• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM: KURAMSAL ÇERÇEVE

1.1. Jeopolitik Kavramı, Jeopolitik Kuramları ve Unsurları

1.1.3. Jeopolitiğin Unsurları

Yukarıdaki açıklamalardan yola çıkılacak olursa, jeopolitiği, coğrafya temelinde, ancak coğrafyanın da ötesinde ulusal güç ve çıkarların, aynı zamanda uluslararası politikanın tüm boyutlarıyla değerlendirmek gerekir. Dolayısıyla, jeopolitiğin unsurları yalnızca coğrafi değil, nüfus unsurlarını ele alan demografi ile ekonomi politik, siyaset felsefesi, güç odakları, gücün uluslararası sistemde dağılımı gibi konuları da içermektedir. Diğer yandan, günümüzde teknolojik gelişmeler nedeniyle askerî ve politik alanlarda sadece fiziki değil, aynı zamanda beşerî ve ekonomik coğrafyanın da dikkate alınması zorunlu bir hal almıştır.43

Suat İlhan, stratejinin üç unsuru mekân, güç ve zamandan yola çıkarak, jeopolitiğin unsurlarını ‘değişen’ ve ‘değişmeyen’ unsurlar olarak iki boyutta ele almıştır. Değişmeyen (sabit/devamlı) unsurlar ile jeopolitiğin coğrafi verilerini kastetmiştir. Buna göre; ülkenin coğrafi konumu, sahip olduğu coğrafi özellikleri, sınırları ve coğrafi bütünlüğü, topraklarının genişliği ve petrol, doğal gaz gibi

42 Age., s. 65.

stratejik kaynakları o ülkenin değişmeyen jeopolitik unsurlarıdır. Değişen unsurları, diğer bir ifadeyle ‘beşerî’ unsurları ise ülkenin sahip olduğu sosyal, ekonomik, politik, askerî, kültür değerleri ile kültürel çevresidir.44

Bir devletin sahip olduğu toprak parçası veya içinde bulunduğu coğrafyanın büyüklüğü o devlete stratejik bir üstünlük sağlamaktadır. Devletlerin askerî, ekonomik veya politik nedenlerle daha fazla sahayı kontrol etme hedefleri bulunmaktadır. Dolayısıyla, bir devletin belli bir coğrafyayı kontrolü altına alması gücünü artırmakta, aynı zamanda bir devletin gücü ne kadar artarsa daha büyük coğrafyayı kontrol edebilmektedir.

Coğrafya ve güç arasındaki söz konusu ilişki savaşlara sebep olabilmektedir. Bunun nedeni, sürekli gelişmekte olan teknolojinin veya ekonominin stratejik kaynaklara ulaşma ihtiyacıdır. Bir coğrafyada veya ülkede stratejik kaynakların sınırlı olması revizyonist bir politika izlemesine neden olmaktadır. Diğer yandan, ulaşımdaki ve teknolojideki gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda coğrafyanın büyüklüğünün önemini yitirdiğinin de altını çizmek gerekmektedir. Günümüzde bir devletin uluslararası sisteme yaptığı etki yalnızca coğrafi büyüklüğüyle değil, sahip olduğu diğer jeopolitik unsurlarıyla da ilgilidir. Bir devletin politik, ekonomik ve sosyo-kültürel gücü gibi değişen unsurları, bulunduğu bölgedeki veya dünyadaki diğer devletlere göre daha fazla

değişime uğrayabilmektedir. Söz konuşu bu değişimler, devletlerin jeopolitik değerlendirmelerini ve dış politika stratejilerini belirlemektedir. Örneğin, büyük güçler sahip oldukları kabiliyetleri ve imkânları oranında stratejilerini ve uluslararası sistemdeki konumlarını değiştirebilmektedirler.

