• Sonuç bulunamadı

Küreselleşme, Yönetim Anlayışında Değişim ve Çevre Yönetim Sistemleri

A. ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNDE ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMLERİNİ UYGULAMA GEREKLERİ

1. Uluslararası Zorunluluklar Çevre Bilincinin Gelişimi

1.2. Küreselleşme

1.2.3. Küreselleşme, Yönetim Anlayışında Değişim ve Çevre Yönetim Sistemleri

tüketmeden üreten yaşam biçiminden- düzeylerinden vazgeçmek, seçimlerimizi yeniden yapmak demektir.

Sürdürülebilir gelişme; kalkınmaya ilişkin bütün ekonomik, finansal, ticari, tarımsal ve endüstriyel politikaların, büyümeyi, ekonomik, toplumsal ve politik açılardan sürdürülebilir kılmak amacıyla uyumlaştırıldığı, iş dünyası ve toplumun doğal çevre ile uyum içinde yaşamaya çalıştığı bir süreçtir.395 Sürdürülebilir gelişme, herkesin temel gereksinimlerini karşılama ve herkesin daha iyi bir yaşam beklentisini giderme fırsatını sağlamalıdır.396 Bu açıdan bakıldığında, sürdürülebilir gelişmenin ancak uluslararası işbirliğiyle, ortak çıkarlar adına kabul edilmiş, gözetme, geliştirme ve yönetme rejimleriyle sağlanabileceği ortaya çıkmaktadır.397 Bu durum ise, ulusal düzeydeki “kamu malları”

kavramından küresel düzeydeki “ortak mallar” kavramına geçişi, bugüne kadar diğer politikalarda olduğu gibi çevre politikalarında da baş aktör olan ulusal devletlerin yerini büyük ölçüde uluslararası işbirliğini sağlayacak örgütlerin almasını gerekli kılmaktadır.398

Diğer taraftan, sürdürülebilir gelişme bir büyüme oranına dayanmaktadır.

Bu oran yenilenebilir kaynaklar için yenilenebilme, yenilenemeyen kaynaklar için ise kullanım oranıdır. Her iki durumda da kaynak dağılımı sorunu ile karşılaşılmaktadır. Bu kaynak dağılımının piyasa mekanizması içinde kendiliğinden çözülemeyeceği gözönüne alınırsa, planlama, kaçınılmaz olarak tek çözüm yolu olmaktadır.399

1.2.3. Küreselleşme, Yönetim Anlayışında Değişim ve Çevre

sürüklenmişlerdir.400 Kimilerine göre dünyanın ekonomik bir bütün oluşturma süreci, kimilerine göre dünya burjuvazisinin yeni ideolojisi olan küreselleşme toplumsal tüm yapıları etkilemiş ve dönüştürmüştür. Bu dönüşüm yönetim anlayışı ve yapılarını da etkilemiş, yönetimde yapısal, ideolojik ve teknolojik değişikliklere yol açmıştır.401 Çünkü her yönetim biçimi bir üretim sistemini, üretim sistemleri de o dönemin ekonomik gereksinimlerini karşılamak üzere geliştirilmektedir.

1930’lu yıllarda Taylor’un düşüncesinin402 uygulamaya geçirilmesinin bir sonucu olan Fordist Üretim, 1970’lerde; ekonomik büyümenin yavaşlaması, talepte daralma, kar oranlarını düşmesi gibi sorunların sonucu, yerini yeni bir üretim rejimine bırakmaktadır. 1980’ler sonrasında dünya ekonomisinde “imalat”

temelinden ”hizmet” temeline, “ulusal” temelden “küresel” temele, “geniş kapsamlı kamusal yükümlülükler” anlayışından “sınırlı kamusal yükümlülükler”

anlayışına doğru bir kayış dikkati çekmektedir.403 Geliştirilen ekonomik model;

mal ve para hareketlerini serbestleştirip ekonomileri tamamen piyasanın işlerliğine bırakırken, devletin ekonomideki rolünü azaltmakta, kamu işletmelerini özelleştirmektedir.404 Öngörülen ekonomik modeli gerçekleştirmek üzere Fordizmin kesin hatlarla belirlenmiş üretim sistemi yerine; üretim süreçlerinde, işgücünün örgütlenmesinde, piyasa koşullarında esneklik ilkeleri üzerine kurulan esnek bir üretim sistemi, “Post-Fordist üretim sistemi”

