çok erkek bakıĢ açısıyla planlanmaktadır. Bu bakıĢ açısının değiĢmesine yönelik çalıĢmalarda, kent kadınları da içine alacak Ģekilde planlanmakta ve kentsel mekânlar kadın sorun ve ihtiyaçlarına göre tasarlanmaktadır. Bu bağlamda BM güvenli ve kapsayıcı bir kentin Ģu niteliklere sahip olması gerekliliğini belirlemiĢtir90

:

Kadın ve kızlar Ģehirde Ģiddet ve saldırı korkusu olmadan yaĢayabilmelidir.

Ev veya sokak neresi olursa olsun kadınlar ayrımcılıkla karĢılaĢmamalıdır

Kadınların ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel hakları garanti altına alınmalıdır ve kadınlar, kendi yaĢamlarını ilgilendiren kararların alınmasına etkin bir Ģekilde katılmalıdır.

 Devlet, kentteki tüm yurttaĢların haklarını garanti altına almalıdır.

 Devlet ve yerel yönetim kadına yönelik Ģiddette dikkatli olmalı, önleyici önlemler almalı ve Ģiddete cezalar getirmelidir.

Devlet ve yerel yönetimler kentteki kadınların adalete eriĢimlerini garanti altına almalıdırlar.

88Ahmet Turan Adıyaman ve Salih Demirel, “Sosyal Belediyecilik Üzerine Bir Değerlendirme: Ankara BüyükĢehir Örneği”, DıĢ Denetim, 2011, s. 117

89 Ethem Kadri PektaĢ, “Türkiye‟de Sosyal Belediyecilik Uygulamaları ve KarĢılaĢılan Sorunlar”,

Akademik Ġncelemeler Dergisi, Cilt 5, Sayı: 1( 2010), s.6

Yine, kadınların kentsel sorunlarını çözmek ve kenti kadınları da kapsayacak Ģekilde planlamak amacıyla BM tarafından Kadın Dostu Kentler Projesi geliĢtirilmiĢtir. 1998 yılında Latin Amerika‟da cinsiyete duyarlı yerel yönetimler tarafından baĢlatılan proje, 2003 yılında Asya ülkelerinde tekrarlanmıĢtır. Proje 17 ülkede 100‟ü aĢkın Ģehirde uygulanmaktadır.91

Projeye göre “Kadın Dostu Kentler”, kadınların;

 Sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlere

 Ġstihdam olanaklarına

 Kaliteli, kapsamlı kentsel hizmetlere (ulaĢım, konut, güvenlik, vb)

 ġiddete maruz kaldıkları takdirde haklarını güvence altına alacak mekanizmalara eriĢimini ve

 Yerel yönetimlerin planlama ve karar alma süreçlerine katılımını sağlayarak erkekler ile birlikte kentsel yaĢamın tüm alanlarında eĢit bir biçimde yer almasını destekleyen kentlerdir.92

Kadın Dostu Kent, ırk renk, dil, gelir ayrımı olmaksızın çalıĢan ve çalıĢmayan tüm kadınları kapsayacak Ģekilde politikaların geliĢtirildiği ve kadınların ihtiyaçlarının karĢılandığı bir kenti anlatması açısından önemlidir.93

Bu bağlamda kadın dostu olmak isteyen kentler, kadınların karar alma süreçlerine ve mekanizmalarına katılımını artırmalı; kadın erkek eĢitliğini sağlamaya yönelik stratejiler geliĢtirmeli ve uygun araçlarla bu stratejileri yaĢama geçirmeli; kadınların gündelik hayatlarını iyileĢtirmeye yönelik özel politikalar geliĢtirmelidir.94

Dünya genelinde içlerinde Kore, Finlandiya, Hindistan, Türkiye gibi farklı toplumsal ve kültürel özelliklere sahip ülkelerin olduğu birçok ülke kadın dostu

91“Information on Gender Equality within UN-HABITAT”, unhabitat.org/gender-equality-network/ (EriĢim Tarihi: 07.06.2015).

92

“Kadın Dostu Kentler”, www.kadindostukentler.org/ , (EriĢim Tarihi: 25.05.2015). 93

Nora Abada, Understanding Women Friendly Cities, Masters of Urban and Regional Plannıng, Ball State University, Indiana, 2013, s. 8.

94Nevin ġenol, Kadın Dostu Kentler Avrupa‟dan Örnekler, 2008, s. 5, www.kadindostukentler.org/content/docs/outputs/avrupadan-ornekler.pdf (EriĢim Tarihi: 20.06.2015)

kentler projesini uygulamakta ve kadınların kentsel sorun ve ihtiyaçlarına çözüm sunmaktadır.

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

DÜNYADA KADININ DURUMU

Yüzyıllar boyunca aynı dünyayı paylaĢan kadın ve erkek aynı haklara layık görülmemiĢ, kadın, 21. Yüzyıla kadar sürecek olan bir mücadelenin peĢinden koĢmuĢtur. Kadının mevcut durumunu analiz edebilmek amacıyla, çalıĢmamızın bu bölümünde dünyada kadınların siyasal, ekonomik, toplumsal konumuna yer verilecek olup, kadın haklarının tarihsel geliĢimi ve kadın sorunlarına değinilecektir.

