• Sonuç bulunamadı

2.3. FEN ÖĞRETĠMĠNĠN KURAMSAL TEMELLERĠ

2.3.1. Jean Piaget ve BiliĢsel GeliĢim Teorisi

Jean Piaget‟e göre, her çocuk, dünya üzerinde aktif bir alıcıdır. Bilgi edinmede çocuklar aktif bir rol içindelerdir. Fakat bilgi edinmede çocukların geliĢim seviyeleri birbirinden farklılık gösterebilir. Farklılık göstermelerine neden olan en büyük değiĢkenin yaĢ olduğunu belirtmektedir. Bu nedenle Piaget‟e göre değiĢik yaĢlardaki çocukların dünyaları birbirinden farklıdır. Aynı zamanda, her çocuğun niteliksel özellikleriyle birbirinden ayrılan evre ve dönemlerden geçmesinin kaçınılmaz olduğunu ısrarla belirtir. Piaget bu farklılığın nedenlerini araĢtırmıĢ ve bireyin dünyayı anlamlandırmasını sağlayan biliĢsel süreçleri öne sürmüĢtür (Rathus, 2010; Blerkom, 2011) . Bu süreçler:

 Somut ĠĢlemler Dönem  Soyut ĠĢlemler Dönemi

1. Duyu-Motor (Duyu-devinim) Dönemi (0-2 yaĢ): Bebeklik çağını içine

alan duyu-motor döneminde bebek, birçok Ģeyin farkındadır. Piaget, bu dönem içindeki bebeğin belirgin davranıĢ biçimlerine sahip olduğunu öne sürmektedir. Birinci dereceden ailesinin ilgili olmasından ötürü, her değiĢikliği kolay bir Ģekilde öğrenebileceğini savunmaktadır. Duyu motor dönem kendi içinde altı alt kategoride incelenir (Watts, Cockcroft ve Duncan, 2009).

a. Basit Refleksler (0-1 ay): Bu evrede bebek, refleks tepkilerini kullanarak

yeni objeleri özümser. Örneğin, doğuĢtan gelen refleksler doğrultusunda bebekler ağızlarına yakın olan objeleri emer ve parmaklarına değdirilen her Ģeyi tutarlar. Aynı zamanda bebekler bakar ve görürler. Bu sayede deneyimleri tarafından doğum reflekslerini değiĢtirir ve geliĢtirirler (Ömercikoğlu, 2006; Rathus, 2010).

b. Birincil Döngüsel Tepkiler (1-4 ay): Döngüsel tepkiler tekrarlanan

davranıĢlardır. Bebekler doğumdan gelen refleksleri kullanmaktan hoĢlandığı bir davranıĢı bu evrede tekrarlar. Örneğin parmaklarını açıp kapatma davranıĢından haz alan bebek, düzenli olarak bu hareketi yapmaya devam eder. BaĢka bir örnekte emme refleksidir. Parmağını emen bebek bu hareketten hoĢlanır ve bu durumda tepkisini yineler. Bu dönemde bebek dıĢ çevreden daha çok kendi bedenine odaklanır (Watts, Cockcroft ve Duncan, 2009).

c. Ġkincil Döngüsel Tepkiler (4-8 ay): Bu evre 4-8 aylık bebeklerde

görülmekte olup, aktivitelerin tekrarlandığı dönemdir. Çevreden gelen etkiler bu dönemde baĢlangıç gösterir. Çevresinde gerçekleĢen olayların ve objelerin yön değiĢtirmelerine odaklanır. Çıngırağını duymak için sallaması veya sarkan bir oyuncağını gözlemlemek için onu çekmesi bu evreye örnek olarak verilebilir. Özetle bu evrede bebek, kendi tepkilerinin farkındadır ve yapabilme amacı ile bu hareketleri tekrarlar (Sigelman ve Rider, 2011).

d. Ġkincil ġemaların Koordinasyonu (8-12 ay): Bu evre, amaçlı ve hedefli

davranıĢların oluĢtuğu evredir. Bebek tesadüfen bir eyleme baĢlamak yerine artık amaçlı olarak eyleme baĢlar (Öngen, 1995). Bu nedenle biliĢsel bir görünüm bu

evrede baĢlamaktadır. Ayrı ayrı olan duyu motor Ģemaları eĢgüdümleĢmektedir. Fakat bu evredeki Ģemalar çevreye yönelmiĢtir. Bebeğin almak istediği bir nesneye ulaĢmak için önündeki nesneyi kenara çekebilmesi bu evreye örnek oluĢturabilir. Örnekten de anlaĢıldığı üzere bu evrede araç ile amaç arasında bir iliĢki mevcuttur. ġemalar orijinal bağlamlarından kurtulmuĢ, karmaĢık bir Ģekilde birleĢtirilmiĢ ve farklı amaçlara ulaĢmak için kullanılır hale gelmiĢtir (Ak-Mert, 2007).

