• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM III: TÜRKİYE VE BOSNA-HERSEK

3.1 Türkiye ve Bosna-Hersek İlişkileri

3.1.4 Kültürel İlişkiler

Kültürel ilişkiler ticaret, turizm, öğrenci değişimi, eğlence, iletişim, göç ve kültürler arası karşılaşmaların milyonlarca karışımı sonucu, farklı ulusların insanlar arasında doğal olarak gerçekleşmektedir. Kültürel ilişkiler, hükümet müdahalesi olmaksızın doğal ve organik olarak gelişir. Türkiye'nin yeni kimlikleri, çok merkezli küreselleşme ve çoklu modernlik süreçleriyle aynı anda çeşitlilik ve farklılık sunmaktadır.

Bu, Türkiye'nin gördüğü ilgiyi daha da arttırmakta ve çeşitlendirmektedir. Son on yılda, Türkiye'nin uluslararası medyada giderek daha fazla saygı gören profili ve görünürlüğü, yerleşik yabancı gazetecilerin yaygınlaştırılması, akademik çalışmaların Türkiye üzerinden çoğaltılması, üst düzey ziyaretler ve bunların dünya kamuoyundaki etkileri ve benzer pek çok yönü, "Türkiye öyküsü"nü, doğudan batıya kadar önemli bir konuma getirmiştir.110 Ayrıca Kalın, Türkiye’nin yerellik ile küreselleşme arasında yeni bir dinamik ilişki olduğunu belirtmektedir.

Türkiye'de yeni sosyal sermaye ve hareketlilik, kültürel değerler ve kimliği inkâr eden küreselleşme modellerini reddetmekte ve kimlik oluşumunu ve aidiyet duygusunu dünyanın geri kalanına bırakmaktadır. Türkiye'de kültürel diplomasi, Dışişleri Bakanlığı'nın yetkisi altındaki Türk dış politikası çerçevesinde yürütülmektedir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, yurtdışındaki Türk kültürünün tanıtımına da katılmaktadır. Amaç Türk kültürünü, dilini ve sanatını tanıtmak ve Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki ikili ilişkilere katkıda bulunmak ve Türk vatandaşlarının yaşadıkları ülkeye adaptasyonunda yardımcı olmaktır. Balkan bölgesine gelince ise kültürel etkisi yayılmaktadır. Balkanlar'da yüzyıllarca süren Osmanlı varlığından sonra, eğer bir kişi BH'ye giderse, görünür en önemli hususlardan biri genel olarak kültürel miras ve özellikle İslam mimarisi olacaktır.

Ülke çapında dağılmış olan camiler geçmişe tanık olmakta ve Türk yerel ve ulusal yetkililerinin finansmanı sayesinde şu anda inşa edilen camiler, BH'nin

bugününe ve geleceğinin şahitleri olacaktır. Bunlar Türkiye'nin yumuşak gücünün bir kanıtı mıdır değil midir, bu konu hala tartışmaya açıktır.

Kültür, din ve eğitim BH'deki vaka incelememizde yakından iç içe geçmiş olsa da, bu bölümü yapılandırmak için şu şekilde ilerleyeceğiz: İlk etapta eğitim, kültür ve akrabalık ilişkilerini inceleyeceğiz. Ardından Türkiye'nin BH'ye yaklaşmasında dininetkisine ışık tutacağız. İkincisi ile ilgili olarak, Osmanlı İmparatorluğu’nun somut mirasının yeniden inşasında, yani anıtların ve camilerin yeniden inşasında rolünü ele alacağız. Ancak, devam etmeden önce, bu bölümün başına, Davutoğlu'nun 2009'da Saraybosna'da telaffuz ettiği ve birçok gazetecinin ve akademisyenin kendisini "yeni-Osmanlıcı" olarak adlandırmasına yol açan sözlerine geri döneceğiz.

