• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II: TÜRKİYE VE YUGOSLAVYA

2.3 Türkiye'nin Dış Politikasında Atılan Adımlar ve Balkanlar'daki Yansıması

2.3.1 İkili diplomasi: Türkiye ve Balkanlar

Balkan'da Türklerin yenilenmesi oldukça normaldir, çünkü Osmanlı İmparatorluğu bu bölgede yaklaşık 500 yıldır hüküm sürdükten sonra önemli Türk toplulukları orada kalmıştır. Türkiye şu anda hem ekonomik hem de politik açıdan ortaya çıkan bir bölgesel güçtür. Dolayısıyla, en azından Türk liderlerin mevcut hükümetin güvenlik ve ekonomik ilerleme gibi hedeflerine hizmet edebilecek daha çağdaş bir topluluk veya topluluk biçimini akılda bulundurmaları mümkündür.

Ancak, bölgedeki tek güçlü aktör Türkiye değildir. Yaklaşık 20 yıl boyunca çeşitli şekillerde angaje olan Avrupa Birliği, bazı devletleri (Bulgaristan ve Romanya) kabul etmiş, bazı devletleri üyelik veya aday üye olarak atamış (Hırvatistan, Sırbistan, Makedonya ve Karadağ),bazılarını ise (Arnavutluk, Bosna Hersek) potansiyel aday üye olarak seçmiştir. Brüksel bu bölgeye AB üyeliği ihtimaline dayanan bir tür uluslararası siyasi topluluk önermektedir.51 Osmanlı

yönetimi 1300'lü yılların ortalarında Balkanlar'da başlamış ve 1400'lü yılların sonuna kadar tamamen kurulmuştur. Düşüş ve tekrarlanan savaşlar daha sonra zayıf bir imparatorluk üretmiş, bölge fethedilen halkların isyanı için olgunlaşmıştır.52 On

dokuzuncu yüzyıl boyunca, çeşitli Balkan ülkeleri hem başarılı olan, fakat aynı zamanda baskı yaratan Osmanlı yönetimine meydan okumuştur.

51 Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle yapılan görüşmeler, Haziran 2011, Ankara, Türkiye.

52 Peter F. Sugar, Southeastern Europe under Ottoman Rule, 1354–1804. A History of East Central

Yunanistan, Sırbistan ve Romanya özerklik ilan etmiş daha sonra bağımsızlık ilan etmiştir, bu devletleri ardından Bulgaristan ve Karadağ izlemiştir.53 Yaşanan

ayaklanmalar ve savaşlar maliyeti arttırmış; padişahın egemenliğini korumak ve başta Rusya ve Habsburg İmparatorluğu olmak üzere, dış güçlerinpadişah üzerinde söz sahibini önlemek için kaynaklar kullanılmıştır. Balkanlar'ın istikrarı Türkiye'nin en önemli ilgi alanı olmuş ve bu ilgi orduyu da etkilemiştir. Türk askeri ve polis teşkilatları, BH, Kosova ve Makedonya'daki çatışma sonrası barış uygulama ve barış misyonlarında önemli bir rol oynamıştır. Türkiye siyasal ve ekonomik nüfuzun yükselişi ile bu görevlere en çok katkıda bulunan ülkeler arasındadır. Türkiye ayrıca, askeri işbirliğini, farklı alanlarda bölgedeki ülkenin ordu ve savunma bakanlığı ile birlikte çalışan ikili plana kaydırmıştır.

Türkiye savunma ve güvenlik alanında bölgedeki ülkelerle işbirliğini hem nitelik hem de nicelik olarak geliştirmiştir, ayrıca askeri teçhizata yardım etmekte ve çeşitli eğitim ve kurslar sağlamaktadır. Bu askeri işbirliği, siyasi ilişkilerin yoğunluğu ile bağlantılıdır ve eğitim programlarından askeri altyapı modernizasyonuna kadar değişmektedir (örneğin, Arnavutluk'taki Valon, burada Türk birlikleri, deniz donanma okulları ve Kuchova'daki askeri havalimanının yeniden yapılandırılması). Ayrıca Türkiye hem Sırbistan hem de Karadağ ile askeri alanda daha iyi bir işbirliği içindedir. Kraljevo yakınlarındaki askeri havaalanı "Morava" Ladjevci askeri havalimanının sivil havalimanına dönüştürülmesi için, Ekim 2011'de 10 milyon dolar katkıda bulunmuştur. Karadağ ile işbirliği, öncelikle NATO Üyelik ve İşbirliği Eylem Planı kapsamında gerçekleştirilen faaliyetlere ve bu iki ülkenin Deniz Kuvvetleri'ne dayanmaktadır.

Savunma alanında bir işbirliği anlaşması yapmak için müzakereler halen sürmektedir. Bölgedeki Türk askeri politikasının merkezi NATO olarak kalmaktadır ve Türkiye bu ülkelere Avrupa-Atlantik hedeflerine yönelki destek vermektedir. Batı Balkanlar'da sürdürülebilir istikrar, elde edilmek istenen bir hedeftir.

53Charles and Barbara Jelavich, The Establishment of the Balkan National States, 1804–1920; Seattle

Bununla birlikte, silahlı çatışma tehlikesi geçmiş meselesidir. Türkiye şu anda bölgedeki diğer oyuncuları ekonomiye katkının sadece faydalı değil aynı zamanda da gerekli olduğunu ikna etmeye çalışmaktadır. Geleneksel olarak, Balkanlar'ın istikrarı AB üyelik süreciyle bağlantılıdır.