2.1. Dünyada Kadının Durumu

YerleĢik hayata geçilmemiĢ olan eski çağlarda, bugünün aksine soyun devamını sağlayan olarak görülen kadına önem veriliyor ve anaerkil bir toplum yapısı hüküm sürüyordu.

Ġlkel toplumlarda iklim Ģartları nedeniyle göçebe bir yaĢam sürülürken temel ekonomik etkinlik avcılık ve toplayıcılıktır. Avcılık görevi erkeğe düĢerken, kadın genel olarak toplayıcılık yapmıĢtır. Ġnsan ömrünün günümüzdekinin yarısı kadar bile olmayan bu dönemde, kadın hayatının önemli bölümünde hamiledir. Dört, beĢ çocuklu bir aile yapısının mevcut olduğu ilkel toplumlarda kadın evdedir ve çocuk büyütme görevi kadındadır. Bu dönemde, kadına saygı duyulur ve kadın, anne olmasından kaynaklanan bir üstünlüğe sahiptir. Tarım toplumuna geçilmesiyle birlikte, üretim koĢullarının değiĢiminin yanında, kadının konumu da değiĢmeye baĢlayacak özellikle artan mülkiyetin sahibi olarak erkeğin görülmesiyle erkek egemen toplum anlayıĢı oluĢmaya baĢlayacaktır. Birkaç istisna dıĢında, eski uygarlıklarda da kadın hor görülecek ve dıĢlanacaktır. Çin, Mısır, Yunan toplumlarında kadın erkeğin kölesi sayılıyor, akılsız ve bilgisiz olarak adlediliyordu.95 Babil Ġmparatorluğu zamanında ise Babil‟in 6. Kralı olarak bilinen Hammurabi‟nin “Hammurabi Kanunları”nda kadına yer veriliyor; mülkiyet hakkı, boĢanma hakkı tanınan kadın, tecavüze uğradığında da hakları korunuyor tecavüz eden kiĢi ölüme mahkûm ediliyor ya da erkeklikten men ediliyordu. Ġ.Ö 753 yılında kurulan Roma Devleti‟nde de kadın kocasının kölesi olarak görülmekte, evlendikten

95Salih Akdemir, “Tarih Boyunca ve Kur'an-ı Kerîm'de Kadın”, Journal Of Ġslamic Research, Vol:10, No:4, 1997, s. 250

sonra –eğer varsa- hak ehliyetini kaybetmektedir. Buna rağmen, Roma‟da toplumsal yaĢamda kadın, erkekten sonra gelmekte, halka açık alanlarda dolaĢabilmekte, sinemaya veya tiyatroya gidebilmektedir.96 4. ve 15. Yıllarda hüküm süren Bizans Ġmparatorluğu‟nda kadınlar, 7. Yüzyıla kadar sosyal alanda etkin iken, 7.ve 8. Yüzyıllarda Hıristiyan ideoloji ve kurumların güçlenmesiyle kısıtlamalara maruz kalmıĢlardır.97

Mısır‟da kadın yine birçok haktan yoksun bırakılmıĢ, hatta kadının ömrü erkeğin ömrü ile sınırlandırılmıĢtır. Örneğin, Firavunlar öldüğü zaman, eĢleri de ahirette onlara hizmet etmeleri için, onlarla birlikte canlı canlı gömülmüĢtür. Ġslamiyet‟ten önce Arap toplumlarında da, kadın olmak bir hor görülme nedenidir ve kız çocukları ve kadınlar ailenin utanç kaynağıdır. Yine Hint uygarlığında, kadının ikincil konumu çok belirgindir. Hatta, 13. ve 14. yüzyıllarda dahi, Hindistan‟da kocası ölen kadının en güzel kıyafetlerini giydirilerek yakılması bilinen bir uygulamadır. Fakat Darga‟ya göre kısmen de olsa boĢanma hakkı, dul kalan kadına kocanın mirastan pay verme hakkı gibi kanunların varlığı, kadının statüsünün küçümsenmemesi gerektiğini göstermektedir.98

Ortaçağ‟da kadının durumu ilk çağ uygarlıklarından farklı olmamıĢtır. Kadın her durumda kocasına itaat etmek durumundadır. Hem Fransız hem Ġngiliz yasaları kocasını öldüren bir kadının, daha düĢük bir cezası olan ağır suç iĢlemekle değil, efendisinin hayatına son verdiği için vatana ihanetle yargılanacağına hükmetmektedir.99

Ortaçağ‟da kadınların karĢı karĢıya kaldıkları en ağır durum ise “cadı avı” olarak nitelendirilen ölüm cezalarıdır. Ġncil ve Tevrat‟ın kadın düĢmanlığına atıfta bulunan bölümlerinden ilham alınarak cadıların yok edilmelerine gerekli zemin hazırlanmıĢtır. Cadı avcılığının temeli ortaçağ ruhbanlığı tarafından oluĢturularak desteklenmiĢ ve cadı avları 300 yıl kadar devam etmiĢtir.100