Bu bildiride, her iki ülkenin de, en azından Türkiye'nin gözünde ne kadar yakın olduğunu yansıtmaktadır, ancak Türkiye, Bosna yetkililerinin gözünde nasıl görünmektedir?111

Aynı şekilde, Bosna Hersek Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin Balkanlar’daki her ülkenin "en azından böyle büyük bir ülkenin -siyasi, ekonomik, kültürel, toplumsal konularda, bu kadar büyük ulusun- bize evimizde gibi hissetmemizi ve onlar (Türkler) bizimle birlikte olduğunda yine evimizde gibi hissetmemizi istiyor” demiştir.112

Dolayısıyla, her iki tarafın söylemi de oldukça benzerdir. Ortak bir kültürel mirasın paylaşımı ön plandadır ve bu kuşkusuz ilişkilerin tüm alanlarında bir etkiye sahiptir. Türk Hükümeti neo Osmanlı terimini reddetse de, onun akrabaları ile ilgilenme şekli, ‘Osmanlı mozaiklerindeki’ bazı ‘çatlakları’ onarmayı amaçlamaktadır.

111 Ahmet Davutoğlu, ‘’Osmanlı mirası' konulu konferansın konuşması’’, op.cit., s. 8-16.

112 Erol Avdovic, “Bosnian FM: Turkey is our home as well”, Anadolu Agency, 29/10/13, available at:

http://www.aa.com.tr/en/news/245242–bosnian-foreign-minister-turkey-is-our-home-as-well

Eğitim alanında Türk hükümetinin etkisi Bosna Hersek Federasyonu’ndadır. 2013 yılında Bosnalı Milli Eğitim Bakanlığı ile imzalanan ve 2011'den bu yana ülkenin diğer bölgelerinde yapıldığı gibi, Bosna'nın başkentindeki birçok devlet okulunda Türkçe’nin seçmeli bir dil olarak sunulacak bir anlaşmanın imzalandığını görülmektedir.113

Bu, Bosna-Hersek'teki Türk dilinin yaygınlaştırılma eğilimidir. Ayrıca, Bosna-Hersek'te geçmişte yayınlanan İspanyol televizyon dizileri gibi, Türk televizyon dizileri de yayınlanarak popülerlik kazanmaya başlamıştır. İşte bu durum, Davutoğlu’nun kitabında açıkladığı ‘yumuşak güce’ bir örnektir.

TV dizileri, Türkiye'nin yurtdışında projelendirilmesine ve bazı kültürel ve tarihi unsurları paylaşan izleyicileri bir araya getirebilir, bu Türkiye’nin eski Osmanlı topraklarıyla yaptığı ve Davutoğlu'nun Stratejik Derinlik adlı kitabında kabul ettiği gibi en önemli hususlardan biridir.

Fakat bazı AKP üyeleri, bu Türk televizyon dizilerinin,“aslında yozlaşmış öyküler ve kabul edilemez davranışlarla dolu oldukları için Türkiye'nin yurtdışındaki imajını incittiğini"düşünmektedir.114 Sadece Türkiye ve Balkanlar'da değil tüm

dünyada, Türk dilinin genişlemesi konusunda çok büyük etkiye sahip olan Yunus Emre Enstitüsü’nden bahsetmek de önemli bir durum arz etmektedir. Yunus Emre Enstitüsü, adını 13. ve 14. yüzyıllarda Anadolu’da yaşamış bir halk şairinden almaktadır. En önemli özelliği, yani adı, insani değerleri, insan sevgisi ve toplumlar arasındaki barışı temsil etmektedir.

Böylece, Türk kültürünü ve sanatını temsil eden Yunus Emre Enstitüsü, medeniyette kendine has en yetenekli, en karmaşık ve en özel dili kullanarak barış dünyasını ve insanların daha iyi anlaşılabileceği bir dünya yaratmayı amaçlamaktadır.

113 En büyük araştırma kuruluşuna ait bir araştırma grubu olan Cybermetrics Lab tarafından elde

edilen rakamlar İspanya'dır (CSIC). “Üniversitelerin Web Sıralaması: Bosna Hersek”, Webometrics.info, Resmi web sitesi,

mevcut:http://www.webometrics.info/en/europe/bosnia%20and%20herzegovina%20

alınan: 30/03/14.