Direkt AB perspektifi olmayan bir ülke olan Türkiye, 2009'dan bu yana arabuluculuk girişimleri ve stratejik yatırımlar yoluyla Balkanlar'da sürdürülebilir istikrar gelişimini sunmaya çalışmaktadır. Seçkin bir Polonyalı analist Adam Balcer'e göre Türkiye, AB üyeliğinin daha fazla süreceği durumda sayabileceği nüfuz alanı yaratmak istemektedir.54 Batı Balkanlar'da istikrarlı bir etki kesinlikle Türkiye için siyasi bir sermayedir.55Aynı zamanda, tüm Batı Balkan ülkeleri ile iyi ilişkiler, Türkiye'nin zorlu hedefi AB'ye üyeliği için çok yararlı olacaktır, özellikle de bu ülkeler Türkiye'den önce AB’ye girerse.

Türkiye'nin bölgedeki NATO çerçevesiyle ilgili dış politikası genelde AB girişimlerine aykırı olmamasına rağmen, bazı bağımsız hareketler Brüksel'de kafa karışıklığına neden olmuştur.

Türk diplomatlar, Balkanlar üzerinde arabuluculuk yapmak istediklerini ve kabul edilebilir çözümler bulmalarının, barışa katkıda bulunmalarına faydalı olacağını söylemiştir. Türkiye Arnavutluk, Belçika, Bosna-Hersek, Makedonya ve Karadağ ve Sırbistan ile işbirliği yapan "AB-Yapı Projesi" nin başkan ülkesidir.56 Bu

çerçevede, yeni kurulan Yunus Emre Enstitüsü, kapsamlı bir kültür politikası düzenini somutlaştırdığı için dünyadaki çeşitli ülkelerdeki Türk dili ve kültürünü teşvik ederek özel bir öneme sahiptir.

54 Adam Balcer, “Turkey And The Western Balkans: A View From Poland”, Demos Evropa, ISAC

Fund, 2011, http://www.isac-fund.org/ download/Turkey-and-the-Western-Balkans-eng.pdf

55 Doga Ulas Eralp, SETA Policy Brief No 46, Turkey and Bosnia and Herzegovina: A Future

Reflecting on the Past, August 2010, s. 9.

http://www.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=44343&q=turkey-and-bosnia- herzegovina-a-future-reflecting-on-the-past

56 Avrupa Komisyonu Türk inşaat derneğine fon veriyor, Hürriyet Daily News, Februay 9,

2011, http://www.hurriyetdailynews.com/n.php?n=turkish-construction-association-gets-fund- fromeuropean- commission-2011-02-09.

Türkiye'nin bölgeye olan ilgisinden dolayı, Balkan bölgesindeki enstitüler vasıtasıyla kurulan kültür merkezleri özellikle Makedonya, Bosna Hersek, Kosova ve Arnavutluk'ta açılan merkezlerle, dil kursları, film gösterimleri ve edebi etkinlikler organize etmektedir.

Yine de, Türk etkisi, sadece bazı üye ülkelere değil, bir bütün olarak AB'nin etkisine halen karşı koyamamaktadır. AB, Avrupa Birliği Müktesebatı’nın benimsenmesiyle, yani devletin ve sistemlerinin AB normları ve standartlarının benimsenmesi yoluyla yapısal entegrasyon sağladığı için, Batı Balkan ülkelerinin vatandaşları ve elitleri arasında en büyük etkiye sahip olmayı sürdürmektedir. Bu, Rusya, Çin veya Türkiye ile ve hatta ABD ile NATO aracılığıyla "stratejik ortaklıklar"dan çok daha fazlasını ifade etmektedir. Türkiye ile arasındaki ittifak ve arabuluculuğa güvenilmesi, kısa vadede temyiz olmasına rağmen, Balkan ülkelerinin herhangi birinde değil, Ankara'nın iradesine bağlıdır.

Ancak konferanstaki bir katılımcıya göre, AB için sınırsız bekleme durumunda, Ankara ittifakının çeşitleri giderek cazip bir seçenek haline gelebilir.57Türkiye, nişanını şimdi "Balkan Gordian Düğümleri"nden bazılarını Batı ülkeleri doğrultusunda dağıtabilen bir ülke olarak göstermeye çalışmakta ve böylece Atlantik'in her iki tarafındaki konumunu korumayı hedeflemektedir. Bununla birlikte, Avrupa perspektifinin sınırlılığının farkındalığı nedeniyle, Türkiye, AB'nin dış politikasındaki önemini de göreceleştirmiştir.

Dolayısıyla, geleneksel olarak Türkiye için çok önemli olan Balkanlar'daki istikrar, reformlar yoluyla olan istikrarın Avrupa versiyonundan bağımsız olarak şu anda hedefidir. Dolayısıyla AB, bölgenin entegrasyonunu yapmak için hazırlıksız olursa, Türkiye AB'ye ve kendi sınırlamalarına bakmaksızın, bu bölgede istikrarı sağlamaya çalışmayı hedefleyebilir.

57 Kosovalı siyasetçi Veton Suroj Güneydoğu Avrupa'daki Arnavut toplulukları için neo-Osmanlı

ittifakının "Üç Arnavut Derneklerinin Regresyonu" analizindeki olası cazibesine işaret etti:Regression Of Three Albanian Societies“, Minhen:Südosteuropa Mitteilungen, 04/2011, s. 17.

Balkanların istikrarını, Türkiye'nin ekonomik ve ulaştırma çıkarlarıyla ve Türkiye'deki iç siyasi durumla bağlantılandırmak, Türkiye’nin bölgedeki çıkarlarının genişliğini göstermektedir. Bunlar Türkiye ile AB arasındaki karmaşık ilişkilerin denklemine eklenirse, Türkiye'nin körü körüne yalnızca bir partiyi destekleyemeyeceği açıktır; zira bu durum ne istikrara götürecek ne de Türkiye Brüksel'de sempati kazanmasına sebep olacaktır.