• Sonuç bulunamadı

Kırmızı Et İşletmelerinin Karşılaştıkları Sorunlar

6. KIRMIZI ET FİRMALARINDAN ELDE EDİLEN BULGULAR

6.8. Kırmızı Et İşletmelerinin Karşılaştıkları Sorunlar

Anket görüĢmesi yapılan kırmızı et sanayi iĢletmelerinin karĢılaĢtıkları sorunların ilk sırasında hammadde yetersizliği ve hammaddenin düzenli bir Ģekilde sağlanamaması gelmektedir. ĠĢletmeler yılın belirli dönemlerinde özellikle kurban bayramını takip eden aylarda kesim hayvanlarına olan talebin artması nedeniyle hammadde bulmakta zorluk çekmektedir. Ayrıca okulların açılmasını takip eden dönemde tüketicilerin özellikle sucuk, salam, sosis gibi Ģarküteri ürünlerine olan talebinin artması ve iĢletmelerin bu döneme hazırlıklı girme istekleri nedeniyle, hammadde tedariki sorun yaratmaktadır.

Türkiye‟de besicilik yapan iĢletmelerin küçük aile iĢletmeleri olmaları, henüz örgütlenmelerini tamamlamamıĢ olmaları ve bu iĢletmelerde yetiĢtirilen hayvanların karkas verimliliklerinin düĢüklüğü sektöre yeterli ve düzenli hammaddeyi sağlayamamaktadır.

Türkiye‟de etçi sığır ırklarının sayısı oldukça azdır. Et üretimi mecburi kesimlerin yanı sıra süt sığırı yetiĢtiriciliğinde ihtiyaç fazlası erkek ve diĢi hayvanların kesilmesiyle sağlanmaktadır. Ayrıca sığır besisi konusunda uzmanlaĢmıĢ iĢletme sayısı da oldukça sınırlıdır. Besiye alınacak sığırların fiyatlarının oldukça yüksek ve temininin güç olması ile besinin pahalı olan karma yeme dayalı olarak yapılması besiciliğin önemli sorunlarındandır (Anonim, 2001c).

Türkiye‟deki iĢletmelerin büyük bir kısmının küçük ölçekli olması ve hayvansal üretimin bitkisel üretimle birlikte yapılması nedeniyle elde edilen canlı hayvanlar

iĢletme içinde ya da iĢletme çevresinde oluĢan hayvan pazarlarında satılmaktadır (Emeksiz ve ark., 2005).

Türkiye‟de tarım iĢletmelerinin üretim hacimlerinin küçük ve dağınık oluĢu, iĢletmelerde nakit para ihtiyacı gibi nedenler pazarlama kuruluĢu özelliği olmayan yerlerdeki satıĢın oldukça fazla olmasına yol açmaktadır. YetiĢtiricilerin ve hayvan toplayıcılarının canlı hayvanları pazarlamak için götürdükleri pazarlama kuruluĢları; yerel hayvan pazarları, hayvan panayırları ve canlı hayvan borsalarıdır. Buradaki alımlar daha çok besici, tüccar ve toplayıcılar tarafından yapılmaktadır. Bu Ģartlarda fiyatlar gerçek rekabet koĢullarında oluĢmamaktadır (GüneĢ ve Albayrak, 1998). Yapılan bir araĢtırmaya göre tüketicinin perakende pazarda kırmızı et için ödediği fiyatta üreticinin payı %37, toptancının payı %38 ve perakendecinin payı %25 olarak bulunmuĢtur (Saner ve Kaya, 2002).

Türkiye‟de meraların büyük bir kısmının niteliksiz ve zayıf olması meraya dayalı sığır yetiĢtiriciliğini engellemektedir. Tarım arazilerinde birinci veya ikinci ürün yem bitkileri ekimi son derece sınırlıdır. Pahalı olan ve sığır için uygun olmayan ticari karma yeme dayalı yetiĢtiricilik oldukça yaygındır (Anonim, 2001c).

Hayvancılık yapan iĢletmeler için en önemli girdilerden birisi de yemdir. Türkiye‟de meralar ile ilgili olarak yaĢanan hukuki sorunların henüz çözüme kavuĢturulmamıĢ olması, bu alanların tarımsal üretim veya diğer Ģekillerde kullanılması ya da bakımsızlıktan amaç dıĢı kullanıma itilmesi sonucunu doğurmuĢtur (Sayın ve ark., 1996).