114AKP Milletvekili Halide İncekara, Cigdem Buğdaycı'nın alıntılarıyla, “Türk televizyonunun

Bu amaca ulaşmak ve tüm dünyaya söylemek zorunda olduğumuz şeyi göstermek için öncelikle kendimizi ve kültürel değerlerimizi sunmak zorundayız. Yunus Emre Enstitüsü’nün amacı; Türkiye'yi, Türkçeyi, tarihi, kültürü ve sanatı temsil eder; dünyayla ilgili bilgi ve belgeleri sunarak; Türk dili, kültürü ve sanatı öğrenmek ve öğrenmek isteyenlere hizmet vermek; Türkiye ile diğer ülkeler arasında dostluk geliştirmek ve kültürel değişimi artırmaktır.

Kültür merkezlerinde verilen Türkçe derslerine ek olarak, farklı ülkelerdeki eğitim kurumlarıyla işbirliği içinde, Türkçe dili kursları desteklenmektedir. Enstitü, 2016 yılı sonunda merkez sayısını 60'a çıkarmayı hedeflemektedir. Halen bu merkezler, Balkanlar'da yoğunlaşmaktadır. Enstitü önümüzdeki yıllarda Kuzey Amerika’da Sahra altı Afrika’da ve Güney Amerika'da yeni merkezler açmayı umut etmektedir. Merkez ile ilgili olarak Yunus Emre Türk Dili Enstitüsü projelerinden bahsetmek daha yararlıdır; Türkoloji Projesi, Türk Burs Programları ve Türk Yaz Okulu, Türkçe Yeterlilik Sınavı (TYE), 100 Türkiye Kütüphanesi bunlar arasındadır. Ayrıca, Kültür Merkezi kapsamında, kültürümüzü ve sanatımızı sunmayı, ülkemizi ulusal ve uluslararası etkinliklerde temsil etmeyi amaçlayan birçok etkinlik düzenlenmektedir. Bosna-Hersek'te Yunus Emre Merkezi, Saraybosna (2009), Fojnica (2011) ve Mostar'da (2014) bulunmaktadır. Saraybosna'daki Yunus Emre Merkezi, Türkiye'nin dışında kurulan ilk merkez konumunda idi.

Akademik ve mesleki eğitim açısından Türk Dili eğitimi şu anda Bosna- Hersek'teki bu merkezlerde gerçekleştirilmektedir. Yunus Emre Enstitüsünün başlıca 28 hedefi Türkiye'yi, kültürel mirasını, dilini ve sanatını tanıtmaktır. Başbakan Yardımcısı, Dışişleri Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı tarafından kurulan Yunus Emre Enstitüsü, Bosna'daki Okullarda Seçmeli Ders Yapma Projesi gibi projeleri hayata geçirmeye başlamış, 2011 yılında TIKA'dan devralınan Türkoloji Projesi, 2011 yılında Bosna-Hersek'teki Türkoloji Projesi kapsamında Tuzla Üniversitesi, Mostar Üniversitesi’nde Dzemal Bijediç, Zenica Üniversitesi ve Zenica Üniversitesi ile işbirliği Saraybosna Üniversitesi, bu proje bağlamında protokoller imzalanarak kurulmuştur.

Türkiye'den öğretim görevlileri alımı, kütüphane oluşturma, öğrencileri yaz okullarına gönderme, araştırma, sempozyum ve konferanslar için Türkologlara akademik destek vererek Türkoloji Bölümü'nden başarılı öğrencilere burs sağlamak, gerçekleştirilen faaliyetlerden bazılarıdır. Bu faaliyetlerin örnek bir şekilde uygulanışı, Zenica Üniversitesi'nde 3000 kitap bağışıyla, TİKA ve Yunus Emre Enstitüsü işbirliğiyle bir kütüphane kurulmasıdır.