e. Üçüncül Döngüsel Tepkiler (12-18 ay): 12-18 ay arasında bebekler

objelerle deneyimler yaĢamaya baĢlamaktadır. Bu evrede bebekler, problemleri çözmeye veya ilgilendiği sonuçları çoğaltmaya çalıĢmak için yeni metotlar bulmaya çabalar (Shaffer ve Kipp, 2009). Bir dizi yer değiĢikliğine rağmen bir nesneyi arayıp bulabilir. Çünkü bu evrede artık bebek, nesne kalıcılığını kavramıĢtır. Bebek, deneme yanılma yöntemiyle nesnelerin gerçek özelliklerini keĢfetmeye baĢlar. Bebeğin zihnindeki eski Ģemalar, yeni uyarıcıların zihne girmesiyle adaptasyon ve uyumsama süreçlerinden geçerek, yeni Ģemalar halini alır (Ak-Mert, 2007). Örneğin oyuncak ördeğini sıkıĢtırdığında ses çıkardığını bilen bebek, yastığında bu özelliklere sahip olup olmadığını gözlemlemek için bunu deneyebilir. Yastığı yere atar, sıkıĢtırır, ayağıyla ezer. Bu deneyimler sonucunda oyuncağı ile aynı veya farklı özelliklerini kavrayabilir (Shaffer ve Kipp, 2009).

f. Mantıksal Çözümler Bulma (18-24 ay): Bu dönemde çocuk, herhangi

bir eylemde bulunmadan önce düĢünmeye baĢlar. Böylelikle eylemleri ve eylemlerin sonucunda oluĢacak sonuçları içselleĢtirir. Bu evrede çocuğun görme alanından kaldırılan bir nesne çocuğun zihninde devam eder. Aynı zamanda bu evre kapsamında çocuklar olayların sırasını ve sebep-sonuç iliĢkilerini açıklayabilir, sayıları ve iliĢkileri anlar, konuĢanları doğru olarak algılar. Fakat bu evrede çocuk kuralları hatırlama ve anlama konusunda zayıftır (Sigelman ve Rider, 2011).

2. ĠĢlem Öncesi Dönem (2-7 yaĢ): Bu dönem, 2-7 yaĢ arası çocukları

kapsayan dönemdir. Bu dönemde dil ve hafıza geliĢimi içerisinde olan çocuk, çevre hakkında birçok Ģeyi hatırlayabilir ve daha iyi tahminler yapabilirler. Tahminler basit tahminlerden ibarettir (Hardy ve Heyes, 1999). Aynı zamanda bu dönemde çocuklar,

sembolleri ve kelimeleri temsil eden soyut terimleri kullanmak için yeteneklerin geliĢiminin baĢlangıcı olarak da görülebilmektedir. Bu dönemin bazı özellikleri vardır. Onlardan birisi de tersine çevirebilmedir. Çevresinde gözlemlediği olayların sırasını tersine çevirebilir veya baĢlangıç durumuna getirilecek zihinsel iĢlemleri yapabilir. Örneğin çocuk ĢiĢeye doldurulan bir bardak suyun, tekrar bardağa boĢaltıldığında aynı kalacağını anlaması gibi.

Bu evrenin diğer önemli bir özelliği ise korunumdur. Çocuklar bir obje hakkında düĢündükleri zaman, onların farklı görünümleri hakkında fikir sahibi olabilirler. Örneğin belli sıvıların farklı Ģekillerdeki kapları doldurabileceğini anlayabilirler. Fakat farklı Ģekillerdeki kaplara doldurulan sıvıların Ģekilleri değiĢse de miktarının değiĢmeyeceğini kavrayabilirler (McNeal, 2007).

ĠĢlem öncesi dönemin önemli özelliklerinden birisi de sınıflama yapabilme özelliğidir. Çocuklar gördükleri objeleri inceler ve birbirleri ile iliĢkilendirebilirler. Örneğin çocuklar oyun kartları üzerindeki resimlere bakarak onlar üzerindeki benzer özelliklere göre sınıflandırma yapabilirler (McNeal, 2007).

