• Sonuç bulunamadı

Kötü Çocuk Örneği ve Âkıbeti

Sûrenin 15-20. Âyetlerinin Tefsiri ( Haşir ve Anne-Babaya İyilik)

2.4. Dirilmeye İman Etme Kapsamında İki Fıtrat Örneği (17-18 Âyetler)

2.4.2. Kötü Çocuk Örneği ve Âkıbeti

Şüphesiz anne-babaya iyi davranmada onlara karşı âsi olmamada imanın rolü çok büyüktür. İmanın olmadığı yerde ahlâkî ilkeler eksik kalır. Bundan dolayı müslüman olmayan milletlerin çocuklarının anne babalarına karşı gelmelerinin, onlara karşı âsi olmalarının çokça vuku bulduğu iddia edilir. Oysa iman ettikten sonra imanının gereği “Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi,

anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.” hitabına kulak veren bir

müslümandan anne-babasına isyankâr olması, onlara eziyet etmesi düşünülemez.511 Allah, anne babasına iyi davranan mümin evladın niteliklerini ve bundan dolayı alacağı güzel karşılığı belirttikten sonra anne babasına iyi davranmayan, onlara isyan eden, âhireti inkâr eden her kafir isyankâr çocuğun niteliklerini belirtir.512

ُرُقْلا ِتَلَخ ْدَقَو َجَرْخُا ْنَا يَ۪ٓنِناَدِعَتَا آََمُكَل فُا ِهْيَدِلاَوِل َلاَق ي ۪ذَّلاَو" ْنِمها َكَلْيَو َ ه اللّ ِناَثي ۪غَتْسَي اَمُهَو ي۪لْبَق ْنِم ُنو

" َني۪لَّوَ ْلَا ُري ۪طاَسَا ََّٓلَِا آََذهه اَم ُلوُقَيَف ِۚ قَح ِ ه اللّ َدْعَو َّنِا Anne ve babasına, "Öf size! Benden önce nice

nesiller gelip geçmiş iken, beni tekrar diriltilecek olmakla mı tehdit ediyorsunuz?" diyen kimseye onlar Allah'a sığınarak, "Yazıklar olsun sana! İman et, Allah'ın va'di gerçektir" diyorlar, o da, "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyordu.

Bu âyette bahsedilen grubun niteliklerine baktığımızda onların anne babalarına karşı saygısız olduklarını , kıyamet günü, ceza ve diriltilmeye iman etmedikleri gibi bu gerçeklerle alay edip onları “öncekilerin uydurdukları” şeklinde vasıfladıklarını, hakkı göremeyecek ve işitemeyecek kadar kör ve sağır olduklarını, gurur kibir ve benliğin onları çepeçevre kuşattığını görüyoruz.

509

Zemahşerî, a.g.e., IV, 303.

510 Kurtubî, a.g.e., VIII, 16, s. 130. 511

Ebû Süneyne, a.g.e.,15 vd.

512

Muhammed Cemâleddin el-Kâsımî, , Mehâsinü’t-Te’vîl , thk. Muhammed Fuad Abdulbaki, 2.bs., Dâru’l-Fikr, Beyrut, 1978, XV, 17.

104

" َني۪لَّوَ ْلَا ُري ۪طاَسَا ََّٓلَِا آََذهه اَم ُلوُقَيَف " (Bu, eskilerin masallarından başka bir şey

değildir diyordu.) İfadesinin dini eğitim ve öğretimden tamamen uzak kalıp

yabancıların kültürüyle şekillenen yarım aydınlar üzerinde de durduğu ifade edilmektedir. Bunlar okumadan, araştırmadan, ciddi bir kıyas yapamadan, gereken temel bilgileri alıp öğrenmeden maddeci yetişip din ve ahlâkın karşısına çıkıp çok ölçüsüz konuşurlar.513