geçmektedir.405

400 Server Tanilli, “Kapitalizm ve Küreselleşme” ,Cumhuriyet Gazetesi, 25 Ekim 2000 , s.6.

401 Ayşegül Kaplan, Küresel Çevre Sorunları ve Politikaları, Mülkiyeliler Vakfı yay. No:18, Ankara,1997, a.g.e. s.23

402 Taylor verimliliği artırmak için üretim sürecindeki işlerin parçalanmasını, basitleştirilmesini ve daha sonra bir plan dahilinde birleştirilmesini önermektedir. Fordizm bu ilkeleri kullanarak zaman kaybını en aza indiren ve seri üretimi sağlayan bant sistemini kurmuştur.Ayrıntılar için bknz. David Harvey, Postmodernliğin Durumu, (Çev.Sungur Savran), Metis Yayınları, İstanbul, 1997.

403 Cahit Tutum, Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma, TESAV Yay., No:3, Nurol Matbaası, Ankara, 1994, s.27

404 Gencay Şaylan, Değişim, Küreselleşme ve Devletin Yeni İşlevi, İmge Kitabevi, Ankara,1995, s.60-62,129-131.

405 David Harvey, Postmodernliğin Durumu, (Çev.Sungur Savran), Metis Yayınları, İstanbul, 1997, s. 148-164

Üretimde esneklik; işletmelerin yoğun teknoloji geliştirme çabalarının, üretimin küreselleşmesinin, ürünlerin uluslararası pazarlarda pazarlanmasının, üretimin daha ucuz işgücünün bulunduğu ülkelere kaydırılmasının, yoğunlaşan rekabet koşullarında farklı istemlere göre farklılaşan ürünler üretebilecek hız ve değişimi sağlamanın gerekli koşuludur. Bu gelişmelere koşut olarak yönetim anlayışlarında da değişmelere, organizasyonlarda yeniden yapılanmalara yol açmakta ve yönetimde yeni akımlar ortaya çıkmaktadır.406 Üretimdeki esnekliklerin hızlı değişimlere neden olması sonucu yönetim açısından çağımıza “Hızlı Değişim Çağı” denilmektedir. Değişimi başarabilmenin sırrı değişimi iyi yönetmekten geçmektedir.407 Bu noktada işletmeler için üretim sistemlerini esnekleştirmek üzere “yalın üretim” diye adlandırılan bir sistem önerilirken, bu gelişmeleri karşılayabilecek bir yönetim sistemi olarak da “toplam kalite yönetimi” önerilmektedir.

Yalın üretim;1940’lı yıllarda Japonya’da sınai işletmelerde Toyota öncülüğünde uygulanan ve “tam zamanında üretim” diye adlandırılan üretim sisteminin Amerikan ekonomik ve toplumsal yapısına uyarlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Esnek bir örgütlenme ile çalışanları işletme amaçları doğrultusunda yönlendirerek; tüm kaynakları en etkili biçimde kullanmayı, maliyetleri düşürüp kaliteyi artırmayı, sıfır hata ile üretmeyi, çalışanların yanısıra yan sanayilerin bir takım çalışması içinde bu çabalara katılımını, müşterilerin istemlerini anında karşılamayı amaçlamaktadır.408

Toplam kalite yönetimi ise, organizasyonlarda insan, sistem, yönetim ve ürün kalitesinin bir arada ve sürekli olarak geliştirilmesini amaçlayan bir yönetim felsefesidir.409 Hem iç hem de dış pazarlarda yaşanan yoğun rekabet ortamında

406 Hüseyin Özgen, Murat Türk,”Öğrenen Organizasyon Sistemi ve Bir Öğrenen Organizasyon Modeli” Amme İdare Dergisi, Cilt 29 Sayı 2, Ankara, Haziran 1996, s.71.

407 Coşkun Aktan, Değişim ve Yeni Global Yönetim, MESS Yay., İstanbul, 1997, s.3-7.

408 Ayperi Serdaroğlu Okur, Yalın Üretim, Söz Yayınları, Yönetim Dizisi 1, İstanbul,1997, s.27-30. 409 Coşkun Aktan, “Yerel Yönetimlerin Yeniden Yapılanması ve Yerel Yönetimlerde Toplam Kalite Yönetimini Uygulanması”,Türk İdare Dergisi, İçişleri Bakanlığı Yayınları, Yıl 70 Sayı:

419, Ankara,1998, s.83

müşterilerine yüksek kaliteli, düşük maliyetli ürünleri en hızlı sunabilen işletmeler kazançlı olmaktadır.