Piaget, iĢlem öncesi dönemi iki önemli alt temadan bahsetmiĢtir. Bunlardan ilki sembolik alt boyuttur. Sembolik evre 2-4 yaĢ aralığını kapsamaktadır. Semboller duyu-motor dönemine iliĢkin kelimelerin çocukların kavramsallaĢtırmalarında biliĢsel ilerleme sunmalarına rağmen, bu alt tema diğerlerinin perspektifinden bakmayan benmerkezci çocuklarda sınırlıdır. Bu dönemde çocuklar benmerkezcildir. Dünyanın merkezi kendisidir. Kendisini baĢkasının yerine koyamayan çocuk kendi gördüğünü ve bildiğini, herkesin bildiğini ve gördüğünü zanneder. ĠĢlem öncesi dönemde benmerkezcilik kadar önemli olan diğer bir durum da animizmdir. Animizin özellikle çocuklarda iĢlem öncesi dönemde kendini göstermektedir. Animizm, doğadaki cansız nesnelere canlı gibi davranmak olarak tanımlanabilir. Bu dönemde çocuk, oyuncakları ile konuĢur ve oyuncağının da ona yanıt verdiğini düĢünür. Bu aĢamaların hepsi sembolik alt boyutta toplanır. Diğer önemli alt boyut ise sezgisel düĢünme evresidir. Bu genellikle 4-7 yaĢ arasında görülmektedir. Bu dönemde çocuk, mantık kurallarına uygun düĢünmek yerine, sezgilerine dayalı olarak akıl yürütürler. KarĢılaĢtıkları problemlere karĢı sezgileri ile çözüm yolları

bulmaya çalıĢırlar. Fakat mantıksal açıklama yapma yetenekleri sınırlıdır (Pickren, Dewsbury ve Wertheimer, 2012).

3. Somut ĠĢlemler Dönemi (7-11 yaĢ): Piaget‟in dördüncü biliĢsel safhası

7-11 yaĢ çocuklarını kapsayan somut iĢlemler dönemidir. Bu süreç içerisinde çocuklar somut objeleri birkaç mantıksal zihinsel iĢlev süreçlerinden geçirebilirler. Kademeli olarak çocuklar korunum kavramında ustalaĢır. Ayrıca sınıflamada daha baĢarılıdırlar. Çocuklar bu aĢamada sınıflamada farklı nesneleri renk ve boyutlarına göre kategorileĢtirebilir. Bu sayede yeni biliĢsel becerilerin kazanıldığı bir evredir. Sınıflamanın yanı sıra, çocuklar somut iĢlemler dönemi içerisinde birçok yeni beceriler kazanır. Ancak çocuklar bu evrede hala, hayal edilen ve soyut objeler arasındaki iliĢkiyi biçimlendirmekte zorlanabilirler (Plotnik ve Kouyoumdjian, 2010; Orlich, Harder, Callahan, Trevisan, Brown ve Miller, 2012).

Ayrıca somut iĢlemler döneminde çocuklar, karĢılaĢtıkları problemleri çözmede mantık kullanmaya baĢlarlar. Mantıksal çözüm yolları ararlar. Bu durum, bu evrenin en önemli becerisidir. Temel mantıksal yollar çocukların anlamlandırmalarını içermektedir. Örneğin çocuk, geniĢ bir kapta bulunan sütü, uzun bir ĢiĢeye doldurduğunda, miktarının değiĢmediğini söyleyebilmektedir. Mantıksal düĢünerek sütün üzerine ekleme veya çıkartma yapılmadığını fark edebilir (Martin ve Fabes, 2008). Aynı zamanda bu evrede Ģemalar daha çok sayıda olduğu ve karmaĢıklaĢtığı için yeni bir sınıf geliĢtirir. Bu sınıflamalara iĢlevsel Ģemalar adı verilir. Bunlar olay ve kavramlar arasındaki iliĢkiyi uygulamak için soyut kurallar sunar (Novak ve Pelaez, 2004).

Somut iĢlemler döneminin bir diğer önemli özelliği de çocukların, özelden genele giden tümevarımsal düĢünmeleridir. Dil geliĢimine bakıldığı zaman, bu evrede çocukların kelimeleri çok uzun değildir (Novak ve Pelaez, 2004).

4. Soyut ĠĢlemler Dönemi (12 yaĢ ve üstü): Soyut iĢlemler evresinde erkek

ve kız çocuklarının fiziksel değiĢimleri hızlıdır. Bu dönemde çocuklar, kavramları mantıksal olarak düĢünürler. Bir problemin çözümünü bulabilmek için ardıĢık çözümleme (kombinasyonal analiz) yapabilirler. ArdıĢık çözümlemelerden ve

oluĢturur. Bu dönemde düĢünce mekanizmaları ile zihnin meĢgul edilmesi, soyut iĢlemler dönemindeki biliĢsel iĢleyiĢin baĢlıca özelliği olarak görülmektedir (Öçalan, 2006; Weiten, 2012).

Soyut iĢlemler dönemi çocuğun, üst düĢünme becerilerini geliĢtirdiği evredir. Bu dönemde çocuklar, mantıksal ve soyut iĢlemleri ve formları kullanabilme kabiliyetlerine ulaĢabilmektedir. Ayrıca çocuklar sadece zihin modellerini yaratmazlar. Bunun yanında kendi doğrularını oluĢturan modelleri tartıĢır ve soyut düĢünebilir. Gerçek dünyadan örneklere yer vermeden de birçok soyut bilgiyi öğrenebilir (Freeth ve Smith, 2011).

