• Sonuç bulunamadı

Fıkhî Bir Mesele: Gebelik ve Emzirme Süresi

Sûrenin 15-20. Âyetlerinin Tefsiri ( Haşir ve Anne-Babaya İyilik)

2.3. Fıkhî Bir Mesele: Gebelik ve Emzirme Süresi

Allah Teâla anne babaya iyi davranmayı tavsiye ettikten sonra annenin iyiliğe daha layık olduğuna işaret eden aynı zamanda kendisinden fıkhi bir hükmün istinbat edildiği ifadeyi zikretmiştir. "...رْهَش َنوُثهلَث ُهُلاَصِفَو ُهُلْمَحَو …" …Onun (anne karnında)

taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır…

Âyette hamilelik müddetinin başlangıcı " ُهُلْمَح " “…Onun (anne karnında)

taşınması…” sözüyle, emzirme süresinin sona emesi de “ ُهُلاَصِف" sözüyle belirtilmiştir.

Buna göre onun anne karnında taşınması ile başlayan şüreç, sütten kesilmesiyle sona erip bu ikisi için geçen zaman toplam otuz aydır.

Hamilelik müddetinden sütten kesilme müddetine kadarki zamanın otuz ay olarak verilmesi, bütün değişik hamilelik müddetlerini kapsamasına yönelik olduğu kaydedilir. Zira hamilelik müddeti bazen altı, bazen yedi, bazen sekiz, bazen de -ki genelde böyledir- dokuz ay olarak gerçekleşir. Buna göre Kadının hamilelik müddeti dokuz ay ise çocuğunu yirmi bir ay, sekiz ay ise yirmi iki ay, yedi ay ise yirmi üç ay, altı ay ise yirmi dört ay emzirir. Buna göre emzirme süresinin en uzun süresi yirmi dört aydır ve hamilelik müddetinden noksan olan her ay için emzirme müddeti bir ay uzar. 467 Böylelikle erken doğan çocuğun zayıflığı daha fazla emzirmeyle telafi edilir. " ارْهَش َنوُثهلَث ُه ُلاَصِفَو ُهُلْمَحَو " (Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme

süresi (toplam olarak) otuz aydır) ifadesi hamilelik müddetinin dokuz aydan az

olabileceğine işaret eder. Doğum dokuz aydan az bir zamanda gerçekleşmeyecek

464

Karakaya, Ahmet, Kök hücre çalışmaları ve etik, (Basılmamış yüksek lisans tezi) FSMVÜ, SBE, Medeniyet Araştırmaları Anabilim Dalı, 2013, s. 75.

465

Karakaya, a.g.e., s.75.

466

A.e., s. 75.

94

olsaydı bu müddetin tam dokuz ay diye tahdid edilmesi gerekirdi. Zira bağlam gereği yukarıdaki ifadeden kasıt, annenin katlandığı hamilelik meşakkatine dikkat çekmek ve iyi davranmada onun hakkını ortaya koymaktır. Bu inceliğe ima söz konusu olmasaydı hamilelik müddetinin dokuz ay ile sınırlanması bağlama daha uygun olurdu. Çünkü hamilelik müddetinin meşakkati emzirme meşakkatinden daha zordur.468

Rivâyete göre Ba’ce b. Abdullah el- Cühenî diyor ki: Bizden bir adam Cüheyne kabilesinden bir kadınla evlendi. Kadın hamile kalıp tam altı ay sonra doğum yaptı. Kocası hanımından şüphelendiği için Hz Osman’ın yanına gidip ona durumu arzetti. Bunun üzerine Hz Osman kadını çağırttı. Kadın elbisesini giymek üzere kalktığında meselenin vehâmetini anlayan kızkardeşi ağladı.Bunun üzerine kadın ona: niye ağlıyorsun? “Allah’a yemin ederim ki kocamdan başka bir erkek bana dokunmadı. Allah dilediğiyle hükmedecektir” diyerek kalktı ve Hz Osman’a geldi. Hz. Osman recmedilmesini emretti. Meselenin kendisine ulaşması üzerine Hz. Ali, Hz Osman’ın yanına gelip Ona “ne yapıyorsunuz ? dedi. Hz Osman: "Tam altı ayda doğum yaptı, böyle bir şey olur mu?" deyince Hz Ali ona: "Kur’an okumuyor musun?" dedi. Hz Osman “okuyorum “ dedi. Bunun üzerine Hz Ali, ona: “Onun

(anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır…” ve

“Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için- anneler çocuklarını iki tam yıl

emzirirler…” anlamına gelen âyetleri okuduktan sonra şöyle devam etti: “Otuz

aydan iki tam yıl çıkarılınca geriye tam altı ay kalır. Hz Osman, Hz Ali’nin bu açıklamasına karşılık “vallahi ben hiç böyle ince düşünememiştim” dedi ve kadının (recim hükmünü bozmak üzere) getirilmesini emretti.469

Böylece Ahkâf Sûresi’nin 15. âyeti, (" ِۜ ارْهَش َنوُثهلَث ُهُلاَصِفَو ُهُلْمَحَو "…Onun (anne

karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır…” ) meâlini

yukarıda verdiğimiz Bakara sûresinin 233. âyetiyle ( ِنْيَلْوَح َّنُهَد َلَ ْوَا َنْعِض ْرُي ُتاَدِلاَوْلاَو" ِنْيَلِماَك ْنَمِل َداَرَا ْنَا َّمِتـُي َةَعاَضَّرلا

" Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için- anneler

çocuklarını iki tam yıl emzirirler…) düşünüldüğünde hamilelik müddetinin en az altı

ay olduğuna varılır. Çünkü hamilelik ve sütten kesilme müddetinin toplamı otuz

468

İbn Aşur, a.g.e., XXV, 30. 469 İbn Kesir, Tefsir, V, 2733.

95

aydır. Bakara âyetinin ifade ettiği sütten kesilme müddetinin en çoğu olan yirmi dört ay otuz aydan çıkarıldığında kalan altı ay, hamilelik müddetinin en azıdır.

Razî (ö.606/1210), hamilelik müddetinin en azının altı ay olduğuna akıl ve tecübenin delâlet ettiğini söyler ve şöyle devam eder: “Tecrübe sahipleri der ki cenin, belli zamanda oluşur. Bu muayyen zaman katlandığında cenin hareket eder. Bu toplam zamana iki katı eklendiğinde doğum gerçekleşir. Ceninin otuz günde oluştuğunu farz edelim. Bu otuz gün katlanıp altmış gün olunca cenin hareket eder. Bu toplam süreye (altmış gün) iki katı eklendiğinde –ki bu, yüzyirmi gündür- yani yüzseksen gün( altı ay) sonunda çocuk doğar. Ceninin otuz beş günde oluştuğunu farz edelim. Bu otuz beş gün katlanıp yetmiş gün olunca cenin hareket eder. Bu toplam süreye (yetmiş gün) iki katı eklendiğinde –ki bu, yüz kırk gündür- yani iki yüz on gün (yedi ay) sonunda çocuk doğar. Ceninin kırk günde oluştuğunu farz edelim. Bu kırk gün katlanıp seksen gün olunca cenin hareket eder. Ve iki yüz kırk günde (sekiz ay) çocuk doğar. Ceninin kırk beş günde oluştuğunu farz edelim. Bu kırk beş gün katlanıp doksan gün olunca cenin hareket eder. Ve iki yüz yetmiş günde (dokuz ay) çocuk doğar”470 Ancak Razi, tecrübe ehlinin, aktardıkları bu bilginin kesin bilgi sayılamayacağını belirttiklerini nakleder. Zira bu, tecrübeyle sabit olmuş gerçeğe yakın bir bilgidir. Günler açısından fazlalık ve eksiklik olabilir.471

Razi, hamilelik müddetini inceden inceye araştıran Câlînûs’un (Galen) (ö.200 [?]), bir kadının yüzseksen dört gecede çocuğunu dünyaya getirdiğini İbn Sina'nın(ö. 428/1037) da buna şahit olduğunu kaydeder. Buna göre Kur’an nassı ve tıb tecrübelerinin hamilelik müddetinin en azı husususunda aynı şeyi ifade ettiklerini söylenebilir: Hamilelik müddetinn en azı altı aydır.472

Allah Teâla Lokman sûresi 14. âyetinde meâlen şöyle buyurur: “İnsana da,

anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz

470

Râzî, a.g.e., XIV, 27, s. 14.

471

A.e., XIV, 27, s.14 vd.

472 A.e., XIV, 27, s. 15. Bugünkü tıpta da hamilelik müddetinin en azı altı ay (24 hafta)olarak

değerlendirilir. Nitekim son âdet tarihine göre 24 hafta ile 37 hafta arasında gerçekleşen doğum, erken doğum (preterm doğum) olarak isimlendirilir. (Bu bilgi, Kadın doğum uzmanı Doç. Dr. Pakizer Banu KILIÇOĞLU DANE ile yapılan görüşmeden nakledilmiştir.)

96

düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: "Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır."”473

Ahkâf sûresinin 15. âyetini, Lokman sûresinin 14. ve Bakara sûresinin 233. âyetleriyle birlikte düşünen fakihler bu âyetlerin tamamından birçok hüküm istinbat etmişlerdir. Biz konumuzla alâkalı olanlara yer vermek istiyoruz.