Küreselleşme uluslararası rekabette üstünlük sağlamak için her alanda yenilikler ortaya koyma ve mükemmel hizmet sunma gereksinimini artırmıştır.410 Bu durum işletmelerin yanısıra hizmet sektörünü de, yönetimde mükemmeli arayan, sorunları çözmede hızlı, yeniliklere açık, hizmet ürettiği kesimin taleplerine göre kolay şekillenebilen mükemmel organizasyonlara yöneltmiştir.

Bu çerçevede üretimin her aşamasında ve tüm faaliyetlerinde, belirlenen ölçünleri koruma, geliştirme, iyileştirme ve kaliteyi amaçlayan yalın üretim anlayışı kriterlerine benzer kriterleri içeren toplam kalite yönetimi anlayışı yine, II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkmış ve Japonya’dan başlayarak tüm dünyaya yayılmıştır.411Günümüzde yüksek rekabet gücüne sahip olabilmenin başlıca koşullarından birinin “Toplam Kalite Yönetimi” (TKY) felsefesini benimsemek ve uygulamak412 olduğuna inanılmaktadır.

Gelişmenin asıl amacı insan yaşamının iyileştirilmesidir. Bu amacı o toplum insanlarının gereksinimleri için kurulan örgütler gerçekleştirecektir.413 Bu açıdan bilginin baş döndürücü artışı ve ona koşut olarak gelişen bilgi teknolojileri, sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecini hızlandıran414 ve bilginin üretimini ve iletimini sağlayacak örgütlenmeleri zorlayan bir olgudur.

Bilişim teknolojisi; yönetimde hız, çabukluk, ekonomiklik ve böylelikle maliyet etkililiğini sağlamıştır. Veri otomasyonu ve elektronik iletişimde teknik ve örgütlenme açısından elde edilen büyük ilerlemeler, bilişim teknolojisi ile kamu

410 Mike Johnson, Gelecek Binyılda Yönetim, Sabah Kitapları,İstanbul,1996, s.3.

411 Masaaki İmai, Kaizen, Kalder Yayınları, İstanbul, 1997, s.3-6.

412 Nursel Öztürk, “Toplam Kalite Yönetiminde Motivasyon, Eğitim ve Katılımın Önemi”, Verimlilik Dergisi, Özel Sayı, MPM Yay. Ankara, 1993, s.61.

413 Ömer Peker, “Yönetimi Geliştirme”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt 22, Sayı 3, TODAİE Yayınları, Ankara, 1989, s.3.

414 Türksel Kaya Bensghır, Bilgi Teknolojileri ve Örgütsel Değişim, TODAİE Yayınları, Ankara, 1996, s.11.

yönetimi arasında daha sıkı işbirliği yapılmasını da zorunlu kılmıştır.415 Bilgiye değer veren, kullanmasını bilen ve bilgi üretebilen bilgi toplumu416 ve küreselleşme bir araya geldiğinde, ulusal pazarların gittikçe artan bir hızda birleşmesini sağlamış, gelişen bilgi teknolojileri sayesinde, benzer tüketim kalıpları ve yaşam biçimleri ile tekdüzeleşmeye yöneltmiştir.417 Bu durum ise gelecekte başarılı olmak isteyen şirketleri mevcut pazar koşulları içinde sıkışıp kalmamak için bugünden stratejilerini belirleyerek kendi geleceklerini kendilerinin yaratmalarını ve geleceği planlamalarını ve rekabet üstü olmaya zorlamaktadır.418 Öğrenerek kendini yenileyen, bilgi işleyen, değişmek ve değişen koşullara uyum sağlamak için öğrenmeyi ilke edinen işletmeler benimsedikleri anlayışlardan farklı anlayışlara yönelmekte yeni üretim faktörleri ve felsefeleri benimsemektedirler.419

Giderek yoğunlaşan rekabet ortamında 1980’lerden beri yönetim düşüncesini etkileyen mükemmeli arayış, bilgi toplumu, küreselleşme, toplam kalite felsefesi gibi yaklaşımlar; işletmelerin ekolojik açıdan çevreye ilgi duymasına, çevre koruması konusunda bilgilenmesi ve yönetmek için çalışmalar yapmasına da katkı sağlamıştır.

