• Sonuç bulunamadı

En Güzel İsimlerden: Allah (الله), Azîz (زيزعلا) ve Hakîm (ميكحلا)

Sûrenin 1-14. Âyetlerinin Tefsiri (Tevhid, Vahiy ve Nübüvvet)

1.1. Kur’ân’da Muhkem ve Müteşâbih

1.1.3. Kur’ân Azîz ve Hakîm Allah Tarafından Peyderpey İndirilmiştir! (2.Âyet)

1.1.3.2. En Güzel İsimlerden: Allah (الله), Azîz (زيزعلا) ve Hakîm (ميكحلا)

Lafza-i celâl olarak nitelendirilen “Allah” kelimesinin manası “varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere lâyık bulunan zât” şeklinde açıklanmıştır. Tanımdaki

200 Ahkâf 46/35. 201 Müzzemmil 73/5. 202 Sâbûnî, Tibyân, s. 51. 203

İçkinin dört merhalede yasaklanması hususunda geniş bilgi için bkz. A.e., 52 vd.

204 A.e., s. 56. 205 A.e., s. 57. 206 A.e., s. 57. 207 Nisa 4/82.

43

“varlığı zorunlu olan” kaydı, Allah’ın yokluğunun düşünülemeyeceğini, varlığı için başka bir şeye ihtiyaç duymadığını ve dolaylı olarak onun kâinatın yaratıcısı ve yöneticisi olduğunu belirtirken “bütün övgülere layık bulunan” kaydı ise zatına yaraşır bir şekilde yetkinlik ve aşkınlık belirten isim ve sıfatlarla nitelendiğini anlatmaktadır. Bu mübarek kelime, İslamî naslarda bu tanımın özetlediği bir kavram haline gelmiştir, söylendiğinde sadece gerçek mâbud ve tek yaratıcı akla gelir. Bundan dolayıdır ki ondan başka herhangi bir varlığa isim olarak verilmemiştir.208 "… ۬ ايِمَس ُهَل ُمَلْعَت ْلَه " Hiç, O'nun adını taşıyan bir başkasını biliyor musun?209

Gerek Arap dilinde gerekse bu lafzı kullanan diğer müslüman milletlerin dillerinde herhangi bir çoğul şeklinin de bulunmadığı ifade edilir.210

Öteki isimlerin hepsi belli köklerden türediği ve belli mânâları zât-ı ilâhiyyeye izâfe ettiği halde cumhuru ulemaya göre lafza-i celâl, câmid (türememiş) bir isim olup herhangi bir kök anlamı taşımaz.211

Diğer isimler, gerçekte zâtı niteleyen sıfatlar olduğu halde; esmâ-i hüsnânın nitelediği yüce zâtın özel ismi olan “Allah” lafzının ise bütün sıfatların muhtevasına delâlet ettiği ve bu mukaddes sözcüğün Kur’an’da 980 defa tekrarlanırken göze çarpan kullanılışının onun bu konumunu gösterdiği nakledilir.212

Bazı âlimler Allah lafzının aslının “اهلَ” (Lâ hâ) olup başka bir dilden gelerek Arapçalaştırılmış olduğunu iddia etse de cumhur, bunun Arapça bir lafız olduğunu vurgular.213

Mânâ ve şümulünün genişliği sebebiyle Esmâ-i hüsnâ’dan ism-i a‘zam (En büyük isim) olmaya en layık ismin lâfza-i celâl (Allah) olduğu kaydedilir.214

Esmâ-i hüsnâ’dan olan “Azîz” isminin hangi kökten türediği hususunda farklı görüşler vardır:

208

Topaloğlu, Bekir, “Allah” md., DİA, TDVY, İst., 1989, II, 471.

209

Meryem 19/65.

210

Topaloğlu, “a.g.m.”, DİA, II, 471.

211

Geniş bilgi için bkz. Beyzâvî, Ebû Said Abdullah b. Ömer, Şerhu Esmâil’llâhil’Hüsnâ, 2.bs. thk., Hâlid el- Cündî, Dâru’l-Maʻrife, Beyrut, 2011, s. 161 vd.; Topaloğlu, Bekir, ” Esmâ-i Hüsnâ”md., DİA, 1995, XI, 411.

212

Topaloğlu, “a.g.m.”, DİA, XI, 411.

213

Beyzâvî, Şerh, s. 159.

44

1- ُّزُع َي َّز َع babından gelen (masdarı: " ا زَع şeklindedir. ) ve “galip olmak” " ,“üstün olmak” ve ”yenilmez olmak” anlamlarını ifade eden mastardan türemiştir. Buna göre “Azîz“ “daima üstün gelen” ,”yenilmeyen” anlamlarına gelir. ي ۪نَّزَعَو …"