Temel dayanağı kültür olan değişen unsurların başında sosyal unsur gelmektedir. Sosyal unsur ile kastedilen o ülkenin nüfusudur. Nüfusun niteliği, niceliği, ülke topraklarına göre az veya çok olması önemlidir. Örneğin, nüfusu toprağına göre çok olan bir ülkede göç veya toprak elde etme arzusu doğabilmektedir. Nüfus artış hızının az olması ekonomisi zayıf ülkeleri negatif yönde etkileyecektir. Burada özellikle üzerinde durulması gereken, nüfusun niceliğinden daha çok niteliğinin önemli olduğudur. Eğitim düzeyi, iş gücünün niteliği, nüfusun istihdam edilebilirliği ve diğer toplumsal değerler nüfusun niteliğini belirlemektedir. Kültür ile kastedilen ise toplumun dili, dini, gelenek ve görenekleridir. Sağlam ve gelişmiş bir kültürün uluslaşmadaki etkisi yadsınamayacak boyuttadır. Örneğin, ABD’deki Yunan ve Ermeni lobileri günümüze kadar korudukları kültürlerinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bir başka örnek ise, bütün dünyaya serpilmiş olan Yahudilerin yaşattıkları ve canlı tuttukları kültürleri sayesinde olaylar karşısında aynı duyarlılığı gösterebilmeleridir.45 Bu noktada, sosyal bütünleşmeye veya ulusal birliğe, kültüre dayanan sosyal unsurla ulaşılabildiğini vurgulamak gerekmektedir. Sosyal unsur; toplumsal, siyasal veya

ekonomik olaylarda önemli bir güç kaynağı olarak ortaya çıkabilme, böylece sivil toplum örgütlenmesi sağlanmaktadır.

Değişen unsurlar arasında önemli bir değere sahip olan ekonomik gücü ise; devletin doğal kaynaklarının ne kadar zengin olduğu, bu kaynakları değerlendirme ve kaynaklardan yararlanma gücü, sosyal gücün ekonomik sisteme ve ekonomik gelişmeye uygunluğu ve katkısı, üretim durumu ve verimi, istihdam, yıllık kalkınma hızı, ulaştırma, araştırmaya ayrılan kaynak, ekonomik yapı, sahip olunan teknoloji gibi etkenler belirlemektedir.46

Üzerinde durulması gereken bir diğer nokta da, devletlerin uluslararası sistemi etkileyecek olan politik davranışlarının yeni jeopolitik ortamların oluşmasına yol açtığıdır. Böylece, ortaya çıkan yeni jeopolitik ortam yeni bir dünya düzeninin kurulmasına, diğer bir ifadeyle uluslararası sistemde güç dağılımının değişmesine, devletlerin yeni politikalar izlemesine ve yeni iş birliklerine yol açmaktadır. Jeopolitiğin değişen ve değişmeyen unsurlarını değerlendirirken bölgesel ve küresel güçlerin politikalarının belirleyiciliğini göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Jeopolitik unsurları güçlü olmayan devletler küresel ve bölgesel güçlerin tehdidinde bulunmaktadırlar. Söz konusu güçlerin ilk hedefi, jeopolitiğin değişen unsurları olan sosyal, ekonomik ve politik unsurları, daha sonraki hedefleri ise devletin jeopolitiğinin değişmeyen unsuru olan topraktır.47

46 Age. s. 89.

47 Ruhsar Müderrisoğlu, Ukrayna’nın Jeopolitik Önemi, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi,

Özetle herhangi bir bölge, o bölgede yaşamını sürdürenlere bazı ayrıcalıklar sağlayabilmektedir. Ancak, bölgede yaşayanların bu ayrıcalıklardan faydalanabilmesi için belirli bir değişim ve/veya dönüşüm geçirmesi gerekmektedir. Coğrafi çevre koşullarından kaynaklanan bu üstünlüklerin oluşması ve bunlardan yararlanılması, o devletin ekonomik, teknik ve siyasi yapısı gibi jeopolitiğin değişen unsurlarının ne kadar güçlü ve istikrarlı olduğuyla geniş ölçüde orantılıdır.48 Diğer yandan, bir devletin coğrafi alanda bazı üstünlüklerinin olması, devlet ve vatandaşları için potansiyel güç teşkil etmesinin yanı sıra bunlardan faydalanılabilmesi; siyasi ve ekonomik üstünlükler gibi jeopolitiğin değişen unsurlarına sahip olamaması veya bu unsurların güçlü olmaması durumunda ise sömürülmesine neden olacak bir dezavantaj olarak değerlendirilebilir.