Geçmişte “çevre” denildiğinde işletmeler için ekonomik, toplumsal, siyasal, kültürel, teknolojik çevre söz konusu iken420 üretimin gerçekleştiği mekan, hammaddenin sağlandığı kaynak ve yaşam alanı olarak çevre de işletme çevresine dahil edilmiştir. İşletmeler işletim çevresinin genel çevrenin bir parçası olduğunun ve ekolojik gerekliliklerin yönetim kavramı dışında tutulamayacağının farkına varmışlardır. Bu farkına varışta giderek çıtayı yükselten rekabet kültürünün yanında dünyada süregelen değişimlerin, çevreci akımların, uluslararası konferanslarda çevre konusunda alınan tavsiye kararı

415Firuz Demir Yaşamış,” Kamu Yönetimi Kuramında ve Uygulamasında Yeni Gelişmeler;

Administration’dan Management’e, Türk İdare Dergisi, İçişleri Bakanlığı Yay. Yıl 70, Sayı: 421, Ankara,1998, s.15-16.

416 Türksel Kaya Bensghır, a.g.e.,s.11.

417 Esra Nemli, (2000),a.g.e.,s.18.

418 Edward De Bono, Rekabetüstü, (Çev. Oya Özel), Remzi Kitabevi, İstanbul, Haziran 1996, s.86.

419 Hüseyin Özgen, Murat Türk,a.g.e., s.73

420 Esra Nemli, (2000),a.g.e.,s. 69

niteliğindeki (ancak giderek bağlayıcı hükümlere kadar varan) kararların, bunların uygulanmasında rol alan hem ulusal hem de uluslararası yeni kurumsallaşmaların ve yapılan düzenlemelerin de rolü büyüktür.421 “Dünya ekonomisi içindeki sonuncu yeni gerçeklik ulus ötesi ekolojinin doğuşudur.”422

Dünyada sürdürülebilir gelişme anlayışının yerleşmesi ve çevre bilincinin artmasıyla kaynakların verimli kullanımı, atıkların en aza indirilmesi, geri dönüştürülmesi, çevre dostu tasarım gibi uygulamalar ön plana çıkmaktadır.

İşletme yöneticileri ekosistem üzerinde fazla baskı yaratmadan şirketlerini ekonomik anlamda başarıya götürecek yeni bilgilere, modellere gereksinim duymaktadırlar. Bu gereksinim, işletmenin faaliyetlerinin çevrede yol açtığı etkileri en aza indiren ve çevrenin işletme üzerindeki etkilerini de dikkate alan çabaları kapsayan çevre yönetim sistemlerini uygulamaya sokmuştur.

Çevreye duyarlı işletmecilik; sadece işletme çevresini değil, tüm bileşenleriyle ekolojik açıdan da çevreyi karar alma süreçlerinde önemli bir unsur olarak dikkate alan, faaliyetlerinde çevreye verilen zararı en aza indirmeyi veya tamamen ortadan kaldırmayı amaç edinen, iş yapma biçimlerinde radikal değişikler yapmayı göze alabilen işletmelerin benimsediği bir anlayıştır. Bu değişimin gerisindeki en önemli kavram ise sürdürülebilir gelişmedir.423

Süreç içinde küreselleşme ve kalite gibi doğal çevrenin korunması da işletmeler için önemli bir meydan okuma haline gelmiştir.1990’ların başından beri çevre; işletmelerin karşılıklı ilişkide bulunduğu genel çevrenin bir parçası ve stratejik kararlarda ele alınması gereken bir unsuru olarak görülmektedir.424

Sonuç olarak, onarımcıdan önleyici politikalara doğru giden ve çevrenin siyasallaşarak bağımsız politika alanı olmasına yol açan bu süreç, teknolojik gelişmeden yapısal değişikliğe kadar birçok dönüşümü de beraberinde

421 Nuran Talu, “Çevre” ,Yeni Türkiye Gündemi, Sayı 8, Mart-Nisan 1996, s.236.

422 Peter F. Drucker, Yeni Gerçekler, (Çev. Birtane Karanakçı),4.Baskı, Tisamat Basım Sanayii, Ankara, 1994, s.135

423 Esra Nemli,(2000),a.g.e.,s. 69.

424 a.k., s.15.

getirmiştir. Çevre sorunlarına parçacıl yaklaşımdan bütünleşik yaklaşıma geçiş, çevre yönetimde de bu yaklaşıma uygun yapılanmalara yol açmıştır.

Günümüzde çevre tüm politikalarla bütünleştirilmekte ve tüm sektörlerde çevre değerlerine dikkat eden düzenlemeler yapılmakta, yapılar kurulmaktadır. Çevre Yönetimi Ölçünleri, OSB’lerde Çevre Yönetim Sistemleri, Çevre Duyarlı Planlama, Eko Endüstri uygulamaları bunlardan bazılarıdır.

1.3.Çevreyle İlgili Yasal ve Kurumsal Düzenlemeler