1- Fakihler Bakara âyetindeki َّنُه" َد َلَ ْوَا َنْعِض ْرُي ُتاَدِلاَوْلاَو " terkibinin haber sûretinde, emir manasında olduğunu ifade ederler. Buna göre terkip, “Emzirmeyi

tamamlamak isteyenler için- anneler çocuklarını iki tam yıl emzirsinler…”

manasındadır. Âlimler âyetten anlaşılan emrin neyi ifade ettiği hususunda iki gruba ayrılmışlardır. Malik’e(ö. 179/795) göre âyetin zahirinden anlaşıldığına göre emir, vücûbiyet ifade eder..474 Cumhur, ifadeden anlaşılan emrin mübahlık belirttiğini, dolayısıyla annenin, çocuğunu emzirmekle mükellef olmadığını benimsemiştir. Ancak çocuk, annesinin dışındakinden emmiyor veya baba, süt anne temin edemiyor yahut babanın maddi durumu iyi olduğu halde bulunduğu yerde süt anne bulunmuyorsa bu durumda annenin çocuğunu emzirmesi farzdır. Cumhur, bu hükümlerini Talak sûresinde bulunan "Eğer anlaşamazsanız, çocuğu baba hesabına

başka bir kadın emzirecektir."475

meâlindeki âyetle delillendirir. Buna göre annenin çocuğunu emzirmesi farz olsaydı din, onun başka bir kadın tarafından emzirilmesini caiz görmezdi. Ne var ki annenin sütü çocuğuna daha faydalı ve çocuğuna şefkati başkasından daha çok olduğundan çocuğunu emzirmesi menduptur.476

2- Hamilelik süresinin en azı altı aydır. Altı ay sonra doğum yapan bir kadına, zâniye hükmü verilemez.477

Dolayısıyla bu nitelikteki bir kadın, recim cezasına çarptırılamaz ve çocuğun nesebi de babasına nisbet edilir.

3- Emzirme süresinin en fazlası iki senedir. Buna göre bu süreden sonra süt emen çocuk ile kadın arasında emzirme yakınlığınlığından dolayı “nikah haramlığı” bağı oluşmaz. Bu görüş genel fukahanın görüşüdür. Ebu Hanife (ö.150/767) ise

473

Lokman 31/14.

474

Sâbûnî, Ahkâm, I, 250. Ayrıca Bkz. İbnü’l-Arabî, Ebu Bekr Muhammed b. Abdillah, Ahkâmu’l-

Kur’ân, thk. Muhammed Abdulkadir ‘Ata, Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye, Beyrut, 1988. I, 275. 475

Talak 65/ 6.

476

Sâbûnî, Ahkâm, I, 250.

97

yakınlığı ve dolayısıyla nikah haramlığı oluşturan sürenin iki buçuk sene olduğunu söyler.478

Söz konusu üç âyetin (Bakara 233, Lokman 14, Ahkâf 15) bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilerek hamilelik müddetinin en azı olan altı aya işârî yolla değinmesinin, böyle bir doğumun haddi zatında nadir olarak gerçekleştiğine binâen olduğu kanaatindeyiz. Bu yönüyle doğumun genelde dokuz ay sonunda gerçekleştiğine dâir bilgi yaygın ve zorunlu bir bilgi olduğu için bu, âyetlerde açıkça veya işâret yoluyla belirtilmemiştir.

Kur’ân’da hamilelik müddetinin en azına işâret edilmesi şüphesiz çok önemlidir. Zira bunun gerçekleşmesi sonucunda annenin recmedilmemesine dâir hüküm verileceğinin yanısıra bu hüküm sâlim erkek fıtratının hayat arkadaşı olan hanımı hakkındaki şüphe ve kuruntularını bertaraf eder. Hüküm, onun yüce kitabında işaret yolla ifade edildiğinden hanımına karşı olan sevgi ve saygısı azalmadığı gibi erken doğumla dünyaya gelen çocuğuna hayatı boyunca baba şefkatini hissettirir. Ayrıca işâret yoluyla ifade edilen bu hüküm, anneye ve erken doğumla dünyaya getirdiği çocuğuna, akrabalar tarafından başka gözlerle bakılmamasını da sağlamıştır. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki Kur’ân’da hamilelik müddetinin en azına işaret edilmesi, toplumun bir parçası olan anne ve çocuğuna dönük hukûkî ve içtimaî maslahat ve hikmetler barındırır.

2.4. Dirilmeye İman Etme Kapsamında İki Fıtrat Örneği (17-18.