Türkiye‟de mera alanlarının azlığı, üreticilerin eğitim düzeylerinin düĢüklüğü ve kesif yeme dayalı yetiĢtiricilik yapmaları, yem fiyatlarının yüksekliği ve piyasadaki fiyat istikrarsızlığı nedenleriyle, mevcut iĢletmelerde de karlılık düzeyi düĢmekte ve gittikçe de besicilik yapan iĢletme sayısında azalma görülmektedir.

Türkiye‟de hayvan sayısının çokluğuna rağmen karkas ağırlığının ve verimlerin düĢüklüğü üretimi sınırlamaktadır. Besi hayvanının azlığı ve besi hayvanı teminindeki güçlük, arz kaynağı bakımından önemli bir darboğaz oluĢturmaktadır. Diğer taraftan koyun sayısında da yıllar itibariyle düĢme görülmektedir. Kırmızı et üretimi, kasaplık hayvan arzındaki dalgalanmalar nedeniyle yıl içinde düzenli yapılamamaktadır. Türkiye‟de kırmızı et pazarını bir kamu kuruluĢu olarak düzenleyen Et Balık Kurumunun tesislerini özelleĢtirme nedeniyle satın alanların kombinaları aynı amaçla

kullanmadıkları görülmektedir. Kırmızı etin ve iĢlenmiĢ kırmızı etin yurt içi talebi artmaktadır. Yıllık kırmızı et talep artıĢının yılda %6–7 civarında olduğu, et mamulleri talep artıĢının %0.5 olduğu hesaplanmaktadır. Üretim, talep artıĢlarını karĢılamadığından, üretim-tüketim dengesi bozulmaktadır (GüneĢ, 1998).

Kırmızı et sanayi iĢletmelerinin karĢılaĢtığı sorunlardan bir diğeri ise kontrol ve kayıt dıĢı yapılan kaçak kesimlerdir. Bu husus sektördeki iĢletmelerin kapasite kullanım oranlarına olumsuz yönde etki etmektedir. Merdiven altı üretim diye de tabir edilen bu kesimler, Tarım Bakanlığının denetimleri yapacak eleman sayılarının yetersizliği nedeniyle tam olarak yapılamamakta ve bu da sektörde haksız rekabete neden olmaktadır.

Türkiye‟de ekonomik nedenlerden dolayı alım gücünün düĢük olması ve et fiyatlarının harcanabilir gelir içindeki payının oldukça yüksek olması kiĢi baĢına düĢen et tüketim miktarının da düĢük olmasına neden olmaktadır. Et fiyatlarında KDV oranları da değiĢiklik göstermektedir. 2006 yılına kadar kırmızı etin toptan olarak satılması durumunda KDV oranı %1 iken, perakende olarak satılması durumunda KDV oranı %8 ve mamul madde yani Ģarküteri ürünü olarak satılması durumunda KDV oranı %18‟dir (Anonim, 2001b). KDV oranının yüksekliği tüketicilerin Ģarküteri ürünlerine olan talebinin az olmasına neden olmaktadır. 01 Haziran 2007 tarihinde alınan yeni bir kararla bazı gıda ürünlerinde KDV indirimine gidilmiĢtir. Et ürünlerinin (sucuk, salam, sosis, konserve vb) KDV oranları %8‟e indirilmiĢtir. Bu kırmızı et sanayi için olumlu bir geliĢme olarak kabul edilebilir. Bu indirimle, hem kayıt dıĢı üretimin önüne geçilebileceği gibi, ucuzlayan fiyatlar nedeniyle tüketicilerin bu ürünlere olan talebi artırılabilecektir.

Son yıllarda AB‟de kırmızı et fiyatlarının çeĢitli nedenlerden dolayı düĢmesi sektörde kârlılığı düĢürmüĢtür (Sorensen ve Ostergaard, 2003). Alım gücüne bağlı olarak tüketici bilincindeki eksiklik de sektörü olumsuz yönde etkilemektedir. Tüketicilerin ucuz ve markasız ürünlere olan talepleri kayıt dıĢı üretimleri teĢvik etmektedir. Et gibi önemli bir gıda maddesinin ucuza ve markasız olarak özellikle semt pazarlarında satılması ve tüketicilerin bilinçsizce bu ürünleri satın alması çok büyük bir sağlık sorununu beraberinde getirmekle birlikte sektördeki kayıtlı iĢletmelerin eksik rekabetten olumsuz yönde etkilenmelerine neden olmaktadır.