يِف ِباَطِخْلا

" (tartışmada beni yendi.215) âyetindeki " زَع" fiili bu anlamı belirtir. 216 2- ُّزَع َي َّز َع babından gelen (masdarı: " ا زِع" ve " ةَّزِع" şeklindedir) ve “güç”, “şiddet” anlamını ifade eden mastardan türemiştir. Buna göre “Azîz” güçlü, kuvvetli anlamlarına gelir. "… ٍثِلاَثِب اَنْزَّزَعَف " (Biz de onlara üçüncü bir elçi ile destek

vermiştik.217

) âyetindeki “اَن ْز َّزَع “ fiilinin bu anlamı ifade ettiği nakledilir.218

3- ُّزِع َي َّز َع babından gelen (masdarı: " ا زِع " ve " ةَّزِع şeklindedir.) ve “dengi " ve benzeri bulunamayacak derecede değerli ve şerefli olmak” anlamını ifade eden mastardan türemiştir. Buna göre bu mukaddes isim “dengi ve benzeri bulunmayan” anlamını ifade eder.219

Beyzâvî (ö. 685/1286), Gazzâlî’den (ö. 685/1286) "Azîz" kelimesinin sözlükte benzeri bulunmayacak derecede az olan, kendisine şiddetle ihtiyaç duyulan ve zor ulaşılan manasında olduğunu nakleder.220

Esmâ-i hüsnâ’dan olan Azîz isminin sözlükteki bu anlamdan geldiğini tercih ediyoruz. Çünkü bütün varlıklar Allah Teâla’ya şiddetle ihtiyaç duyar, yaratılmış olmaması itibariyle ona ulaşmak mümkün değil ve onun hiçbir benzeri yoktur. Ayrıca bu anlam zorunlu olarak o zatın çok güçlü olmasını ifade eder.

Esmâ-i hüsnâ’dan olan “Azîz” isminin nâdiren “İzzet ve kuvvet veren”( زِعُم) anlamında kullanıldığı ifade edilir.221

Kur’ân-ı Kerim’de “Azîz” isminin, toplam 87 yerde geçtiği, 47’sinin Hakîm ismiyle beraberlik ettiği; “Hakîm” isminin ise toplam 80 yerde zikredildiği, bunun 32’sinin Azîz ismiyle beraber geçtiği aktarılır.222

“Hakîm” isminin sözlükte üç temel anlamı vardır:

215 Sâd 38/23. 216

Beyzâvî, Şerh, s. 196; Muhammed Râtib en-Nâbilsî, Mevsû‘atu Esmailllahi’l-Hüsnâ, Müessetü’l- Fursân, Ürdün, 2013, s. 121.

217

Yâsin 36/14.

218

Beyzâvî, Şerh,s.196; Nâbilsî, a.g.e., s.121.

219

Beyzâvî, Şerh, s. 196; Nâbilsî, a.g.e., s. 120; Yıldırım, Suat, “Azîz”md., DİA, TDVY, İst., 1991, IV, 331.

220 Beyzâvî, Şerh, s. 196 vd. 221

Beyzâvî, Şerh, s. 196; Yıldırım, “a.g.m”, DİA, IV, 331.

222

Bkz. Halid el-Cündî, Şerhu Esmâil’llâhil’hüsnâ üzerine talikler, 2. bs. Dâru’l-Maʻrife, Beyrut, 2011, s. 196, 269.

45

1- Hakîm, “doğru belirlemede bulunan”, “işini sağlam yapan” demektir. Buna göre bu sözcük “doğru belirlemede bulunmak”, “işi sağlam yapmak” anlamına gelen "ماك ْحِإ" (ihkâm) mastarından alınmıştır. Allah Teâla’nın güzel isimlerinden olması açısından “Hakim”, "bütün nesneleri en üstün şekilde, yerli yerinde yaratan ve onları en güzel şekilde idare eden” anlamına gelir.223

2- Hakîm, “hikmet sahibi” demektir. Hikmet, en üstün şeyleri en üstün bilgilerle bilmektir. En üstün bilgiler ve en üstün şeyler Zat-ı Barî ile ilgili olduğuna göre “Hakim” ismiyle sadece Allah kastedilir. Zira kendi zatını en üstün bilgisi ile yalnız kendisi bilebilir.224

3- Hakîm, yaptığı eylemleri yerli yerinde yapan, onları yaparken gereksiz şeylerden kaçınan anlamına gelir. Bu yönüyle esmâ-i hüsnâ’dan “Hakîm”; “uygunsuz, gereksiz ve yersiz şeyler yapmaktan münezzeh olan” anlamındadır. Buna göre “Hakîm” olan Allah kâinâtı idare ederken yaptığı hiçbir eylem insanlar olarak biz anlamasak da boşuna ve yersiz değildir.225

"

" مي ۪كَحْلا ِزي ۪زَعْلا ِ ه اللّ َنِم ِباَتِكْلا ُلي ۪زْنَت (Kitab'ın indirilişi, mutlak güç sahibi, hüküm

ve hikmet sahibi Allah tarafındandır.) âyeti Kur’ân’ın peyder pey indirildiğini, buna

rağmen çelişkili bilgiler içermediğini işarî yolla ifade eder. Zira Kur’ân, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafından indirilmiştir. Böylece burada Kur’ân’ın kısım kısım indirilmesinin bir hikmet gereği olduğuna ve onun beşer ürünü olmayıp üstün ve aşkın bir güç tarafından indirildiğine işaret edilmiştir.

223

Beyzâvî, Şerh,s. 269; Nâbilsî, a.g.e., s.428.

224

Beyzâvî, Şerh, s. 269 vd.

46

1.2. Hakkıyla İbâdet Edilecek Sadece Allah’tır! (3-6. Âyetler)