Ebu Hayyân, (ö.745/1344) sûrenin bu âyetinin514 sebebi nüzûluyla alakalı Mervan b. el-Hakem (ö.65/685) ve kendisine bu hususta tabi olan Katâde’nin, (ö.117/735) sözkonusu âyetin Hz Ebu Bekir’in oğlu Abdurrahman (ö.53/673) hakkında indiğinedâir iddialarında yanıldıklarını kaydeder. Mervan, Medine valisi iken Abdurrahman’ı Yezid’e biat etmeye davet eder. Biata icabet etmeyen Abdurrahman, halifeliğin babadan oğula geçen bir kuruma dönüştüğüne dâir cümleler sarf eder. Bunun üzerine Mervan: “Ey İnsanlar! -Abdurrahman’ı kastederek- bu adam, Allah’ın hakkında “آََمُكَل فُا ِهْيَدِلاَوِل َلاَق ي ۪ذَّلاَو âyetini indirdiği kimsedir.” deyip Abdurrahman’ın yanına getirilmesini söyler. Abdurrahman bunun üzerine kızkardeşi Hz. Aişe’nin evine girer. Hz. Aişe, Mervan’ın söz konusu âyetin kardeşi hakkında indiğine dâir görüşünü kabul etmeyip kendisine atılan iftiradan beriliğini ifade eden âyetlerin dışında Ebu Bekir ailesi hakkında başka âyetlerin inmediğini vurgular. Ayrıca söz konusu Âyetin devamındaki ُمِهْيَلَع َّقَح َني ۪ذَّلا َكِئَٓهل ۬وُا "

ُل ْوَقْلا ي َ۪ٓف ٍمَمُا ْدَق ْتَلَخ ْنِم ْمِهِلْبَق َنِم ِّنِجْلا ِِۜسْنِ ْلَاَو ْمُهَّنِا اوُناَك َني ۪رِساَخ

" (İşte onlar, kendilerinden önce

cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında o sözün (azabın) gerçekleştiği kimselerdir. Şüphesiz onlar ziyana uğrayanlardır.) âyeti de

Mervan’ın sözünün yalan ve yersiz olduğuna delildir. Zira bu âyette belirtilen nitelikler cehenneme girecek inkârcılarındır. Oysa Abdurrahman, üstün sahâbiler den olup Yemâme savaşı ve başka savaşlarda kendisine ihtiyaç duyulmuş bir şahsiyettir.515

Kurtubî’ye (ö. 671/1273) göre yukarıda geçen sûrenin on yedinci

513

Yıldırım, Celal, İlmin Işığında Asrın Kur’an Tefsiri, Anadolu Yayınları, İst., 1989, XI, 5636.

514 " ي ۪ذَّلاَو َلاَق ِهْيَدِلاَوِل فُا آََمُكَل ي َ۪ٓنِناَدِعَتَا ْنَا َجَر ْخُا ْدَقَو ِتَلَخ ُنوُرُقْلا ْنِم ي ۪لْبَق اَمُهَو ِناَثي ۪غَتْسَي َه اللّ َكَلْيَو ْنِمها َّنِا َدْعَو ِ ه اللّ ِۚ قَح ُلوُقَيَف اَم آََذهه ََّٓلَِا ُري ۪طاَسَا َني ۪لَّوَ ْلَا

" (Anne ve babasına, "Öf size! Benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken, beni

tekrar diriltilecek olmakla mı tehdit ediyorsunuz?" diyen kimseye onlar Allah'a sığınarak, "Yazıklar olsun sana! İman et, Allah'ın va'di gerçektir" diyorlar, o da, "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir" diyordu.)

105

âyeti, anne babasına isyankâr olan inkarcı her kulu ifade edip Abdurrahman hakkında inmemiştir.516

فُأ

" " bireyin sıkkınlığını ve bıkkınlığını belirten bir sestir.517Türkçe’deki üff/öff sesine karşılık gelir.

" ْنَا َجَر ْخُا

" terkibi, “öldükten sonra diriltilmek” manasını ifade eder.518 " ُنوُرُقْلا" kelimesi " ن ْرَق kelimesinin çoğuludur. "ن ْرَق" kelimesi bu âyette “yaşam " zamanları birbirine yakın olan topluluk” anlamındadır. 519 Kur’an’da bu kelimenin bu manada kullanılması çoktur.520

َكَلْيَو

" " (veylek) ifadesi aslında bizim “canı çıkası, geberesi” ifademiz gibi beddua olmakla beraber ölüm için değil, azarlayarak isteklendirmek için kullanılır ki, burada bu anlam kastedilmiştir. Onun için bunu “yazıklar olsun sana" diye tercüme etmek daha uygundur.521 Bu terkip aslında “ َك َل ٌل ْي َو” şeklinde kullanılır. Ancak çok kullanıldığından dolayı hafiflik adına Araplar "lam" cer harfini düşürüp hitap” kâf”ını “لْيَو” (veyl) kelimesine bitiştirmişlerdir.522