Sektörü etkileyen bir diğer unsur ise beyaz et sektörü ile yaĢanılan ikame mal rekabetidir. Gerek parça et olarak ve gerekse Ģarküteri ürünü olarak beyaz et sektöründe, kırmızı et ürünleriyle ikame edilebilen benzer ürünlerin bulunması ve bu ürünlerin maliyet ve satıĢ fiyatlarının kırmızı ete göre daha ucuz ve ekonomik ürünler olması kırmızı ete olan talebi azaltıcı yönde etki etmektedir.

Son yıllarda kırmızı etin doymuĢ yağ ve kolesterol içerdiği, kalp ve damar hastalıklarına neden olduğu yönünde yazılı ve görsel medyada yer alan haberlerin yanında, insan sağlığına elveriĢsiz koĢullarda üretim yapan iĢletmelerin gizli kamera görüntülerinin televizyonlarda sıkça yer alması, tüketicilerin beslenme alıĢkanlıklarının değiĢmesine ve tercihlerini daha çok beyaz etten yana kullanmalarına neden olmaktadır. Verbeke ve Ward tarafından yapılan bir araĢtırmada bu tür görüntülerin et tüketimini azalttığı tespit edilmiĢtir. Medyada yer alan bu olumsuz haber ve görüntüler, sağlık ve hijyene önem veren modern iĢletmeleri de olumsuz yönde etkileyerek bu iĢletmelerin üretim ve satıĢ miktarlarını azaltmaktadır (Verbeke ve Ward, 2001).

Sektörde üretim kapasiteleri çok yüksek modern ve büyük iĢletmeler bulunmakla birlikte, küçük ve orta ölçekli iĢletme sayısı da oldukça fazladır. Sektörde yaĢanan olumsuzluklardan küçük iĢletmeler daha fazla etkilenmektedir. Devlet tarafından bu küçük iĢletmelerin de büyümelerini teĢvik edici ve destekleyen tedbirlerin henüz alınmamıĢ olması kırmızı et sanayini ve özellikle de küçük iĢletmeleri olumsuz yönde etkilemektedir.

Anket görüĢmesi yapılan bazı iĢletmeler sektördeki ET-BĠR ve SET-BĠR gibi birliklerin etkin çalıĢamadıklarını ve sanayideki kuruluĢların sorunlarına çözüm üretemediklerini belirtmiĢlerdir.

Özellikle Doğu ve Güneydoğu Bölgelerindeki sınır illerinden gerek canlı gerekse kesilmiĢ olarak gerçekleĢen kaçak hayvan giriĢi sektörü etkileyen bir diğer sorun olarak tespit edilmiĢtir.

Sektörde Ģarküteri ürünleri üreten bazı firmaların maliyetlerini daha aza indirmek amacıyla bu ürünlerin içerisinde soya veya tavuk kıyması kullanması sektörde diğer firmalarla haksız fiyat rekabetinin oluĢmasına neden olmaktadır. Hatta soya ve tavuk kıyması kullanımı pahalı olduğundan bu firmalar tavuğun et dıĢındaki diğer kısımlarından elde edilen karıĢımları dahi kullanmaya yönelmiĢlerdir.

Kırmızı et sanayinde faaliyet gösteren iĢletmeler; düzenli ve sağlıklı bir hammadde tedarikinin olmaması, rekabetin yoğun bir sektör olması ve yukarıda bahsedilen diğer olumsuz koĢullar nedeniyle, tam kapasite ile çalıĢamamaktadır. Sektörde büyükbaĢ eti iĢleyen iĢletmelerde yıllık kapasite miktarı 1.370.000 ton olmakla birlikte kapasite kullanım oranı %20‟dir. KüçükbaĢ eti iĢleyen iĢletmelerde ise kapasite miktarı 690.000 ton/yıl olup, kapasite kullanım oranı %15‟dir (Anonim, 2006b). Kapasite kullanım oranlarının düĢüklüğü sektörde kâr marjının düĢük olmasına ve iĢletmelerin kârlılık düzeylerinin azalarak verimli çalıĢamamalarına neden olmaktadır.

7. TÜKETİCİ BOYUTUNDA ELDE EDİLEN BULGULAR