96Özlem Söğütlü EriĢgin, “Roma Toplumunda Kadının Konumu”, Ġnönü Üniversitesi Hukuk

Fakültesi Dergisi, Cilt: 4, Sayı:2, 2013, s. 4-7

97Bengi BaĢaran, “Otorite, Gelenek ve Kültür Ekseninde Bizans‟ta Kadınlık Halleri”, Ġnönü

Üniversitesi Sanat ve Tasarım Dergisi, Özel Sayı, Cilt 1, 2011, s. 515

98A. Muhibbe Darga, Eski Anadolu‟da Kadın, Ġstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, Ġstanbul, 1984, s. 65

99

Marilyn Yalom, Antik Çağlardan Günümüze Evli Kadının Tarihi, Çev.: Zeynep Yelçe ve NeĢenur Domaniç, Çitlembik Yayınları, Ġstanbul, 2002, s. 46

100Yücel Aksan, “1450-1750 Yılları Arasında Avrupa‟da Cadılık”, Tarih Ġncelemeleri Dergisi, XXVIII / 2, 2013, s. 357.

Aydınlanma çağı ile birlikte sosyal, kültürel ve düĢünsel alanda meydana gelen yenilikler kadınları da etkilemiĢ, özellikle dönemin sonunda gerçekleĢen devrimler de kadınlar da yurttaĢ olarak hak talebinde bulunmuĢlardır. Amerikan ve Fransız Devrimlerinin etkisiyle birlikte yayılan eĢitlik, özgürlük, hak talebi baĢarı ile sonuçlanmıĢ fakat bu baĢarının sonuçlarından kadınlar erkekler gibi faydalanamamıĢlardır. 18. yüzyılda hala köle olarak görülen kadın, erkeğin korumasına muhtaç ve ona hizmet etmekle yükümlü bir hizmetçiden öte görülmemiĢtir. Erkek zihni ve mevcut iktidar yapıları kadını erkeğe eĢit görmeyerek kendilerinin toplumdaki yerlerinin önemini vurgulamaya devam etmiĢlerdir. Sonuçta, 19.yüzyıla erkekler yurttaĢlık taleplerine yanıt alarak girerken, kadınlar aynı yurttaĢlık haklarından yararlanamamıĢlardır.101

Görüldüğü gibi tarihin hemen her döneminde öteki olarak görülen kadın, erkeğin kölesi olarak addedilmiĢ, hatta bazı zamanlar daha da ileri gidilerek, kadının insan olup olmadığı bile sorgulanmıĢtır. Kadının insan olduğu kabul edilirken insanca yaĢamasını gerektirecek adımlar hep görmezden gelinmiĢtir. Günümüze kadar devam eden süreçte birçok ülke kadınlarla ilgili önemli düzenlemeler yapsalar da özellikle geliĢmemiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde kadın hala hak ettiği değeri görememektedir. Bu, elbette ki geliĢmiĢ ülkelerde kadın sorunları yok anlamına gelmemelidir. Ancak, ülkelerin insani geliĢmiĢlik durumu, kadının toplumsal konumu ile doğru orantılıdır. 102

21. yüzyılda dikkatleri ivme kazanan kadın hareketi, kadınların haklarını ulusal ve uluslararası örgütler aracılığı ile savunmaya çalıĢmaktadır. BM, ĠLO, UNESCO gibi örgütler ve yerel aktörler kadın sorununa odaklı çalıĢmalar yapmakta ve yeni düzenlemelerle kadınları da aktif birer yurttaĢ haline getirmeye çalıĢmaktadırlar. Ne var ki, yasalar, sözleĢmeler, kongreler dünyanın herhangi bir

101Serpil Sancar ÜĢür, “Siyasal Süreçlere Katılımda Kadın Erkek EĢitliği”, Kadın Erkek EĢitliğine

Doğru YürüyüĢ: Eğitim, ÇalıĢma YaĢamı ve Siyaset, TÜSĠAD, Ġstanbul, 2000, s. 200

1022013 insani geliĢme endeksi raporuna göre, insani geliĢmiĢlik ile cinsiyet eĢitsizliği endeksi arasında bir bağlantı kurulabilir. Örneğin çok yüksek insani geliĢme kategorisinde yer alan Hollanda, Almanya, Norveç, Ġsveç, Ġsviçre gibi ülkeler Cinsiyet EĢitsizliği endeksinde üst sıradadırlar. Buna göre endeksin alt sıralarında cinsiyet eĢitsizliğinin yoğun olarak hissedildiği ülkeler bulunmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bakınız: UNDP, Human Development Report 2013 The Rise of the South:

Human Progress in a Diverse World, New York, hdr.undp.org/sites/default/files/reports/14/hdr201- 3_en_complete.pdf, (EriĢim Tarihi: 10.06.2015)

yerinde kadının ötekileĢtirilmesine, fiziksel açıdan erkeğe denk olmaması nedeniyle Ģiddet görmesine, eĢi öldüğü için öldürülmesine, birilerinin namusu olarak görüldüğü için namus cinayetlerine kurban gitmesine engel olamamaktadır.