(nez‘i hâfıd).523 ْمُهَّنِا ِِۜسْنِ ْلَاَو ِّنِجْلا َنِم ْمِهِلْبَق ْنِم ْتَلَخ ْدَق ٍمَمُا يَ۪ٓف ُلْوَقْلا ُمِهْيَلَع َّقَح َني ۪ذَّلا َكِئَٓهل ۬وُا َني ۪رِساَخ اوُناَك

" " İşte

onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında o sözün (azabın) gerçekleştiği kimselerdir. Şüphesiz onlar ziyana uğrayanlardır.524

Âyetteki ُل" ْوَقْلا " ( söz) kelimesinden kastedilen, “Allah şöyle dedi: "İşte bu

gerçektir. Ben de gerçeği söylüyorum:" "Andolsun, cehennemi seninle ve onlardan sana uyanların hepsiyle dolduracağım."525

Ve Andolsun, onların çoğu üzerine o söz

516 Kurtubî, a.g.e., VIII, 16, s. 131. 517

Zemahşerî, a.g.e., IV, 304.

518

İbn Âşûr, a.g.e., XXV, 38.

519 Kurtubî, VIII, 16 ,s. 131. 519

Zemahşerî, a.g.e., IV, 304.

519

İbn Âşûr, a.g.e., XXV, 38.

520

Bkz. Muhammed Fuad Abdulbaki, el-Mu‘cemu’l- Müfehres li Elfâzii’l-Kur’ân,”نورُق” ve ”نورُقلا” maddeleri.

521

Elmalılı, a.g.e., VII,368.

522

İbn Âşur, a.g.e., XXV, 39.

523 Nez‘i hâfıd: Cer harflerinden birisiyle geçişli olan lazım fiilin (geçişsiz fiil) mefulünün harf-i cersiz ve

mansub olarak gelmesidir.

524

Ahkâf 46/ 18.

106

(azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler. 526

gibi âyet meâllerinde ifade edilen azap sözüdür.527

" ي َ۪ٓف ٍمَمُا

" (topluluklar içinde) ifadesi, sûresinin 16. âyetinde geçen يف۪" ِباَحْصَا

ِةَّنَجْلا

" "cennetlikler arasında" ifadesinin karşılığı olarak cehennemlikleri belirtir.528 " َكِئَٓهل ۬وُا َني ۪ذَّلا َّقَح ُمِهْيَلَع ُل ْوَقْلا يَ۪ٓف ٍمَمُا ْدَق َخ ْتَل ْنِم ْمِهِلْبَق َنِم ِّنِجْلا ِِۜسْنِ ْلَاَو " (İşte onlar,

kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmiş topluluklar içinde, haklarında o sözün (azabın) gerçekleştiği kimselerdir) ifadesinden cinlerin de

insanlar gibi ölümlü olduğu anlaşılır.529

Kafirler, dünyada faydalandıkları güzel nimetlerin yanlarında kâr kalacağını zannederler. Zira onlar öldükten sonra dirilmeye ve dünyada yapılanların bir karşılığının olmayacağına inanırlar. Buna karşılık " َني ۪رِساَخ اوُناَك ْمُهَّنِا" (Şüphesiz onlar

ziyana uğrayanlardır) ifadesiyle zanlarının yersiz olduğu belirtilmek üzere cümle

pekiştirilerek getirilmiş ve durumları, ticaretinde zarar eden bir tâcirin durumuna benzetilmiştir.530

Yukarıdaki âyetler çerçevesinde anne babasına iyi davranan cennetlikler ile onlara iyi davranmayan cehennemlikler arasındaki farkı şöyle sıralayabiliriz: 1- Cennetlikler, hayatlarında olgunluk merdivenlerini basamak basamak çıkarken cehennemlikler sahip oldukları her şeyi müflis tacir misali kaybederler. 2- Cennetlikler iyi davranışı saygıyla karşılar, ona karşı şükranlarını sunarlar. Bu çerçevede anne babalarının onlara karşı iyiliklerini unutmazlar. Oysa cehennemliklerin iyi davranışın pek bir kıymeti yoktur. Bundan dolayı anne babalarına karşı tutumları serttir. 3- Birinciler Allah’ın rızasına nail olup cennete girecekken ikinciler Allah’ın rızasına nail olamayıp cehenneme gireceklerdir. 4- Cennetlikler yaptıkları günahtan ötürü Allah’tan bağışlanma diler.Cehennemlikler ise isyankâr, azgın, kibirli, bencil ve inatçı insanlardır.

526

Yasin 36/ 7.

527 İbn Âşûr, a.g.e.,XXV, 40. 528

Elmalılı, a.g.e., VII,368.

529

A.e., VII, 368.

107