Ayrıca, "Türkiye’nin 100 Kütüphanesi" projesi kapsamında TC Ziraat Bankası ile işbirliği içinde yaklaşık 2000 klasik yetişkin ve çocuk kitabı bulunan üniversiteler ile Türkiye hakkındaki araştırmaların ana kaynağı olarak kabul edilen kitaplar (kültür, sanat, edebiyat, mutfak, turizm, siyaset, ekonomi, kent tanıtımı, Türkiye'de yatırım ve eğitim olanakları, kültürel ilişkiler) bulunmaktadır.

Ayrıca BH'deki din hakkında konuşmak gerekirse; Türk hükümeti Diyanet'e çok fazla para yatırmıştır.1152012 yılında bütçe 3,8 milyar TL iken 2014 yılında bu

bütçe 5,4 milyar TL'ye çıkmıştır, ve bu bütçe İçişleri Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi önemli bakanlıklarınkinden daha yüksektir.İlginçtir ki, Diyanet'in varlığı, Türk Müslümanları için yurt dışında dini hizmetler sunmaktan sorumlu olduğu için, sadece Türk topraklarıyla sınırlı değildir.

Böylelikle Diyanet İşleri Başkanlığı (ve TİKA), başta Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya olmak üzere dünya çapında Müslümanları hedef alan çeşitli girişimler gerçekleştirmektedir. BH'de de gözle görülür bir etkisi olan Diyanet şemsiyesi altındaki bir diğer ilginç girişim ise kardeş şehir programıdır. Bu programda, Türkiye'de bir yerel müftü BH'de (veya diğer ülkelerde) biriyle eşleştirilir, Kayseri'deki müftülük bürosunda olduğu gibi, para toplanmış ve Goradje'de (BH) camiye yardım edilmiş olduğu gibi, Ramazan ayında ve Cuma namazından sonra para toplayıp daha çok cami inşaatı yapılmaktadır.116

115 Diyanet, 1924'te namaz yerlerini yönetmek ve İslami inanç (fiili, sadece Sünni) ve uygulamaları ile

ilgili hizmetleri denetlemek ve yürütmek üzere kurulmuştur.

116 Şenol Korkut, “The Diyanet of Turkey and Its Activities in Eurasia after the Cold War”, Acta

Dine dayanan bağlantılar oldukça güçlüdür, belki de en güçlü bağlantılardan biridir, ve Türk dış politikasında dinin rolü Bosna Hersek'te giderek daha fazla görünmektedir. Bosna-Hersek'teki Türk kültürünün etkisi söz konusu olduğunda, Osmanlı kültürünün bu bölgede etkisini belirtmek mümkündür. Osmanlılar egemenliklerini, kültürlerini, geleneklerini ve beraberlerinde getirmişlerdir, çünkü burada çok zaman geçirmiş, derin ve silinmez izler bırakmışlardır. Osmanlı İmparatorluğunun gelişiyle Bosna, büyük ve çok güçlü bir imparatorluğun bir parçası haline gelmiş ve böylece Doğu-İslam kültürü diye adlandırılan yeni kültürün etkisi altına girmiştir.

İslam'ın bu coğrafyaya girişi ve yayılması sonucunda, doğu etkisi genişlemiş; Doğu-İslam kültürünün etkisi altında olan değişiklikler mimaride, Arapça, Türkçe ve Farsça dillerin nüfuz etmesi ile sonuçlanmıştır. Bu oryantal etki, dekoratif objeler, nişanlar, el yazmaları ve çeşitli zanaat eşyaları üretilirken hissedilmiştir.

Dolayısıyla BH, büyük kültürel ve geleneksel değişiklikler geçirmektedir. Bugün bu durum, bu bölgede giderek daha az hissedilmektedir, çünkü Batı'nın etkisi daha güçlüdür. Bu değişiklikler elbette, yavaş yavaş meydana gelmektedir. Batı'nın Bosna-Hersek üzerindeki etkisi genişlemesine rağmen; kültürel farklılıkları birbirine bağlayan referans noktaları aynı kalmıştır.