Bu dönemde çocukların bilimsel yetenekleri üst seviyede geliĢir. Artık bu dönemde çocuklar bir yetiĢkin gibi soyut düĢünebilir hale gelebilirler. Soyut düĢünceler anlamlandırılır, analiz edilir, sentezlenir ve değerlendirilir. KarĢılaĢtıkları sorunlara daha mantıksal yollarla çözümler arar. Olasılık kavramı bu dönemde oluĢur. Soyut düĢünen çocuk sadece Ģuanı düĢünmez. Olay veya kavramların olası çeĢitlendirmelerini de düĢünebilir. Bunları ise sistematik bir plana göre yerleĢtirir. Bir üst evredeki gibi sadece tümevarımsal düĢünmez. Çocuk, hem tümevarım hem de tümdengelim akıl yürütme becerisini kullanabilir. Aynı zamanda bu evrede, soyut kavramlar olan düĢünceleri, değerleri ve inançları düĢünüp Ģekillendirebilir. Soyut ürünleri mantıksal akıl yürütme yöntemleriyle üretebilirler (Bornstein ve Lamb, 2005; Snowman, McCownn ve Biehler, 2011; Blerkom, 2011).

Piaget, zihinsel geliĢimde bazı temel kavramlardan bahsetmektedir. Bu özel psikolojik yapılar ve yaĢla paralel olarak değiĢen Ģemalardır. Doğumdan itibaren Ģemalar, bireyin davranıĢlarını harekete geçiren yapılardır. Bu Ģemalar zamanla amaca yönelik Ģekillenmektedir (Oktay, 2000). Bunlara dayanarak Piaget‟in geliĢim kuramı kapsamında “Ģema”, “adaptasyon”, “özümleme”, “uyumsama” ve “dengeleme” kavramlarını ele alındığı görülmektedir (Ak-Mert, 2007).

Piaget‟in biliĢsel teorisinin merkez kavramı Ģemadır. ġema, ilk olarak basit bir dizi davranıĢtır. Bu davranıĢlara emme, tutma ve yakalama örnek olarak verilebilir (Oetes, Wood ve Grayson, 2005). ġema kavramını organize olmuĢ davranıĢ kalıpları olarak tanımlamak da mümkündür. Aynı zamanda Ģemalar,

zihinsel aktivitelerin örgütlenmiĢ yapıları ya da çerçeveleri olarak tanımlanabilir (Çelen, 2010). Bebeklerin bir nesneyi yakalaması gibi basit Ģemalar olabilirken, bir lise öğrencisinin fen problemini çözmesi gibi kompleks yapılarda da Ģemaya örnek olabilir. Bu nedenle Ģemalar bireyin geliĢimine göre kompleks haller alır (James ve James, 2008).

BiliĢsel geliĢim kuramında yer alan diğer önemli kavram ise adaptasyondur. Piaget‟e göre, birey doğduğu andan itibaren çevresi ile uyum sağlama sürecindedir (Nevid, 2011). Uyum sürecini iki temel süreci içermektedir. Bunlar özümleme ve uymadır. Bu iki süreçte Ģemaların oluĢumunu ve geliĢimini açıklar. Özümleme, bireyin kendi dünyasında olayları veya kavramları anlamak için kendi Ģemalarını kullanmalarıdır. Fakat bu süreç içerisinde özümleme tek baĢına yeterli değildir. Sadece kendi Ģemalarıyla olay veya kavramları ile açıklaması ve tepkide bulunması geliĢimi sınırlandırır. Birey, yeni bir durumla karĢı karĢıya kaldığında kendi Ģemalarını değiĢtirmesi gerekliliğini hisseder. Neticede, birey var olan Ģemaları karĢılaĢtığı yeni durumları açıklamada yeterli olmaz ise birey bu Ģemaların yeniden düzenlenmesi veya biçimlendirmesi gerektiğini hisseder. Bu duruma uyum adı verilir (Snowman, McCown ve Biehler, 2011).

Piaget‟in biliĢsel geliĢim kuramında bahsettiği bir diğer kavram ise dengelemedir. Bireyin dinamik bir dengeye ulaĢma süreci dengeleme olarak ifade edilebilir. Piaget‟e göre her birey yaĢamı boyunca dengeye ulaĢmak için çaba sarf eder. Eğer bir birey sahip olduğu Ģemalarla karĢılaĢtığı bilgileri açıklayabiliyor ise denge durumu mevcuttur denebilir. Fakat var olan Ģemalarla yeni bilgi açıklanamıyorsa dengesizlik meydana gelir. Bu nedenle birey dengesizlik durumunu ortadan kaldırmak için bir uyma sürecine girer (Shaffer ve Kipp, 2009).